Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2019/986 E. 2020/1528 K. 23.09.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/986 E.  ,  2020/1528 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/986
Karar No : 2020/1528

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVACI) : …
2- (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 29/11/2018 tarih ve E:2013/11920, K:2018/7538 sayılı kararının aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması taraflarca karşılıklı olarak istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 07/11/2013 tarih ve 28814 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 29/11/2018 tarih ve E:2013/11920, K:2018/7538 sayılı kararıyla; davalı idarenin usule ilişkin süre ve ehliyet itirazı yerinde görülmeyerek işin esasına geçilmiş,
Dava konusu Yönetmelik değişikliğinin 1. maddesi yönünden;
Anayasa’nın 42., 26. ve 124. maddeleri, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 54. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi ile 65. maddesinin (a) fıkrasının (9) numaralı bendinde yer alan kurallar aktarılarak,
Dava konusu Yönetmelik değişikliğinin 1. maddesinde, “18/8/2012 tarihli ve 28388 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliğinin 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
c) Yükseköğretim kurumu içinde izinsiz olarak bildiri dağıtmak, afiş ve pankart asmak,” kuralının yer aldığı,
13/01/1985 tarih ve 18634 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan mülga Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin 8. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde, “bildiri dağıtmak” fiili, yükseköğretim kurumundan bir haftadan bir aya kadar uzaklaştırma cezasını gerektiren disiplin suçları arasında sayılmışken, 18/08/2012 tarih ve 28388 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği ile disiplin suçu olmaktan çıkarıldığı,
Dava konusu Yönetmelik değişikliği ile 18/08/2012 tarih ve 28388 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin “Kınama cezasını gerektiren disiplin suçları” başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan “Yükseköğretim kurumu içinde izinsiz afiş ve pankart asmak” ibaresine, “bildiri dağıtmak” ibaresi de eklenerek, izinsiz olarak bildiri dağıtmak fiilinin kınama cezasını gerektiren disiplin suçları arasında sayıldığı,
Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin dayanağı olan 2547 sayılı Kanun’un 54. maddesi ve 65. maddesinin (a) fıkrasının (9) numaralı bendinde, öğrenci disiplin suç ve cezaları konusunda, hangi fiillerin disiplin suçunu oluşturacağının ve hangi cezaların verilebileceğinin sayma suretiyle genel çerçevesi çizilmiş olup, bu çerçevenin doldurulması hususunun yönetmeliğe bırakıldığı,
İdari işlemlerin bir sebebe dayalı olmasının idare hukukunun temel ilkelerinden olduğu, idari işlemin kanuna uygunluğunun ve dayanağının değerlendirilmesinin, idarenin saydamlığı, idareye güven ilkeleri ve hukuk devleti anlayışının oluşumu noktasında büyük öneme sahip olduğu, ”Kanuni idare” ilkesi uyarınca kanunla verilen yetkinin usulüne uygun kullanılıp kullanılmadığının yargısal olarak denetlenmesinin hukuk devleti ilkesinin gereği olduğu,
İdare Hukukunun temel ilkeleri uyarınca; normlar hiyerarşisinde kanunlardan sonra gelen düzenleyici işlemlerin, bir kanun hükmüne dayalı olarak hazırlanacağı, idare tarafından, düzenleyici işlemler tesis edilirken, üst hukuk normlarına açıklık getirilmesi ve bu normlarca çizilen çerçeve içerisinde teknik detayların belirlenmesi ve uygulamadaki belirsizliklerin giderilmesinin amaçlanması gerektiği,
Kanun koyucu ve idarelerin, düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle de bağlı olduğu, başka bir anlatımla, hukuk devletinin unsurlarından olan “ölçülülük ilkesi” nedeniyle Devletin, kural ihlali nedeniyle öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir denge kurmak zorunda olduğu,
Yukarıda alıntısı yapılan mevzuat hükümleri, idare hukukunun temel ilkeleri uyarınca bir bütün olarak değerlendirildiğinde, öğrencilerin disiplin işlemlerine ilişkin hususları belirleme yetkisine sahip idarenin, kınama cezasını gerektiren fiilleri belirleme ve öğrencinin, öğrencilikle ilgili hangi kusurlu davranışlarının kınama cezasını gerektirdiğine ilişkin kural koyma yetkisine sahip olduğu,
