Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2020/117 E. 2020/114 K. 28.09.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/117 E.  ,  2020/114 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/117
Karar No : 2020/114

BÖLGE İDARE MAHKEMESİ KARARLARI ARASINDAKİ AYKIRILIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİ HAKKINDA KARAR

İzmir Bölge İdare Mahkemesi Başkanlar Kurulunun 17/06/2020 tarih ve E:2020/24, K:2020/24 sayılı kararıyla; … adına Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası vekili Av. … tarafından, İzmir Bölge İdare Mahkemesi İkinci İdari Dava Dairesinin 04/10/2017 tarih ve E:2017/6870, K:2017/7371 sayılı kararı ile Konya Bölge İdare Mahkemesi Dördüncü İdari Dava Dairesinin 16/01/2019 tarih ve E:2018/652, K:2019/44 sayılı kararı arasındaki aykırılığın giderilmesinin istenmesi nedeniyle, aykırılığın, dava konusu işlemin iptali yolundaki Konya Bölge İdare Mahkemesi Dördüncü İdari Dava Dairesi kararı doğrultusunda giderilmesi gerektiği görüşüyle, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun’un 3/C maddesinin 5. fıkrası uyarınca karar verilmesi için dosyanın Danıştaya gönderilmesi üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkimi …’un açıklamaları dinlendikten sonra konu ile ilgili kararlar ve yasal düzenlemeler incelenerek gereği görüşüldü:
2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun’a 18/06/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanun ile eklenen 3/C maddesinin 4. fıkrasının (c) bendinde, “Benzer olaylarda, bölge idare mahkemesi dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında veya farklı bölge idare mahkemeleri dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında aykırılık veya uyuşmazlık bulunması hâlinde; resen veya ilgili bölge idare mahkemesi dairelerinin ya da istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların bu aykırılığın veya uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, istemin uygun görülmesi hâlinde kendi görüşlerini de ekleyerek Danıştaydan bu konuda karar verilmesini istemek” bölge idare mahkemesi başkanlar kurulunun görevleri arasında sayılmış; 17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 7. maddesi ile değişik 5. fıkrasında ise, dördüncü fıkranın (c) bendine göre yapılacak istemlerin, konusuna göre İdari veya Vergi Dava Daireleri Kuruluna iletileceği; ilgili dava daireleri kurulunca üç ay içinde karar verileceği; aykırılık veya uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin olarak bu fıkra uyarınca verilen kararların kesin olduğu kurala bağlanmıştır.
Anılan maddenin gerekçesinde de, bölge idare mahkemesi dairelerinin benzer konularda birbiriyle çelişen kararlar vermesini önlemek amacıyla bu tür kararların Danıştay Başkanlığına gönderilmesinin sağlanması konusunda bölge idare mahkemesi başkanlar kurulunun görevlendirildiği belirtilmiştir.
Bu kapsamda, yukarıda yer verilen Kanun metni ve gerekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde, aykırılığın giderilmesi müessesesinden beklenen amacın, aynı veya farklı bölge idare mahkemeleri dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında süregelen aykırılıkların giderilmesi suretiyle kararlardaki hukukî istikrarın sağlanması olduğu anlaşılmaktadır.
İncelemeye konu başvuruda giderilmesi istenen aykırılık, İzmir Bölge İdare Mahkemesi İkinci İdari Dava Dairesi ile Konya Bölge İdare Mahkemesi Dördüncü İdari Dava Dairesi kararları arasında ortaya çıkmış olup, söz konusu aykırılığın, acil tıp teknisyeni olarak görev yapan davacıların, iş sağlığı ve güvenliği önlisans programından mezun olarak bitirdikleri üst öğrenime dayalı aldıkları zam ve tazminatların ödenmemesi üzerine, üst öğrenimden kaynaklı zam ve tazminatlarının ödenmesi istemiyle yaptıkları başvuruların davalı idare tarafından reddi üzerine açılan davalarda verilen farklı kararlardan kaynaklandığı anlaşılmıştır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun, 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 4. maddesi ile zam ve tazminatlar başlığı altında yeniden düzenlenen, 152. maddesinin “Tazminatlar” başlıklı fıkrasında; görevin önem, sorumluluk ve niteliği, görev yerinin özelliği, hizmet süresi, kadro unvan ve derecesi ve eğitim seviyesi gibi hususlar gözönüne alınarak bu Kanun’da belirtilen en yüksek Devlet Memuru aylığının brüt tutarının Bakanlar Kurulunca belirlenecek esas ölçü ve nispetler dahilinde tazminat olarak ödeneceği, (b) bendinde ise sağlık hizmetleri sınıfına dahil olup da, bu görevleri ile ilgili olmayan bir üst öğrenimi bitirenler için, önceki öğrenim durumlarına ait tazminat oranlarının esas alınacağı belirtilmiştir.
