Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2020/1465 E. 2020/2365 K. 11.11.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/1465 E.  ,  2020/2365 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1465
Karar No : 2020/2365

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- … Köyü tüzel kişiliğini temsilen Köy Muhtarı …
2- … Köyü tüzel kişiliğini temsilen Köy Muhtarı

3- … Köyü tüzel kişiliğini temsilen Köy Muhtarı …
4- …
VEKİLİ : Av. …
DİĞER DAVACI : … Köyü tüzel kişiliğini temsilen Köy Muhtarı …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF : 1-(DAVALI): … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
2-DAVALI YANINDA MÜDAHİL : … Enerji Elektrik Üretimi Motorlu Araçlar Tütün Ürünleri Dağ. Paz. San. ve Tic. A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 12/12/2019 tarih ve E:2019/2508, K:2019/14198 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Tokat ili, … ilçesi ile Yozgat ili, … ilçesi, … çayı üzerinde … Enerji Elektrik Ürt. Mot. Araç Tütün Ürn. Dağ. Paz. San. ve Tic. A.Ş. tarafından yapılması planlanan “… Regülatörü ve HES (28.64 MWm/27.52.MWe) Beton Santrali ve Yıkama- Eleme Tesisi Revize” projesi ile ilgili olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünce verilen 16/12/2016 tarih ve 4427 sayılı “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu” kararının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 12/12/2019 tarih ve E:2019/2508, K:2019/14198 sayılı kararıyla;
2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 10. maddesine, 25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği’nin 4, 6 ve 7. maddelerine ve anılan Yönetmeliğin Ek-III bölümünde yer alan, Çevresel Etki Değerlendirmesi Genel Formatı ile Çevresel Etki Değerlendirmesi Özel Formatının ihtiva etmesi gereken hususlara yer verildikten sonra;
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile Biyoloji, Çevre Mühendisliği, Arkeoloji, Ziraat Mühendisliği ve İnşaat Mühendisliği bölümleri öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi heyetince mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporu ve bilirkişi ek raporunun birlikte değerlendirilmesinden;
ÇED raporunun, ÇED Yönetmeliği esas alınarak usulüne uygun olarak hazırlandığı, ÇED raporu içinde bulunan bilgilerin başlangıçta belirlenen formata uygun olduğu, olması gereken bilgilere, analiz sonuçlarına yer verildiği, halkın katılımı toplantısının yapıldığı, ÇED raporunun hazırlanması sürecinde farklı kurum ve kuruluşlardan gelen görüşlerin ÇED raporunun içeriğine yansıtıldığı,
İnşa öncesi arazinin hazırlanması ve inşaat aşamasında meydana gelecek gürültü, emisyon vb. çevresel etkilerin kısa süreli olduğu, bu etkilerin inşaat çalışmalarının tamamlanması ile sonlanacağından süreklilik arz etmeyeceği, bu projenin inşaatı sırasında beton santrali ve taş kırma-eleme-yıkama tesisleri kurulacağı, projenin inşaat aşamasının tamamlanmasının ardından sözü edilen beton santrali ve kırma eleme tesislerinin söküleceği,
Projenin nehir tipi etek santrali olarak tasarlandığı, DSİ Genel Müdürlüğü 7. Bölge Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı yazısında belirtildiği üzere, halkın talepleri göz önünde bulundurularak davalı yanında müdahil tarafından köprüler ve sulama iniş rampalarının yapıldığı, ÇED raporunda İl Özel İdaresinden onay alınarak ekolojik köprüler yapılacağının belirtildiği, ancak ekolojik köprü sayısının ve yerlerinin belirlenmediği,
