Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2019/942 E. 2020/2411 K. 12.11.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/942 E.  ,  2020/2411 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/942
Karar No : 2020/2411

TEMYİZ EDENLER :I-(DAVACILAR):
1. … Derneği
2. … Enerji Üretim ve Ticaret A.Ş.
3. … Enerji Üretimi A.Ş.
4. … Elektrik Dağıtım Pazarlama Sanayi ve Ticaret A.Ş.
5. … Elektrik Üretim A.Ş.
6. … Enerji Üretimi Sanayi Ticaret A.Ş.
7. … Enerji Üretimi Sanayi ve Ticaret A.Ş.
8. … Enerji Elektrik Üretim A.Ş.
9. … Enerji Üretimi Sanayi ve Ticaret A.Ş.
10. … Enerji Elektrik Üretim A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
II-DAVALI: … A.Ş. (… ) Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : …

DİĞER DAVALI :…
VEKİLİ: Av.…
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onüçüncü Dairesinin 19/10/2018 tarih ve E:2012/888, K:2018/2920 sayılı kararının, davacı tarafından davanın reddine ilişkin kısmının, davalı idarelerden TEİAŞ Genel Müdürlüğü tarafından aleyhlerine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 31/12/2011 tarih ve 28159 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 01/01/2012 tarihinden itibaren uygulanmaya başlayacak olan iletim tarifeleri ve uygulanmasına ilişkin usul ve esaslara yönelik 22/12/2011 tarih ve 3575 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararının, TEİAŞ Genel Müdürlüğünün 2012 yılı iletim sistem kullanım tarife önerisini düzeltmesi nedeniyle 3575 sayılı Kurul kararıyla belirlenen 2012 yılı sistem kullanım ve sistem işletim tarifelerinin revize edilmesine ilişkin 24/02/2012 tarih ve 28214 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 09/02/2012 tarih ve 3689 sayılı Kurul kararının ve 22/12/2011 tarih ve 3575 sayılı Kurul kararına karşı yapılan itiraz başvurusunun reddine ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Tarifeler Dairesi Başkanlığının … tarih ve … sayılı işleminin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onüçüncü Dairesinin 19/10/2018 tarih ve E:2012/888, K:2018/2920 sayılı kararıyla;
Dava konusu işlemlerin tesis edildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan hâliyle, 4628 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 2. maddesinin dördüncü fıkrasının (b) bendi, 5. maddesinin yedinci fıkrasının (e) ve (f) bentleri, 13. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri, Geçici 9. mddesi; mülga Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği’nin 4. maddesinin birinci fıkrası, 8., 11., 12., 15., 17., 18., 20., 21., 24. ve 26. maddelerine yer verilerek;
Davacıların, yıllık olarak iletim sistemine bağlantısı yapılan üretim ve tüketim tesislerinin, üretim ve tüketim artışlarına göre güncellenmesi ve hesaplama metodolojisinin ilerleyişinin izlenmesi gerekirken, söz konusu güncellemenin ancak 2012 yılı tarifelerinde yapıldığı, 2003-2012 döneminde ne kadar üretim tesisi devreye girmiş veya iletim sistemine bağlantısı yapılmış ise, bütün bu bilgilerin uyuşmazlığa konu iletim tarifesi hesaplamasında toplu olarak dikkate alındığı, bu durumun açık bir hizmet kusuru olduğu, zira üretim şirketlerinin belirli bir iletim bölgesine yönelmesi ve fiyat sinyali vermesi için geliştirilen metodolojinin bir anda güncellenmesinin üreticilerin önemli bir maliyet artışı ile karşı karşıya kalmasına neden olarak hukukî güvenlik ilkesinin ihlâl edildiği, 2013 ve 2014 yıllarında yapılacak olan iletim sistemi yatırım bedellerinin peşinen dava konusu tarifeye yansıtılmasının hukuka aykırı olduğu iddialarına yönelik olarak;
