Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2020/1218 E. 2020/1566 K. 23.09.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/1218 E.  ,  2020/1566 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1218
Karar No : 2020/1566

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av.

KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- Cumhurbaşkanlığı
VEKİLİ : …Genel Müdürü …
2- Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
3- Toplu Konut İdaresi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 12/11/2019 tarih ve E:2019/281, K:2019/10832 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … ili, … ilçesi, …mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından acele kamulaştırılmasına yönelik 19/03/2013 tarih ve 28592 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 11/02/2013 tarih ve 2013/4326 sayılı Bakanlar Kurulu kararının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 12/11/2019 tarih ve E:2019/281, K:2019/10832 sayılı kararıyla;
Davalı idarelerin usule ilişkin itirazlarının yerinde görülmediği,
Projede bütünlüğün sağlanması ve anlaşma yapan hak sahiplerinin kamulaştırmadan kaynaklanan gecikme nedeniyle mağduriyet yaşamaması için uzlaşma sağlanamayan taşınmazların acele kamulaştırılmasına karar verildiği,
Bu kapsamda davacı ile de görüşüldüğü ancak uzlaşmanın sağlanamadığı,
Ayrıca, yirmi yaş üzeri binaların bölgenin %65’ini oluşturması, çarpık ve gecekondu tipi yapılaşmanın hakim olması nedeniyle, dar gelirli vatandaşlar için daha iyi barınma koşullarının ve konut üretiminin bir an evvel yapılabilmesinin amaçlandığı ve anlaşma yapılamayan parsellerin kamu eline geçmesinin sağlanması için acele kamulaştırma yoluna gidildiği,
Bu durumda 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesinde belirtilen acele kamulaştırma şartlarının gerçekleştiği ve bölgenin mevcut kentsel dokusu itibarıyla acele kamulaştırılmasında üstün kamu yararı olduğu sonucuna varıldığından dava konusu Bakanlar Kurulu kararında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, aynı Bakanlar Kurulu kararının başka bir taşınmaz yönünden iptali istemiyle açılan davada Danıştay Altıncı Dairesinin 25/01/2016 tarih ve E:2013/2811, K:2016/115 sayılı kararıyla iptal kararı verilmesine ve işlem hukuka aykırı bulunmasına rağmen görülmekte olan davada aksi yönde verilen kararın hukuki güvenlik ilkesine aykırı olduğu, Daire kararında yer verilen gerekçelerden hukuki denetim yerine yerindelik denetimi yapıldığının anlaşıldığı, mülk sahipleri açısından büyük mağduriyetler doğuran usul ve Kanun’a aykırı acele kamulaştırma kararının iptal edilmesi gerektiği, Kanun’da sayılan acele kamulaştırma şartlarının gerçekleşmediği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığı, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Davalı idarelerden Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile sonucu itibarıyla usul ve hukuka uygun olan Daire kararının gerekçeli onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanun’un 20/A maddesi uyarınca gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
19/03/2013 tarih ve 28592 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 11/02/2013 tarih ve 2013/4326 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla, kentsel dönüşüm ve gecekondu önleme bölgesi sınırları içerisinde kalan, aralarında … ili, … ilçesi, … mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın da bulunduğu birtakım taşınmazların acele kamulaştırılmasına karar verilmiştir.
…Asliye Hukuk Mahkemesinin … Değişik İş sayılı dosyasında açılan acele el koyma davasında, anılan Mahkemenin … tarih ve K:… sayılı kararıyla Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından davaya konu taşınmaza el konulmasına karar verilmiştir.
… Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında açılan bedel tespit ve tescil davasına ilişkin tensip tutanağının … tarihinde davacıya tebliğ edilmesi üzerine, … tarihinde temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
Anayasa’nın 40. maddesinin 2. fıkrasında; Devletin, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğu hükme bağlanmış, 125. maddesinin 3. fıkrasında da; 40. maddedeki düzenlemenin devamı niteliğinde, “İdari işlemlere karşı açılacak davalarda süre, yazılı bildirim tarihinden başlar.” hükmüne yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Dava açma süresi” başlıklı 7. maddesinin 1. fıkrasında, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu; 2. fıkrasında, bu sürenin, idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren başlayacağı; 4. fıkrasında ise, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava açma süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı kuralları düzenlenmiştir.
Aynı Kanun’un “İvedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde; acele kamulaştırma işlemlerinden doğan uyuşmazlıklar hakkında ivedi yargılama usulünün uygulanacağı, 2. fıkrasının (a) bendinde ise; ivedi yargılama usulünde dava açma süresinin otuz gün olduğu hükme bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İlgili mevzuat başlığı altında belirtilen Anayasa ve 2577 sayılı Kanun hükümleri uyarınca; özel kanunlarında aksine bir hüküm bulunmadıkça, idari işlemlerde dava açma süresinin başlamasında yazılı bildirimin esas olduğu, dava açma süresi hesabında ilân tarihinin, ancak “ilanı gereken” düzenleyici nitelikteki işlemler açısından dikkate alınacağı, bireysel/subjektif nitelikteki işlemlere karşı ilgililerin, bu işlemlerin kendilerine yazılı olarak bildirildiği tarihten itibaren dava açabilecekleri açıktır.
