Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2019/2866 E. 2020/1762 K. 08.10.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/2866 E.  ,  2020/1762 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/2866
Karar No : 2020/1762

TEMYİZ EDENLER :1- (DAVACI): … Sendikası
VEKİLİ: Av. …
2- (DAVALI): … Bakanlığı-…
VEKİLİ: Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onikinci ve İkinci Daireleri Müşterek Kurulunun 11/06/2019 tarih ve E:2016/7344, K:2019/4306 sayılı kararının aleyhlerine olan kısımlarının, taraflarca karşılıklı olarak temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 03/08/2016 tarih ve 29790 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmeliğin, 4. maddesinin (g) bendinde yer alan “sözlü sınava çağrılıp başarılı olanlar arasından süreli olarak” ibaresinin, yine aynı maddenin (ğ) bendinde yer alan “Sözlü sınav: Milli Eğitim Bakanlığınca sözleşmeli öğretmen adaylarına yönelik yapılan merkezi sınavı” ibaresinin; 7. maddesinde yer alan “sözlü sınav, sınav sonuçlarının açıklanmasına yönelik süreler, itiraz süreleri” ibaresinin; 9., 10., 11., 12., 13. maddelerinin; 14. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Sözlü sınav sonrasında….atanmak üzere tercih hakkı kazananların….sözlü sınav sonuçlarının kesinleştiği tarihten itibaren” ibarelerinin; 15. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Sözlü sınavda 60 ve üzerinde puan alanlardan….sözlü sınav puanı üstünlüğüne göre” ibaresinin, yine aynı maddenin beşinci fıkrasında yer alan “sözlü sınav sonuçlarının kesinleştiği tarihten itibaren” ibaresinin; 18. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Sözleşmeli öğretmenlerin sözleşmeleri, görev yaptıkları il içinde ihtiyaç olmaması ya da öğretmenlerin bu fıkraya göre yapılması öngörülen görev yeri değişikliğini kabul etmemeleri halinde sona erer.” ibaresinin; 19. maddesinde yer alan “Öğretmen kadrolarına atananlar aynı yerde en az iki yıl daha görev yapar.” ibaresinin; 22. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğine göre her yıl yapılacak performans değerlendirmesinde başarılı olamayanların” ibaresinin; 25. maddesinde yer alan “Bu süre dört yılı geçemez.” ibaresinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onikinci ve İkinci Daireleri Müşterek Kurulunun 11/06/2019 tarih ve E:2016/7344, K:2019/4306 sayılı kararıyla;
Dava konusu Yönetmeliğin “Sözlü sınav komisyonunun oluşumu” başlıklı 9. maddesi yönünden;
Dava konusu Yönetmeliğin 9. maddesinin birinci fıkrasında; “Sözlü sınav komisyonu; Bakan veya görevlendireceği birim amiri tarafından belirlenen kamu görevlilerinden oluşacak bir başkan, iki asıl ve ihtiyaç duyulduğunda değerlendirilmek üzere iki yedek üyeden oluşur. Yedek üyeler, sınav merkezlerinde oluşturulan yedek üye havuzunda görevlendirilir.” hükmünün yer aldığı,
Sözlü sınavın, bilgi ölçme amacıyla yapılan, ayrıca adayın bilgi yanında mesleki ehliyete yönelik diğer özel niteliklere de sahip olup olmadığı yönünden değerlendirmeye tabi tutulacağı bir sınav olduğu,
Dolayısıyla sözlü sınavı yapacak olan komisyon üyelerinin öğretmenlik mesleği ile ilgili belirli bir birikime sahip olması gerektiği; bu bağlamda Bakan veya görevlendireceği birim amiri tarafından belirlenecek sözlü sınav komisyonu başkan ve üyelerin niteliklerinin açık bir şekilde düzenlenmesi gerekirken, herhangi bir kamu görevlisinin görevlendirilmesine imkan veren düzenlemede hukuka ve hizmet gereklerine uyarlık bulunmadığı,
Dava konusu Yönetmeliğin “Sözlü sınav konuları ve ağırlıkları” başlıklı 11. maddesi yönünden;
Dava konusu Yönetmeliğin 11. maddesinde;
