Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2019/768 E. 2020/1865 K. 15.10.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/768 E.  ,  2020/1865 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/768
Karar No : 2020/1865

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Dan. Bil. Sağ. İnş. Tic. AŞ.

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : Sağlık Bakanlığı

VEKİLLERİ : Hukuk Müşaviri Av. …
Hukuk Müşaviri …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onbeşinci Dairesinin 24/10/2018 tarih ve E:2014/1767, K:2018/7172 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 09/10/2013 tarihinde Sağlık Bakanlığı internet adresinde ilan edilen 2013 yılı kadro dağıtımına ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onbeşinci Dairesinin 24/10/2018 tarih ve E:2014/1767, K:2018/7172 sayılı kararıyla;
Dava dilekçesindeki iddialar ile davacı vekilinin duruşmadaki beyanları göz önüne alınarak, dava konusu işlemin “Tıp Merkezlerine İlişkin Ek Kadro Değerlendirilmesi” başlıklı kısmıyla sınırlı olarak incelendiği,
Anayasa’nın 56. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu, üçüncü fıkrasında, Devletin, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenleyeceği, 4. fıkrasında da, Devletin, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getireceğinin hükme bağlandığı,
Sağlık hizmeti sunulmasına ilişkin olarak Devlete verilmiş olan görevlerin Sağlık Bakanlığınca yürütüldüğü, 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin dava konusu düzenleme tarihinde yürürlükte olan 2. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, herkesin hayatını bedenen, ruhen ve sosyal bakımdan tam iyilik hali içinde sürdürmesini sağlamak için fert ve toplum sağlığını korumak ve bu amaçla ülkeyi kapsayan plan ve programlar yapmak, uygulamak ve uygulatmak, her türlü tedbiri almak, gerekli teşkilatı kurmak ve kurdurmak görevinin Sağlık Bakanlığının görevleri arasında sayıldığı, 43. maddesinde ise, Bakanlığın kanunla yerine getirmekle yükümlü olduğu hizmetleri tüzük, yönetmelik, tebliğ, genelge ve diğer idari metinlerle düzenlemekle görevli ve yetkili olduğunun belirtildiği,
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun; 3. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, sağlık kurum ve kuruluşlarının yurt sathında eşit, kaliteli ve verimli hizmet sunacak şekilde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca, diğer ilgili bakanlıkların da görüşü alınarak plânlanacağı, koordine edileceği, malî yönden destekleneceği ve geliştirileceği; (c) bendinde, bütün sağlık kurum ve kuruluşları ile sağlık personelinin ülke sathında dengeli dağılımı ve yaygınlaştırılmasının esas olduğu, sağlık kurum ve kuruluşlarının kurulması ve işletilmesinin bu esas içerisinde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca düzenleneceği; (e) bendinde, tesis edilecek eğitim, denetim, değerlendirme ve oto kontrol sistemi ile sağlık kuruluşlarının tespit edilen standart ve esaslar içinde hizmet vermesinin sağlanacağı; (i) bendinde, sağlık hizmetlerinin yurt çapında istenilen seviyeye ulaştırılması amacıyla, bakanlıklar seviyesinden en uçtaki hizmet birimine kadar kamu ve özel sağlık kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları arasında koordinasyon ve işbirliği yapılacağı, sağlık kurum ve kuruluşlarının coğrafik ve fonksiyonel hizmet alanları, verecekleri hizmetler, yönetim, hizmet ilişki ve bağlantıları gibi konularda tespit edilen esaslara uymak ve verilen görevleri yapmakla yükümlü olduklarının düzenlendiği,
15/02/2008 tarih ve 26788 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik’in, dava konusu düzenleme tarihinde yürürlükte bulunan 9. maddesinde; Bakanlıkça sağlık hizmetlerinin, demografik yapı ve epidemiyolojik özellikler de göz önünde bulundurulmak suretiyle kaliteli, hakkaniyete uygun ve verimli şekilde sunulması, sağlık kurum ve kuruluşlarının hizmet kapasiteleri, sağlık insan gücü ile çağdaş tıbbi bilgi ve teknolojinin ülke düzeyinde dengeli dağılımının sağlanması, koruyucu sağlık ve acil sağlık hizmetleri gibi işbirliği halinde hizmet sunumunun gerekli olduğu alanlarda uygun kapasitenin oluşturulması, kaynak israfı ve atıl kapasiteye yol açılmaması amaçları doğrultusunda, faaliyetine ihtiyaç duyulan sağlık kurum ve kuruluşları ile bunlara ait sağlık insan gücü, tıbbi hizmet birimleri ve nitelikleri ile teknoloji yoğunluklu tıbbi cihaz dağılımı alanlarında kamu ve özel sektörü kapsayacak şekilde planlama yapılacağı kuralına yer verildiği,
Bu Yönetmelik ile yapılan değişiklik sonrasında anılan Yönetmeliğin “Tıp merkezi kadroları” başlıklı 6. maddesinde; “(1) Tıp merkezi kadroları, Bakanlıkça belirlenen sağlık hizmet bölgelendirmesine göre planlanan tabip/uzman sayısı ve hizmet ihtiyacı dikkate alınarak Bakanlıkça belirlenir ve yatırım listesinde ilan edilir.