657 sayılı Kanun’un 152. maddesine dayanılarak çıkarılan ve 05/05/2006 tarih ve 26159 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2006/10344 sayılı Bakanlar Kurulu kararının 4. maddesinde “Kurumların teknik ve sağlık hizmetleri sınıflarına ait kadrolarında bulunanlardan, bulundukları hizmet sınıflarına atanılabilecek mesleki bir üst öğrenimi bitirenlere, cetvellerde ayrıca belirtilen istisnai durumlar hariç olmak üzere, kariyerleri (mesleki üst öğrenimleri) esas alınarak zam ve tazminat ödenir. Kadroları teknik ve sağlık hizmetleri sınıflarında bulunanlardan, bulundukları hizmet sınıflarından bir kadroya atanılamayacak herhangi bir üst öğrenimi bitirenlere ise bitirdikleri üst öğrenimden dolayı zam ve tazminat ödenmez.” hükmü yer almış olup, ekli (II) sayılı Cetvelin (F) Sağlık Hizmetleri bölümünde, kurumların sağlık hizmetleri sınıflarına dahil kadrolarında görev yapanların, görev unvanı, eğitim seviyesi, hizmet yerleri ve kadro dereceleri dikkate alınarak tazminat oranları ayrı ayrı belirlenmiş, bu personelden mesleki yüksek öğrenim görmüş diğer sağlık personeline uygulanacak tazminat oranları (6/a) bendinde, lise dengi mesleki öğrenim görmüş diğer sağlık personeline uygulanacak özel hizmet tazminat oranları ise (6/b) bendinde yer almıştır.
2006/10344 sayılı Bakanlar Kurulu kararının uygulanması amacıyla hazırlanan ve 11/05/2006 tarih ve 26165 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 160 sayılı Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliği’nin E-3. maddesinin son fıkrasında “Sağlık ve teknik hizmetler sınıflarında yer alan personelin bitirdiği üst öğrenimin mesleki bir üst öğrenim olup olmadığı hususu, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunun’un 43 üncü maddesinin (b) bendi uyarınca alınan Yükseköğretim Kurulu kararlarına istinaden tespit edilecektir.” kuralı yer almaktadır.
Anılan mevzuat hükümlerinde; sağlık hizmetleri sınıflarına ait kadrolarında bulunanlardan, bulundukları hizmet sınıflarına atanılabilecek mesleki bir üst öğrenimi bitirenlere, mesleki üst öğrenimleri esas alınarak zam ve tazminat ödeneceği, bitirilen üst öğrenimin mesleki bir üst öğrenim olup olmadığı hususunun ise Yükseköğretim Kurulu kararlarına istinaden tespit edileceği düzenlenmektedir.
Aykırılığın giderilmesi istemine konu kararlarda, davacıların, üst öğrenimden kaynaklı zam ve tazminatlarının ödenmesi istemiyle yaptıkları başvuruları, Yükseköğretim Kurulu kararına dayalı olarak reddedilmişse de, açılan davalarda Mahkemelerce yapılan ara kararlara, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca, 18/03/2015 tarihli Yükseköğretim Yürütme Kurulunun toplantısında iş sağlığı ve güvenliği programının sağlık meslek liselerinin acil tıp teknisyenliği bölümünün bir üst öğrenimi sayılmadığına karar verildiği şeklinde cevap verilmesi üzerine davaların reddine karar verildiği, İzmir Bölge İdare Mahkemesi İkinci İdari Dava Dairesi tarafından davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilirken, Konya Bölge İdare Mahkemesi Dördüncü İdari Dava Dairesi tarafından, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının 28/07/2017 tarih ve 51634 sayılı son kararından bahisle istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline karar verildiği görülmektedir.