Yatırım Maliyetine Dayalı Fiyatlandırma Yöntemi (YMDFY) ile iletim sistemi sistem kullanım tarifelerinin 22 bölge bazında ilk kez 2003 yılında hesaplandığı; bu yöntemde, verilen hizmetler, bu hizmetlerin verilmesine ilişkin artan maliyetleri yansıtacak şekilde fiyatlandırıldığında, kullanıcılara etkin ekonomik sinyaller sağlanabildiği; sistem kullanım fiyatlarının, iletim sisteminin farklı yerlerindeki kullanıcıların sistemi kullanım miktarlarını marjinal olarak arttırmaları ya da azaltmalarının TEİAŞ’ın maliyetlerine olan etkilerini yansıtacak şekilde tasarlandığı;
2004 ve 2005 yıllarında 22 bölge bazında tarifelerin arttırıldığı, 2006-2008 döneminin birinci uygulama dönemi olduğu, 2006 yılında TEİAŞ’ın hazırlayıp EPDK’nın onayladığı herhangi bir tarife bulunmadığı, 2007 ve 2008 yıllarında da 22 bölge bazında tarifelerin arttırıldığı;
2003-2008 dönemindeki tarifelerin ortak özelliğinin, 22 bölge bazında uygulanması ve üretimin fazla ya da az, benzer şekilde tüketimin fazla ya da az olduğu bölgelerde tarifenin değişiklik göstermesi olduğu, dolayısıyla, YMDFY’nin hem üreticilere hem de tüketicilere yatırım ve tüketim tercihlerini yapabilmelerine yönelik sinyal etkisi verdiği;
2009-2011 döneminin ikinci uygulama dönemi olduğu, 2009 yılında mevcut tarife bölge sayısının 14’e indirildiği ve 4628 sayılı Kanun’un Geçici 14. maddesi uyarınca üreticilerin ilgili üretim bağlantılarına %50 indirim uygulanacağının belirtildiği, 2010 ve 2011 yıllarında da 2009 yılındaki bölge sayısının korunduğu ve tarifelerin üretim veya tüketim yoğunluğuna göre arttırıldığı;
2012-2014 döneminin üçüncü uygulama dönemi olduğu, bu dönemdeki tarife bölgelerinin ve bu bölgelere ait üretici ve tüketici tarifelerinin belirlenmesi çalışmalarının, TÜBİTAK Uzay Enstitüsü Güç Sistemleri Analiz Grubu tarafından gerçekleştirildiği; söz konusu Analiz Grubu tarafından hazırlanan 08/12/2011 tarihli 2012-2014 Dönemi Elektrik İletim Sistemi Sistem Kullanım Tarifeleri Yöntem ve Sonuçlar Raporu’nda, 2003 yılından sonraki süreçte artan gelir gereksinimini karşılayabilmek amacıyla 2012-2014 dönemi tarifeleri için 2013 yılının baz alındığı, 2013 yılına ait yaz ve kış puant yük akışı senaryolarının oluşturulduğu, bu senaryolar kapsamında talep projeksiyonu ve devreye girmesi planlanan iletim ve üretim yatırımlarının dikkate alındığı, YMDFY kullanılarak %30-%70, %40-%60, %50-%50 üretim ve tüketim oransallıklarında belirli parametrelerin değişiminin sonuçlar üzerine etkilerini görebilmek amacıyla örnek senaryoların çalışıldığı, TEİAŞ’ın 2012 yılı Gelir Tavanının 1.756.100.000 TL olarak belirlenmesinin tüm tarife bölgelerinde tarifelerin artmasına sebep olduğu, özellikle doğu bölgelerinde talebin üretim miktarının altında gerçekleşmesinin beklendiği, dolayısıyla YMDFY algoritması sonucu ortaya çıkacak olan bölgesel fiyatların bu öngörü ile paralellik göstermesinin düşünüldüğü, 2003 yılında hesaplanan değerler üzerine belli yüzdelerle artışlar eklenerek tarifelerin hesaplandığı, tarife çalışmasının baz aldığı 2013 yılı göz önüne alındığında YDMFY’nin en son 10 yıl önce çalıştırıldığı, Türkiye gibi hızlı büyüyen ülkelerde 10 yıllık süre zarfında gerek iletim sisteminde, gerekse üretim ve tüketim miktarının yoğunlaştığı bölgelerde ciddi değişimler yaşandığı, bu nedenle eski ve yeni tarifeler arasında ciddi farklılıkların gözlemlenmesinin normal olduğu, tarifelerin değişen sistem koşulları dikkate alınarak güncellenmesi gerektiğinin belirtildiği;
Bölgesel olarak belirlenen iletim tarifeleri örneklem yöntemiyle incelendiğinde ise, 2003 yılındaki en yüksek iletim tarifesi olan Muğla Bodrum’daki trafo merkezi üzerinden iletim sistemini kullanan üretim şirketinin 6. tarife bölgesinde olduğu ve bu bölgedeki tarifenin 18.266,25 TL/MW-Yıl olduğu; aynı trafo merkezinin 2012 yılında 8. tarife bölgesinde yer aldığı ve bu bölgenin tarifesinin dava konusu 3575 sayılı Kurul kararıyla 20.437,34 TL/MW-Yıl, 3689 sayılı Kurul kararıyla 16.340,14 TL/MW-Yıl olduğu; yine, Ordu Ünye’deki trafo merkezi üzerinden iletim sistemini kullanan üretim şirketinin 2003 yılında 7. tarife bölgesinde olduğu ve bu bölgedeki tarifenin 0 TL/MW-Yıl olduğu; aynı trafo merkezinin 2012 yılında 12. tarife bölgesinde yer aldığı ve bu bölgenin tarifesinin dava konusu 3575 sayılı Kurul kararıyla 23.572,88 TL/MW-Yıl, 3689 sayılı Kurul kararıyla 19.471,28 TL/MW-Yıl olarak belirlendiği; bununla birlikte, 2003 yılındaki 22 tarife bölgesinin 7’sinde tarifenin 0 TL/MW-Yıl olarak belirlendiği;
