Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2020/1292 E. 2020/1656 K. 28.09.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/1292 E.  ,  2020/1656 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1292
Karar No : 2020/1656

KARAR DÜZELTME
İSTEMİNDE BULUNAN (DAVALILAR) : 1- … (…)
2- … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN ÖZETİ : Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca verilen, Danıştay Onaltıncı Dairesinin 08/06/2016 tarih ve E:2015/16442, K:2016/4534 sayılı kararının temyize konu kısımlarının açıklamalı olarak onanmasına ilişkin 15/04/2019 tarih ve E:2016/5049, K:2019/1778 sayılı karara karşı, davalı idareler karar düzeltme isteminde bulunmaktadırlar.

SAVUNMANIN ÖZETİ : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : İstemlerin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Davalı idarelerden Emniyet Genel Müdürlüğünün karar düzeltme istemi yönünden;
Danıştay dava daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarının temyiz üzerine verdikleri kararlar hakkında ancak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesinde yazılı nedenlerle kararın düzeltilmesi istenebilir. Kararın düzeltilmesi dilekçesinde öne sürülen hususlar ise adı geçen Kanun maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymamaktadır.
Davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığının karar düzeltme istemi yönünden;
Dosyanın incelenmesinden, davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığı tarafından Danıştay Onaltıncı Dairesinin 08/06/2016 tarih ve E:2015/16442, K:2016/4534 sayılı kararına karşı temyiz isteminde bulunulmadığı anlaşıldığından, anılan idarenin, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca verilen 15/04/2019 tarih ve E:2016/5049, K:2019/1778 sayılı karara karşı karar düzeltme isteminin hukuken incelenme olanağı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, davalı idarelerden Emniyet Genel Müdürlüğünün kararın düzeltilmesi isteminin REDDİNE, Cumhurbaşkanlığının kararın düzeltilmesi isteminin ise İNCELENMEKSİZİN REDDİNE, 28/09/2020 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- Anayasa’nın 125. maddesinin 4. fıkrasında, “Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez.” ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 2. fıkrasında, “İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler.” kuralı yer almıştır.
İdari faaliyetlerin temel ve ortak amacı kamu yararını gerçekleştirmektir. İdarenin bu amacı sağlamak için yapacağı işlem ve eylemlerin türünü, zamanını ve yöntemini belirlemekte sahip bulunduğu takdir yetkisinin sınırsız olmadığı ve yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden yargı denetimine tabi bulunduğu idare hukukunun bilinen ilkelerindendir.
Anayasa’nın 125. maddesinin 4. fıkrasının ilk cümlesinde yer aldığı ve 2577 sayılı Kanun’un 2. maddesinde de açıkça ifade edildiği gibi idari işlemler üzerindeki yargısal denetim bu işlemlerin hukuka uygunluğunun saptanmasıyla sınırlıdır. İdarenin takdir yetkisinin denetimine yargı organları yönünden getirilen ve idari işlemlerin yalnızca hukuka uygunluk açısından denetlenebilecekleri biçiminde ifade edilen kural aynı zamanda idarenin takdir yetkisinin kullanılmasında uyması gereken sınırları da koymuş olmaktadır. Başka bir anlatımla, idarelerin belirli bir kamu hizmetinin etkili ve verimli bir biçimde yürütülmesi, kamu yararının daha somut bir biçimde ortaya konulması için birden çok seçenekten birisini tercihte takdir yetkisiyle donatıldıkları durumda idari yargı organlarının bu yetkisini hukuka uygun olarak kullandığının saptanması koşuluyla idareyi bu seçeneklerden birisini tercihe zorlayacak ya da belli bir yönde işlem veya eylem tesisine zorunlu kılacak biçimde yargı kararı vermeleri Anayasa ve Kanun’un yukarıda belirtilen ilkeleriyle bağdaştırılamaz.
Davalı idarenin, bir üst rütbeye terfi ettirilmesi konusunda, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri kapsamında yapacağı değerlendirmeler ile emniyet hizmetlerinin gereklerini de dikkate alarak, sonrasında ulaşacağı sonuca göre takdir yetkisinin bulunduğu, idarenin bu takdir yetkisinin yargısal denetiminin hak ve menfaat ilkeleri ile kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olarak kullanılıp kullanılmadığı yönünden yapılması gerekmektedir.
Olayda, her ne kadar bazı kamu kurum ve kuruluşlarına ait kadrolarda düzenleme yapılmasına dair 2014/6303 sayılı Bakanlar Kurulu kararına yönelik olarak iptal kararı verilmiş ise de, işlemin gerekçesinin sadece sınırlı sayıda kadro bulunması hususu olmayıp, dava konusu Yüksek Değerlendirme Kurulu kararının terfi ettirilmeme gerekçesinin belirtildiği 12. maddesinde, Emniyet Teşkilatında halen görev yapmakta olan 3. sınıf emniyet müdürü, 4. sınıf emniyet müdürü ve emniyet amiri rütbesindeki personelin mevcut sayısı ile rütbelerine göre görev unvanları ve görev yerleri ve teşkilatın görev ve sorumlulukları ile güvenlik hizmetinin etkin ve verimli bir şekilde kullanımı göz önüne alındığında, bu kapsamdaki mevcut personelin bulundukları rütbede bir yıl daha kalmaları gerektiğinin belirtilmesi karşısında dava konusu bireysel işlemin gerekçelerinden sadece biri olan sınırlı sayıda kadro bulunması hususunun dayanağı olan Bakanlar Kurulu kararının iptal edilmiş olması ve üst rütbeye terfi nedeniyle boşalan kadroların ortaya çıkmış olması, söz konusu işlemi hukuka aykırı hale getirmeyeceğinden, mevcut durumda Teşkilatın öngördüğü rütbeli personel ihtiyacı dikkate alınarak takdir yetkisi kapsamında ve kanun önünde eşitlik çerçevesinde kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olarak tesis edilen dava konusu bireysel işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı Emniyet Genel Müdürlüğünün, kararın düzeltilmesi isteminin kabulü ile Daire kararının, davacının bir üst rütbeye terfi ettirilmemesine ilişkin işlemin iptali yolundaki kısmının bozulması gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına katılmıyoruz.

