Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2019/2621 E. 2020/2523 K. 25.11.2020 T.

İdare Dava Daireleri Kurulu         2019/2621 E.  ,  2020/2523 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/2621
Karar No : 2020/2523

TEMYİZ EDENLER : I- (DAVACI): …
II-(DAVALILAR):
1- … Bakanlığı
VEKİLİ: I. Huk. Müş. Yrd. V. …
2- … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ: Hukuk Müşaviri …

DİĞER DAVALI : …
İSTEMİN_KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 27/03/2019 tarih ve E:2016/22142, K:2019/2260 sayılı kararının, davalı idareler tarafından iptale ilişkin kısmının, davacı tarafından ise davanın reddine ilişkin kısmı ile aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 4. sınıf emniyet müdürü rütbesinde görev yapan davacı tarafından, 25-29/06/2015 tarihleri arasında 4. sınıf emniyet müdürlerine yönelik yapılan rütbe terfi sözlü sınavlarının ve sözlü sınav sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlem ile bu işlemlerin dayanağı olan ve 10/05/2015 tarih ve 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 26. maddesinin 2. ve 3. fıkralarının, 29. maddesinin 1. fıkrasının, 31. maddesinin ve 38. maddesinin 2. fıkrasının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 27/03/2019 tarih ve E:2016/22142, K:2019/2260 sayılı kararıyla;
Dava konusu Yönetmeliğin 26. maddesinin 2. fıkrasının iptali istemi yönünden;
Dava konusu Yönetmeliğin “Sınav komisyonlarının teşkili” başlıklı 26. maddesinin 2. fıkrasında, “İhtiyaca göre her rütbe için birden fazla komisyon oluşturulabileceği gibi birden fazla rütbe için de tek bir komisyon görevlendirilebilir.” kuralına yer verildiği,
Yönetmelik kapsamında yapılan sınavlarda adaylara yöneltilecek soruların, daha önceden soru ve cevap anahtarı hazırlanan soru havuzundan ilgili adayın soru kartı çekmesi suretiyle belirlendiği dikkate alındığında, birden fazla komisyon marifetiyle sınavların yürütülmesinde sınav güvenliği ve objektifliği bakımından sakıncalı bir durum bulunmadığı gibi, farklı rütbelerde sınava tabi tutulan personel sayısının fazla olmasının, sınavın makul sürede sonuçlandırılabilmesi için birden fazla komisyon marifetiyle yürütülmesini gerekli kıldığı anlaşıldığından, Yönetmeliğin 26. maddesinin 2. fıkrasında hukuka aykırılık görülmediği,
Yönetmeliğin 26. maddesinin 3. fıkrası yönünden;
Dava konusu Yönetmeliğin iptali istenen 26. maddesinin 3. fıkrasında, “Komisyonlar emniyet müdürü rütbesini haiz bir başkan ve dört üye ile yeteri kadar yedek üyeden oluşur. Gerekli görülen hallerde Polis Akademisi Başkanlığında görevli kadrolu öğretim üyeleri de komisyon üyesi olarak görevlendirilebilir.” kuralına yer verildiği,
Sınav komisyonlarının, en üst polis amiri rütbesi olan emniyet müdürü başkanlığında, emniyet teşkilatının iç işleyişini ve mevzuatı bilen emniyet teşkilatı mensuplarından oluşturulduğu ve personelin yeterliliğinin tespiti amacıyla yapılacak sınavlarda yeteri kadar öğretim üyesinin sınav komisyonlarında görevlendirilmesine imkan sağlandığı dikkate alındığında, sınav komisyon üyelerinin oluşumunda sınav güvenliği ve objektifliği bakımından sakıncalı herhangi bir durumun bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı,
Kaldı ki, Yönetmelik kapsamında yapılan sınavlarda adaylara yöneltilecek soruların, daha önceden soru ve cevap anahtarı hazırlanan soru havuzundan ilgili adayın soru kartı çekmesi suretiyle belirlenmesinin de bu amaca hizmet ettiği,
