Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2020/1161 E. 2020/1586 K. 23.09.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/1161 E.  ,  2020/1586 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1161
Karar No : 2020/1586

TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
2- … Başkanlığı
VEKİLİ: Av. …
3- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı .
VEKİLİ: Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Van İli, İpekyolu İlçesi, … Mahallesi, … ada, … sayılı parsel üzerinde yer alan … Sitesindeki davacıya ait dairenin 23/10/2011 ve 09/11/2011 tarihlerinde meydana gelen depremlerde ağır hasar görmesi ve sonrasında yıkılmasında davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen daire bedeli olarak 110.000,00 TL maddi, 25.000,00 TL manevi zararın 09/11/2011 tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla;
Mahkemelerinin, davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının, Danıştay Ondördüncü Dairesince verilen 14/06/2017 tarih ve E:2017/173, K:2017/4059 sayılı karar ile bozulması üzerine, bozma kararına uyularak, dava dosyasının yeniden incelendiği;
Deprem 2011 yılında gerçekleştiğinden, 2011 yılı Mimarlık ve Mühendislik Hizmet Bedellerinin Hesabında Kullanılacak Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkında Tebliğ esas alınarak, meydana gelen zararda davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğu gerekçesiyle maddi tazminat isteminin 41.470,41 TL’lik kısmı ile manevi tazminat isteminin 2.000,00 TL’lik kısmının kabulüne, fazlaya ilişkin istemlerin reddine, kabul edilen tazminatın yasal faiziyle birlikte davalı idarelerce kusurları oranında ödenmesine, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre hükmedilen maddi tazminat için 4.911,75 TL, manevi tazminat için 1.090,00 TL olmak üzere toplam 6.001,75 TL vekalet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, reddedilen miktar üzerinden, aynı Tarife üzerinden belirlenen maddi tazminat için 1.090,00 TL, manevi tazminat için 1.090,00 TL olmak üzere toplam 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 16/04/2019 tarih ve E:2019/2597, K:2019/2663 sayılı kararıyla;
Temyize konu İdare Mahkemesi kararının; maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine, kabul edilen tazminatın yasal faiziyle birlikte davalı idarelerce kusurları oranında ödenmesine ilişkin kısmında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisinin bulunmadığı,
Kararın, davalı idareler lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmına gelince;
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca, reddedilen maddi tazminat miktarı için davalı idareler lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, temyize konu Mahkeme kararının, reddedilen maddi tazminat miktarı için davalı idareler lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılarak,
… İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının maddi ve manevi tazminata ilişkin kısmının onanmasına, reddedilen maddi tazminat miktarı için davalı idareler lehine hükmedilen, maktu vekalet ücretine ilişkin kısmının ise bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla;
Vekalet ücreti konusunun “adil yargılanma hakkı” ve “hak arama özgürlüğü” çerçevesinde irdelenmesi gerektiği belirtilerek, konuya ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarına yer verildikten sonra,
Bir tam yargı davasında istenilen tazminat miktarının, ancak bilirkişi incelemesi ve benzeri araştırmalardan sonra elde edilen verilere göre mahkemece takdir edilebildiği, tazminat davasının bu özelliği gereği, gerçekte hak edilen tazminat miktarının dava açılmadan önce davacılar tarafından tam olarak bilinmesi veya öngörülmesinin mümkün olmadığı, dava açılması aşamasında karşı karşıya kalınan bu belirsizliğin, davacıları yüksek miktarlı istemlerde bulunmaya yönlendirebileceği,
Olayda; davanın açıldığı tarihte miktar artırımı olanağı bulunmaması nedeniyle tazminat istemi yüksek tutulmak zorunda kalınan, gerçekte hak edilen tazminat miktarı kestirilemeyen, çözümü davanın her iki tarafı için de zor ve karmaşık olan böylesi bir dava sonucunda, reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin, hak arama özgürlüğünü ve mahkemeye erişim hakkını kullanan davacının, kullandığı bu haklar nedeniyle olağan dışı ağırlıkta bir mali yük altına girmesi sonucunu doğuracağı, böyle bir sonucun, hak arama özgürlüğüne ve mahkemeye erişim hakkına olağan dışı bir kısıtlama getireceği gerekçesi eklenmek suretiyle maddi tazminat isteminin reddedilen kısmı açısından, davalı idareler lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı idareler tarafından, maddi tazminat isteminin reddedilen kısmı açısından, idareleri lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu, ısrar kararının Daire kararında yer verilen gerekçe doğrultusunda bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin kabulü ile İdare Mahkemesi ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı idarelerden Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı tarafından, 23/10/2011 ve 09/11/2011 tarihlerinde meydana gelen depremde kendisine ait taşınmazların hasar görmesinde davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle 110.000,00 TL maddi, 25.000,00 TL manevi tazminat istemiyle açılan dava neticesinde Mahkemece maddi tazminat isteminin 41.470,41 TL’lik kısmı ile manevi tazminat isteminin 2.000,00 TL’lik kısmının kabulüne, davanın fazlaya ilişkin kısımlarının ise reddine karar verilmiş, anılan kararın temyiz edilmesi üzerine söz konusu karar reddedilen maddi tazminat istemi için maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu gerekçesi ile bozulmuş ancak Mahkemece bozma kararına uyulmayarak reddedilen maddi tazminat istemi için maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.
