Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2019/718 E. 2020/1734 K. 07.10.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/718 E.  ,  2020/1734 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/718
Karar No : 2020/1734

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLLERİ : Hukuk Müşaviri Av. …,
Hukuk Müşaviri Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Derneği
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onbeşinci Dairesinin 26/09/2018 tarih ve E:2017/609, K:2018/6467 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Sağlık Bakanlığının aile hekimliği uzmanlarının özel tıp merkezlerinin acil ünitelerinde çalışamayacakları yolundaki … tarih ve … sayılı işlemi ile bu işlemin dayanağı olan 15/02/2008 tarih ve 26788 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik’in 11/07/2013 tarih ve 28704 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile değişik Ek-5’in III. fıkrasında yer alan “klinik olmayan uzmanlık dallarından” ibaresinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onbeşinci Dairesinin 26/09/2018 tarih ve E:2017/609, K:2018/6467 sayılı kararıyla;
Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin Ek-5 “Özel Sağlık Kuruluşlarında Bulundurulması Zorunlu Asgari Personel Listesi” başlıklı personel cetvelinin “tabip” istihdamını düzenleyen III. bölümü; “Acil ünitesi bulunan sağlık kuruluşu pratisyen tabip veya tıp merkezinin hizmet sunduğu uzmanlık dallarında uzman tabip çalıştırılabilir.” şeklinde iken 11/07/2013 tarih ve 28704 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 34. maddesi ile;
“III-TABİP
“Acil ünitesi bulunan sağlık kuruluşunda bir pratisyen tabip veya klinik olmayan uzmanlık dallarından bir uzman tabip çalıştırılır. Mevcut kadrolu uzman tabipler, mesul müdürce düzenlenen nöbet listesine göre acil ünitesinde pratisyenlik yetkisini de kullanarak nöbet tutabilir.” şeklinde değiştirildiği;
Dava konusu Yönetmelik değişikliği ile özel sağlık kuruluşlarının acil ünitesinde pratisyen tabip veya klinik olmayan uzmanlık dallarından uzman tabiplerin çalıştırılabileceği, mevcut kadrolu uzman tabiplerin de pratisyenlik yetkisini kullanarak nöbet tutabileceği yönünde düzenlemeye gidildiği, söz konusu değişiklikle birlikte aile hekimliği uzmanlarının özel sağlık kuruluşlarının acil servis ünitelerinde çalışması imkânının ortadan kaldırıldığı;
Dairelerinin E.2013/2122 sayılı dava dosyasına sunulan Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 20/11/2012 tarih ve 31004 sayılı genel yazısında, klinik olmayan uzmanlık dallarının, Anatomi, Tıbbi Biyokimya, Fizyoloji, Histoloji, Embriyoloji, Mikrobiyoloji, Parazitoloji ve Tıbbi Farmakoloji olarak sayıldığı, 13/03/2013 tarihli ara kararıyla davalı idareden, “klinik olan uzmanlık dalı” ve “klinik olmayan uzmanlık dalı” şeklinde ikili ayrıma gidilirken hangi bilimsel verilerin dikkate alındığının sorulduğu, verilen cevapta; üniversitelerde bölümlerin temel tıp bilimleri, dahili tıp bilimleri ve cerrahi tıp bilimleri olarak üçe ayrıldığı; temel tıp bilimleri uzmanlık dallarında uzman hekimlerin, uzmanlık dalının çalışma alanı itibarıyla hasta muayene ve tedavisinde bulunmadığı diğer bir ifadeyle hasta bakmayan uzmanlık dallarının klinik olmayan uzmanlık dalı olarak kabul edildiğinin belirtildiği;
