Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2020/1712 E. 2020/1567 K. 23.09.2020 T.

İdare Dava Daireleri Kurulu         2020/1712 E.  ,  2020/1567 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1712
Karar No : 2020/1567

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- …
VEKİLİ : Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürü …
. 2- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
. 3- … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 18/09/2019 tarih ve E:2019/1203, K:2019/7572 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … ili, … ilçesi, … mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın …. Başkanlığı tarafından acele kamulaştırılmasına yönelik 19/03/2013 tarih ve 28592 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 11/02/2013 tarih ve 2013/4326 sayılı Bakanlar Kurulu kararının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 18/09/2019 tarih ve E:2019/1203, K:2019/7572 sayılı kararıyla;
Projede bütünlüğün sağlanması ve anlaşma yapan hak sahiplerinin kamulaştırmadan kaynaklanan gecikme nedeniyle mağduriyet yaşamaması için uzlaşma sağlanamayan taşınmazların acele kamulaştırılmasına karar verildiği,
Bu kapsamda davacı ile de görüşüldüğü ancak uzlaşmanın sağlanamadığı,
Ayrıca, yirmi yaş üzeri binaların bölgenin %65’ini oluşturması, çarpık ve gecekondu tipi yapılaşmanın hakim olması nedeniyle, dar gelirli vatandaşlar için daha iyi barınma koşullarının ve konut üretiminin bir an evvel yapılabilmesinin amaçlandığı ve anlaşma yapılamayan parsellerin kamu eline geçmesinin sağlanması için acele kamulaştırma yoluna gidildiği,
Bu durumda 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesinde belirtilen acele kamulaştırma şartlarının gerçekleştiği ve bölgenin mevcut kentsel dokusu itibarıyla acele kamulaştırılmasında üstün kamu yararı olduğu sonucuna varıldığından dava konusu Bakanlar Kurulu kararında hukuka aykırılık bulunmadığı,
Nitekim, davacının dava açtıktan sonra 01/11/2018 tarihli … Mahallesi Kentsel Dönüşüm Muvafakat Senedi ile davalı idarelere konutunu boşaltıp devredeceğini taahhüt ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, aynı Bakanlar Kurulu kararının başka bir taşınmaz yönünden iptali istemiyle açılan davada Danıştay Altıncı Dairesinin 25/01/2016 tarih ve E:2013/2811, K:2016/115 sayılı kararıyla iptal kararı verilmesine ve işlem hukuka aykırı bulunmasına rağmen görülmekte olan davada aksi yönde verilen kararın hukuki güvenlik ilkesine aykırı olduğu, Daire kararında yer verilen gerekçelerden, hukuki denetim yerine yerindelik denetimi yapıldığının anlaşıldığı, mülk sahipleri açısından büyük mağduriyetler doğuran usul ve Kanun’a aykırı acele kamulaştırma kararının iptal edilmesi gerektiği, Kanun’da sayılan acele kamulaştırma şartlarının gerçekleşmediği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığı, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Davalı idarelerden … Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve … Başkanlığı tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının, 2577 sayılı Kanun’un 26. maddesine göre işlem yapılması gerektiği gerekçesiyle bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20/A maddesi maddesi uyarınca gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
… ili, … ilçesi, … mahallesi, … ada, … sayılı parselde yer alan davacıya ait taşınmazın bulunduğu alan, 14/03/2008 tarih ve 58 sayılı … Büyükşehir Belediye Meclisi kararıyla 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 73. maddesi uyarınca Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı olarak belirlenmiştir.
Bölgede, sağlıksız, çarpık yapılaşma ve imara aykırı gecekondu niteliğindeki yapıların yoğun olarak bulunması nedeniyle 16/07/2009 tarih ve 3412 sayılı … Başkanlığı oluru ile anılan taşınmazın bulunduğu bölge, 775 sayılı Gecekondu Kanunu’nun 5, 7, 9, 31, Geçici 4 ve Geçici 9. maddeleri uyarınca gecekondu önleme bölgesi olarak belirlenmiştir.
19/03/2013 tarih ve 28592 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 11/02/2013 tarih ve 2013/4326 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla, kentsel dönüşüm ve gecekondu önleme bölgesi sınırları içerisinde kalan, aralarında … ili, … ilçesi, … mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın da bulunduğu birtakım taşınmazların acele kamulaştırılmasına karar verilmesi üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
Anayasa’nın 35. maddesinde; “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” hükmü yer almaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Ek 1 Nolu Protokolü’nün “Mülkiyetin korunması” başlıklı 1. maddesinde; “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.” hükmüne yer verilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesinde, 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu’nun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Bakanlar Kurulunca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10. madde esasları dairesinde ve 15. madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10. maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabileceği, bu Kanun’un 3. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen hallerde yapılacak kamulaştırmalarda yatırılacak miktarın, ödenecek ilk taksit bedeli olduğu kuralı düzenlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İlgili mevzuat başlığı altında yer verilen düzenlemelere göre, özel mülkiyet hakkının, korunması gereken temel insan hakları arasında yer aldığı, Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde mülkiyet hakkını korumaya yönelik düzenlemelere yer verildiği, bu düzenlemelerde mülkiyet hakkına müdahalelerin olabileceğinin öngörüldüğü, ancak bu müdahalelerde kamu yararı gerekçesi, kanuni düzenleme gereği ve ölçülülük ya da orantılılık gibi uluslararası hukukun genel ilkelerinin varlığının dikkate alınması gerektiği, aksi durumda müdahalenin mülkiyet hakkı ihlaline neden olacağı kabul edilmiştir.