Her ne kadar iletim tarifeleri en son 2003 yılında YDMFY ile belirlenmiş ise de, 2012 yılına kadar söz konusu bedellerin sembolik olarak artış gösterdiğinin anlaşıldığı; hatta bu artışın, dava konusu Kurul kararlarıyla bazı tarife bölgelerinde negatif olarak gerçekleştiği; bunda, ilgili tarife bölgelerindeki 2003-2012 dönemi yapılan iletim yatırımlarının miktarının rol oynadığı gibi, süreç içerisindeki bölgesel tarifelerde üretim ve/veya tüketim yoğunluğunun da etkili olduğu;
Bu durumda, elektrik üretim şirketlerinin yatırım kararlarını verirken yıllık olarak belirlenen iletim tarifelerinin zaman içerisindeki yüzdesel değişimini hukukî güvenlik ilkesinin unsuru olan öngörülebilirlik çerçevesinde bilmeleri gerektiği; yıllar itibarıyla iletim sisteminin büyüklüğü ve hangi tarife bölgesine ne kadar MW’lık yatırım yapıldığının, sistem kullanım fiyatlarının sinyal etkisini yansıttığı; nitekim, bazı bölgelerin 2003 yılında 0 TL/MW-Yıl olarak belirlenen tarifesinin 2012 yılına kadar geçirdiği değişimin izlenebilirliğinin açık olduğu;
Diğer yandan, TEİAŞ’ın 2012-2014 dönemine ilişkin yıllık olarak iletim sistemi, iletim sistemi işletim ve piyasa işletim gelir gereksinimleri ile sistem kullanım faaliyetine ilişkin GD06.1 Numaralı Tablonun 23/11/2011 tarih ve 3513 sayılı Kurul kararıyla belirlendiği, anılan kararda 2012 yılı için onaylanan iletim sistemi sistem kullanım, sistem işletim ve piyasa işletim yatırımlarının 1/30’u, 4628 sayılı Kanun’un Geçici 14. maddesi kapsamındaki yatırımların 1/10’u olmak üzere toplam 35,8 milyon TL’nin yatırım itfası olarak dava konusu tarifelere yansıtıldığının görüldüğü;
Bu itibarla, davacıların bahse konu iddialarına yönelik olarak dava konusu Kurul kararlarında hukuka aykırılık bulunmadığı;
Davacıların, 3575 sayılı Kurul kararıyla üretim şirketlerine fahiş oranda ek maliyet getirilmesinin davalı idarelerce de kabul edilerek 3689 sayılı Kurul kararının tesis edildiği, ancak 3689 sayılı Kurul kararıyla getirilen ek maliyet tutarının da fahiş oranda olduğu, dava konusu Kurul kararlarının yürürlüğünden önce tarifenin %30’u üreticilerden karşılanırken, bu oranın %40’a çıkarılmasının objektif bir gerekçesinin bulunmadığı iddiaları yönünden;
Dava konusu Kurul kararlarıyla tarifenin artış göstermesinin nedenlerinin, bir önceki yıl ile kıyaslandığında TEİAŞ’ın sistem kullanım gelir tavanının %42 artması ve ikinci uygulama dönemindeki sistem kullanım gelirinin üretimden karşılanan oransallığının %30’dan %40’a çıkarılması olduğu;
TEİAŞ’ın … tarih ve … sayılı yazısıyla, 3575 sayılı Kurul kararıyla onaylanan iletim tarifesine ilişkin üreticiler tarafından yapılan itirazlar çerçevesinde, iletim sistem topolojisinin değişiminin doğal sonucu olarak tarife bölgelerinin değişmesine ilaveten, sistem kullanım gelir tavanındaki %42 oranındaki artışın üzerine üretimden elde edilecek gelirin %30’dan %50’ye çıkarılmış olması, Fiyat Eşitleme Mekanizmasının 2012 yılının sonuna kadar devam edecek olması, tarifenin 2011 yılının son günlerinde açıklanmış olması nedenleriyle gelir paylaşım oranının %50-%50 olmasının üreticilerin rekabet gücünü azalttığı, ileriye dönük anlaşmalarda öngörmedikleri ilave maliyet yarattığı, lisansı verilmiş ve yatırımları devam eden üretim tesislerinin devreye alınacağı tarihlerin de ötelenmesine neden olabileceğinin belirtildiği, 2012 yılı sistem kullanım tarifesinin yeniden hesaplanarak 01/01/2012 tarihi itibarıyla uygulanmak üzere EPDK’ya bildirildiği;