ÇED raporunda, tarım arazilerinde yetiştirilen bitkilerin sulama suyu ihtiyaçlarının güncel yöntemlere göre hesaplandığı, bunların ihtiyaçları matematiksel olarak yeterli derecede sağlandığı ve söz konusu bitkilerin su ihtiyaçlarının sağlanması için taahhütlerde bulunulduğu, bu hesaplamalarda geçmiş debi değerlerinden yararlanılarak santraller için kullanılacak olan miktarlardan düşülüp gerekli ihtiyacın sağlanacağının ifade edildiği, ırmak üzerinde bulunan su depolama yapılarının ve bentlerin kurak dönemlerde tarımsal sulamalara destek verdiği, yağışlı dönemlerde ise taşkın koruma görevi üstlendiği, ekolojik denge ve bölge ekonomisine önemli katkılarda bulunduğu, baraj ve bentlerin mansabında olan HES’lerin suyu yataktan uzaklaştırmadan kullanacağı ve geri yatağa vereceğinden ekolojik dengeye olumsuz etkisinin olmayacağı,
ÇED raporunda, içme suyu kaynaklarının belirlendiği ve ihtiyaç duyulacak su miktarının hesaplandığı, yerleşimlerin içme suyunun, kuyulardan karşılandığı, dolayısıyla, ihtiyacı karşılamakta bir sorun olmayacağının düşünüldüğü, ancak içme suyu miktarında ve kalitesinde bir değişiklik olup olmadığının takip edilmesi gerektiği,
Proje nedeniyle yer yer akarsu hızının yavaşlayacak olması nedeniyle akarsuya adapte olmuş planktonların popülasyonunda bir azalma olsa da, yeni oluşacak göletler nedeniyle zooplankton popülasyonunda artış olacağı, bunun da balık popülasyonunda artışı sağlayacağı ve aynı zamanda su kuşları için beslenme, barınma, konaklama imkanı sağlayacağından farklı türlerin barınmaları için de yeni habitatlar oluşacağı,
Nehirdeki doğal yaşamın devamlılığı konusunda özellikle memba-mansap üzerinde hareketli canlı türlerinin, projeden en az etkilenmeleri ve üreme dönemlerinde akarsu kaynağına yakın bölgelere ulaşabilmeleri için göç yollarını mutlak açık tutmak üzere, her bir santral için 8 (sekiz) adet balık geçidi (bir akarsu üzerinde inşa edilen su alma yapısında, akarsuda yaşayan balıkların memba ve mansap arasında hareketini sağlayan su yolu) yapılmakta olduğunun gözlemlendiği,
Proje alanı yakın çevresinde gözlenen ve literatür bilgilerine göre bölgede bulunan amfibi, sürüngen, kuş ve memelilerin özellikle projenin inşası sırasında olumsuz olarak etkileneceği, ancak inşai faaliyetlerin sonrası olumsuz etkinin yerini oluşacak su tutma göletlerinde özellikle su kuşları vb. türler için yani habitatlar oluşacağından olumlu etkileyeceğinin anlaşıldığı,
Alanda tespit edilen endemik türlerin IUCN (Internatonal Union for Concervation of Nature=Uluslararası Doğa Koruma Birliği) tehlike kategorileri lc-least concern (az endişe verici) olduğundan, özel bir koruma önlemi gerektirmeyen türler olduğunun görüldüğü, proje etki alanında Bern Sözleşmesi (Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi) Ek-1 listesine göre koruma altına alınması gereken ve Cıtes Sözleşmesi (Nesli Tehlikede Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşmesi)’ne giren bir bitki türü bulunmadığı,