Yukarıda aktarılan Anayasa ve AİHS hükümleri uyarınca, herkesin, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahip olduğu, bu hakkın kullanılmasının sınırlandırılmasının, Anayasa’da ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde belirlenen ilkeler çerçevesinde mümkün olduğu,
Zira, bilimsel özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip yüksek düzeyde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapan yükseköğretim kurumları olan üniversitelerin, eğitim ve öğretim hizmetini gereği gibi düzenli olarak yürütebilmesi için demokratik toplum düzeninin gerektirmesi durumunda, Anayasa’da ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde belirlenen ilkeler çerçevesinde, kanunlarla tanınan yetki kapsamında, ölçülü müdahalelerde bulunabileceğinin, öğrencinin öğrencilikle ilgili hangi kusurlu davranışlarının kınama cezasını gerektirdiğini kurala bağlayabileceğinin kabul edilmesi gerektiği,
Nitekim, dayanak hukuksal düzenlemelerin amaç ve kapsamı dikkate alınarak, izinsiz bildiri dağıtmak fiilinin, dava konusu düzenleyici işlemde olduğu gibi alt seviyede bir disiplin yaptırımı ile karşılanmasının, eğitim-öğretim hizmetinin düzenli ve verimli sunumu adına, idarenin takdir alanı içerisinde olduğu, kanuni idare ilkesine ve genel idare esaslarına aykırılık taşımadığının anlaşıldığı,
Bu itibarla, öğrencilerin disiplin işlemlerine ilişkin hususlarda kural koyma yetkisine sahip olan idare tarafından, dava konusu düzenleme ile ”bildiri dağıtmak” fiilinin izne bağlanması ve izin alınmaksızın bu hakkın kullanılmasının disiplin suçu olarak öngörülmesi, doğrudan Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde güvence altına alınan düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin/ifade hürriyetinin ihlal edilmesi sonucunu doğuracak nitelikte bulunmadığı,
Bu durumda, üniversitelerde eğitim ve öğretim hizmetinin düzenli bir şekilde yürütülmesinin sağlanması adına, izinsiz olarak bildiri dağıtmak fiilinin kanunla tanınan yetki çerçevesinde demokratik toplum düzeninin gerekleri dikkate alınarak, kınama cezasını gerektiren fiiller arasında belirlenmesinde ve maddenin devamında üst hukuk normlarına, ölçülülük ilkesine, kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmadığı,
Dava konusu Yönetmelik değişikliğinin 2. maddesi yönünden;
18/08/2012 tarih ve 28388 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin “Yükseköğretim kurumundan iki yarıyıl için uzaklaştırma cezasını gerektiren disiplin suçları” başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde “Bir kimseyi veya grubu, cebir veya tehditle suç sayılan bir eylemi düzenlemeye veya böyle bir eyleme katılmaya zorlamak” düzenlemesine yer verildiği, söz konusu düzenlemenin dava konusu Yönetmelik değişikliğinin 2. maddesi ile “Suç sayılan eylemleri işlemek veya bir kimseyi veya grubu, cebir veya tehditle suç sayılan eylemi düzenlemeye veya böyle bir eyleme katılmaya zorlamak” şeklinde değiştirildiği,
Davacı tarafından, dava konusu değişiklik ile getirilen “suç sayılan eylemleri işlemek” ibaresinin, belirsiz olduğu, bu ifadenin kapsamının tayininin disiplin amirine ve/veya soruşturmacıya bırakılması halinde, idare tarafından eğitim ve öğrenim hakkının sınırlandırılması sonucunu doğuracak işlemler tesis edilebileceği ve bunun hukuka aykırı olduğu iddia edilerek bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı,
Yükseköğretim kurumundan iki yarıyıl için uzaklaştırma cezası gerektiren bir fiilin ve tesis edilen disiplin cezasının, Anayasa ile güvence altına alınan eğitim öğretim hakkı üzerinde sonuç doğuracağı dikkate alındığında, disiplin suçunun tüm unsurları ile ortaya konulması, açık ve net olması gerektiği,
Bu durumda, dava konusu “suç sayılan eylemleri işlemek” ibaresi ile hangi suçların kastedildiğinin belirsiz olması ve bu ifadenin düzenleyici işlemlerde olması gereken “açık ve net olma” niteliğini taşımaması nedeniyle hukuka aykırı olduğu, maddenin diğer kısımlarının ise üniversitelerde eğitim ve öğretim hizmetinin düzenli bir şekilde yürütülmesinin sağlanması adına, kanunla tanınan yetki çerçevesinde tesis edilmesi nedeniyle hukuka uygun olduğu sonucuna ulaşıldığı,
Dava konusu Yönetmelik değişikliğinin 3. maddesi yönünden;
Dava konusu Yönetmelik değişikliğinin 3. maddesinde, “Aynı Yönetmeliğin 14 üncü maddesine aşağıdaki altıncı fıkra eklenmiştir.