TÜBİTAK Uzay Enstitüsü Güç Sistemleri Analiz Grubu tarafından hazırlanan 27/09/2011 tarihli “İletim Kullanım Tarifeleri (2012-2014 Dönemi Çalışmaları)” başlıklı taslak çalışmada, bölgelerdeki toplam üretim kapasitesinin bölgenin toplam tüketimini karşılama oranları göz önüne alınarak daha etkin yatırım sinyali vermek amacıyla 2009 yılı tarife bölgelerinde revizyon yapılması gerektiği, bu revizyonla birlikte bölgesel fiyat dağılımının korunacağının ifade edildiği;
Bununla birlikte, iletim sistemi kullanım tarifeleri için ödenen bedelin elektrik enerjisi üretiminden elde edilen toplam bedele oranının, santralin yıllık kullanım faktörüne bağlı olarak değiştiği, ekonomik olarak verimli bir yatırımın yıllık kullanım faktörünün %30’un altında olmayacağı varsayımıyla, söz konusu oranın %4-%5 aralığında olduğu, santralin yıllık kullanım faktörü %30’un üzerine çıktığında ise, bu oranın %5’in de altına düştüğü;
Bu itibarla, davacıların yukarıda yer alan iddialarına yönelik olarak dava konusu Kurul kararlarında hukuka aykırılık bulunmadığı;
Davacıların, 4628 sayılı Kanun’un Geçici 1. maddesine aykırı olarak, dava konusu Kurul kararlarıyla iletim bedelinin bölgesel olarak uygulandığı, oysaki iletim bedelinin dağıtım sistemi içerisinde ulusal ölçekte uygulanmasından dolayı bağlantı konumuna göre aynı bedel için eşitsizlik yaratan bir durum oluştuğu iddiası yönünden;
Dava konusu işlemlerin tesis edildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan hâliyle, 4628 sayılı Kanun’un Geçici 9. maddesinin gerekçesi incelendiğinde, 5496 sayılı Kanun ile ilave edilen Geçici 9. maddede, hâlen Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş. (TEDAŞ) dışında perakende satış lisansına sahip dağıtım kuruluşlarının tarifelerinin düzenlenmesine ilişkin herhangi bir husus yer almadığından, öngörülen piyasa yapısı içerisinde TEDAŞ dışında perakende satış lisansına sahip dağıtım kuruluşlarının tarifelerinin de, oluşturulan diğer 20 dağıtım şirketiyle aynı esaslara sahip olmasının amaçlandığının anlaşıldığı;
Geçiş döneminde öngörülen fiyat eşitleme mekanizmasının temel amacının; toplumsal nitelikli olan aşırı yüksek kayıp-kaçakların toplumun bütünü tarafından eşit olarak bölüşülmek suretiyle ödenmesi, geçiş dönemi sonuna kadar abone grupları arasındaki çapraz sübvansiyonun tedrici olarak azaltılması ve geçiş dönemi sonunda her dağıtım bölgesinin ve abone grubunun kendi maliyetlerine katlanmaya başlaması olduğu dikkate alındığında ve bu sistemin verimli dağıtım şirketlerinin faaliyette bulunduğu istikrarlı ve doğal tekel niteliğini haiz faaliyetler dışında kalan faaliyetlerin serbest rekabet koşullarında yürütüldüğü bir piyasa yapısını hedeflediği gözetildiğinde, fiyat eşitleme mekanizması ile öngörülen sistemin eşitlik, hakkaniyet ve nesafet ilkeleriyle bağdaşmadığından söz edilemeyeceği;
Fiyat eşitleme mekanizmasının, tek bir satış fiyatı olması için, dağıtım bölgeleri arasındaki maliyet farklılıklarını ortalama birim fiyatta eşitleme ve dağıtım bölgeleri arasında çapraz sübvansiyon yapma yetkisi verdiği;
Halbuki, iletim sistemine bağlantı noktasının belirlenmesinin, şirketlerin yatırım tercihlerinin bir sonucu olduğu; her şirketin yatırım yapacağı bölgeyi belirlerken fayda-maliyet analizi çerçevesinde karar verdiği, ekonomik olarak rantabl olmayan veya ekonomik verimliliğinde azalma olan bir yatırımın maliyet kalemlerinin tüketicilere yansıtılması beklenemeyeceği gibi, iletim tarifeleri, sistemin kapasite miktarı dikkate alınarak üretim ve tüketim yoğunluğuna göre bölgesel olarak belirlendiğinden, doğal tekel niteliğini haiz olan iletim faaliyetinin yürütülmesi çerçevesinde TEİAŞ tarafından yapılacak iletim yatırımlarının ulusal bir tarifeden karşılanmasının hakkaniyete aykırı olduğu;