“(1) Sözlü sınav konuları ve ağırlıkları şunlardır:
a) Bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücü: %25,
b) İletişim becerileri, özgüveni ve ikna kabiliyeti: %25,
c) Bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığı: %25,
ç) Topluluk önünde temsil yeteneği ve eğitimcilik nitelikleri: %25.” düzenlemesine yer verildiği,
Davranış ve düşüncelere ilişkin bilgi edinme amacıyla bir kişiyle yapılan sorulu cevaplı görüşme olan mülakatın, kamu görevlerine girişte yapılan yazılı sınavı tamamlayıcı nitelikte olduğu, yazılı sınavla bilgisi ölçülen kişilerin, adayın mesleğe uygun tavır ve davranışlara, yeteneğe ve kültürel birikime sahip olup olmadığını belirlemek amacıyla yapıldığı,
Sözlü sınavın ise, amacı bakımından yazılı sınava benzediği, bilgi ölçme amacıyla yapıldığı ancak sözlü sınava ilişkin benzer düzenlemelere yer veren bazı yasa ve yönetmeliklerde sözlü sınava tabi tutulacak adayların bilgi yanında mesleki ehliyete yönelik diğer özel niteliklere de sahip olunup olunmadığı yönünden değerlendirmeye tabi tutulacağına ilişkin düzenlemelere yer verildiği, dolayısıyla yazılı sınavın tamamlayıcısı olan sözlü sınavın ölçme ve değerlendirme bakımından mülakatı da kapsadığı sonucuna varıldığı,
Bu durumda, dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan Kanun Hükmünde Kararname hükmünde açıkça “sözlü sınav” şeklinde yapılan düzenlemeye uygun olarak Yönetmeliğin 11. maddesinin başlığında da “sözlü sınav” ibaresine yer verildiği halde, madde içeriğinde sadece mülakata yönelik değerlendirmelere yer verildiği, sözlü sınavın amacı olan bilgi ölçmeye yönelik hususlara yer verilmediğinden anılan maddede bu nedenle hukuka uyarlık bulunmadığı,
Dava konusu Yönetmeliğin “İhtiyaç fazlası öğretmenlerin yer değiştirmeleri” başlıklı 18. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Sözleşmeli öğretmenlerin sözleşmeleri, görev yaptıkları il içinde alanında ihtiyaç olmaması…” ibaresi yönünden;
Dava konusu Yönetmelik’in öncelikle kalkınmada birinci derecede öncelikli yörelerde olmak üzere Millî Eğitim Bakanlığının boş öğretmen norm kadrosu bulunan örgün ve yaygın eğitim kurumlarında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. maddesinin (B) fıkrası kapsamında sözleşmeli öğretmen istihdamına ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla, söz konusu sözleşmeli öğretmenleri kapsayacak şekilde ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 25/08/2011 tarih ve 652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 06/06/1978 tarih ve 78/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslarda yer alan hükümlere dayanılarak hazırlandığı,
Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esasların “Sözleşmenin feshi” başlıklı Ek 6. maddesinin dava konusu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihteki düzenlemesinde; Sözleşmenin kamu kurum ve kuruluşunca tek taraflı feshedilebileceği hallerin; “Personelin;
a) İşe alınma açısından gerekli olan niteliklerden herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması,
b) İşe alınma açısından gerekli olan niteliklerden herhangi birini sonradan kaybetmesi,
c) Sözleşme dönemi içerisinde mazeretsiz ve kesintisiz üç gün veya toplam on gün süreyle görevine gelmemesi,
ç)Hizmet sözleşmesinde belirtilen koşullara uymaması nedeniyle bağlı bulundukları yöneticileri tarafından yazılı olarak uyarılmasına rağmen söz konusu koşullara uymama halinin tekrarlanması,(Danıştay Onikinci Dairesinin 10/12/2014 tarihli ve E:2011/6048, K:2014/8538 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.)