(6) Soruşturmacılar; zaruri gördükleri takdirde soruşturma süresince, soruşturulan öğrencilerin yükseköğretim kurumu binalarına girmesinin yasaklanması hususunda karar verilmesini disiplin soruşturmasını açmaya yetkili merciden isteyebilirler.” kuralının yer aldığı,
13/01/1985 tarih ve 18634 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan mülga Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin 18. maddesinde, “Soruşturmacılar; zaruri gördükleri takdirde soruşturma süresince, sanık öğrencilerin yükseköğretim kurumu binalarına girmesinin yasaklanması hususunda karar verilmesini disiplin soruşturmasını yaptırmaya yetkili merciden isteyebilirler. Yetkili mercinin kararı uygulanır.” kuralının yer aldığı, 18/08/2012 tarih ve 28388 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nde ise bu kurala yer verilmediği,
Dava konusu Yönetmelik değişikliği ile 18/08/2012 tarih ve 28388 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin 14. maddesine “Soruşturmacılar; zaruri gördükleri takdirde soruşturma süresince, soruşturulan öğrencilerin yükseköğretim kurumu binalarına girmesinin yasaklanması hususunda karar verilmesini disiplin soruşturmasını açmaya yetkili merciden isteyebilirler.” kuralının eklendiği,
Uyuşmazlığın çözümünün, dava konusu düzenlemenin, soruşturulan öğrencilerin yükseköğretim kurumu binalarına girmesinin, keyfi olarak yasaklanmasına yol açıp açmayacağının ortaya konulmasını ve yasaklama kararının eğitim hakkı bakımından değerlendirilmesini gerekli kıldığı,
Dava konusu düzenlemede, disiplin soruşturmasının varlığı ve soruşturmacıların yasaklama kararı verilmesini zaruri görmesinin, bu konuda karar verecek olan disiplin soruşturması açmaya yetkili merciden yasaklama kararı verilmesinin istenilebilmesi için yeterli görüldüğü,
Sonuçları itibarıyla öğrencinin eğitim-öğretim hakkı üzerinde ciddi sonuçlar meydana getiren disiplin cezasının tesis edilmesi aşamasında yürütülen soruşturmada, soruşturulan öğrencilerin yükseköğretim kurumu binalarına girmesinin yasaklanması ya da bu konuda bir yasaklama kararı alınmamasının, öğrencinin disiplin suçunu işlediği ya da işlemediği anlamını taşımadığı,
Soruşturulan öğrencilerin yükseköğretim kurumu binalarına girmesinin yasaklanmasını disiplin soruşturmasını açmaya yetkili merciden isteyebilme yönünde, soruşturmacılara takdir yetkisi tanınmasındaki amacın, soruşturulan öğrencilerin yükseköğretim kurumu binasına girmesi durumunda doğması olası sakıncaları önlemek ve eğitim-öğretim hizmetinin verimli bir biçimde yürütülmesini temin etmek olduğu,
Bu özelliği nedeniyle, disiplin soruşturması sonucunda öğrenciye disiplin cezası verilmemesi durumunda, verilen yasaklama kararının haksız ve hukuka aykırı hale gelmeyeceği, yasaklama kararının sakatlanmaması nedeniyle de Anayasa ile koruma altına alınan eğitim hakkının engellediğinin kabulünün mümkün olmadığı,
Bu durumda, dava konusu düzenleme ile soruşturmacıların zaruri gördüğü durumlar için soruşturulan öğrencilerin yükseköğretim kurumu binalarına girmesinin yasaklanmasını isteyebilmesi, yürütülen disiplin soruşturmasının usulüne uygun ve güvenli bir şekilde ilerlemesinin sağlanması amacı taşıdığından, hukuka ve hizmet gereklerine uygun olduğu gerekçeleriyle,
