Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2019/3102 E. 2020/2720 K. 25.11.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/3102 E.  ,  2020/2720 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/3102
Karar No : 2020/2720

TEMYİZ EDEN (DAVALILAR): 1… Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri Av. …
2- … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onikinci Dairesinin 23/05/2019 tarih ve E:2018/8185, K:2019/4001 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 06/11/2008 tarih ve 27046 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin Geçici 2. maddesinin 4. fıkrasının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onikinci Dairesinin 23/05/2019 tarih ve E:2018/8185, K:2019/4001 sayılı kararıyla;
3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’la, Türk Vatandaşlarının, Türk Vatandaşı olarak yurt dışında geçen hizmet sürelerinin sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilmek suretiyle, emekli olabilmelerine imkan sağlandığı,
2008 yılında 5754 sayılı Kanun’la, 3201 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 6. maddeyle de, 01/01/1989 tarihinden 08/05/2008 tarihine kadar zorunlu göçe tabi tutulan ve Türk Vatandaşı olup Türkiye’de ikamet edenlerin, yurt dışında geçen çalışma sürelerinin yaşlılık aylığı bağlanmasında sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilmesinin öngörüldüğü,
5754 sayılı Kanun’la getirilen bu yasal düzenleme sonrasında, Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin yürürlüğe konulduğu ve Yönetmeliğin Geçici 2. maddesinde de, zorunlu göçe tabi tutulanların borçlanma işlemlerine ilişkin usul ve esaslara yer verildiği,
Anılan Yönetmeliğin Geçici 2. maddesinin, dava konusu olan 4. fıkrasıyla, borçlanma talebinde bulunanlardan “2510 veya 5543 sayılı İskan Kanunlarına istinaden Bakanlar Kurulu kararıyla Türk Vatandaşlığa alınmış olmak” şartının aranması ve bu koşulun da söz konusu ibarenin işlenmiş olduğu “nüfus kayıtlarıyla” veya “nüfus kayıt örneğiyle” yahut “uyrukluk ve aile kütüğüne kayıt bildirgesiyle” ispat edilmesinin öngörüldüğü, Yönetmelik’teki bu düzenlemeyle, sadece 2510 veya 5543 sayılı İskan Kanunları uyarınca Türk Vatandaşlığına geçenlerin zorunlu göçe tabi tutulduklarının kabul edildiği,
Yönetmeliğin göndermede bulunduğu 2510 sayılı İskan Kanunu ve bu Kanun’un yerine yürürlüğe konulan 5543 sayılı İskan Kanunu’nda, göçmenlerin, Bakanlar Kurulu kararıyla Türk Vatandaşlığına alınmasının öngörüldüğü,
Ayrıca, 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 7. maddesinde “Türk soyundan olanların” ve bu Kanunun yerine yürürlüğe konulan 5901 sayılı Kanun’un 12. maddesiyle de, “göçmen olarak kabul edilen kişilerin” Bakanlar Kurulu kararıyla Türk Vatandaşlığına alınabileceklerinin belirtildiği,
Diğer taraftan, Anayasa’nın 124. maddesinin ilk fıkrasında, Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabileceğinin belirtildiği,
İdarelerce kanunla belirlenen konularda ve yasa ile verilen yetki ve çizilen sınırlar içinde kalmak koşuluyla yönetmelikle veya diğer düzenleyici işlemlerle, düzenleme yapılabileceği ancak normlar hiyerarşisi gereği alt hukuk normunun, dayanağı olan üst hukuk normlarına aykırı biçimde onları genişleten veya daraltan nitelikte olamayacağı,
Buna göre, 3201 sayılı Kanun’un Geçici 6. maddesiyle, 01/01/1989 tarihinden 08/05/2008 tarihine kadar zorunlu göçe tabi tutulan ve Türk Vatandaşı olanların yurt dışında geçen sürelerinin, borçlandırılmak suretiyle, sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilerek emekli olabilmelerine imkan sağlandığı, bu düzenlemeyle borçlanma hükümlerinden yararlanılabilmesinin temel koşulunun ise, “Türk Vatandaşı olmak” ve “01/01/1989- 08/05/2008 tarihleri arasında zorunlu göçe tabi tutulmak” olarak belirlendiği, öte yandan göçmenlerin, 2510 ve 5543 sayılı İskan Kanunları ile Türk Vatandaşlığına alınmaları mümkün olduğu gibi, 403 sayılı ve 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunlarıyla da vatandaşlığa kabullerinin mümkün bulunduğu; dolayısıyla zorunlu göçe tabi tutulanların İskan Kanunlarından yararlanmaksızın, Türk Vatandaşlığı Kanunları hükümlerine göre de Türk Vatandaşlığına alınabilmeleri mümkün olduğu halde, dava konusu düzenlemede sadece 2510 ve 5543 sayılı İskan Kanunları uyarınca Türk Vatandaşlığına alınanların borçlanma hükümlerinden yararlanabilmelerinin öngörüldüğü, 3201 sayılı Kanun’un Geçici 6. maddesinde ise Türk Vatandaşlığının İskan Kanunlarına göre elde edilmesi gerektiği yönünde herhangi bir sınırlama getirilmediği dikkate alındığında, dava konusu düzenlemenin üst hukuk normu olan Kanun hükmünü daraltacak nitelikte olduğu ve Kanun’da öngörülmeyen ek koşullar getirmek suretiyle, borçlanma hükümlerinden yararlanacakların sınırlandırıldığının anlaşıldığı, bu nedenle dava konusu düzenlemenin üst hukuk normuna aykırılık teşkil ettiği,