Bu durumda, 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun uyarınca tabiplik mesleğini icra etme hakkına sahip bir tabip veya uzman tabibin, anılan Kanun’un 12. maddesindeki sınırlamalara bağlı kalmak suretiyle mesleğinde çalışabilme hakkına sahip olduğunun tartışmasız olduğu, anılan Kanun ile belirlenen tabiplik mesleğinin, tabibin çalışma hakkının sınırlarını aşar nitelikte engelleyen dava konusu düzenlemede üst hukuk normlarına ve hukuka uyarlık bulunmadığı;
Davalı idare tarafından, her ne kadar aile hekimliği uzmanlarının asıl ve öncelikli istihdam sahası olan aile hekimliği sisteminin en verimli şekilde işlemesinin sağlanmaya çalışıldığı, bu bağlamda, 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu gereği aile hekimleri uzmanlarının mesleki eğitimlerine uygun olarak birinci basamak sağlık hizmetlerinde istihdamlarına öncelik verildiği, ihtiyaçlar çerçevesinde özel sağlık kuruluşlarında sağlık insan gücünün ve teknoloji yoğunluklu cihazların planlanmasının hukuka ve hizmet gereklerine uygun olarak yapıldığı, özel sağlık kuruluşlarının acil ünitelerinde temel tıp eğitimi almış pratisyen hekimlerin ve klinik olmayan uzmanlık dallarındaki uzman hekimlerin çalışmasının yeterli olacağı, aile hekimlerine yer verilmesi zorunluluğunun bulunmadığı savunulmakta ise de, sağlık alanında planlama yapılırken kamu yararı ile hekimlerin çalışma özgürlüğü arasındaki hassas dengenin korunması gerektiği gerekçeleriyle,
Dava konusu … tarih ve … sayılı işlem ile bu işlemin dayanağı olan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik’in Ek-5’in III. fıkrasında yer alan “klinik olmayan uzmanlık dallarından” ibaresinin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dava konusu düzenlemenin mevcut haliyle asgari tabip sayısını düzenlediği, bu haliyle aile hekimlerinin acil hizmeti vermesini yasaklamadığı, mevcut uzman kaynağının etkili kullanımını teminen ve aile hekiminin koruyucu ve birinci basamak sağlık hizmetlerinde temel unsur olması gözetilerek bu düzenlemenin getirildiği, mevcut insan kaynağının etkili ve verimli olarak kullanılmasının amaçlandığı belirtilerek Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, Danıştay Onbeşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dosya tekemmül ettiğinden davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

İLGİLİ MEVZUAT :
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun 3. maddesinde, sağlık hizmetleriyle ilgili temel esaslar sayılmış olup, anılan maddenin 1/(c) bendinde; “Bütün sağlık kurum ve kuruluşları ile sağlık personelinin ülke sathında dengeli dağılımı ve yaygınlaştırılması esastır.
Sağlık kurum ve kuruluşlarının kurulması ve işletilmesi bu esas içerisinde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca düzenlenir. Bu düzenleme ilgili Bakanlığın görüşü alınarak yapılır. Gerek görüldüğünde özel sağlık kuruluşlarının her türlü ücret tarifeleri sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca onaylanır. Kamu kurum ve kuruluşlarına ait sağlık kuruluşları veya sağlık işletmelerinde verilen her türlü hizmetin fiyatları Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca tespit ve ilan edilir.” kuralı yer almaktadır.