İdari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirim tarihinden başlayacağı kuralı, idari işlemlerin idare tarafından ilgililere açık ve anlaşılır bir biçimde duyurulması ve bu işlemlere karşı idari yollara veya dava yoluna başvurmalarına olanak sağlama amacını taşımaktadır.
Bununla birlikte, idari işlemin niteliğinin ve hukuki sonuçlarının davacı tarafından bütünüyle öğrenildiği kimi davalarda, bilgi edinmenin (ıttılanın) yazılı bildirimin sonuçlarını doğuracağı ve dava açma süresine başlangıç alınacağı Danıştay içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Ancak, bilgi edinmenin (ıttılanın) idari dava açma süresine başlangıç alınacağı şeklindeki genel bir kabul, Anayasa’nın 125. maddesi ve 2577 sayılı Kanun’la bağdaşmadığından, bu istisnai durumun oluştuğu kabul edilerek bilgi edinmenin dava açma süresine başlangıç alınması, idari işlemin niteliği ve doğurduğu hukuki sonuç itibarıyla davacılar tarafından öğrenildiğinin kanıtlanması koşuluna bağlı olup; bu koşulun gerçekleşip gerçekleşmediği de açılan idari davada idari yargı merciince karara bağlanacaktır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nda acele kamulaştırmaya ilişkin Bakanlar Kurulu kararlarının Resmi Gazete’de yayımlanmasının ilgililere tebliğ hükmünde olduğuna dair bir hükme yer verilmemiştir.
Ayrıca, acele kamulaştırmaya ilişkin işlemlerin Anayasa’da yer alan bir temel hak ve özgürlük olan mülkiyet hakkını kısıtlayıcı nitelikte olması itibarıyla, yazılı bildirim yapılması, Anayasa’da güvence altına alınmış olan hak arama özgürlüğünün de gereğidir.
Bu çerçevede, muhatapları açısından subjektif ve kişisel nitelikte olan acele kamulaştırma kararlarının, uygulanma süresi içerisinde, yazılı bildirim veya öğrenme üzerine yasal dava açma süresi içinde dava konusu edilebileceği açıktır.
Öte yandan, idari işlemlerin nitelikleri gereği özel kanunlarda genel dava açma süreleri dışında ayrı dava açma sürelerinin öngörülmüş olması halinde, idare tarafından idari işlemlerin nitelikleri ve tabi oldukları dava açma süreleri gösterilmedikçe özel dava açma sürelerinin işletilmesine olanak bulunmadığından, Anayasa’nın 40. maddesi hükmü uyarınca, özel dava açma süresine tabi olmasına rağmen bu hususun idari işlemde açıklanmaması halinde, dava konusu idari işlemin tebliği tarihinden itibaren özel dava açma süresinin değil, 60 günlük genel dava açma süresinin uygulanması gerekmektedir.
Bu açıklamalar çerçevesinde, uyuşmazlıkta, dava konusu edilen acele kamulaştırmaya ilişkin Bakanlar Kurulu kararı davacıya tebliğ edilmediğinden, bu işleme karşı öğrenme tarihinden itibaren 60 günlük genel dava açma süresi içerisinde dava açılabileceğinin kabulü gerekmektedir.
Dosyada mevcut bilgi ve belgeler ile UYAP üzerinden gönderilen istek üzerine incelemeye açılan, acele el koyma davasına ilişkin … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Değişik İş sayılı dosyasının birlikte incelenmesinden; davaya konu taşınmazın değerinin belirlenebilmesi amacıyla anılan Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan ve taşınmazın değerinin acele kamulaştırma nedeniyle el koyma davası açıldığı için belirlendiği ile davaya konu acele kamulaştırma kararının tarih ve sayı bilgilerini içeren raporun görülmekte olan davanın davacısına tebliğ edildiği, anılan davacının ise bilirkişi raporunda belirlenen bedele, … tarihinde vekili vasıtasıyla sunduğu dilekçe ile …Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde itirazda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, acele el koyma davasında alınan bilirkişi raporunun, görülmekte olan davanın davacısı …’a tebliğ edildiği tarih tespit edilememiş olsa da; anılan davacının acele el koyma davasında alınan bilirkişi raporuna vekili vasıtasıyla itirazlarını sunduğu … tarihinde davaya konu acele kamulaştırma kararını, tüm ayrıntılarıyla öğrendiğinin kabulü gerekmektedir.
Bu durumda, acele kamulaştırmaya ilişkin Bakanlar Kurulu kararını 15/11/2017 tarihinde öğrendiği anlaşılan davacı tarafından, bu tarihten itibaren 60 gün içerisinde ve en son (14/01/2018 tarihinin Pazar gününe denk gelmesi nedeniyle) 15/01/2018 (Pazartesi) günü dava açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 17/04/2018 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenme olanağı bulunmamaktadır.
Bu itibarla, davanın reddi yolundaki Daire kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 12/11/2019 tarih ve E:2019/281, K:2019/10832 sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Kullanılmayan …-TL harcın istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Kesin olarak, 23/09/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.