d) Hizmetinin gerektirdiği pozisyona ihtiyaç kalmaması,
e) Bir proje kapsamında işe alınması durumunda istihdam edildiği projenin tamamının veya proje bölümlerinin sözleşmede öngörülen süreden önce tamamlanması” olarak kurala bağlandığı,
Sözleşmeli öğretmen olarak atanabilmek için, KPSS için belirlenen taban puan veya daha yüksek puan almak, sözlüde başarılı sayılmak, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. maddesinde belirtilen genel şartları taşımanın yanında bazı özel şartları haiz olmak gibi birtakım koşulların sağlanmasının gerekli olması göz önüne alındığında, sözleşmeli öğretmenlerin görev yaptığı il içinde alanında ihtiyaç bulunmaması durumunda, ihtiyaç olan ve sözleşmeli öğretmen istihdam edilebilecek illerde istihdam edilmesi hakkaniyet gereği olup, salt olarak görev yaptıkları il içinde alanında ihtiyaç olmadığı gerekçesiyle sözleşmesinin feshedilebileceğine ilişkin düzenlemede hukuka uyarlık görülmediği,
Dava konusu Yönetmeliğin 4. maddesinin (g), (ğ), bentleri, 7., 10., 12., 13., maddeleri, 9. maddesinin ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı fıkraları, 14. maddesinin birinci fıkrası, 15. maddesinin birinci ve beşinci fıkraları, 19. maddesi, 22. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi ve 25. maddesi yönünden;
652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin, 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile eklenen ve 6755 sayılı Kanun’un 4. maddesiyle değiştirilerek kabul edilen Ek 4. maddesinde, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/B maddesi kapsamında sözleşmeli öğretmen istihdam edilebileceğinin belirtildiği; sözleşmeli öğretmenlerin, KPSS puan sırasına konulmak kaydıyla alım yapılacak her bir pozisyonun üç katına kadar aday arasından Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılacak sözlü sınav başarı sırasına göre atanacakları, mazerete bağlı yer değiştirmelerde bu madde uyarınca istihdam edilen öğretmenin eşinin bu öğretmene tabi olacağı, sözleşmeli öğretmenlerin, aday öğretmenler için öngörülen adaylık sürecine tabi tutulacakları, sözleşmeli öğretmenlerden sözleşme gereği dört yıllık çalışma süresini tamamlayanların talepleri halinde bulundukları yerde öğretmen kadrolarına atanacakları, öğretmen kadrolarına atananların aynı yerde en az iki yıl daha görev yapacağının düzenlendiği,
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, 06/06/1978 tarih ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslara dayanılarak hazırlanan Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmeliğin dava konusu edilen 4. maddesinin (g) bendinde yer alan “sözlü sınava çağrılıp başarılı olanlar arasından süreli olarak” ibaresinde, yine aynı maddenin (ğ) bendinde yer alan “Sözlü sınav: Milli Eğitim Bakanlığınca sözleşmeli öğretmen adaylarına yönelik yapılan merkezi sınavı” ibaresinde; 7. maddesinde yer alan “sözlü sınav, sınav sonuçlarının açıklanmasına yönelik süreler, itiraz süreleri” ibaresinde; 10., 12., 13. maddelerinde; 9. maddesinin ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı fıkralarında, 14. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Sözlü sınav sonrasında….atanmak üzere tercih hakkı kazananların….sözlü sınav sonuçlarının kesinleştiği tarihten itibaren” ibaresinde; 15. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Sözlü sınavda 60 ve üzerinde puan alanlardan….sözlü sınav puanı üstünlüğüne göre” ibaresinde, yine aynı maddenin beşinci fıkrasında yer alan “sözlü sınav sonuçlarının kesinleştiği tarihten itibaren” ibaresinde; 19. maddesinde yer alan “Öğretmen kadrolarına atananlar aynı yerde en az iki yıl daha görev yapar.” ibaresinde; 22. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğine göre her yıl yapılacak performans değerlendirmesinde başarılı olamayanların” ibaresinde; 25. maddesinde yer alan “Bu süre dört yılı geçemez.” ibaresinde üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle,
Dava konusu Yönetmeliğin 9. maddesinin birinci fıkrasının, 11. maddesinin ve 18. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Sözleşmeli öğretmenlerin sözleşmeleri, görev yaptıkları il içinde alanında ihtiyaç olmaması….” ibaresinin iptaline; dava konusu edilen diğer maddeler, fıkralar ve ibareler yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, dava konusu Yönetmeliğin ve öğretmenlerin sözleşmeli olarak istihdam edilmelerinin yasal dayanağının olmadığı, sözlü sınavın, yargısal denetime elverişli olmaması nedeniyle eşitlik ve liyakat ilkeleri ile yönetimin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğuna ilişkin anayasal kurala aykırı olduğu, Yönetmelik hükümlerinin hukuka ve kamu yararına aykırılık teşkil ettiği; bu nedenle davanın reddine ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, Müşterek Kurul kararının aleyhine olan kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
Davalı idare tarafından, Danıştay Onikinci ve İkinci Daireleri Müşterek Kurulunun kararının davanın reddine yönelik kısmının usul ve hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Müşterek Kurul kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

İLGİLİ MEVZUAT :
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/B maddesinde; Millî Eğitim Bakanlığında norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması hallerinde öğretmenlerin sözleşme ile istihdam edilebilecekleri kurala bağlanmıştır.
652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’ye 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile eklenen ve 6755 sayılı Kanun’un 4. maddesiyle değiştirilerek kabul edilen Ek 4. maddesinde; “Öncelikle kalkınmada birinci derecede öncelikli yörelerde olmak üzere Bakanlığın boş öğretmen norm kadrosu bulunan örgün ve yaygın eğitim kurumlarında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrası kapsamında sözleşmeli öğretmen istihdam edilebilir.