Anılan Kanunun 9. maddesinin 1/(c) bendinde de, “c) Bütün kamu ve özel sağlık kuruluşlarının tesis, hizmet, personel, kıstaslarını belirlemeye, sağlık kurum ve kuruluşlarını sınıflandırmaya ve sınıflarının değiştirilmesine, sağlık kuruluşlarının amaca uygun olarak teşkilatlanmalarına, sağlık hizmet zinciri oluşturulmasına, hizmet içi eğitim usul ve esasları ile sağlık kurum ve kuruluşlarının koordineli çalışma ve hizmet standartlarının tespiti ve denetimi ile bu Kanunla ilgili diğer hususlar Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca, çıkarılacak yönetmelikle tespit edilir.” kuralına yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen düzenlemeler kapsamında, etkin, verimli ve kaliteli sağlık hizmeti sunulmasını sağlamak üzere, bütün özel hastanelerin tesis, hizmet ve personel standartlarının tespit edilmesine, sınıflandırılmasına, sınıflarının değiştirilmesine, amaca uygun olarak teşkilatlandırılmasına ve bunların açılmalarına, faaliyetlerine, kapanmalarına ve denetlenmelerine ilişkin usûl ve esasları düzenlemek amacıyla hazırlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik 15/02/2008 tarih ve 26788 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Anılan Yönetmeliğin Ek-5 “Özel Sağlık Kuruluşlarında Bulundurulması Zorunlu Asgari Personel Listesi” başlıklı personel cetvelinin “tabip” istihdamını düzenleyen III. bölümü:
“Acil ünitesi bulunan sağlık kuruluşu pratisyen tabip veya tıp merkezinin hizmet sunduğu uzmanlık dallarında uzman tabip çalıştırılabilir.” şeklinde iken,
11/7/2013 tarih ve 28704 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’ in 34. maddesi ile aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
“III-TABİP
“Acil ünitesi bulunan sağlık kuruluşunda bir pratisyen tabip veya klinik olmayan uzmanlık dallarından bir uzman tabip çalıştırılır. Mevcut kadrolu uzman tabipler, mesul müdürce düzenlenen nöbet listesine göre acil ünitesinde pratisyenlik yetkisini de kullanarak nöbet tutabilir.”

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu Yönetmelik kuralı, Yönetmeliğin “Özel Hastanelerde Asgari Bulundurulacak Sağlık Personeli” başlıklı EK-5 kısmında yer almakta olup, Yönetmelik kapsamındaki bir özel sağlık kuruluşunun acil ünitesinde en az ne kadar sayıda ve hangi hekimlerle (pratisyen veya uzmanlık dalları itibarıyla) faaliyette bulunabileceğini düzenlemektedir.
Düzenleme asgari hekim sayısını kurala bağladığından, bu haliyle bu kuralda yer almayan uzmanlık dallarından hekimlerin acil ünitelerde çalışamayacağı sonucunu doğurmamaktadır.
Öte yandan, özel sağlık kuruluşlarında acil ünitelerinde bulunması gereken asgari hekim sayısı düzenlenirken, idarenin yargı kararıyla aile hekimliği uzmanlık dalına da yer vermeye zorlanması hukuken mümkün değildir.
Bir diğer taraftan, davalı idarenin dosya kapsamında yer alan savunmalarında da belirtildiği üzere, ülkemizin tamamında sürekli, eşit ve verimli sağlık hizmeti sunumunu sağlayacak düzeyde yeterli uzman hekimin bulunmaması nedeniyle mevcut hekimlerin en verimli şekilde kullanılması, etkili bir sağlık sistemi kurulabilmesi ve genel sağlık sigortasının uygulanabilmesi için aile hekimliği uygulamasına geçilmesinin zorunlu olması nedeniyle aile hekimlerinin özellikle ve öncelikle birinci basamak sağlık hizmetlerinde istihdamının gerektiği hususu göz önünde bulundurulduğunda, aile hekimi uzmanlarının asıl ve öncelikli istihdam sahası olan aile hekimliği sistemine kanalize olması gerekmekte olup, bu yönüyle de dava konusu düzenlemede kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmamaktadır.
Ayrıca, davacı tarafından bakılan dava açılırken, davanın eksik düzenleme iddiasıyla açılmadığı, dava dilekçesinde “klinik olmayan uzmanlık dallarından” ibaresinin iptalinin istendiği, ancak, dava dilekçesinin içeriğinden davacı Derneğin isteminin, düzenlemede aile hekimlerine de yer verilmesi gerektiği olduğu görüldüğünden, “klinik olmayan uzmanlık dallarından” ibaresinin iptalinde bu yönüyle de hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne;
2. Dava konusu işlemlerin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Danıştay Onbeşinci Dairesinin temyize konu 26/09/2018 tarih ve E:2017/609, K:2018/6467 sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın kapatılan Danıştay Onbeşinci Dairesi yerine 07/03/2019 tarih ve 2019/25 sayılı Başkanlık Kurulu kararıyla yeniden belirlenen iş bölümü kararı uyarınca Danıştay Onuncu Dairesine gönderilmesine,
4. Kesin olarak, 07/10/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.