Bu itibarla, 01/01/2012 tarihinden itibaren uygulanmaya başlayacak olan iletim tarifeleri ve uygulanmasına ilişkin usul ve esaslara yönelik 22/12/2011 tarih ve 3575 sayılı Kurul kararında, TEİAŞ Genel Müdürlüğü’nün 2012 yılı iletim sistem kullanım tarife önerisini düzeltmesi nedeniyle 3575 sayılı Kurul kararıyla belirlenen 2012 yılı sistem kullanım ve sistem işletim tarifelerinin revize edilmesine ilişkin 09/02/2012 tarih ve 3689 sayılı Kurul kararında hukuka aykırılık bulunmadığı;
3575 sayılı Kurul kararına karşı yapılan itiraz başvurusunun reddine ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Tarifeler Dairesi Başkanlığının … tarih ve … sayılı işlemi yönünden;
İşlemin tesis edildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan hâliyle, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesinde, kamu tüzel kişiliğini haiz, idarî ve mali özerkliğe sahip, bu Kanun ile kendisine verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun kurulduğu, Kurumun bu Kanun’dan kaynaklanan görevlerini yerine getirirken yetkilerini Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu vasıtasıyla kullanacağı, Kurumun temsil ve karar organının Kurul olduğunun kurala bağlandığı; 5. maddesinde, bu Kanun hükümlerinin uygulanması ve bu Kanun’la kendisine verilen görevleri yerine getirmek için gerekli olan ve piyasada rekabeti geliştirmeye yönelik olarak gerçek ve tüzel kişilerin uymaları gereken, talimatları ve tebliğleri, şebeke yönetmeliğini, dağıtım yönetmeliğini, müşteri hizmetleri yönetmeliğini ve dengeleme ve uzlaştırma yönetmeliğini onaylamak, ilgili lisans hükümleri uyarınca hazırlanacak olan Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketinin toptan satış fiyat tarifesini, iletim tarifesini, dağıtım tarifeleri ile perakende satış tarifelerini incelemek ve onaylamak, iletim, dağıtım, toptan satış ve perakende satış için yapılacak fiyatlandırmaların ana esaslarını tespit etmek ve gerektiğinde ilgili lisans hükümleri doğrultusunda revize etmenin Kurulun yetkileri arasında sayıldığı;
Bu itibarla, davacı Derneğin 3575 sayılı Kurul kararıyla belirlenen iletim tarifesinin yeniden değerlendirilerek geri alınması veya yapılan artışın bir geçiş dönemi içerisinde kademeli olarak uygulanması istemiyle yaptığı başvurunun Kurul tarafından karara bağlanması gerekirken, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Tarifeler Dairesi Başkanlığı tarafından tesis edilen dava konusu işlemde yetki unsuru bakımından hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle;
22/12/2011 tarih ve 3575 sayılı, 09/02/2012 tarih ve 3689 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararlarına ilişkin kısım yönünden davanın reddine, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Tarifeler Dairesi Başkanlığının 12/01/2012 tarih ve 3014 sayılı işleminin iptaline; dava kısmen iptal, kısmen ret kararı ile sonuçlandığından, yargılama giderinin yarısı olan 187,45 TL’nin davalı idarelerden alınarak davacılara verilmesine, kalan 187,50 TL’nin davacılar üzerinde bırakılmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 3.300,00-TL vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalı idarelere verilmesine, 3.300,00-TL vekâlet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacılar tarafından; hukuki güvenlik ilkesi idareye yüklenen bir yükümlülük olmasına rağmen, kendilerinden, idarenin 2004-2012 yılları arasında yapmış olduğu küçük artışlardan, 240 katlık bir artışı öngörmesinin beklendiği; işletmeye alınan üretici ve tüketici bilgilerinin her ay düzenli olarak girilmesi gerekirken sekiz yıl sonra bütün verilerin bir anda girilerek iletim tarifesinde fahiş oranda artış yapılmasının hizmet kusuru oluşturduğu, eksik incelemeye dayalı karar verildiği, hukuka aykırılık iddialarının karşılanmadığı ileri sürülmektedir.