(2) Sözleşmeli öğretmenler, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde öngörülen genel şartlar ile öğretmen kadrosuna atanabilmek için aranan özel şartları taşıyanlardan Kamu Personel Seçme Sınavı puan sırasına konulmak kaydıyla alım yapılacak her bir pozisyonun üç katına kadar aday arasından Bakanlık tarafından yapılacak sözlü sınav başarı sırasına göre atanır. Sözleşmeli öğretmenliğe yapılan atama, sözleşmenin imzalanmasıyla geçerlilik kazanır. Sözleşme, imzalanmadan herhangi bir hak doğurmaz.
(3) Bu madde uyarınca atanan sözleşmeli öğretmenler dört yıl süreyle başka bir yere atanamaz. Aile birliği mazeretine bağlı yer değiştirmelerde bu madde uyarınca istihdam edilen öğretmenin eşi bu öğretmene tabidir. Sözleşmeli öğretmenler, aday öğretmenler için öngörülen adaylık sürecine tabi tutulur. Sözleşmeli öğretmenlerden sözleşme gereği dört yıllık çalışma süresini tamamlayanlar talepleri halinde bulundukları yerde öğretmen kadrolarına atanır. Öğretmen kadrolarına atananlar, aynı yerde en az iki yıl daha görev yapar, bunlar hakkında adaylık hükümleri uygulanmaz.
(4) Bu madde hükümlerine göre öğretmen kadrolarına atananların, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrası uyarınca sözleşmeli öğretmen pozisyonlarında geçirdikleri hizmet süreleri, öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri dereceleri aşmamak kaydıyla kazanılmış hak aylık derece ve kademelerinin tespitinde değerlendirilir. Bunlar, atandıkları kadronun mali ve sosyal haklarına göreve başladığı tarihi takip eden aybaşından itibaren hak kazanır ve önceki pozisyonlarında aldıkları mali ve sosyal haklar hakkında herhangi bir mahsuplaşma yapılmaz.
(5) Bu madde kapsamında öğretmen kadrolarına atananlara iş sonu tazminatı ödenmez. Bu personelin önceden iş sonu tazminatı ödenmiş süreleri hariç, iş sonu tazminatına esas olan toplam hizmet süreleri, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu uyarınca ödenecek emekli ikramiyesine esas toplam hizmet süresinin hesabında dikkate alınır.
(6) Bu madde kapsamında sözleşmeli öğretmenlerin atanacağı öğretmen kadroları, 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli cetvellerde yer alan sınıf, unvan ve derecelerine uygun olmak şartıyla, başka bir işleme gerek kalmaksızın atama işleminin yapıldığı tarih itibarıyla ihdas edilerek Millî Eğitim Bakanlığının 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli cetvellerinin ilgili bölümlerine eklenmiş ve öğretmen kadrolarına atananların pozisyonları başka bir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır. İhdas edilen kadrolar ile iptal edilen pozisyonlar; unvanı, sınıfı, adedi, derecesi, teşkilatı ve birimi belirtilmek suretiyle atama tarihinden itibaren iki ay içinde Maliye Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.
(7)Sözleşmeli öğretmenliğe atanacakların başvuruları, sözlü sınava alınacakların belirlenmesi, sözlü sınav konuları, sözlü sınavın usul ve esasları, atanmaları ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer hususlar Millî Eğitim Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle düzenlenir.” düzenlemesi yer almaktadır.
652 sayılı KHK’nın Ek-4. maddesinin yedinci fıkrasına dayanılarak hazırlanan ve 03/08/2016 tarih ve 29790 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmelik”in “İhtiyaç fazlası sözleşmeli öğretmenlerin yer değiştirmeleri” başlıklı 18. maddesinde ise; “(1) Eğitim kurumu ve/veya bölüm kapanması, program değişikliği, Bakanlığın öğretmenliğe atanacakların tespitine ilişkin kararıyla bazı derslerin kaldırılması veya istihdam alanının daralması gibi nedenlerle öğretmen fazlalığı oluşması hâlinde, öncelikle sözleşmeli öğretmenler ihtiyaç fazlası öğretmen olarak değerlendirilir.
(2) İhtiyaç fazlası konumda bulunan sözleşmeli öğretmenler, istekleri ve tercihleri de dikkate alınmak suretiyle atamaya esas puan üstünlüğüne göre il içinde alanlarına uygun eğitim kurumlarına valiliklerce atanır. Sözleşmeli öğretmenlerin sözleşmeleri, görev yaptıkları il içinde alanında ihtiyaç olmaması ya da öğretmenlerin bu fıkraya göre yapılması öngörülen görev yeri değişikliğini kabul etmemeleri hâlinde sona erer.” düzenlemesi mevcuttur.