07/11/2013 tarih ve 28814 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 2. maddesinde yer alan “suç sayılan eylemleri işlemek” ibaresinin iptaline, dava konusu diğer kısımları yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, bildirinin içeriğine bakılmaksızın, bildiri dağıtmanın disiplin suçu olarak öngörülmesinin, ulusal mevzuatla ve uluslararası sözleşmelerle korunmuş olan ifade özgürlüğünün ihlali anlamına geldiği, soruşturma süresince öğrencinin okuldan uzaklaştırılması şeklinde bir tedbirin 2547 sayılı Kanun’da yer almadığı, söz konusu tedbirin hangi amaca hizmet edeceğinin belirsiz olduğu, sınav zamanı üniversiteye girişi yasaklanan bir öğrencinin, soruşturma sonucunda disiplin cezası almaması durumunda uğrayacağı mağduriyetin nasıl giderileceği konusunda bir düzenleme bulunmadığı, henüz disiplin cezası dahi almayan bir öğrencinin eğitim-öğretim hakkını engelleyen söz konusu düzenlemede hukuka uygunluk bulunmadığı ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, “suç sayılan eylemleri işlemek” ibaresinin kapsamının disiplin amirine veya soruşturmacıya bırakılmadığı, suç sayılan eylemlerin kastedildiği, belirsizlik bulunmadığı, yapılan düzenlemenin Anayasa ve 2547 sayılı Kanun’a uygun olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
Davalı idare tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın davanın reddine ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemine konu kararın kısmen onanması, kısmen bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
07/11/2013 tarih ve 28814 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in iptali istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun “Öğrencilerin disiplin işleri” başlıklı 54. maddesinde, “Soruşturma, yetkiler ve cezalar:
a. Yükseköğretim kurumları içinde veya dışında yükseköğretim öğrenciliği sıfatına, onur ve şerefine aykırı harekette bulunan, öğrenme ve öğretme hürriyetini, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak kısıtlayan, kurumların sükün, huzur ve çalışma düzenini bozan, boykot, işgal ve engelleme gibi eylemlere katılan, bunları teşvik ve tahrik eden, yükseköğretim mensuplarının şeref ve haysiyetine veya şahıslarına tecavüz eden veya saygı dışı davranışlarda bulunan ve anarşik veya ideolojik olaylara katılan veya bu olayları tahrik ve teşvik eden öğrencilere; eylem başka bir suçu oluştursa bile ayrıca uyarma, kınama, bir haftadan bir aya kadar veya bir veya iki yarıyıl için kurumdan uzaklaştırma veya yükseköğretim kurumundan çıkarma cezaları verilir.
b. Bir fakülte, enstitü veya yüksekokulun içinde veya dışında öğrencilerin işlemiş oldukları disiplin suçlarından dolayı soruşturma yapmaya ve doğrudan gerekli cezayı vermeye veya disiplin kuruluna sevketmeye ilgili fakülte dekanı, enstitü veya yüksekokul müdürü yetkilidir.
c. Disiplin soruşturmasına, olay öğrenilince derhal başlanılır ve soruşturma engeç onbeş gün içinde sonuçlandırılır.
d. Hakkında kovuşturma yapılan öğrenciye sözlü veya yazılı savunma hakkı verilir. Tanınan süre içinde savunma yapmayan öğrenci bu hakkından vazgeçmiş sayılır.
e. Disiplin cezaları, ilgili öğrenciye yazı ile bildirilir. Durum, öğrenciye burs veya kredi veren kuruluşa ve Yükseköğretim Kuruluna duyurulur. Yükseköğretim kurumundan çıkarma kararlarına karşı onbeş gün içinde üniversite yönetim kuruluna itiraz edilebilir. Cezalar öğrencinin dosyasına ve siciline işlenir.
f. Bu maddeye göre yapılacak işlemler sırasında gerekirse öğrenciye, bağlı bulunduğu öğretim kuruluşunda, ilan yoluyla tebligat yapılabilir.
g. Yükseköğretim kurumundan çıkarma kararı bütün yükseköğretim kurumlarına, Yükseköğretim Kurulu, emniyet makamları ve ilgili askerlik şubelerine bildirilir.” hükmüne yer verilmiştir.