Davalı idarelerden TEİAŞ tarafından; Daire kararının iptale ilişkin kısmının Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Tarifeler Dairesi Başkanlığı tarafından tesis edilen işleme ilişkin olduğu ve söz konusu kararın gerekçesinin tamamen Kurul ile Kurumun diğer birimleri arasındaki yetki ilişkisine bağlandığı, Teşekküllerinin bahse konu işleme herhangi bir aşamada dahil olmadıkları ve işlemin muhatabının yalnızca EPDK olduğu belirtilerek, Daire karanının kısmen iptale ilişkin kısmı nedeniyle aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektigi ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davacılar tarafından, davada taraf olarak yer alan TEİAŞ Genel Müdürlüğünün, Dairece kısmen iptale karar verilmesi nedeniyle, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 323. maddesi gereği, aleyhine hükmedilen yargılama gideri ve vekalet ücretine katlanması gerektiği belirtilerek anılan Genel Müdürlüğün temyiz istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davalı idarelerden Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından; Daire kararında geçen, dava konusu işlemler nedeniyle hukuki güvenlik ilkesinin ihlal edilmediğine ilişkin değerlendirmenin yerinde olduğu, gerek 3575 gerekse 3689 sayılı Kurul kararlarının ilgili dönemde yürürlükte olan mevzuata uygun olarak alındığı, 3689 sayılı Kurul kararı ile 2012 yılı sistem kullanım tarifesinin revize edilmesinin, 3575 sayılı Kurul kararının hukuka aykırı olması nedeniyle gerek duyulan bir işlem niteliğinde olmadığı, sistem kullanım gelir tavanının üretici ve tüketicilere hangi oranda yansıtılacağının Kurumun takdirinde olduğu, davacının 3575 sayılı Kurul kararına itiraz ederken sistem kullanım tarifelerinde kademeli bir artış yapılmasını talep ettiği ve 3689 sayılı Kurul kararı ile üreticilere yansıtılan gelir tavanının %40 olarak belirlenmiş olması karşısında davacının hukuka aykırılık iddialarının dayanaksız kaldığı, iletim ve dağıtım sistemlerine ilişkin maliyetlerin birbirinden farklı olduğu ve bu iki sistemin kıyaslanarak talepte bulunulmasının uygun olmadığı;
Diğer davalı TEİAŞ Genel Müdürlüğü tarafından; davacının sekiz yıl boyunca tarifenin değiştirilmemiş olduğu iddiasının yerinde olmadığı, arz güvenliğinin artırılmasına yönelik pek çok teşvik nedeniyle üretim kapasitesinin son yıllarda artış gösterdiği, Teşekkülleri tarafından gerçekleştirilecek şebeke yatırımlarının kanuni olarak tarifenin temel içeriklerinden biri olduğu ve gelir tavanları belirlenirken de göz önüne alınması gerektiği ileri sürülerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘IN DÜŞÜNCESİ: Davacının temyiz isteminin reddi ile Daire kararının davanın kısmen reddine ilişkin kısmının onanması; davalı idarelerden TEİAŞ’ın temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının anılan idare aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
01/01/2012 tarihinden itibaren uygulanmaya başlayacak olan iletim tarifeleri ve uygulanmasına ilişkin usul ve esasların 3575 sayılı Kurul kararıyla belirlenmesinin ardından anılan tarifenin yeniden değerlendirilerek geri alınması ya da yapılan artışın bir geçiş dönemi içerisinde kademeli olarak uygulanmasına ilişkin 05/01/2012 tarihinde davalı EPDK’ya başvuruda bulunulması üzerine, söz konusu başvuru, tarifelerin hesaplanmasında iletim sistemindeki gelişmeler ile sistemi kullanan üretim ve tüketim kapasitelerindeki değişmelerin dikkate alındığından bahisle Tarifeler Dairesi Başkanlığının 12/01/2012 tarihli işlemiyle reddedilmiştir.