06/06/1978 tarih ve 78/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esasların “Sözleşmenin feshi” başlıklı Ek 6. maddesinin dava konusu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihteki düzenlemesinde; “Personelin;
a) İşe alınma açısından gerekli olan niteliklerden herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması,
b) İşe alınma açısından gerekli olan niteliklerden herhangi birini sonradan kaybetmesi,
c) Sözleşme dönemi içerisinde mazeretsiz ve kesintisiz üç gün veya toplam on gün süreyle görevine gelmemesi,
ç)Hizmet sözleşmesinde belirtilen koşullara uymaması nedeniyle bağlı bulundukları yöneticileri tarafından yazılı olarak uyarılmasına rağmen söz konusu koşullara uymama halinin tekrarlanması,(Danıştay Onikinci Dairesinin 10/12/2014 tarih ve E:2011/6048, K:2014/8538 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.)
d) Hizmetinin gerektirdiği pozisyona ihtiyaç kalmaması,
e) Bir proje kapsamında işe alınması durumunda istihdam edildiği projenin tamamının veya proje bölümlerinin sözleşmede öngörülen süreden önce tamamlanması” halleri, sözleşmenin kamu kurum ve kuruluşunca tek taraflı feshedilebileceği haller olarak düzenlenmiştir.
Öte yandan, Anayasa’nın “Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması” başlıklı 141. maddesinde”…Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır…” hükmü yer almış,
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, idari işlemlerin; yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurları yönünden yargısal denetime tabi tutulacağı vurgulanmış; 24. maddesinde ise, kararda bulunacak hususlar sıralanarak (e) bendinde, kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesinin ve hükmün kararda belirtileceği kuralına yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu Yönetmeliğin 9. maddesinin birinci fıkrası ve 11. maddesi yönünden;
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Danıştay Onikinci ve İkinci Daireleri Müşterek Kurulu kararının, anılan düzenlemelerin iptaline ilişkin kısmı, aynı gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup davalı idarece temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın anılan kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Dava konusu Yönetmeliğin “İhtiyaç fazlası öğretmenlerin yer değiştirmeleri” başlıklı 18. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Sözleşmeli öğretmenlerin sözleşmeleri, görev yaptıkları il içinde alanında ihtiyaç olmaması…” ibaresi yönünden;
652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek-4. maddesinde, öncelikle kalkınmada birinci derecede öncelikli yörelerde olmak üzere Milli Eğitim Bakanlığının boş öğretmen norm kadrosu bulunan örgün ve yaygın eğitim kurumlarında, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. maddesinin (B) fıkrası kapsamında sözleşmeli öğretmen istihdam edebileceği düzenlenmiştir.
Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esasların “Sözleşmenin feshi” başlıklı Ek 6. maddesinin (d) bendinde, “Hizmetin gerektirdiği pozisyona ihtiyaç kalmaması” durumunda sözleşmenin tek taraflı olarak feshedilebileceği belirtilmiştir.
Dava konusu Yönetmelik maddesinde de, sözleşmeli öğretmenin görev yaptığı il içinde, alanında ihtiyaç olmaması durumunda sözleşmesinin sona ereceği hüküm altına alınmış, böylelikle sözleşmeli öğretmenin, hizmetinin gerektirdiği pozisyona ihtiyaç kalmaması halinde sözleşmesinin sona ereceği öngörülmüştür.
Bu durumda, dava konusu ibarede üst hukuk normlarına aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Dava konusu Yönetmeliğin 4. maddesinin (g), (ğ), bentleri, 7., 10., 12., 13., maddeleri, 9. maddesinin ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı fıkraları, 14. maddesinin birinci fıkrası, 15. maddesinin birinci ve beşinci fıkraları, 19. maddesi, 22. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi ve 25. maddesi yönünden;
Anayasa’nın 141. maddesinin üçüncü fıkrası ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 24. maddesi dikkate alındığında idari yargı yerlerince idari işlemlerin yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden yargısal denetime tabi tutularak incelenmesi ve kararların gerekçeli olarak yazılarak dayandığı hukuki sebepler ile hükmün kararlarda belirtilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru kararlarında sıklıkla değinilen Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak bu maddede gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. Anayasa’nın 36. maddesine “adil yargılanma” ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’nin birçok kararında yer almıştır. Dolayısıyla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Anayasa Mahkemesi, Abdullah Topçu, B. No:2014/8868, 19/4/2017, p. 75).
Bu bağlamda, AİHM içtihatlarına göre, genel olarak her bir karar açık, konuyla ilgili herkesin, mahkemenin neden belirli bir kararı verdiğini anlamasına imkan verecek şekilde olmalıdır (AİHM, Seryavin ve diğerleri/Ukrayna p.57-61).