Öte yandan, İskan Kanunlarından yararlanan ve yine bu Kanun hükümlerine göre Türk Vatandaşlığına alınanların, zorunlu göçe tabi tutulduklarının kabul edilmesi mümkün olmakla birlikte, İskan Kanunları yerine Türk Vatandaşlığı Kanununa göre, vatandaşlığa alınanların zorunlu göçe tabi tutulup tutulmadıklarının ise, sadece “nüfus kayıtlarıyla” veya “nüfus kayıt örneğiyle” yahut “uyrukluk ve aile kütüğüne kayıt bildirgesiyle” değil, bu hususta ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından (İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, Emniyet Genel Müdürlüğü gibi) temin edilecek diğer bilgi ve belgelerle de ortaya konulabileceğinin açık olduğu,
Kaldı ki, işbu dava açıldıktan sonra yürürlüğe konulan Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının 08/06/2011 tarih ve 2011/48 sayılı Genelgesi’nin 6. bölümünün 4. paragrafının son cümlesinde de, dava konusu düzenlemeden farklı olarak, zorunlu göçe tabi tutulduklarına ilişkin kamu kurum ve kuruluşlarından temin edilecek bir belgenin Kuruma ibrazı halinde de, borçlanma işleminin sonuçlandırılacağının belirtildiği,
Bu durumda, 3201 sayılı Kanun’un Geçici 6. maddesindeki borçlanma hükümlerinden yararlanmak isteyenlerden “2510 veya 5543 sayılı İskan Kanunlarına istinaden Bakanlar Kurulu kararıyla Türk Vatandaşlığa alınmış olmak” şartının aranmasını öngören Yönetmeliğin dava konusu Geçici 2. maddesinin 4. fıkrasında hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle düzenlemenin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı idareler tarafından, 3201 sayılı Kanun’un Geçici 2. maddesi uyarınca, sadece zorunlu göç ile Türkiye’ye gelen vatandaşların yurt dışındaki hizmet sürelerini borçlanmalarına imkan tanındığı, 06/11/2008 tarih ve 27046 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin Geçici 2. maddesinin dava konusu 4. fıkrasında yer alan düzenlemenin, Türk vatandaşlığına geçenlerin zorunlu göçe tabi tutulduklarını nasıl belgelendireceklerinin ispatına ilişkin olduğu, “… Bakanlar Kurulu Kararı ve 2510 veya 5543 sayılı İskan Kanununa istinaden Türk vatandaşlığına alınmıştır.” yolundaki düzenlemenin, 2510 veya 5543 sayılı İskan Kanunlarına istinaden vatandaşlığına alınanların, zorunlu göçe tabi tutulduklarını başka belge ibrazına ihtiyaç duymadan müracaat edebilmelerine yönelik kolaylaştırıcı nitelikte bir kural olduğu, anılan düzenlemenin üst hukuk normu olan kanun hükümlerini daraltacak nitelik taşımadığı, 08/08/2011 tarih ve 2011/48 sayılı Genelge’nin 6. maddesinin 4. fıkrasında da belirtildiği üzere, zorunlu göçe tabi tutulan ve yurt dışında geçen sürelerini borçlanmak isteyen vatandaşlar tarafından, kamu kurum ve kuruluşlarından temin edilecek bir belgenin Kuruma ibrazı halinde de borçlanma işlemlerinin sonuçlandırıldığı, dava konusu düzenlemenin iptali yolunda verilen Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin kısmen kabulü ile Daire kararının, dava konusu düzenlemenin 1. cümlesinin iptaline ilişkin kısmının bozulması, temyiz istemlerinin kısmen reddi ile Daire kararının, diğer kısımlarının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı idarelerden … Bakanlığının yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddine,
2.Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Danıştay Onikinci Dairesinin temyize konu 23/05/2019 tarih ve E:2018/8185, K:2019/4001 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 25/11/2020 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’un geçici 6. maddesiyle, 01/01/1989 tarihinden 08/05/2008 tarihine kadar zorunlu göçe tabi tutulan ve Türk vatandaşı olup Türkiye’de ikamet edenlerin, yurt dışında geçen çalışma sürelerinin yaşlılık aylığı bağlanmasında sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilmesi öngörülmüştür.
Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin zorunlu göçe tabi tutulanların borçlanma işlemlerine ilişkin usul ve esaslarını düzenleyen geçici 2. maddesinin, dava konusu olan 4. fıkrasıyla, borçlanma talebinde bulunanların, zorunlu göçe tabi tutulduklarının ne şekilde belgelendirileceğine ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.
3201 sayılı Kanun’un geçici 6. maddesiyle getirilen ve yurt dışındaki hizmet sürelerinin borçlanılabilmesine imkan veren düzenlemeden, sadece zorunlu göç ile Türkiye’ye gelmiş Türk vatandaşlarının yararlanabileceği anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, 3201 sayılı Kanun’un geçici 6. maddesinin uygulanması bakımından, zorunlu göç koşulunun belgelendirilmesine ilişkin usul ve esasları düzenleyen dava konusu düzenlemede, hukuka ve dayanağı olan üst hukuk normuna aykırılık görülmediğinden, temyiz istemlerinin kabulü ile temyize konu Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.