TEİAŞ’ın … tarih ve … sayılı yazısıyla, ülkemizdeki ekonomik büyümenin artarak devam edebilmesini ve arz güvenliği açısından önem arz eden başlamış olan üretim tesisi yatırımlarının devamının sekteye uğramamasını teminen, 2012 yılında sistem kullanım gelirinin %50-%50 oransallığı yerine, %40-%60 olarak karşılanmasının, Fiyat Eşitleme Mekanizmasının 2012 yılı sonu itibarıyla sona ereceği ve 2013 yılına kadar geçen süre içinde tüm iletim sistemi kullanıcılarının iletim tarifelerinin 2013 yılında %50-%50 oransallığında karşılanacağını bilerek serbest piyasada ikili anlaşmalarını ve yatırımlarını yapacağı öngörüsüyle daha kademeli bir geçiş sağlayacağı, tüketim tarafında ise zaten yüksek olan oranın ilk yıl için %70’den %60’a çekilmesinin maliyetleri aşağı çekme yönünde ilk adım olacağı tespitleri ile sistem kullanım tarifelerini üçüncü uygulama döneminin ilk yılı için yeni oran ile yeniden hesaplanarak 01/01/2012 tarihi itibarıyla uygulanmak üzere EPDK’ya sunulmuş; TEİAŞ’ın 2012 yılı iletim sistem kullanım tarife önerisini düzeltmesi nedeniyle üretim ve tüketim iletim sistemi sistem kullanım tarifelerinin revize edilmesine ilişkin 3689 sayılı Kurul kararı tesis edilmiştir.
Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin yargılama giderleri konusunda yollamada bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Yargılama giderlerinden sorumluluk” başlıklı 326. maddesinde;
“(1) Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.
(2) Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.
(3) Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir.” kuralına yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Danıştay Onüçüncü Dairesi kararının, davacılar tarafından temyiz edilen davanın reddine ilişkin kısmı, aynı gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın anılan kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Daire kararının davalı idarelerden TEİAŞ Genel Müdürlüğü aleyhine de yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmına gelince;
6100 sayılı Kanun’un 326. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilmesi gerekmektedir.
Temyizen incelenen uyuşmazlıkta ise; dava kısmen iptal, kısmen ret kararı ile sonuçlanmış olup, Daire kararının iptale ilişkin hükmü davalı idarelerden Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Tarifeler Dairesi Başkanlığı tarafından tesis edilen … tarih ve … sayılı işleme ilişkindir.
Bu durumda, “davanın kısmen reddine, kısmen iptaline” kararıyla sonuçlanan uyuşmazlıkta yargılama giderleri ve vekalet ücreti taraflar arasında yarı yarıya paylaştırılırken, kararın kısmen iptale yönelik kısmından dolayı davacılar lehine hükmedilecek olan kısmın, davalılardan yalnızca Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan alınıp davacılara verilmesine karar verilmesi gerekirken, başvuruya konu Daire kararında iptaline karar verilen herhangi bir işlemi bulunmayan ve bu nedenle aleyhine hüküm kurulmayan TEİAŞ Genel Müdürlüğünün de yargılama giderlerinin belirtilen kısmından sorumlu tutulmasında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Bu itibarla, yargılama giderlerinin yarısının ve 3.300,00-TL vekalet ücretinin – Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun yanı sıra TEİAŞ Genel Müdürlüğünün de aralarında yer aldığı- “davalı idareler”den alınıp davacılara verilmesi yolundaki hüküm fıkrasında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz istemlerinin reddine, davalı idarelerden TEİAŞ Genel Müdürlüğünün temyiz isteminin kabulüne,
2. Kısmen davanın reddine, kısmen iptale yönelik Danıştay Onüçüncü Dairesinin 19/10/2018 tarih ve E:2012/888, K:2018/2920 sayılı kararının temyize konu davanın reddine ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. Anılan kararın davalı idarelerden TEİAŞ Genel Müdürlüğü aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmının BOZULMASINA,
4. Bozulan kısım yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Danıştay Onüçüncü Dairesine gönderilmesine,
5. 12/11/2020 tarihinde, Daire kararının dava konusu 3575 sayılı kurul kararına ilişkin kısmı yönünden oyçokluğu, diğer kısımları yönünden oybirliği ile kesin olarak karar verildi.