Mahkeme kararlarının, hüküm fıkrası ve hükmün dayandığı gerekçe ile bir bütün olduğu, gerekçesiz karar verilmesinin mümkün olmadığı açık olduğuna göre, gerekçenin hem temyiz incelemesini yapacak merci açısından, hem de kararı uygulayacak olan idare açısından yeterli açıklıkta olması gerektiğinde kuşku yoktur.
Yargılama hukukunda, yargı (hüküm), uyuşmazlığı çözmekle görevli ve yetkili yargı yerinin yargılama sürecinin sonunda ulaştığı “sonuç”tur. Gerekçe, yargıcın çözümlemek durumunda olduğu uyuşmazlığa uygulanması gereken soyut hukuk kuralının saptanmasında, yorumlanmasında ve tüm ayrıntılarıyla ortaya konulup nitelendirilen maddi olaya uygulanmasında izlemiş olduğu yöntemi gösteren ve bu özelliği sebebiyle, yargılamanın nesnelliği ile varılan yargının doğruluğu konusunda davanın taraflarına güven, üst yargı yerine de denetleme olanağı veren açıklamadır.
Bu durumda, davaya konu idari işlemin hukuka uygunluk denetimini yapmakla görevli idari yargı merciince, 2577 sayılı Kanun’un 2. maddesinde sayılan unsurlar yönünden, işlemin hukuka aykırı olup olmadığına dair yargısal denetim yapılması ve bu denetim sonucunda varılan kararın gerekçeli olarak ortaya konulması gerekmekte iken, Müşterek Kurul kararında, dava konusu Yönetmeliğin yukarıda sayılan maddeler yönünden davacının iddia ve taleplerine yönelik olarak ilgili mevzuatın yorumu ve iptali istenen düzenlemelerin hukuka uygunluk denetimi yapılmaksızın, yani uyuşmazlıkla ilgili herhangi bir gerekçeye yer verilmeksizin davanın reddine karar verilmiş olduğundan, Müşterek Kurul kararının anılan maddeler yönünden davanın reddine ilişkin kısmında, hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının ve davalı idarenin temyiz istemlerinin kısmen kabulüne, kısmen reddine,
2. Danıştay Onikinci ve İkinci Daireleri Müşterek Kurulunun temyize konu 11/06/2019 tarih ve E:2016/7344, K:2019/4306 sayılı kararının 03/08/2016 tarih ve 29790 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmeliğin 9. maddesinin birinci fıkrasının ve 11. maddesinin iptaline ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. Anılan kararın, dava konusu Yönetmeliğin 18. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Sözleşmeli öğretmenlerin sözleşmeleri, görev yaptıkları il içinde alanında ihtiyaç olmaması….” ibaresinin iptaline ilişkin kısmı ile dava konusu Yönetmeliğin 4. maddesinin (g), (ğ), bentleri, 7., 10., 12., 13., maddeleri, 9. maddesinin ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı fıkraları, 14. maddesinin birinci fıkrası, 15. maddesinin birinci ve beşinci fıkraları, 19. maddesi, 22. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ve 25. maddelerinin iptali istemi yönünden davanın reddine ilişkin kısmının BOZULMASINA,
4. Bozulan kısımlar yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Danıştay Onikinci Dairesine gönderilmesine,
5. Kesin olarak , 08/10/2020 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X-Dava konusu Yönetmeliğin 9. maddesinin birinci fıkrasında; “Sözlü sınav komisyonu; Bakan veya görevlendireceği birim amiri tarafından belirlenen kamu görevlilerinden oluşacak bir başkan, iki asıl ve ihtiyaç duyulduğunda değerlendirilmek üzere iki yedek üyeden oluşur. Yedek üyeler, sınav merkezlerinde oluşturulan yedek üye havuzunda görevlendirilir.” hükmü yer almaktadır.
Sözlü sınav; bilgi ölçme amacıyla yapılan, ayrıca adayın bilgi yanında mesleki ehliyete yönelik diğer özel niteliklere sahip olup olmadığı yönünden de değerlendirmeye tabi tutulacağı bir sınavdır.
Sözlü sınavın Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılacağı ilgili Kanun Hükmünde Kararname maddesinde belirtilmiş olup; sözlü sınavı yapacak olan komisyon üyeleri de Milli Eğitim Bakanı ya da Milli Eğitim Bakanının görevlendireceği birim amiri tarafından belirleneceğinden ve bu sınav ile aday, bilgi yanında mesleki ehliyete yönelik diğer özel niteliklere sahip olup olmadığı yönünden de bir değerlendirmeye tâbi tutulacağından, komisyon üyelerinin adayların mesleki yeterliliklerini ölçebilecek nitelikte kişiler olacağı kuşkusuzdur.