2547 sayılı Kanun’un “Yönetmelikler” başlıklı 65. maddesinin (a) fıkrasının (9) numaralı bendinde de, “Öğretim elemanları, memur ve diğer personel ile öğrencilerin disiplin işlemleri, disiplin amirlerinin yetkileri ve disiplin kurullarının teşkili ve çalışması ile ilgili hususlar” Yükseköğretim Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenecek hususlar arasında sayılmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Daire kararının dava konusu Yönetmelik değişikliğinin 1. maddesine ilişkin kısmı yönünden;
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Danıştay Sekizinci Dairesi kararının, dava konusu Yönetmelik değişikliğinin 1. maddesi yönünden verilen davanın reddine ilişkin kısmı, aynı gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın anılan kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Daire kararının dava konusu Yönetmelik değişikliğinin 2. maddesine ilişkin kısmı yönünden;
18/08/2012 tarih ve 28388 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin 8. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan ve yükseköğretim kurumundan iki yarıyıl için uzaklaştırma cezası gerektiren haller arasında sayılan “c) Bir kimseyi veya grubu, cebir veya tehditle suç sayılan bir eylemi düzenlemeye veya böyle bir eyleme katılmaya zorlamak” düzenlemesi, dava konusu 07/11/2013 tarih ve 28814 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 2. maddesi ile “c) Suç sayılan eylemleri işlemek veya bir kimseyi veya grubu, cebir veya tehditle suç sayılan eylemi düzenlemeye veya böyle bir eyleme katılmaya zorlamak” olarak değiştirilmiştir.
Davacı tarafından; dava konusu düzenlemede yer alan “suç sayılan eylem” ibaresinin belirsiz olduğu, bu ibarenin kapsamının tayininin disiplin amirine ve/veya soruşturmacıya bırakılması halinde, idare tarafından eğitim ve öğrenim hakkının sınırlandırılması sonucunu doğuracak işlemler tesis edilebileceği ve bunun hukuka aykırı olacağı iddia edilmiştir.
Dava konusu düzenlemede yer alan “suç sayılan eylem” ibareleri, bu haliyle belirsiz olup, hangi suçların kastedildiği anlaşılamamaktadır.
Öğrencilerin iki yarıyıl için okuldan uzaklaştırılmalarına neden olabilecek bir eylemin, öğrencilerin eğitim ve öğrenim hakkı üzerinde sonuç doğuracağı düşünüldüğünde, tüm unsurları ile ortaya konulması ve netlik arzetmesi gerekmektedir.
Bu haliye, dava konusu Yönetmelik değişikliğinin 2. maddesinde yer alan “suç sayılan eylem” ibareleri, bir düzenleyici işlemde olması gereken “açık ve belirgin olma” niteliğini taşımadığından ve bu ibarelerin iptali halinde maddenin bir anlamı ve uygulanabilirliği kalmayacağından, söz konusu maddenin tamamının iptali gerektiği sonucuna varılmıştır.
Daire kararının dava konusu Yönetmelik değişikliğinin 3. maddesine ilişkin kısmı yönünden;
Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 3. maddesinde, “Aynı Yönetmeliğin 14 üncü maddesine aşağıdaki altıncı fıkra eklenmiştir.
(6) Soruşturmacılar; zaruri gördükleri takdirde soruşturma süresince, soruşturulan öğrencilerin yükseköğretim kurumu binalarına girmesinin yasaklanması hususunda karar verilmesini disiplin soruşturmasını açmaya yetkili merciden isteyebilirler.” hükmüne yer verilmiştir.
13/01/1985 tarih ve 18634 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan mülga Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin 18. maddesinin 1. fıkrasında, “Soruşturmacılar; zaruri gördükleri takdirde soruşturma süresince, sanık öğrencilerin yükseköğretim kurumu binalarına girmesinin yasaklanması hususunda karar verilmesini disiplin soruşturmasını yaptırmaya yetkili merciden isteyebilirler. Yetkili mercinin kararı uygulanır.” hükmüne yer verilmiş, 18/08/2012 tarih ve 28388 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nde ise bu hükme yer verilmemiş ve dava konusu Yönetmelik değişikliği ile bu hüküm tekrar eklenmiştir.
Diğer taraftan, Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin “Soruşturmanın süresi ve zamanaşımı” başlıklı 13. maddesinin 1. fıkrasında, “Disiplin soruşturmasına olayın öğrenilmesini müteakip derhal başlanır. Soruşturma, onay tarihinden itibaren onbeş gün içinde sonuçlandırılır.” hükmü yer almaktadır.