KARŞI OY

X- Dava konusu edilen Kurul kararları; 31/12/2011 tarih ve 28159 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ve 01/01/2012 tarihinden itibaren uygulanmaya başlayacak olan iletim tarifeleri ve uygulanmasına ilişkin usul ve esasları düzenleyen 22/12/2011 tarih ve 3575 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararı ile, TEİAŞ Genel Müdürlüğünün 2012 yılı iletim sistem kullanım tarife önerisini düzeltmesi nedeniyle 3575 sayılı Kurul kararıyla belirlenen 2012 yılı sistem kullanım ve sistem işletim tarifelerinin revize edilmesine ilişkin 24/02/2012 tarih ve 28214 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 09/02/2012 tarih ve 3689 sayılı Kurul kararıdır.
Temyize konu edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; TEİAŞ’ın … tarih ve … sayılı yazısıyla, 3575 sayılı Kurul kararıyla onaylanan iletim tarifesine ilişkin üreticiler tarafından yapılan itirazlar çerçevesinde, iletim sistem topolojisinin değişiminin doğal sonucu olarak tarife bölgelerinin değişmesine ilaveten, sistem kullanım gelir tavanındaki %42 oranındaki artışın üzerine üretimden elde edilecek gelirin %30’dan %50’ye çıkarılmış olması, Fiyat Eşitleme Mekanizmasının 2012 yılının sonuna kadar devam edecek olması, tarifenin 2011 yılının son günlerinde açıklanmış olması nedenleriyle gelir paylaşım oranının %50-%50 olmasının üreticilerin rekabet gücünü azalttığı, ileriye dönük anlaşmalarında öngörmedikleri ilave maliyet yarattığı, lisansı verilmiş ve yatırımları devam eden üretim tesislerinin devreye alınacağı tarihlerin de ötelenmesine neden olabileceği; ülkemizdeki ekonomik büyümenin artarak devam edebilmesini ve arz güvenliği açısından önem arz eden başlamış olan üretim tesisi yatırımlarının devamının sekteye uğramamasını teminen, 2012 yılında sistem kullanım gelirinin %50-%50 oransallığı yerine, %40-%60 olarak karşılanmasının, Fiyat Eşitleme Mekanizmasının 2012 yılı sonu itibarıyla sona ereceği ve 2013 yılına kadar geçen süre içinde tüm iletim sistemi kullanıcılarının iletim tarifelerinin 2013 yılında %50-%50 oransallığında karşılanacağını bilerek serbest piyasada ikili anlaşmalarını ve yatırımlarını yapacağı öngörüsüyle daha kademeli bir geçiş sağlayacağı, tüketim tarafında ise zaten yüksek olan oranın ilk yıl için %70’den %60’a çekilmesinin maliyetleri aşağı çekme yönünde ilk adım olacağı tespitleri ile sistem kullanım tarifelerini 3. Uygulama Döneminin ilk yılı için yeni oran ile yeniden hesaplanarak 01/01/2012 tarihi itibarıyla uygulanmak üzere EPDK’ya sunulduğu; TEİAŞ’ın 2012 yılı iletim sistem kullanım tarife önerisini düzeltmesi nedeniyle üretim ve tüketim iletim sistemi sistem kullanım tarifelerinin revize edilmesine ilişkin 3689 sayılı Kurul kararının tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Davacının dava dilekçesindeki iddialarının temelinde, 3575 sayılı Kurul kararı ile belirlenen iletim tarifesinde fahiş oranda artış yapıldığı iddiası yer almaktadır. Nitekim bu hususun idarece de kabul edilerek 3689 sayılı Kurul kararı ile 3575 sayılı tarifedeki oranlarda değişikliğe gidildiği, ayrıca 3689 sayılı Kurul kararı ile belirlenen tarifenin 01/01/2012 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde uygulandığı ve 3575 sayılı Kurul kararının sonuçsuz kaldığı görüldüğünden, anılan Kurul kararının iptaline karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenle, Daire kararının 3575 sayılı Kurul kararı yönünden davanın reddine ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla karara bu kısım yönünden katılmıyorum.