Bu açıdan, kamu gücü kullanılarak özel mülkiyetteki taşınmazların kamu eline geçirilmesini ifade etmesi anlamında kamulaştırmanın yargısal incelemesinde, mülkiyet hakkına söz konusu müdahalede anılan hükümler çerçevesinde kamu yararının varlığının, kanuni düzenleme gereğinin ve orantılılık noktasında adil dengenin sağlanıp sağlanmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Anayasa’da herkesin, mülkiyet hakkına sahip olduğu ancak bu hakkın kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği ifade edilmiştir. Yine ülkemizin taraf olduğu İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolü’yle, mülkiyet hakkı bir insan hakkı olarak kabul edilmiş ve bu hakkın orantılılık ilkesi çerçevesinde kamu yararı gözetilerek sınırlandırılabileceği ifade edilmiştir. Bu hükümlerden hareketle, bir taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının kamulaştırma yoluyla kaldırılmasının ancak kamu yararının karşılanması zorunluluğunun özel mülkiyet hakkının korunmasından üstün tutulması şartına bağlı olduğu anlaşılmaktadır.
Ayrıca, acele kamulaştırma, olağanüstü bir kamulaştırma usulü olup istisnai durumlarda uygulanacak bir yöntemdir. Bu nedenle, acelelik halinin bulunduğunun saptanması halinde acele kamulaştırılması zorunlu bulunan taşınmazlara yönelik gerekli tespitler yapılıp sebeplerin de somut olarak belirtilmesi suretiyle uygulanmalıdır. Olağan kamulaştırma gerekçeleri dışında bu yöntemin uygulanması halinde uygulanma gerekçesinin, olağanüstü durumların, bu yönteme başvurulması ile amaçlanan kamu yararının, kamu düzeninin korunmasını gerektiren hallerin somut olarak ortaya konulması suretiyle acele kamulaştırma işlemlerinin yürütülmesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu Bakanlar Kurulu kararı ile, kentsel dönüşüm ve gecekondu önleme bölgesi ilan edilen alanda plan, proje bütünlüğü ve mülkiyet birliği sağlanarak daha iyi barınma koşullarına sahip bölgelerin oluşturulması, dar gelirli kesime konut üretilmesinin sağlanması ve yeni gecekonduların yapımının engellenmesi amacıyla anlaşma yoluyla satın alınamayan taşınmazların kısa sürede elde edilmesi maksadıyla acele kamulaştırma kararının alındığı görülmekteyse de; davacıya ait taşınmazı da kapsayan alanın kentsel dönüşüm alanında ve gecekondu önleme bölgesi sınırları içerisinde bulunmasının tek başına acele kamulaştırma yapılmasına gerekçe teşkil etmeyeceği; dolayısıyla 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesinde öngörülen acele kamulaştırma prosedürünün uygulanabilmesi için gerekli olan olağanüstü durumların ve bu yönteme başvurulması ile amaçlanan kamu yararının somut olarak ortaya konulamadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, davacıya ait taşınmazın acele kamulaştırılmasını gerektirecek halin bulunmaması karşısında, sözü edilen doğrultuda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolundaki Daire kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 18/09/2019 tarih ve E:2019/1203, K:2019/7572 sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dava konusu işlemin, dava konusu taşınmaz yönünden İPTALİNE,
4. Kurulumuzca yeniden bir karar verildiğinden, aşağıda dökümü yapılan dava ve temyiz aşamasına ilişkin …-TL yargılama gideri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen …-TL avukatlık ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
5. Yatırılan gider avanslarından artan miktarların istemleri halinde taraflara iadesine,
6. 23/09/2020 tarihinde, kesin olarak, oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararda hukuka aykırılık bulunmadığı, davacı tarafından ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

KARŞI OY

XX- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 26. maddesinin 1. fıkrasında, “Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik ve niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar, dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır.” kuralı yer almaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; dava devam etmekte iken, … ili, … ilçesi, … mahallesi, … ada, … sayılı taşınmaz üzerinde tapu tahsis belgesi bulunan davacının, … Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numarasıyla düzenlenen, düzenleme şeklinde feragatname ile … ili, … ilçesi, … (…) mahallesi gecekondu önleme bölgesi kentsel dönüşüm ve gelişim projesi kapsamında tapunun … ada, … parsel numarasında kayıtlı taşınmaz üzerinde bulunan meskeniyle ilgili tüm hak ve alacaklarından kızı … lehine feragat ettiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, yukarıda alıntısı yapılan 2577 sayılı Kanun’un 26. maddesi uyarınca işlem yapılması gerektiğinden, Daire kararının bu gerekçeyle bozulması gerektiği oyuyla, karara gerekçe yönünden katılmıyorum.