KARŞI OY
XX- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Hak Arama Hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” hükmüne;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararın düzeltilmesi” başlıklı mülga 54. maddesinde ise, “Danıştay dava daireleri ve İdarî veya Vergi Dava Daireleri Genel Kurullarının temyiz üzerine verdikleri kararlar ile bölge idare mahkemelerinin itiraz üzerine verdikleri kararlar hakkında, bir defaya mahsus olmak üzere kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içinde taraflarca; a) Kararın esasına etkisi olan iddia ve itirazların, kararda karşılanmamış olması, b) Bir kararda birbirine aykırı hükümler bulunması, c) Kararın usul ve kanuna aykırı bulunması, d) (Değişik: 3622 – 5.4.1990) Hükmün esasını etkileyen belgelerde hile ve sahtekârlığın ortaya çıkmış olması, hallerinde kararın düzeltilmesi istenebilir. 2. (Değişik: 3622 – 5.4.1990) Danıştay dava daireleri ve İdarî veya Vergi Dava Daireleri Genel Kurulları ile bölge idare mahkemeleri, kararın düzeltilmesi isteminde ileri sürülen sebeplerle bağlıdırlar. 3. (…) (Madde 54 ün (3) numaralı fıkrası, 5 Nisan 1990 tarih ve 3622 sayılı Kanunun 23 üncü maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.) 4. (Değişik: 4001 – 10.6.1994) Kararın düzeltilmesi istekleri esas kararı vermiş olan daire, kurul ve bölge idare mahkemesince incelenir. Dosyanın incelenmesinde tetkik hakimliği yapanlar, aynı konunun düzeltme yoluyla incelenmesinde bu görevi yapamazlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda belirtilen Anayasa ve 2577 sayılı Kanun hükmü birlikte değerlendirildiğinde, taraflarca karar düzeltme isteminde bulunulabilmesinin temyiz isteminde bulunmuş olma şartına bağlanmadığı, aksi yöndeki düşüncenin, tarafların hak arama hürriyetinin ihlali anlamına geleceği, bu nedenle davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığının karar düzeltme isteminin hukuken değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiği oyuyla, kararın karar düzeltme isteminin incelenmeksizin reddine ilişkin kısmına katılmıyorum.