Ayrıca, söz konusu hükmün devamında yer alan “Soruşturmanın bu süre içerisinde bitirilememesi halinde soruşturmacı, gerekçeli olarak ek süre verilmesi talebinde bulunur. Soruşturma açmaya yetkili disiplin amiri, uygun bulduğu taktirde soruşturma süresini uzatabilir.” şeklindeki düzenlemenin, 2547 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendine aykırı olduğu gerekçesiyle Danıştay Sekizinci Dairesinin 09/05/2016 tarih ve E:2012/9483 K:2016/4594 sayılı kararıyla iptal edildiği, anılan kararın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 19/04/2017 tarih ve E:2016/4019 K:2017/1660 sayılı kararıyla onandığı ve karar düzeltme isteminin reddedilmesi üzerine bu kararın kesinleştiği görülmektedir.
Bununla birlikte, soruşturmanın, onay tarihinden itibaren on beş gün içinde sonuçlandırılacağına ilişkin düzenlemede yer alan on beş günlük sürenin, zamanaşımına yönelik bir düzenleme olmayıp, niteliği itibarıyla idarenin iç işleyişine ilişkin bir süre olduğu, bu nedenle anılan sürenin geçirilmesinden sonra disiplin soruşturması sürecinin tamamlanması halinde bu durumun soruşturma sürecini kusurlandırmayacağı açıktır.
Yapılan açıklamalar doğrultusunda, disiplin suçu işleyip işlemediği belli olmayan bir öğrencinin, ne kadar süreceği belli olmayan soruşturma süresince, yükseköğretim kurumu binalarına girmesinin yasaklanması, bu öğrencinin Anayasa ile koruma altına alınan eğitim ve öğrenim hakkının engellenmesi niteliğinde olduğundan, Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 3. maddesinde hukuka uygunluk görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine,
2. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
3.Yukarıda özetlenen gerekçeyle, dava konusu düzenlemenin kısmen iptali, kısmen davanın reddi yolundaki Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 29/11/2018 tarih ve E:2013/11920, K:2018/7538 sayılı kararının, 07/11/2013 tarih ve 28814 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 1. maddesi yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrası ile 2. maddesinde yer alan “suç sayılan eylemleri işlemek” ibaresinin iptaline ilişkin hüküm fıkrasının ONANMASINA,
4. Anılan Daire kararının, Yönetmeliğin 2. maddesinin “suç sayılan eylemleri işlemek” ibaresi dışında kalan kısımları ile 3. maddesi yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının BOZULMASINA,
5. Bozulan kısım yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
6. Kullanılmayan … -TL harcın istemi hâlinde davalı idareye iadesine,
7. Kesin olarak, 23/09/2020 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- 18/08/2012 tarih ve 28388 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin “Kınama cezasını gerektiren disiplin suçları” başlığını taşıyan 5. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan “yükseköğretim kurumu içinde izinsiz afiş ve pankart asmak” ibaresine “bildiri dağıtmak” ibaresi de eklenerek “izinsiz olarak bildiri dağıtmak” kınama cezasını gerektiren disiplin suçları arasında sayılmıştır.
Daha önceki 13/01/1985 tarih ve 18634 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği, yükseköğretim kurumlarında çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre eğitim-öğretim verilmesi amacıyla, 18/08/2012 tarih ve 28388 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği ile yürürlükten kaldırılmış, 1985 tarihli Yönetmeliğin 8. maddesinde yükseköğretim kurumundan bir haftadan bir aya kadar uzaklaştırma cezasını gerektiren disiplin suçları arasında sayılan “bildiri dağıtmak” fiili, 2012 tarihli Disiplin Yönetmeliğinde disiplin suçu olmaktan çıkarılmış, 2013 tarihli dava konusu değişiklik ile de tekrar disiplin suçu olarak düzenlenmiştir.
Anayasa’nın “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı 13. maddesinde, “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” kuralına yer verilmiştir.
Anayasa’nın “Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi” başlıklı 42. maddesinde de, kimsenin, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamayacağı, eğitim ve öğretimin, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılacağı belirtilmiştir.
“Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” başlıklı 26. maddesinde ise; herkesin, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahip olduğu, bu hürriyetin resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsadığı belirtilmiş, maddenin devamında ise, bu hürriyetlerin kullanılmasının, ancak millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabileceği düzenlenmiştir.
İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme’nin (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) “İfade özgürlüğü” başlığını taşıyan 10. maddesinde de; herkesin ifade özgürlüğüne sahip olduğu, bu hakkın kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin kanaat özgürlüğünü, haber ve görüş alma ve verme özgürlüğünü de kapsadığı belirtilmiş, yine maddenin devamında kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlüklerin, demokratik bir toplumda zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için yasayla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabileceği ifade edilmiştir.
Yasal düzenlemeye gelince; 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun “Öğrencilerin disiplin işleri” başlıklı 54. maddesinin (a) bendinde, yükseköğretim kurumları içinde veya dışında yükseköğretim öğrenciliği sıfatına, onur ve şerefine aykırı harekette bulunan, öğrenme ve öğretme hürriyetini, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak kısıtlayan, kurumların sükün, huzur ve çalışma düzenini bozan, boykot, işgal ve engelleme gibi eylemlere katılan, bunları teşvik ve tahrik eden, yükseköğretim mensuplarının şeref ve haysiyetine veya şahıslarına tecavüz eden veya saygı dışı davranışlarda bulunan ve anarşik veya ideolojik olaylara katılan veya bu olayları tahrik ve teşvik eden öğrencilere; eylem başka bir suçu oluştursa bile ayrıca uyarma, kınama, bir haftadan bir aya kadar veya bir veya iki yarıyıl için kurumdan uzaklaştırma veya yükseköğretim kurumundan çıkarma cezaları verileceği hükme bağlanmıştır.
Yine aynı Kanun’un “Yönetmelikler” başlıklı 65. maddesinin (a) fıkrasının (9) numaralı bendinde, Yükseköğretim Kurulu tarafından yönetmelikle düzenlenecek hususlar arasında “öğretim elemanları, memur ve diğer personel ile öğrencilerin disiplin işlemleri, disiplin amirlerinin yetkileri ve disiplin kurullarının teşkili ve çalışması ile ilgili hususlar”a yer verilmiştir.
Yukarıda aktarılan Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümleri uyarınca, herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hakkın kullanılmasının sınırlandırılması ise ancak, Anayasa’da ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde belirlenen ilkeler çerçevesinde mümkündür.
Dava konusu düzenleme ile bu nitelikte bir hak olan ‘bildiri dağıtmak” fiilinin izne bağlanması ve izin alınmaksızın bu hakkın kullanılmasının disiplin suçu olarak belirlenerek cezalandırılacağının öngörülmesi; bu hakkın kullanımını tamamen idarenin keyfiyetine bırakarak, Anayasa’da ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde düzenlenen ve sınırlandırma sebepleri yine Anayasa’da ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde sayılı olan düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin/ifade hürriyetinin, hukuka aykırı olarak sınırlandırılması ve ihlal edilmesi sonucunu doğuracak niteliktedir.
Açıklanan nedenlerle, temyize konu Daire kararının, 07/11/2013 tarih ve 28814 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 1. maddesi yönünden davanın reddine ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına katılmıyoruz.

KARŞI OY

XX- 18/08/2012 tarih ve 28388 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin 8. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan ve yükseköğretim kurumundan iki yarıyıl için uzaklaştırma cezası gerektiren haller arasında sayılan “c) Bir kimseyi veya grubu, cebir veya tehditle suç sayılan bir eylemi düzenlemeye veya böyle bir eyleme katılmaya zorlamak” düzenlemesi, dava konusu 07/11/2013 tarih ve 28814 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 2. maddesi ile “c) Suç sayılan eylemleri işlemek veya bir kimseyi veya grubu, cebir veya tehditle suç sayılan eylemi düzenlemeye veya böyle bir eyleme katılmaya zorlamak” olarak değiştirilmiştir.
Davacı tarafından; dava konusu düzenlemede yer alan “suç sayılan eylemleri işlemek” ibaresinin belirsiz olduğu, bu ibarenin kapsamının tayininin disiplin amirine ve/veya soruşturmacıya bırakılması halinde, idare tarafından eğitim ve öğrenim hakkının sınırlandırılması sonucunu doğuracak işlemler tesis edilebileceği ve bunun hukuka aykırı olacağı iddia edilmiştir.
