Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2019/504 E. 2020/2447 K. 19.11.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/504 E.  ,  2020/2447 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/504
Karar No : 2020/2447

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
DİĞER DAVALILAR : 1- …
2- … Birliği
VEKİLİ: …
3- … Ticaret ve Sanayi Odası
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 14/11/2018 tarih ve E:2015/13788, K:2018/6931 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davalı Muş Ticaret ve Sanayi Odası bünyesinde Başkanlık Danışmanı olarak görev yapmakta iken emekliye ayrılma istemiyle başvuran davacının isteminin kabulü ile tarafına 27.203,17 TL ödenmesine karar verilmesi üzerine davacı tarafından, söz konusu işlemler ile dayanak 05/08/1983 tarih ve 18126 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Ticaret ve Sanayi Odaları, Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye Ticaret, Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği Personel Yönetmeliğinin “Ayrılma Tazminatı” başlıklı 32. maddesinin 3. fıkrasında yer alan; “Bu tazminatın hesaplanmasında, hizmetin 30 yıldan fazlası ile, Devlet Memurları Kanununa tabi en yüksek Devlet Memuruna 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı kanunu hükümlerine göre, bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesinden fazlası dikkate alınmaz.” hükmündeki “hizmetin 30 yılından fazlası ile..” ibaresinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 14/11/2018 tarih ve E:2015/13788, K:2018/6931 sayılı kararıyla;
5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunun 89. maddesinin 4. fıkrasında yer alan “…verilecek emekli ikramiyesinin hesabında 30 fiili hizmet yılından fazla süreler…dikkate alınmaz” ibarelerinin iptali istemiyle Ankara 10. İdare Mahkemesi’nin somut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesine Başvurması üzerine, Anayasa Mahkemesinin 25.12.2014 tarih ve E:2013/111, K:2014/195 sayılı kararıyla anılan ibarenin iptaline karar verildiği,
Kararın gerekçesinde; “İtiraz konusu ibare ile 5434 sayılı Kanun’un 89. maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarına göre verilecek emekli ikramiyesinin hesaplanmasında 30 fiili hizmet yılından fazla sürelerin dikkate alınmayacağı öngörülmüştür. İtiraz konusu ibareye tabi olan iştirakçilerin hukuki durum ve statüleri aynıdır. Aralarındaki yegane fark 30 yıldan fazla çalışıp çalışmama bakımındandır. Durumlarındaki özdeşlik nedeniyle her iki grubun kanunun öngördüğü haklardan aynı esaslara göre yararlanmaları gerekmektedir. Buna rağmen, 30 yıl ve daha az çalışanların emekli ikramiyesinin hesabında çalıştıkları süre kadar yararlanmalarına olanak tanındığı hâlde 30 yıldan fazla çalışan iştirakçilerin belirtilen süreden fazla olan fiili hizmet süreleri için emekli ikramiyesinden yararlandırılmadığı, ikramiye hesabının 30 yıl ile sınırlandırıldığı görülmektedir. Oysa nitelikleri ve durumları özdeş olan iştirakçiler aynı konumdadırlar. Ancak itiraz konusu ibareyle, 30 yıl ve daha az çalışanlar ile fazla çalışanlar arasında anlaşılabilir, amaçla ilgili ya da makul, adil ve haklı bir nedene dayanmayan bir ayrım öngörülmüştür. Bu durum Anayasa’nın 10. maddesinde öngörülen kanun önünde eşitlik ilkesini ihlal etmektedir.
Öte yandan, emeklilik için gerekli yaş sınırı yükseltilmesi nedeniyle iştirakçiler emekli olabilmek için daha fazla çalışmak zorunda kalmaktadırlar. 30 yıldan fazla çalışmalarına rağmen bu süreler için emekli ikramiyesi ödenmemesi belirtilen iştirakçiler yönünden hak kaybına neden olmaktadır. Dolayısıyla iştirakçilerin çalıştığı hâlde bu sürelere ilişkin emekli ikramiyesi ödenmemesi adalet ve hakkaniyete uygun olmadığından itiraz konusu ibare, sosyal güvenlik hakkına ve hukuk devleti ilkesine de aykırılık oluşturmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu ibare Anayasa’nın 2., 10. ve 60. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.” ifadesine yer verildiği,
5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 73. maddesinde; oda, borsa, birlik ve bunların kurduğu teşekküllerde istihdam edilenlerin bu kanunda yer alan hükümler dışında 4857 sayılı İş Kanununa tabi olacaklarının hükme bağlandığı, aynı Kanunun Geçici 12. maddesinde de, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte oda, borsa, birlik ve bunların kurduğu teşekküllerde istihdam edilmekte olanların mevcut statülerine göre istihdam edilmelerine devam olunacağının düzenlendiği,
Bu hale göre 18/05/2004 tarihinde yürürlüğe giren 5174 sayılı Kanunun yukarıda aktarılan geçici 12’nci maddesine göre davacının, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce statü hukukuna tabi olarak mevcut statüsünün korunacağı,
1475 sayılı İş Kanunu’nda, çalışılanlara çalıştıkları her tam yıl için 30 günlük ücret tutarında kıdem tazminatı ödenmesi ve çalışılan azami yıl konusunda da bir sınırlamanın bulunmaması hususu ile Emekli Sandığı Kanunundaki “…verilecek emekli ikramiyesinin hesabında 30 fiili hizmet yılından fazla süreler…dikkate alınmaz” şeklindeki düzenlemenin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi hususu birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu yönetmelik hükmü ile, 30 yıldan fazla çalışılan sürelere ilişkin ayrılma tazminatı ödenmeyeceğinin öngörülmüş olmasının eşitlik, sosyal güvenlik hakkı ve hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu sonucuna varıldığı,
Bu durumda, 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önce kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında işe başladığı açık olan ve niteliği itibari ile kamu personeli olan davacının, emeklilik nedeniyle görev süresi sona erdiğinde ödenecek ayrılma tazminatının 30 yıl ile sınırlandırılmasını öngören dava konusu Yönetmelik ibaresinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle, dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idarelerden Ticaret Bakanlığı tarafından, davacının Emekli Sandığı Kanununa tabi olmadığı, davacı hakkında uygulanacak tek mevzuatın Personel Yönetmeliği olduğu belirtilerek kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, dosya tekemmül ettiğinden davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarelerden Ticaret Bakanlığı temyiz isteminin reddine,
2.Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 14/11/2018 tarih ve E:2015/13788, K:2018/6931 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 19/11/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.