Bu çerçevede uyuşmazlık, kısmen reddedilen maddi tazminat istemleri bakımından hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin ne şekilde belirlenmesi gerektiği hususundan kaynaklanmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT :
Anayasa’nın 36. maddesinin 1. fıkrasında; herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu kurala bağlanmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) “Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6. maddesinde, herkesin medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahip olduğu belirtilmiştir.
21/12/2015 tarih ve 29569 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret başlıklı” 13. maddesinde, “Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 9 uncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile 10’uncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Tarife’nin manevi tazminat davalarında ücreti belirleyen 10. maddesinde ise, davanın kısmen reddi durumunda karşı taraf vekili yararına Tarife’nin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücretin, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemeyeceği düzenlenmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda metnine yer verilen Anayasa ve AİHS hükümleri uyarınca; bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelen mahkemeye erişim hakkının, adil yargılanma hakkı çerçevesinde değerlendirilmesi gereklidir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hale getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren ya da dava açılmasının davacının dava açtığı konumdan daha da geriye götürülmesi sonucunu doğuran durumlarda, mahkemeye erişim hakkının, özüne dokunulacak şekilde sınırlandığının kabulü gerekmektedir.
Dava sonucundaki başarıya dayalı olarak taraflara vekâlet ücreti ödeme yükümlülüğü öngörülmesi de bu kapsamda mahkemeye erişim hakkına yönelik bir sınırlama oluşturur. Gereksiz başvuruların önlenerek dava sayısının azaltılması ve böylece mahkemelerin uyuşmazlıkları makul sürede çözebilmesi amacıyla başvuruculara belli yükümlülükler öngörülebilir. Öngörülen yükümlülükler dava açmayı imkânsız hale getirmedikçe ya da aşırı derece zorlaştırmadıkça mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği söylenemez. Dolayısıyla, davayı kaybetmesi halinde davacıya yüklenecek olan vekâlet ücreti bu çerçevede değerlendirilmelidir.
Yine yukarıda metnine yer verilen Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri incelendiğinde; mevcut durumun, maddi tazminat talebiyle açılan davalarda, kabul edilen tazminat miktarının önemli kısmının vekalet ücreti olarak davalı idareye ödenmesi sonucunu doğurarak açılan tazminat davasını davacı açısından anlamsız hale getirdiği görülmektedir.
Nitekim, Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru yoluyla önüne gelen bir uyuşmazlıkta, 07/11/2013 tarih ve Başvuru No:2012/791 sayılı kararıyla; hak edilen tazminatın 3/4’ünün vekalet ücreti adı altında idareye verilmesini, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğü kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlali niteliğinde değerlendirmiştir.
Bu nedenle, kısmen kabul, kısmen ret ile sonuçlanan maddi tazminat davalarında, taraflar lehine hükmedilecek vekalet ücretinin, kişilerin hak arama özgürlüğü kapsamındaki mahkemeye erişim hakkını ihlal etmeden ne şekilde hesaplanacağı konusundaki eksik düzenleme nedeniyle Tarife’nin ilgili kısmında hukuka uygunluk bulunmadığından ihmali gerektiği sonucuna varılmıştır.
Sonuç olarak, davalı idareler lehine, Tarife’nin manevi tazminat davalarına ilişkin 10. maddesi kıyasen uygulanarak reddedilen miktar üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin üçüncü kısmına göre nispi vekalet ücretine hükmedileceğinin, ancak bu ücretin kabul edilen miktar üzerinden davacı lehine hükmedilmesi gereken nispi vekalet ücreti miktarını geçemeyeceğinin kabul edilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, davacı lehine hükmedilen vekalet ücretine karşı temyize gelinmediğinden Mahkemece davanın kabul edilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre davacı lehine hesaplanması gereken nispi vekalet ücreti miktarını geçmeyecek şekilde, davalı idareler lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davalı idareler lehine doğrudan maktu vekalet ücretine hükmedilen temyize konu kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarelerin temyiz istemlerinin kabulüne;
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle maddi tazminat isteminin reddedilen kısmı açısından davalı idareler lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: .. sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/09/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.