Bu bağlamda, dava konusu Yönetmeliğin 9. maddesinin birinci fıkrasında hukuka aykırılık bulunmadığı oyuyla, karara bu maddeye ilişkin kısım yönünden katılmıyorum.

KARŞI OY

XX- Dava konusu Yönetmeliğin 9. maddesinin birinci fıkrası, 27/10/2017 tarih ve 30223 sayılı Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik; 11. maddesi ise, 24/03/2018 tarih ve 30370 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değiştirildiğinden, bu hükümlerin uygulanma imkanı kalmamıştır.
Açıklanan nedenle, Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmeliğin 9. maddesinin birinci fıkrası ile 11. maddesi yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolunda karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek verilen Müşterek Kurul kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

KARŞI OY
XXX- 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/B maddesinde; Millî Eğitim Bakanlığında norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması hallerinde öğretmenlerin sözleşme ile istihdam edilebilecekleri kurala bağlanmıştır.
652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’ye 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile eklenen ve 6755 sayılı Kanun’un 4. maddesiyle değiştirilerek kabul edilen Ek 4. maddenin birinci fıkrasında; “Öncelikle kalkınmada birinci derecede öncelikli yörelerde olmak üzere Bakanlığın boş öğretmen norm kadrosu bulunan örgün ve yaygın eğitim kurumlarında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4 üncü maddesinin (B) fıkrası kapsamında sözleşmeli öğretmen istihdam edilebilir.” hükmüne, ikinci fıkrasında; “Sözleşmeli öğretmenler, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48 inci maddesinde öngörülen genel şartlar ile öğretmen kadrosuna atanabilmek için aranan özel şartları taşıyanlardan Kamu Personel Seçme Sınavı puan sırasına konulmak kaydıyla alım yapılacak her bir pozisyonun üç katına kadar aday arasından Bakanlık tarafından yapılacak sözlü sınav başarı sırasına göre atanır. Sözleşmeli öğretmenliğe yapılan atama, sözleşmenin imzalanmasıyla geçerlilik kazanır. Sözleşme, imzalanmadan herhangi bir hak doğurmaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanun maddesinin yedinci fıkrasında ise, sözleşmeli öğretmenliğe atanacakların başvuruları, sözlü sınava alınacakların belirlenmesi, sözlü sınav konuları, sözlü sınavın usul ve esasları, atanmaları ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer hususların Millî Eğitim Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.
Anılan Kanun hükmüne dayanılarak hazırlanan Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmelik 03/08/2016 tarih ve 29790 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve anılan Yönetmeliğin “Sözlü sınav konuları ve ağırlıkları” başlıklı dava konusu 11. maddesinde “(1) Sözlü sınav konuları ve ağırlıkları şunlardır: a) Bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücü: %25,b) İletişim becerileri, özgüveni ve ikna kabiliyeti: %25,c) Bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığı: %25,ç) Topluluk önünde temsil yeteneği ve eğitimcilik nitelikleri: %25.”düzenlemesine yer verilmiştir.
Buna göre; belirlenen şartları taşıyan öğretmenler ile Başkanlıkça ilan edilecek KPSS puan türünden, en fazla puan alan adaydan başlanmak üzere, atama yapılacak kadro sayısının üç katı adayın sözlü sınava çağrılması, sözlü sınav konularının, sözlü sınavın usul ve esaslarının Milli Eğitim Bakanlığınca belirlenmesi gerekmektedir.
Bu kapsamda hazırlanan dava konusu Yönetmeliğin 11. maddesinde de, belli dönemlerde atamaları yapılan sözleşmeli öğretmenlere uygulanacak sözlü sınav konuları ve ağırlıkları belirlenmiş olup, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından takdir yetkisi kapsamında, alım yapılacak bütün alanlar için geçerli olabilecek ortak konular üzerinden belirlemeler yapılarak ağırlıklarına yer verilmiştir.
Çoğunluk görüşünde de belirtildiği üzere, sözlü sınav mülakatı da içermekte olup, dava konusu düzenlemenin (ç) bendindeki “eğitimcilik nitelikleri” ibaresine zaten bu kapsamda, bilgi düzeyini ölçmek amacıyla yer verildiği, kaldı ki adayların mesleki alandaki bilgi düzeylerinin girmiş oldukları Kamu Personeli Seçme Sınavında da ölçüldüğü hususları dikkate alındığında, dava konusu düzenlemenin üst hukuk normlarına uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile Danıştay Onikinci ve İkinci Daireleri Müşterek Kurulunun temyize konu kararının Yönetmeliğin 11. maddesi yönünden verilen iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla, karara bu kısım yönünden katılmıyoruz.

