Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2019/3345 E. 2020/1634 K. 28.09.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/3345 E.  ,  2020/1634 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/3345
Karar No : 2020/1634

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Derneği
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı

VEKİLLERİ : Hukuk Müşaviri …

2- Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onbeşinci Dairesinin 27/02/2019 tarih ve E:2014/8480, K:2019/1119 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 01/10/2014 tarih ve 29136 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ile değiştirilen Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nin, “Fizik tedavi ve rehabilitasyon sağlık raporlarının (uzman hekim/sağlık kurulu) düzenlenmesi” başlıklı 2.4.4.F-1 maddesinin 1-a bendi ile “Fizik tedavi ve rehabilitasyon işlemlerinin faturalandırılması” başlıklı 2.4.4.F-2 maddesinin 2. fıkrasının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti:Danıştay Onbeşinci Dairesinin 27/02/2019 tarih ve E:2014/8480, K:2019/1119 sayılı kararıyla;
Dava konusu 01/10/2014 tarih ve 29136 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ile değiştirilen Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nin, “Fizik tedavi ve rehabilitasyon sağlık raporlarının (uzman hekim/sağlık kurulu) düzenlenmesi” başlıklı 2.4.4.F-1 maddesinin 1-a bendinde, “30 seansa kadar (30 uncu seans dahil) olan fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları için fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekimince, sağlık raporu düzenlenmesi gerekmektedir.” kuralına,
“Fizik tedavi ve rehabilitasyon işlemlerinin faturalandırılması” başlıklı 2.4.4.F-2 maddesinin 2. fıkrasında, “Ayakta veya yatarak fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları yapılacak hastalarda, hastanın tedaviye girdiği kurumun fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekimi tarafından belirlenecek tedavi ayrıntıları (elektroterapi uygulamaları, egzersiz çeşitleri, masaj, manipülasyon uygulamaları, ortez-protez uygulamaları ve eğitimi, konuşma terapisi uygulamaları, iş-uğraşı terapisi uygulamaları vb. gibi tedavi uygulamaları; bu tedavilerin süreleri, dozları ve sayıları, uygulanan vücut bölgeleri gibi), hazırlanacak tedavi çizelgesine yazılarak fizik tedavi ve rehabilitasyon hekimince kaşelenip imzalanacaktır.” hükmüne yer verildiği,
Dava dilekçesinde davacı tarafından her ne kadar anılan Tebliğ’in 2.4.4.F-1 maddesinin 1-a bendi yanında, 2 numaralı bendinin iptali istenilmiş ise de, dava dilekçesinde ileri sürülen iptal sebeplerine göre davanın, Tebliğ’in 2.4.4.F-1 maddesinin 2. bendine değil, 2.4.4.F-2 maddesinin 2. bendine ilişkin olduğu sonucuna varılmakla davanın bu maddeye yönelik olarak incelendiği,
Sağlık Uygulama Tebliği’nin eki, “Hizmet Başı İşlem Puan Listesi” (Ek-2/B)’nin “7.5 Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon” başlığı altında yer alan düzenlemeler açıklama kısımları ile birlikte incelendiğinde, listede yer alan fizik tedavi ve rehabilitasyon işlemlerinin sadece fiziksel tıp veya rehabilitasyon uzmanlarınca değil, Ortopedi ve Travmatoloji, Nöroloji, Spor Hekimliği, Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji, Beyin Cerrahisi, KBB, Romatoloji, Göğüs Hastalıkları uzmanları tarafından da uygulanıp faturalandırılabileceğinin görüldüğü,
1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’un Ek 13. maddesinin (b) bendinde, “Fizyoterapist; fizyoterapi alanında lisans eğitimi veren fakülte veya yüksekokullardan mezun sağlık meslek mensubudur.