Sivas Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünün … tarih ve …yazısıyla, alanda bulunan ve tescilli eserlerden olan ve HES 5’in etki alanında bulunan Hacıboz Köprüsü alanında gerekli tedbirlerin alınması ve köprü çevresinde yapılacak sedde projesinin Sivas Kültür Varlıklarını Bölge Korumu Kurulu onayından geçtikten sonra uygulanması koşuluyla … Regülatörü HES 5 projesinin uygulanabileceği, ancak, HES 5’in yanına yapılması planlanan beton santrali ve yıkama eleme tesisinin, alandaki topografik özellikler nedeniyle HES 4’ün yanına yapıldığı, böylece, beton santrali ve yıkıma eleme tesisinin yerinde fiili durumda değişiklik olduğu, dolayısıyla bu fiili durum ÇED raporuna yansıtılmamakla birlikte, HES 4’ün yanına yapılan beton santrali ve yıkıma eleme tesisinin tescilli Hacıboz Köprüsünün etki alanının dışına yapılması nedeniyle, ilgili kurumdan bu konuda yapılacak bir işlem kalmadığı yönünde yazı alındığı,
Sürdürülen inşaat çalışmaları esnasında, Tokat ili, … ilçesi, … köyü, … mevkii’nde, … Irmağının hemen kenarında bazı arkeolojik mermer/kireçtaşı süslü blokların bulunduğu, konu ile ilgili olarak Tokat Müze Müdürlüğünde görevli müze uzmanı tarafından hazırlanan 05/09/2017 tarihli raporda; bölgede kurtarma kazısı yapılması, kazı sonrasında elde edilecek veriler doğrultusunda tescil edilip edilemeyeceğine karar verilebileceğinin belirtildiği, ÇED raporunda, ne bu alanın tescili, ne de kurtarma kazısı yapılması hususunda Sivas Kültür Varlıklarını Bölge Koruma Kurulundan alınmış bir karar bulunmamakla birlikte, ilgili Müze Müdürlüğünce yapılan araştırmalar sonucunda, 20/10/2018 tarih ve 4676 sayılı Sivas Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun kararı ile; Tokat Müze Müdürlüğü tarafından yapılan kurtarma kazısı sonucunda, arkeolojik kalıntıların, 2863 sayılı Kanun uyarınca kültür varlığı özelliği göstermediğinden, tesciline gerek olmadığına karar verildiği,
Projenin inşaat aşamasında oluşacak evsel atıkların, ambalaj atıklarının, hafriyat atıklarının, atık yağların, tehlikeli atıkların ve tıbbi atıkların gelişi güzel çevreye bırakılması durumunda kısa ve uzun süreli olumsuz etkileri olabileceği, ancak ÇED raporunda her bir atık tipi için ilgili yönetmeliklere riayet edileceğinin belirtildiği,
Ekosistemin korunması ve gerekli durumlarda rehabilitasyonu için bir planın ÇED raporunda yer almadığı, örneğin çakıl-kum tesisi, eleme için dereden aldığı suyu tekrar dere verdiği, bu sırada … Çayındaki askıda katı madde miktarını arttırıp bulanıklığa sebep olmamak için bir çöktürme işleminin veya su için kapalı devre bir sistemin planlanmadığı, bu durumun tehlike listesinde bulunan balık türleri için bir sorun olduğu,
Can suyu konusunda nasıl bir yaklaşım izlendiğinin ÇED raporunda yer almadığı, bununla birlikte yapılan can suyu hesaplarının ÇED raporunda yer verildiği, bu hesaplara göre dere yatağına %19 – %25 civarında can suyunun bırakılacağının, ayrıca can suyu miktarının belirlenmesinde, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün görüşünün esas teşkil edeceğinin belirtildiği, projenin etek tipi gölet olması nedeni ile can suyu miktarının belirlenmesine ihtiyaç olmadığının ifade edildiği, ancak, … havzasına düşen yağış miktarında azalma olduğunun görüldüğü, bu durumda göletin ihtiyaç duyulan su akışını engellemesi söz konusu olabileceği, can suyu için ÇED raporunda birtakım yöntemlerin sunulduğu ve yöntemlerin eksikliklerinin tartışıldığı, ÇED raporunda minimum akımlar yöntemi (baz akım), debi süreklilik indisleri yöntemi ve ıslak çevre yönteminin uygulandığı,