(2) A ve B tipi tıp merkezleri Bakanlıkça belirlenen kadrolarında en az dört klinisyen uzmanla açılır ve faaliyete geçtikleri tarihten itibaren iki yıl içinde kadrolarını tamamlayabilirler.
(3) Sağlık kuruluşlarının kadroları, Bakanlıkça Sağlık Kuruluşları Yönetim Sistemine kaydedilir. İlan edilecek dönemlerde verilecek yeni kadrolar bu sistemde tanımlanır ve tıp merkezlerinin hekim ayrılış ve başlayışları ile poliklinik ve muayenehanelerin açılış işlemleri sistem üzerinden yürütülür. Kadro ilaveleri, planlama çerçevesinde Bakanlıkça ilan edilecek dönemlerde tıp merkezleri ve polikliniklerin tipleri dikkate alınarak yapılır.
(4) Bakanlıkça Planlama ve İstihdam Komisyonunun görüşü alınarak ilan edilen kadrolardan, bu kadrolar için belirlenen kriterlere uygun olmak ve A veya B tipi tıp merkezinin bildireceği kadro iptal edilmek kaydıyla, kadro tahsisi yapılabilir.” kuralına,
Anılan Yönetmeliğin “Açılmış sağlık kuruluşlarının durumu” başlıklı Geçici 2. maddesinin birinci fıkrasında ise; “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, 9/3/2000 tarihli ve 23988 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğe göre açılarak faaliyet gösteren tıp/dal merkezleri, C tipi tıp merkezi; poliklinikler B tipi poliklinik olarak kabul edilir. Bu madde yürürlüğe girmeden önce tıp/dal merkezleri ile poliklinikler için Müdürlükçe düzenlenmiş uygunluk belgeleri C tipi tıp merkezi ve B tipi poliklinik ruhsatnamesi ve faaliyet izin belgesi olarak kabul edilir.” hükmüne, üçüncü fıkrasında “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren kadrolu klinisyen uzman sayısı dördün altında olan tıp/dal merkezlerinin mevcut klinisyen kadro sayısı asgari kadro sayısı olarak kabul edilir ve bu şekilde faaliyetlerine devam etmelerine izin verilir.” hükmüne ve beşinci fıkrasında da “A veya B tipi tıp merkezi için bu Yönetmelikte öngörülen ön izin ve ruhsatlandırma şartlarını taşıyan ve buna ilişkin belgeleri bulunan mevcut tıp/dal merkezlerinden, Müdürlükçe gerekli belgeler ile şartları taşıdıkları belirlenenlere ruhsat harcı alınmaksızın Ek-2/a ve Ek-2/c’ye uygun olarak A veya B tipi ruhsatnamesi ve faaliyet izin belgesi düzenlenir.” kuralının düzenlendiği,
Bu Yönetmelik ile değiştirilen esas Yönetmeliğin 6. maddesinin üçüncü fıkrasına istinaden davalı idare tarafından tıp merkezlerine kadro dağıtılabileceğinin ilan edildiği, buna göre taleplerin alındığı, ek kadro dağıtım ilan metninin 15/07/2013 tarihinde davalı idarenin internet sitesinde yayımlandığı, kadro taleplerinin tercih yapan sağlık kuruluşlarının Sağlık Kuruluşları Yönetim Sistemi kayıtlarının esas alınarak değerlendirildiği, toplam 431 hastane ve 767 diğer sağlık kuruluşunun (Tıp/dal merkezi) Sağlık Kuruluşları Yönetim Sistemi üzerinden ek kadro talebinde bulunduğu, Sağlık Kuruluşları Yönetim Sistemi kayıtları esas alınarak yapılan değerlendirme sonucu 192 hastanenin kadro talep hakkı olduğu, bu dönemde 186 özel hastaneye kadro verildiği, anılan duyurunun Tıp Merkezlerine İlişkin Ek Kadro Değerlendirmesi başlığı altında ise, Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkındaki Yönetmelikte 11/07/2013 tarihinde yapılan değişiklik ile mevcut tıp/dal merkezlerinin C tipi tıp merkezi olarak kabul edildiği ve bu merkezlere A ya da B tipi tıp merkezlerine süre sınırlaması olmaksızın dönüşme imkânı getirildiği, bu çerçevede