Bu itibarla, aralarında aykırılık olduğu öne sürülen kararların gerekçelerini oluşturan Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı kararlarının farklı kararlar olduğu, kesinleşen ‘ret’ kararında, iş sağlığı ve güvenliği programının sağlık meslek liselerinin acil tıp teknisyenliği bölümünün bir üst öğrenimi sayılmamasına ilişkin karar yürürlükte olduğundan, bu kararın göz önünde bulundurulduğu; ‘iptal’ yolunda kesinleşen kararda ise, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından üst öğrenim sayılmama kararının iptal edilmesi üzerine yeni oluşan hukuki duruma göre karar verildiği görüldüğünden, farklı tarihlerde yürürlükte bulunan kararlar dikkate alınarak verilen kararlar yönünden anılan daireler arasında bir aykırılık bulunduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, 2576 sayılı Kanun’un 3/C maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi kapsamına bulunmayan aykırılığın giderilmesi isteminin REDDİNE, kesin olarak, 28/09/2020 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi

KARŞI OY
X-2576 sayılı Kanun’un 3/C maddesinin 4. fıkrasının (c) bendinde, “Benzer olaylarda, bölge idare mahkemesi dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında veya farklı bölge idare mahkemeleri dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında aykırılık veya uyuşmazlık bulunması hâlinde; resen veya ilgili bölge idare mahkemesi dairelerinin ya da istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların bu aykırılığın veya uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, istemin uygun görülmesi hâlinde kendi görüşlerini de ekleyerek Danıştaydan bu konuda karar verilmesini istemek.” bölge idare mahkemesi başkanlar kurulunun görevleri arasında sayılmış, aynı maddenin 5. fıkrasında, ” (Değişik:17/10/2019-7188/7 md.) Dördüncü fıkranın (c) bendine göre yapılacak istemler, konusuna göre İdari veya Vergi Dava Daireleri Kuruluna iletilir. İlgili dava daireleri kurulunca üç ay içinde karar verilir. Aykırılık veya uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin olarak bu fıkra uyarınca verilen kararlar kesindir.” kuralına yer verilmiştir.
Anılan kurala göre, benzer olaylarda, aynı veya farklı bölge idare mahkemesi dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında aykırılık veya uyuşmazlık bulunuyorsa ve usulüne uygun olarak Danıştay Başkanlığına yapılmış bir başvuru varsa uyuşmazlığın giderilmesine karar verilmesi gerekmektedir.
Olayda, uyuşmazlığın giderilmesi istemine konu olan kararlar arasında aykırılık bulunduğu açıktır. Çoğunluk kararında, farklı tarihlerde yürürlükte bulunan Yükseköğretim Kurulu Kararları dikkate alınarak verilen kararlar arasında bir aykırılık bulunmadığından söz edilerek, bu aşamada aykırılığın giderilmesi istemi hakkında karar verilmesine gerek bulunmadığına ve istemin reddine karar verilmiştir.
Yine çoğunluk kararında da belirtildiği üzere, aykırılığın giderilmesi müessesesinden beklenen amaç, benzer olaylarda, aynı veya farklı bölge idare mahkemesi dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasındaki aykırılıkların giderilmesi suretiyle hukukî istikrarın sağlanmasıdır. Her ne kadar, uyuşmazlık konusu davalarda farklı tarihlerde yürürlükte bulunan Yükseköğretim Kurulu Kararları dikkate alınarak karar verilmiş olsa da, bu durum, aykırılığın giderilmesi isteminin incelenmesine engel olan ve istemin reddini gerektiren bir husus değildir. Aksi halin kabulü, aynı/benzer olaylarda verilen farklı kararlar sonucunda uyuşmazlığın giderilmesi istemli başvuruların incelenmesinin önünü kapayacak ve böylece Kanun’da öngörülen amacın gerçekleşmemesine, hukuki istikrarın sağlanamamasına neden olacaktır.
Açıklanan nedenlerle, olayda Kanun’da öngörülen şartların gerçekleştiği ve aykırılığın giderilmesi istemi hakkında işin esası incelenerek bir karar verilmesi gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.