ÇED raporunun eki olan kümülatif etki değerlendirme raporunda; kümülatif bir çalışmanın yapıldığı, ancak alınacak tedbirlerin tavsiye niteliğinde olduğu belirtilmiş ise de, kümülatif etki değerlendirme raporunda … Barajı, … HES, … Regülatörü ve … HES’e değinilerek, baraj ve bent projelerinin, … Irmağının suyunu kullanarak, kurak dönemlerde tarımsal sulamalara destek verdiği, yağışlı dönemlerde ise taşkınların yol açabileceği kayıpların önüne geçtiği, mevcut baraj ve bentlerin hemen mansabında yer alan hidroelektrik santrallerinin ise … Irmağının suyunu kullanırken ırmağın akışına herhangi bir etkisinin olmayacağı, akarsuyun ırmak yatağından uzaklaştırılmadan mevcut HES türbinlerine çarptırılarak hemen akabinde … Irmağına tekrar verileceği, bu durumun mevcut ekolojik dengeye etkisinin olmayacağı, araştırma kapsamında yer alan tüm projeler kümülatif olarak incelendiğinde ekolojik açıdan olumsuz bir etki yaratmayacağı değerlendirmelerinde bulunulduğu,
Bununla birlikte, bilirkişi raporunda, dava konusu projenin, … Irmağı üzerinde toplam uzunluğunun yaklaşık 40 km olması nedeniyle bu kısım boyunca insanların ve hayvanların karşı kıyıya geçişinin engellendiği, ÇED raporunda, ekolojik köprülerin yapılacağı belirtilmiş ise de, sayısının ve yerlerinin belli olmadığı, en az 10 tane ekolojik köprüye ihtiyaç olduğu yönünde görüş beyan edilmiş ise de, DSİ 7. Bölge Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı yazısında; zorunlu olan köprü, menfez, hayvan geçişi, hayvan iniş rampaları vb. imalatların bölgede yaşayan vatandaşların talepleri dikkate alınarak davalı yanında müdahil tarafından yapıldığı ve yapılmakta olduğu, gelinen aşamada, DSİ 7. Bölge Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı yazısıyla, davalı yanında müdahil tarafından proje alanında mevcut duruma ilave olarak 11 adet ekolojik köprünün yapıldığının belirtildiği,
Bilirkişi raporunda, 1, 5 ve 8 numaralı santrallerinin çalışma alanının başında ortasında ve sonunda kurulacak toplam 6 adet kırma-eleme tesisleri ve beton santralleri nedeniyle bütün HES alanında nehir boyunca suda bulanıklık seviyesinin artacağı ve akarsu kalitesinin bozulacağı, bir çöktürme işlemi veya su için kapalı devre bir sistem planlanmadığı belirtilmiş ise de, ÇED raporunda, yıkama sularının alıcı ortama dökülmesini engellemek ve yıkama sularının tekrar üretime dahil edilmesini sağlamak amacıyla çökeltim havuzlarının yapılacağının ve ikinci dinlendirme havuzuna gelen su bir süre dinlendirildikten sonra pompa ile çekilerek tekrar kullanılmak üzere su deposuna alınacağının ve yıkama suyunun herhangi bir alıcı ortama deşarjı söz konusu olmayacağının taahhüt edildiği,
Diğer taraftan, bilirkişilerce, bırakılacak can suyu miktarının son on yıllık ortalama akımının en az %10 olacağı yönündeki taahhüdün muğlak olduğu, projeye hangi yılların esas alındığının belli olmadığı, ıslak çevre yönteminin ekolojik etkileri göz önüne almaması nedeniyle uygulamada bir takım sıkıntılara neden olabildiği belirtilerek, can suyu ile ilgili olumsuz değerlendirmede bulunulmuş ise de; ÇED raporunda, … regülatörlerinin mansabında yer alan sucul yaşamın devamlılığı için bırakılacak can suyu miktarının Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünce belirlendiği açıklanmış olup, belirlenen miktarda can suyunun koşulsuz olarak dere yatağına bırakılacağının, tesiste enerji üretimine başlanıldığında, mansaba bırakılan su miktarı ölçümleri için AGİ kurulması aşamasında … 1, 2, 3, 4, 5 HES için DSİ 7. Bölge Müdürlüğü’ne ve … 6, 7, 8 HES için ise DSİ 12. Bölge Müdürlüğüne müracaat edileceğinin, kurulacak AGİ istasyonu GPRS modemli cihazlarla donatılacağının, nehirde akımın son 10 yıllık ortalamanın %10’undan az olması halinde suyun tamamının bırakılacağının taahhüt edildiği,