tıp merkezlerine kadro dağıtılabileceğinin ilan edildiği ve buna göre taleplerin alındığı, taleplerin branş bazında gruplandırıldığı, mevcudu bulunmayan branş ile özel hastanelerde yatak sayısı yüzün altında olan hastanelere verilmeyen uzmanlık dallarının tıp merkezlerine verilmesinin uygun görülmediği, yapılan değerlendirme sonucunda verilebilecek uzmanlık dallarının tablo ile gösterildiği, anılan tabloda bu merkezlere verilecek uzmanlık dallarının 14 madde halinde sayıldığı, bu uzmanlık dalları arasında fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanlığına yer verilmediği, davacı tarafından, bu uzmanlığa yer verilmemesinin eksiklik olduğu ileri sürülerek söz konusu işlemin kendilerine ilişkin kısmının iptali istemiyle görülmekte olunan davanın açıldığı,
Sağlık kuruluşlarının ve sağlık insan gücünün ülke genelinde dengeli dağılımının sağlanması amacıyla davalı idarece planlama yapılmasının yasal gereklilik olduğu, planlama ile sağlık hizmetlerinin kaliteli, hakkaniyete uygun ve verimli şekilde sunulması, sağlık kurum ve kuruluşlarının hizmet kapasiteleri, sağlık insan gücü ile çağdaş tıbbi bilgi ve teknolojinin ülke düzeyinde dengeli dağılımının sağlanması, kaynak israfı ve atıl kapasiteye yol açılmaması hedefleri doğrultusunda, faaliyetine ihtiyaç duyulan sağlık kurum ve kuruluşları ile bunlara ait sağlık insan gücü, tıbbi hizmet birimleri ve nitelikleri ile teknoloji yoğunluklu tıbbi cihaz dağılımı alanlarında kamu ve özel sektörü kapsayacak şekilde sağlık hizmetlerinin dengeli sunulabilmesinin amaçlandığı dikkate alındığında öncelikle özel hastanelere kadro verilmesinin değerlendirilmesi, fizik tedavi ve rehabilitasyon kadrosunun, özel sektörde yoğun olması ve Bakanlıkta da kadro olmaması sebebiyle dava konusu 2013 yılı kadro dağıtımına ilişkin işlemde, tıp merkezlerine ilişkin kadro dağıtımında fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanlığına yer verilmemesinde hukuka aykırılık bulunmadığı,
Öte yandan, dosya kapsamından davacıya ait tıp merkezlerinin C tipi tıp merkezi olduğu ve klinisyen uzman kadrosunun da iki olduğu, A veya B tipi tıp merkezine ise dönüştürülmediği/ruhsatlandırılmadığı, bu sebeplerle ek kadro verilemediği, davacının A veya B tipi tıp merkezi olarak ruhsatlandırılmak üzere başvuru yapması ve ruhsat alındıktan sonra talep edilen kadroların başvurunun yapılacağı dönem itibarıyla planlamaya uygun bulunması halinde ek kadro alınabilmesinin mümkün olduğu,
Buna göre, planlama hükümlerinin uygulanmasına yönelik dava konusu düzenlemelerde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu düzenlemede fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı kadrosuna yer verilmemesinin fırsat eşitliği ve kazanılmış hak ilkesine aykırı olduğu, tıp merkezlerinin yalnızca fizik tedavi ve rehabilitasyon alanında faaliyet gösterdiği, Sosyal Güvenlik Kurumu müfettişleri tarafından, tıp merkezlerinin mevcut hasta kapasitesine göre iki uzman hekim daha çalıştırması gerektiği gerekçesiyle idari para cezası uygulandığı, davanın reddi yolunda verilen Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Onbeşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Onbeşinci Dairesinin temyize konu 24/10/2018 tarih ve E:2014/1767, K:2018/7172 sayılı kararının ONANMASINA,
3.Kesin olarak, 15/10/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.