Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2019/3160 E. 2020/3517 K. 28.12.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/3160 E.  ,  2020/3517 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/3160
Karar No : 2020/3517

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …Sendikası

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci ve Onikinci Daireleri Müşterek Kurulunun 27/06/2019 tarih ve E:2015/10035, K:2019/6171 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 25/06/2015 tarih ve 29397 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin, aynı fıkranın (b) bendinde yer alan “….talep olması ve okulun imkânlarının yeterli olması hâlinde çocuk sayısı artırılabilir.” şeklindeki düzenlemenin ve aynı fıkranın (c) bendinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci ve Onikinci Daireleri Müşterek Kurulunun 27/06/2019 tarih ve E:2015/10035, K:2019/6171 sayılı kararıyla;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 10. ve 124.; 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nun 1., 19., 20. ve 56.; 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nun 6 ve 13.; 439 sayılı Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Yüksek ve Orta Dereceli Okullar Öğretmenleri ile İlkokul Öğretmenlerinin Haftalık Ders Saatleri ile Ek Ders Ücretleri Hakkında Kanun’un Ek-1.; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 89. ve 99.; 16/12/2006 tarih ve 26378 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Millî Eğitim Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı’nın 1., 5. ve 6.; 652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 2. madde düzenlemelerine yer verildikten sonra,
25/06/2015 tarih ve 29397 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesinin 1. fıkrasında “Okul öncesi eğitim kurumlarında; a) Günde ellişer dakikalık aralıksız 6 etkinlik saati süre ile ikili eğitim yapılır. Ancak, ana sınıflarında kayıt alanındaki tüm çocukların kayıtlarının yapılmasına rağmen, ikili eğitim için grup oluşturacak sayıda çocuk bulunamadığı takdirde normal eğitim de yapılabilir. b) Bir gruptaki çocuk sayısının 10’dan az, 20’den fazla olmaması esastır. Ancak talep olması ve okulun imkânlarının yeterli olması hâlinde çocuk sayısı artırılabilir. Çocuk sayısı fazla olduğu takdirde ikinci grup oluşturulur. Ancak, her bir grubun azami çocuk sayısı dolmadan yeni grup oluşturulamaz. Eğitim ve öğretim yılı içinde çocuk sayısı 10’un altına düşen gruplar öncelikli olarak diğer gruplarla birleştirilir. Bunun mümkün olmaması durumunda bu gruplar eğitim ve öğretim yılı sonuna kadar eğitimine devam eder. c) Okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmak ve geliştirmek için bu fıkranın (b) bendinde belirtilen sayıda başvuru olması hâlinde; okul müdürlüğünce Okul Öncesi Eğitim Programı doğrultusunda, çocuklar için önem ve öncelik arz eden konuları kapsayan ve mülkî idare amirliklerince onaylanacak program çerçevesinde iki ayı geçmemek üzere yaz aylarında da eğitim yapılabilir. Yaz aylarında yapılan eğitime sadece okul öncesi eğitimden yararlanamayan çocuklar kaydedilir. Talebin fazla olması durumunda gelecek eğitim ve öğretim yılında ilkokula başlayacak çocuklara öncelik tanınır. Yaz eğitimine katılmış olmaları, bu çocuklara yeni eğitim ve öğretim yılı için kayıtta öncelik hakkı sağlamaz. Ders yılı süresince eğitim almış çocukların yaz aylarındaki eğitim talepleri çocuk kulüpleri kapsamında karşılanır.” düzenlemesine yer verildiği,
Yönetmeliğin 1. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi yönünden;