Bu durumda dava konusu projenin, gerek inşaat gerekse işletme dönemine ilişkin çevresel etkilerinin kapsamlı ve detaylı olarak incelendiği, olumsuz etkilerin giderilmesi için alınacak önlemlerin modelleme çalışmalarıyla desteklendiği, ÇED raporuna yönelik itirazların da, Raporu kusurlandırıcı nitelikle olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacılar (Yapalak Köyü tüzel kişiliği hariç) tarafından, proje kapsamında halkın katılımı toplantısının yapılmadığı, temiz içme suyunun bu kaynaktan karşılandığı, tarım ve hayvancılığın olumsuz etkileneceği, tarımsal suyun bırakılması bakımından davalı yanında müdahile inisiyatif bırakıldığı, zira, ÇED raporunda, hesaplanan suyun ihtiyacı karşılamadığı takdirde arazi sahiplerine tazminat ödenebileceğinin belirtildiği, temiz içme suyu kaynaklarının proje alanında bulunduğu ve dava konusu projeden olumsuz etkilendiği takdirde ÇED raporunda ne şekilde önlem alınacağının belli olmadığı, dava konusu proje kapsamında yapılacak tesislerin köylere çok yakın olduğu, dolayısıyla köylerin olumsuz etkileneceği, HES yapımı için planlanan bölgede tarihi eserlerin bulunduğu ve bunlarla ilgili ne gibi önlemlerin alındığının ÇED raporunda belirtilmediği, 2872 sayılı Çevre Kanunu hükümlerine aykırı olarak çevreyi ve kullanılabilir içme sularını kirleten, böylelikle canlı varlıkların tümüne zarar veren dava konusu projede kamu yararı bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idare ve davalı idare yanında müdahil tarafından, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20/A maddesi maddesi uyarınca gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz istemlerinin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Altıncı Dairesinin temize konu 12/12/2019 tarih ve E:2019/2508, K:2019/14198 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 11/11/2020 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X-Gerçekleştirilmesi planlanan projenin, çevreye olabilecek olumsuz etkilerinin belirlenmesi, olumsuz yöndeki etkilerinin önlenmesi ve bu etkilerin çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için ilgili mevzuat ile bilimsel esaslar uyarınca alınması gereken tedbirlerle, uyulması gereken esaslara ÇED Raporunda ayrıntılı bir şekilde yer verilmesi gerekmektedir.
ÇED raporunda, ekolojik köprülerin yapılacağı belirtilmiş ise de, anılan köprülerin sayısının ve yerlerinin belli olmadığı anlaşılmaktadır.
Gerçekleştirilmek istenen … Regülatörü HES, Beton Santrali ve Yıkama- Eleme Tesisi Projesinin, … Irmağı üzerinde toplam uzunluğunun yaklaşık 40 km olması nedeniyle, alandaki yerleşim yerleri ve bu yerleşim yerlerindeki insan ve hayvanların geçiş güzergâhları da göz önünde bulundurularak anılan 40 km’lik hat boyunca insan ve hayvanların karşı kıyıya geçişinin sağlıklı ve güvenli bir şekilde sağlanması, bunun temini için de geçiş köprülerinin, menfezlerin, hayvan geçişi ve hayvan iniş rampalarının sayı ve yerlerinin, bölgede yaşayan vatandaşların talepleri de dikkate alınarak ÇED raporunda belirtilmesi gerekmektedir.