Dava konusu düzenlemede yer alan “suç sayılan eylemleri işlemek” ibaresinden kastedilenin, disiplin suçları olduğu ve herhangi bir belirsizlik bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyize konu Daire kararının, 07/11/2013 tarih ve 28814 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 2. maddesinde yer alan “suç sayılan eylemleri işlemek” ibaresinin iptaline ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına katılmıyoruz.

KARŞI OY

XXX- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın 07/11/2013 tarih ve 28814 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 2. maddesinin “suç sayılan eylemleri işlemek” ibaresi dışında kalan kısımları yönünden davanın reddine ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun olduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davacının temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın bu kısmının onanması gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına katılmıyoruz.

KARŞI OY

XXXX- Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 3. maddesinde, “Aynı Yönetmeliğin 14 üncü maddesine aşağıdaki altıncı fıkra eklenmiştir.
(6) Soruşturmacılar; zaruri gördükleri takdirde soruşturma süresince, soruşturulan öğrencilerin yükseköğretim kurumu binalarına girmesinin yasaklanması hususunda karar verilmesini disiplin soruşturmasını açmaya yetkili merciden isteyebilirler.” hükmüne yer verilmiştir.
13/01/1985 tarih ve 18634 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan mülga Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin “Soruşturma süresindeki tedbir” başlıklı 18. maddesinin 1. fıkrasında, “Soruşturmacılar; zaruri gördükleri takdirde soruşturma süresince, sanık öğrencilerin yükseköğretim kurumu binalarına girmesinin yasaklanması hususunda karar verilmesini disiplin soruşturmasını yaptırmaya yetkili merciden isteyebilirler. Yetkili mercinin kararı uygulanır.” hükmüne yer verilmiş, 18/08/2012 tarih ve 28388 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nde ise bu hükme yer verilmemiş ve dava konusu Yönetmelik değişikliği ile bu hüküm tekrar eklenmiştir.
Sonuçları itibarıyla öğrencinin eğitim ve öğrenim hakkı üzerinde ciddi sonuçlar meydana getiren disiplin cezasının tesis edilmesi aşamasında yürütülen soruşturmada, soruşturulan öğrencilerin yükseköğretim kurumu binalarına girmesinin yasaklanması ya da bu konuda bir yasaklama kararı alınmamasının, öğrencinin disiplin suçunu işlediği ya da işlemediği anlamını taşımadığı açıktır.
Soruşturulan öğrencilerin yükseköğretim kurumu binalarına girmesinin yasaklanmasını disiplin soruşturmasını açmaya yetkili merciden isteyebilme yönünde, soruşturmacılara takdir yetkisi tanınmasındaki amaç, soruşturulan öğrencilerin yükseköğretim kurumu binasına girmesi durumunda doğması olası sakıncaları önlemek ve eğitim öğretim hizmetinin verimli bir biçimde yürütülmesini temin etmektir.
Kanun koyucu ve idareler, düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle de bağlıdır. Bu ilke ise, “elverişlilik”, “gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. “Elverişlilik”, başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “gereklilik” başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, “orantılılık” ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir.
Bu itibarla, dava konusu Yönetmelik maddesinde öngörülen tedbir ile ulaşılmak istenen amaç arasında “ölçülülük ilkesi” gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur.
Dava konusu düzenlemede ise; aynı ağırlıkta olmayan bütün disiplin suçları yönünden söz konusu tedbirin öngörüldüğü, bu haliyle ulaşılmak istenen amaç ile tedbir arasında makul bir dengenin bulunmadığı, bu dengenin sağlanabilmesi için ise disipline aykırı fiillerin ağırlığına göre bir düzenleme yapılması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda, dava konusu Yönetmelik maddesinde öngörülen tedbir ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin bulunmaması nedeniyle ölçülülük ilkesine uygunluk görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyize konu Daire kararının, 07/11/2013 tarih ve 28814 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 3. maddesi yönünden davanın reddine ilişkin kısmının yukarıda belirtilen gerekçeyle bozulması gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına gerekçe yönünden katılmıyoruz.

KARŞI OY

XXXXX- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın 07/11/2013 tarih ve 28814 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 3. maddesi yönünden davanın reddine ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun olduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davacının temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın bu kısmının onanması gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına katılmıyoruz.