KARŞI OY XXXX- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Onikinci ve İkinci Daireleri Müşterek Kurulunca verilen kararın Yönetmeliğin 18. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Sözleşmeli öğretmenlerin sözleşmeleri, görev yaptıkları il içinde alanında ihtiyaç olmaması….” ibaresine ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ve kararın onanması gerektiği oyuyla, karara bu kısım yönünden katılmıyoruz.

KARŞI OY XXXXX- Anayasa’nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında; “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” hükmü, dördüncü fıkrasında; ” Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir.” hükmü; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde ise, “1. Temyiz incelemesi sonunda Danıştay;
a) Kararı hukuka uygun bulursa onar. Kararın sonucu hukuka uygun olmakla birlikte gösterilen gerekçeyi doğru bulmaz veya eksik bulursa, kararı, gerekçesini değiştirerek onar.
b) Kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onar.
2. Temyiz incelemesi sonunda Danıştay;
a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozar.
3. Kararların kısmen onanması ve kısmen bozulması hâllerinde kesinleşen kısım Danıştay kararında belirtilir.
4. Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50 nci madde hükümleri kıyasen uygulanır.
5. Temyize konu edilen kararı veren ya da karara katılan hâkim aynı davanın temyiz incelemesinde görev alamaz.” hükmü yer almaktadır.
Temyiz incelemesi sonucunda; kararın gerekçesinin doğru olmadığının veya eksik olduğunun; ancak sonucu itibarıyla hukuka uygun olduğunun anlaşılması durumunda gerekçesinin değiştirilerek onanması mümkündür. Kararın; bozulması durumunda da; karar sonucu itibarıyla ortadan kalkacağından gerekçenin doğru olmamasının ya da eksik olmasının hukuki bir sonuç doğurmayacağı açıktır.
Bu itibarla; temyize konu bir kararın gerekçesinin eksik ya da yanlış olduğunun tespit edilmesi halinde, temyiz incelemesinin 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesi uyarınca; kararın sonucu değerlendirilmek suretiyle yapılması gerekmektedir. Bu yönde yapılacak temyiz incelemesinin Anayasa’nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan, kararların gerekçeli olarak yazılması ilkesini ihlal etmeyeceği gibi aynı maddenin dördüncü fıkrasında yer alan yargılamada usul ekonomisinin dikkate alınması ilkesine de uygun olacağı açıktır.
Müşterek Kurul kararında, “657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, 06/06/1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslara dayanılarak hazırlanan Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmeliğin dava konusu edilen 4. maddesinin (g) bendinde yer alan “sözlü sınava çağrılıp başarılı olanlar arasından süreli olarak” ibaresinde, yine aynı maddenin (ğ) bendinde yer alan “Sözlü sınav: Milli Eğitim Bakanlığınca sözleşmeli öğretmen adaylarına yönelik yapılan merkezi sınavı” ibaresinde; 7. maddesinde yer alan “sözlü sınav, sınav sonuçlarının açıklanmasına yönelik süreler, itiraz süreleri” ibaresinde; 10., 12., 13. maddelerinde; 9. maddesinin ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı fıkralarında, 14. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Sözlü sınav sonrasında….atanmak üzere tercih hakkı kazananların….sözlü sınav sonuçlarının kesinleştiği tarihten itibaren” ibaresinde; 15. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Sözlü sınavda 60 ve üzerinde puan alanlardan….sözlü sınav puanı üstünlüğüne göre” ibaresinde, yine aynı maddenin beşinci fıkrasında yer alan “sözlü sınav sonuçlarının kesinleştiği tarihten itibaren” ibaresinde; 19. maddesinde yer alan “Öğretmen kadrolarına atananlar aynı yerde en az iki yıl daha görev yapar.” ibaresinde; 22. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğine göre her yıl yapılacak performans değerlendirmesinde başarılı olamayanların” ibaresinde; 25. maddesinde yer alan “Bu süre dört yılı geçemez.” ibaresinde üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık görülmediği” gerekçesine yer verilmiştir.
Bu durumda; temyize konu Müşterek Kurul kararının gerekçesi yukarıda yer alan hüküm fıkrasının; sonucu itibarıyla değerlendirilmesi suretiyle temyiz incelemesinin yapılması gerektiği oyuyla, dava konusu Yönetmeliğin 4. maddesinin (g), (ğ), bentleri, 7., 10., 12., 13., maddeleri, 9. maddesinin ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci, altıncı fıkraları, 14. maddesinin birinci fıkrası, 15. maddesinin birinci ve beşinci fıkraları, 19. maddesi, 22. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ve 25. maddeleri yönünden Müşterek Kurul kararının bozulmasına ilişkin karara katılmıyoruz.