Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2020/1637 E. 2020/1795 K. 12.10.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/1637 E.  ,  2020/1795 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1637
Karar No : 2020/1795

KARAR DÜZELTME
İSTEMİNDE BULUNAN (DAVACILAR) : 1- …
2- …
3- …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : I. Hukuk Müşaviri Yrd. V. …

İSTEMİN ÖZETİ : Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca verilen, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının bozulmasına ilişkin 11/12/2019 tarih ve E:2019/296, K:2019/6363 sayılı karara karşı, davacılar karar düzeltme isteminde bulunmaktadırlar.

SAVUNMANIN ÖZETİ : Karar düzeltme istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : İstemlerin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Danıştay dava daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarının temyiz üzerine verdikleri kararlar hakkında ancak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesinde yazılı nedenlerle kararın düzeltilmesi istenebilir. Kararın düzeltilmesi dilekçesinde öne sürülen hususlar ise adı geçen Kanun maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymamaktadır.
Bu nedenle kararın düzeltilmesi istemlerinin REDDİNE, 12/10/2020 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, “İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabilir.” hükmü yer almıştır.
Anılan düzenlemede, eylemin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurulması öngörülmüş olup; bu sürelerin, kişilerin haklarını ihlal eden eylemlerin, idare ile illiyet bağının kurulduğu, başka bir ifadeyle eylemin idariliğinin öğrenildiği tarihten başlatılacağı kuşkusuzdur. Söz konusu eylemin idariliği ve uğranılan zarar ise, bazen eylemin yapılmasıyla birlikte anlaşılmakta, bazen de konunun teknik, bilimsel ve hukuki boyutlarının bulunması nedeniyle yapılacak inceleme ve araştırmalar, tespit davaları, bilirkişi raporları, Cumhuriyet savcılıklarınca yürütülen soruşturmalar veya ceza yargılamaları sonucu ortaya çıkabilmektedir. Zarara yol açan eylemin idariliği ortaya çıkmış ve bu durum ilgilisi tarafından öğrenilmiş olmasına rağmen 13. maddede öngörülen süreler içerisinde açılmayan davaların süre yönünden reddedileceği açıktır.
Davacılar tarafından; … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, yakınlarının hayatını kaybetmesine neden olan bombayı yerleştiren terör örgütü mensuplarının mahkumiyetine karar verildiği ve bu kararın Yargıtay Onaltıncı Ceza Dairesinin 30/03/2016 tarih ve E:2015/5404, K:2016/1727 sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği, eylemin idariliğinin de ceza davasının kesinleştiği 30/03/2016 tarihinde ortaya çıktığı, bu nedenle davanın süresinde olduğu iddia edilmektedir.
Bu durumda, eylemin idariliğinin hangi tarihte ortaya çıktığı konusunda bir inceleme ve araştırma yapılarak davanın 2577 sayılı Kanun’un 13. maddesinde belirtilen sürelerde açılıp açılmadığı değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, anılan husus değerlendirilmeksizin verilen İdare Mahkemesi ısrar kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun kararın düzeltilmesi istemine konu edilen 11/12/2019 tarih ve E:2019/296, K:2019/6363 sayılı kararının kaldırılarak, ısrar kararının yukarıda belirtilen gerekçe doğrultusunda bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.