Devlet memurlarının haftalık çalışma sürelerinin tüm kamu personeli açısından tek bir esasa bağlanmadığı, kurumların veya görülen hizmetin özelliklerine göre farklı çalışma esası ve sürelerinin belirlenebileceğinin ilke olarak kabul edildiği dikkate alındığında; anılan ilke doğrultusunda okul öncesi eğitimin özellikleri dikkate alınmak suretiyle daha yararlı ve etkin eğitim hizmeti sunulabilmesi için davalı idarece temel kuralların belirlenmesi yoluna gidildiğinin görüldüğü, bu kapsamda dava konusu Yönetmelik hükmü ile okul öncesi eğitim kurumlarında günde ellişer dakikalık aralıksız 6 etkinlik saati süre ile ikili eğitim yapılacağı düzenlemesine yer verildiği,
Bu bağlamda; okul öncesi eğitim kurumlarında çocuklar için düzenlenen eğitim etkinliklerinin aralıksız olmasının küçük çocuk ile eğitici bağlantısının kesintiye uğramamasını zorunlu kılan, yürütülen görevin doğal özelliğinden kaynaklanmakta olduğu ve günlük eğitim etkinliklerinde ders saatinin 50 dakika olarak hesaplanmasının hizmetin özelliği ve niteliği gözönüne alınmak suretiyle belirlendiği,
Her ne kadar davacı tarafından; dava konusu Yönetmeliğin 6. maddesinin 2. fıkrası uyarınca ilköğretim kurumlarında bir ders saati süresinin 40 dakika olduğu ve okul yönetimince teneffüsler için en az 10 dakika ayrıldığı ve bu durumun günde ellişer dakikalık aralıksız 6 etkinlik saati süre ile çalışan okul öncesi öğretmenleri açısından eşitsizliğe neden olduğu iddia edilmekte ise de; görev yaptıkları eğitim kurumlarının tür ve dereceleri ile alanları birbirinden farklı olan öğretmen ve yöneticilerin hem görev ve sorumluluklarının hem de nöbet görevi, ek ders görevi ve ücretlerinin dağıtımı sırasında, gerek kendi aralarında, gerekse birbirleri arasında farklı şekilde düzenlenmesinde eşitlik ilkesine aykırı bir hususun bulunmadığı,
Nitekim; Anayasa Mahkemesi kararlarında da; Anayasa’da kurala bağlanan eşitlik ilkesinin eylemli eşitlik değil, hukuksal eşitlik olduğu, aynı hukuki durumda olanların aynı, farklı hukuki durumda olanların farklı kurallara bağlı tutulmasının eşitlik ilkesini ihlal etmeyeceğinin ifade edildiği,
Yönetmelik hükmünün, “Ancak, ana sınıflarında kayıt alanındaki tüm çocukların kayıtlarının yapılmasına rağmen, ikili eğitim için grup oluşturacak sayıda çocuk bulunamadığı takdirde okulun öğretim şekline uygun olarak normal eğitim de yapılabilir” kısmından, okul öncesi eğitim kurumlarında kural olarak ikili eğitimin yapıldığı ancak ana sınıflarında kayıt alanındaki tüm çocukların kayıtlarının yapılmasına rağmen, ikili eğitim için grup oluşturacak sayıda çocuk bulunamadığı takdirde okulun öğretim şekline uygun olarak normal eğitim de yapılabileceğinin anlaşıldığı; anılan Yönetmelikte ikili eğitimin okul öncesi eğitim ve ilköğretim kurumlarında ayrı gruplarla sabah ve öğleden sonra yapılan eğitim, normal eğitimin ise ilköğretim kurumlarında sabah ve öğleden sonrayı kapsayacak şekilde yapılan eğitim olarak tanımlandığı,
1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nun 20. maddesinde okul öncesi eğitiminin amaç ve görevlerinin Millî eğitimin genel amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak çocukların beden, zihin ve duygu gelişmesini ve iyi alışkanlıklar kazanmasını sağlamak, onları ilk öğretime hazırlamak, şartları elverişsiz çevrelerden ve ailelerden gelen çocuklar için ortak bir yetişme ortamı yaratmak ve çocukların Türkçeyi doğru ve güzel konuşmalarını sağlamak olarak sayıldığı; okul öncesi eğitimin çocukların gelişimi açısından büyük bir ehemmiyete sahip olduğu ve ikili eğitim sistemi ile daha fazla çocuğun bu haktan yararlanmasına imkân sağlandığı anlaşıldığından, dava konusu Yönetmelik hükmünün bu kısmında da kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık görülmediği,