Dava konusu proje kapsamında, yapımı planlanan toplam 8 adet HES çalışma alanının başında ortasında ve sonunda (1, 5 ve 8. HES) kırma-eleme tesisleri ve beton santrallerinin yapımı planlanmıştır.
Ancak, inşai faaliyete başlanıldığında, HES 5’in yanına yapılması planlanan birer adet kırma-eleme tesisi ile beton santralinin topografik yapıdan kaynaklı zorunlu nedenlerle HES 4’ün yakınında merkez şantiye içinde kurulması planlanmış, söz konusu değişikliğin, ÇED raporunda belirlenen etki alanı içinde kalmasından ötürü davalı idarenin uygunluk yazısıyla uygun bulunduğu, kapasite artışının ise ÇED Yönetmeliği’nin Ek-2 listesinde belirtilen eşik değerin altında yer alması sebebiyle ÇED Yönetmeliği’nin uygulanmasına gerek bulunmadığı belirtilmiştir. Ancak, söz konusu tesisin yerindeki değişiklik olumlu olmakla birlikte, bu durumun ÇED raporunda kayıt altına alınması gerekmektedir. Zira, bu durumun, ÇED raporunda gerekli revizyon yapılarak belirtilmemesi durumunda, projenin daha sonraki aşamalarında ilave kırma-eleme tesisi yapılmak istenildiğinde, ÇED raporunda bunu engelleyici bir düzenleme bulunmadığından, daha kolay usuller takip edilerek açılacak tesisler insan ve çevre sağlığını olumsuz yönde etkileyebilecektir.
Öte yandan, proje alanında bulunan insan, hayvan ve diğer tüm canlıların ihtiyaç duyduğu su miktarı ile tarım alanlarının ihtiyacı olan su miktarının belirlenmesi konusunda ÇED raporunda öngörülen/önerilen %10 oranındaki can suyunun da bölgenin ihtiyaç duyduğu su miktarını karşılamayacağı açıktır.
ÇED raporunda; “Mansaba bırakılacak su hesabı (havza özellikleri, yatak ve kesit durumu, yağış-akış ilişkisi, ekolojik potansiyel ve ekosistem unsurlarının ihtiyaçları, varsa ulusal ve uluslar arası mevzuatla korunan balık türleri ve muhtemel ihtiyaçları, su hakları savaklanan sular ve periyotları dikkate alınmalı), doğal akımlar ile çizilen debi süreklilik eğrileri ile uzun dönemli akımları gösteren tablo-şekiller, (Doğal hayatın devamı için mansaba bırakılacak su miktarı projeye esas alınan son 10 yıllık ortalama akımın en az %10’u olacaktır. ÇED sürecinde ekolojik ihtiyaçlar göz önüne alındığında bu miktarın yeterli olmayacağının belirlenmesi durumunda miktar arttırılabilecektir…. Akımın son 10 yıllık ortalamanın % 10’ undan az olması halinde tamamı bırakılacaktır…..” denilmiş ise de, bırakılacak can suyu miktarının son on yıllık ortalama akımının en az %10 olacağı yönündeki taahhüdün muğlak olduğu, projeye hangi yılların esas alındığının belli olmadığı, ıslak çevre yönteminin ekolojik etkilerinin dikkate almaması nedeniyle uygulamada bir takım sıkıntılara neden olabileceği, bilirkişi raporunda; yapılan analize göre … Nehri debisinin azaldığı ve son on yıllık yağış rejimine bakıldığında yağışların düzenli bir şekilde azaldığı, bu nedenle alandaki canlı yaşamı için belirlenen %10’luk can suyunun yetersiz kalacağına yönelik tespitlere yer verilmekle birlikte, tüm bu hususlar göz önünde bulundurulmadan, ÇED raporunun can suyuna ilişkin kısmının hazırlandığı anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, temyiz istemlerinin yukarıda belirtilen hususlar yönünden kabulü ile temyize konu kararın bozulması gerektiği oyuyla, karara bu kısımlar yönünden katılmıyoruz.