Fizyoterapist, hastalık durumları dışında, kişilerin fiziksel aktivitelerini düzenlemek ve hareket kabiliyetlerini arttırmak için mesleğiyle ilgili ölçüm ve testleri yaparak kanıta dayalı koruyucu ve geliştirici protokolleri belirler, planlar ve uygular. Hastalık durumlarında ise fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanı tabibin veya uzmanlık eğitimleri sırasında fiziksel tıp ve rehabilitasyon rotasyonu yapmış veya uzmanlık sonrasında ilgili dalın rotasyon süresi kadar fiziksel tıp ve rehabilitasyon eğitimi almış uzman tabiplerin kendi uzmanlık alanları ile ilgili teşhisine ve tedavi için yönlendirmesine bağlı olarak hastaların hareket ve fiziksel fonksiyon bozukluklarının ortadan kaldırılması veya iyileştirilmesi amacıyla gerekli uygulamaları yapar. Hastaların tedavisi yönünden rehabilitasyon ekibinin diğer üyeleri ile işbirliği içinde çalışır ve tedavinin gidişi hakkında ilgili uzman tabibe bilgi verir.” hükmünün bulunduğu,
Sağlık Meslek Mensupları ile Sağlık Hizmetinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmelik’te, fizyoterapistin, hastalık durumlarında, fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzmanı tabibin veya uzmanlık eğitimleri sırasında fiziksel tıp ve rehabilitasyon rotasyonu yapmış veya uzmanlık sonrasında ilgili dalın rotasyon süresi kadar fiziksel tıp ve rehabilitasyon eğitimi almış uzman tabiplerin kendi uzmanlık alanları ile ilgili teşhisine ve tedavi için yönlendirmesine bağlı olarak hastaların hareket ve fiziksel fonksiyon bozukluklarının ortadan kaldırılması veya iyileştirilmesi amacıyla gerekli uygulamaları yapacağının belirtildiği, buna göre fizyoterapistler, hastalık durumlarında uzman hekimlerin teşhisine ve tedavi için yönlendirmesine bağlı olarak gerekli uygulamaları yapabileceğinden, davacının Tebliğ’in 2.4.4.F-1 maddesinin 2. bendinde tüm işlem ve detayların FTR hekimine yıkıldığı, fizyoterapistin süreçteki görevlerinin yok sayıldığı, fizyoterapi uygulamasını yapmak konusunda tek yetkili olan fizyoterapistin programın hazırlanmasında da bunun eğitimini alan kişi olarak tek yetkili kişi olacağı yolundaki iddialarının yerinde görülmediği,
Belirtilen mevzuat ile açıklamalar göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu düzenlemelerin dayanağı mevzuata uygun olarak, kamu yararı ve hizmet gerekleri gözetilerek tesis edildiği, dava konusu düzenlemelerde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Tebliğ’in dava konusu 2.4.4.F-1 maddesinin 1-a bendinde sadece fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekimini kapsar şekilde yapılan düzenlemenin 1219 sayılı Kanun’un Ek 13. maddesine ve Sağlık Hizmetinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmeliğe aykırı olduğu, fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamalarının Kurumca bedelinin karşılanması bakımından sadece fiziksel tıp ve rehabilitasyon uzman hekimi tarafından düzenlenecek sağlık raporunun değil, uzmanlık eğitimleri sırasında fiziksel tıp ve rehabilitasyon rotasyonu yapmış veya uzmanlık sonrasında ilgili dalın rotasyon süresi kadar fiziksel tıp ve rehabilitasyon eğitimi almış Algoloji, Çocuk Nörolojisi, El Cerrahisi, Gelişimsel Pediatri, İş ve Meslek Hastalıkları, Ortopedi ve Travmatoloji, Romatoloji, Spor Hekimliği, Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Uzmanı tabipler tarafından düzenlenecek sağlık raporlarının da dikkate alınması gerektiği, Tebliğ’in dava konusu 2.4.4.F-1 maddesinin 2. bendinde fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamalarına ilişkin tüm işlem ve detayların fizik tedavi ve rehabilitasyon uzman hekimine yıkıldığı, fizyoterapistin süreçteki görevlerinin yok sayıldığı, Sağlık Meslek Mensupları ile Sağlık Hizmetinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmelik ile getirilen önemli düzenlemelerden birinin, “fizyoterapi programı” olduğu, buna göre fizyoterapi uygulamasını yapma konusunda tek yetkili olan fizyoterapistlerin, programın hazırlanmasında da tek yetkili oldukları ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI: Davalı idareler tarafından, Danıştay Onbeşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadırlar.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Onbeşinci Dairesinin temyize konu 27/02/2019 tarih ve E:2014/8480, K:2019/1119 sayılı kararının ONANMASINA,
3.Kesin olarak, 28/09/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.