Bu durumda, Kanun hükümleriyle verilen yetki ve görev uyarınca düzenlenen dava konusu Yönetmelik hükmünde kamu yararı ve hizmet gerekleri ile hukuka aykırılık bulunmadığı,
Yönetmeliğin 1. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde yer alan “….talep olması ve okulun imkânlarının yeterli olması hâlinde çocuk sayısı artırabilir.” düzenlemesi yönünden;
26/07/2014 tarih ve 29072 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 6. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde “Bir gruptaki çocuk sayısının 10’dan az, 20’den fazla olmaması esastır. Çocuk sayısı fazla olduğu takdirde ikinci grup oluşturulur. Ancak, her bir grubun azami çocuk sayısı dolmadan yeni grup oluşturulamaz. Tek ana sınıfı ve uygulama sınıflarında ise sınıf kapasitesi dikkate alınarak çocuk sayısı 25’e kadar çıkarılabilir. Eğitim ve öğretim yılı içinde çocuk sayısı 10’un altına düşen gruplar öncelikli olarak diğer gruplarla birleştirilir. Bunun mümkün olmaması durumunda bu gruplar eğitim ve öğretim yılı sonuna kadar eğitimine devam eder.” düzenlemesine yer verilmiş iken; dava konusu edilen Yönetmeliğin 1. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde yapılan değişiklik ile bir gruptaki çocuk sayısının 10’dan az, 20’den fazla olmamasının yine esas kabul edildiği ancak anılan değişiklikle birlikte talep olması ve okulun imkânlarının yeterli olması hâlinde çocuk sayısını artırılabilme imkânının sağlandığı ve tek ana sınıfı ve uygulama sınıflarında çocuk sayısının 25’e kadar çıkarılmasına ilişkin hükmün kaldırıldığı,
Anılan Yönetmelik hükmü yönünden; davalı idarece, 2016-2017 eğitim öğretim yılı istatistiklerine göre Türkiye’de bir okul öncesi öğretmenine düşen öğrenci sayısının ortalama 17.8 olduğu, bu genel ortalamaya rağmen çağ nüfusunun yoğun, fiziki mekanların yetersiz olduğu yerleşim yerlerinde bir öğretmene düşen öğrenci sayısının 30’a kadar çıkabildiği, nüfusun seyrek olduğu yerleşim yerlerinde ise bir öğretmene 10-11 öğrencinin düştüğü yerlerin de olduğunun savunulduğu,
Bu bağlamda; anılan Yönetmelik hükmünde bir sınıfta ideal olarak olması gereken öğrenci sayısının en az 10 ve en fazla 20 olarak belirlendiği görülmekle birlikte, matematiksel olarak çocuk sayısının fazla olduğu ancak yeni grup oluşturmaya yetecek kadar azami çocuk sayısının dolmadığı veya fiziki mekan yönünden yetersizliğin olduğu durumlar dikkate alındığında; talep olması ve okulun imkânlarının yeterli olması hâlinde çocuk sayısının artırılabilmesine ilişkin dava konusu düzenlemenin okul öncesi eğitim çağındaki çocukların eğitim hakkından yararlanabilmesine imkân sağladığı anlaşıldığından, anılan düzenlemede kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık görülmediği,
Yönetmeliğin 1. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi yönünden;
Anılan düzenleme ile bu fıkranın (b) bendinde belirtilen sayıda başvuru olması hâlinde; iki ayı geçmemek üzere yaz aylarında da isteğe bağlı olarak eğitim yapılabileceği ve bu eğitime sadece okul öncesi eğitimden yararlanamayan çocukların kaydedileceği dikkate alındığında, anılan düzenlemenin okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmak ve geliştirmek amacıyla yapıldığı ve bu çağdaki tüm çocukların okul öncesi eğitim almış olarak ilkokul birinci sınıfa başlamalarını amaçladığı, bu bağlamda anılan düzenlemede kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık görülmediği, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, ilköğretim kurumlarında eğitim gören ve yaş olarak daha büyük olan çocukların ders saatleri kırkar dakika olarak belirlenmişken; okul öncesi eğitim kurumlarında etkinlik saatlerinin ellişer dakika olarak belirlenmesinin okul öncesi eğitim alan çocukların gelişimsel dönemine uygun olmadığı; hüküm gereği, okul öncesi eğitim kurumlarında çalışan öğretmenlerin, aralıksız saatlerce çalışmak zorunda olduğu, bu durumun iş veriminin düşmesine ve okul öncesi eğitim alan çocukların eğitim kalitesinin olumsuz yönde etkilenmesine sebebiyet verdiği, öğretmenlerin eğitimi aralıksız olarak gerçekleştirmelerine rağmen bu durumdan kaynaklı ek ders ücret farkı alamadığı, Yönetmeliğin 1. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde 10/07/2019 tarih ve 30827 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile değişiklik yapıldığı, getirilen düzenlemenin bu davadaki haklılıklarını ortaya koyduğu;
Bir gruptaki çocuk sayısının 20’den fazla olmasının eğitim ve öğretimin aksamasına sebep olabileceği, ayrıca düzenlemede çocuk sayısının arttırılabileceği ifade edilerek bu hususta bir sınırlama getirilmediği ve idareye sınırsız bir takdir hakkı tanındığı, dava konusu düzenlemenin Anayasa’da güvence altına alınmış olan eğitim ve öğrenim hakkının engellenmesine ve keyfi uygulamalara yol açabileceğinden hukuka aykırı olduğu,
Yönetmeliğin 1. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin, 10/07/2019 tarih ve 30827 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile yürürlükten kaldırıldığı, bu durumun davadaki haklılıklarını ortaya koyduğu; 222 sayılı Kanun’un 43/(a) ve 657 sayılı Kanun’un 103. maddesi hükümlerine aykırı olduğu, diğer okullarda yaz tatili devam ederken sadece okul öncesinin ayrı tutularak farklı bir düzenleme yapılmasının hem eşitlik ilkesine hem de eğitim-öğretimde uygulama birliği anlayışına aykırılık arz ettiği, ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, “günde ellişer dakikalık süre ile” ve “aralıksız” ibarelerinin önceki Yönetmelik’te de mevcut olduğu, okulda sadece sınıf içinde öğretim yapılmadığı, asıl amacın eğitim olduğu ve okulun her alanında ve her zaman yapıldığı, sınıf öğretmenlerinin teneffüste yaptıkları nöbet görevinin de eğitim faaliyetinin bir gereği olduğu, bir eşitsizlikten bahsetmenin mümkün olmadığı; amacın bir günde bir dersliğin iki ayrı grup tarafından kullanılması ve daha çok çocuğun okul öncesi eğitimden yararlanmasına imkân sağlayarak okullaşma oranını yükseltmek olduğu; Millî Eğitim Bakanlığının asli görevi olan eğitimin, öncelikli olarak düşünüldüğü, bakım ve gözetim hizmetlerinin eğitim hizmetlerinin önüne geçmesinin engellendiği; okul öncesi eğitim çağındaki çocukların yaş ve gelişimsel özellikleri sebebiyle yeterince öz bakım becerisine sahip olmadıklarından öğretmenlerin çocuklardan bağımsız olarak teneffüs yapmalarının mümkün olmadığı;
Yapılan düzenleme ile tek ana sınıfı ve uygulama sınıflarında çocuk sayısının 25’e kadar çıkarılmasına ilişkin hüküm kaldırılarak imkânları ve donanımları daha iyi durumda olan bağımsız anaokullarına da çocuk sayısını, azami çocuk sayısını aşmamak kaydıyla artırma imkânının sağlandığı, ancak her bir grubun azami çocuk sayısı dolmadan yeni bir grup oluşturulamayacağı, çocuk sayısı fazla olduğu takdirde ikinci grup oluşturulacağı,
Daha çok çocuğun okul öncesi eğitimden yararlanmasına imkân sağlamak, okul öncesi eğitim çağındaki tüm çocukların okul öncesi eğitim almış olarak ilkokul birinci sınıfa başlamalarını sağlamak amacıyla istekli velilerin ve okul öncesi eğitimi almamış çocuklarının bu eğitimden yararlandırılması amacıyla yaz aylarında da okul öncesi eğitiminin yapıldığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Müşterek Kurul kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Sekizinci ve Onikinci Daireleri Müşterek Kurulunun temyize konu 27/06/2019 tarih ve E:2015/10035, K:2019/6171 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 28/12/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.