Bu durumda, 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun 55. maddesinin 11. ve 18. fıkralarının verdiği yetkiye dayanılarak sözlü sınav komisyonlarının oluşumuna ilişkin düzenleme getiren Yönetmeliğin 26. maddesinin 3. fıkrasında hukuka aykırılık bulunmadığı,
Yönetmeliğin 29. maddesinin 1. fıkrası yönünden;
Dava konusu Yönetmeliğin 29. maddesinin 1. fıkrasında, ilgililerin terfi değerlendirmesine tabi tutulabilmeleri için, 3201 sayılı Kanun’un 55. maddesinin 11. fıkrasının (c) bendindeki düzenlemeye uygun olarak yazılı ve sözlü sınavda başarılı olmaları şartının arandığı,
Bu bağlamda dava konusu düzenlemede, başarı puanının yazılı ve sözlü sınavlarda alınan puanların aritmetik ortalaması ile belirleneceğinin ve söz konusu ortalamanın en az elli puan olması gerektiğinin öngörülmesinin, 3201 sayılı Kanun’un 55. maddesinin 11. fıkrasının (c) bendindeki düzenlemeye aykırılık taşımadığı gibi, objektif bir değerlendirme yapılabilmesi açısından makul ve ölçülü olduğu sonucuna ulaşıldığı,
Öte yandan, yazılı sınavın tamamlayıcısı olan ve görevin gerektirdiği niteliklere en uygun personelin bir üst rütbeye terfisi için mesleki bilgisini ve genel kültür düzeyini ölçmeyi amaçlayan sözlü sınav notuna da önem atfedilerek, sınavda nihai olarak başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan almış olmak şartının da arandığı görüldüğü, başarı puanının, yazılı ve sözlü sınavlarda alınan puanların aritmetik ortalaması ile belirleneceği şeklindeki düzenleme de dikkate alındığında, başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan alınması şeklinde belirlenen asgari başarı kriterinin de yine 3201 sayılı Kanunun 55. maddesinin 11. fıkrasının (c) bendindeki düzenlemeye aykırılık taşımadığı gibi, makul ve ölçülü olduğu sonucuna ulaşıldığı,
Dolayısıyla, başarı puanının yazılı ve sözlü sınav puanlarının aritmetik ortalaması ile belirleneceğini düzenleyen ve nihai sınav başarısı için, sözlü sınav puanı ve sözlü ile yazılının aritmetik ortalaması alındığında bulunacak puan yönünden asgari bir başarı kriteri getiren Yönetmeliğin 29. maddesinin 1. fıkrasında hukuka aykırılık bulunmadığı,
Yönetmeliğin 31. maddesi yönünden;
Her ne kadar davacı tarafından, anılan madde uyarınca ilgililere sadece yazılı sınav sonuçlarına karşı itirazda bulunma hakkının tanınıp sözlü sınav sonuçları yönünden böyle bir imkan tanınmamasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmekte ise de, idarenin takdir yetkisini kullanarak sadece yazılı sınav sonuçlarına yönelik olarak getirdiği itiraz yolunun, yazılı sınavdaki maddi hatalar nedeniyle meydana gelebilecek hak kayıplarının önüne geçilebilmesi bakımından ilgililere dava açma hakkı öncesinde tanınmış bir başvuru yolu olarak öngörülmüş olması, ayrıca yazılı ve sözlü sınav sonuçlarına karşı yargı yolunun da açık olması karşısında, sözlü sınav yönünden ilgililere itiraz hakkı tanınmaması yönünden Yönetmeliğin 31. maddesinde hukuka aykırılık bulunmadığı,
Yönetmeliğin 38. maddesinin 2. fıkrası yönünden;
Davacı tarafından, iptali istenen düzenlemenin yargı kararlarının uygulanması bakımından idareye çok geniş takdir yetkisi tanıdığı ileri sürülmekte ise de, sonradan ortaya çıkan hukuki durumlar sebebiyle geçmişe dönük olarak rütbe terfi hakkı kazanan personelin, terfi edeceği rütbe için önceki yıllarda rütbe terfi yazılı ve sözlü sınavlarında aldığı puanlar ile yöneticilikle ilgili hizmetiçi eğitimin geçerli olduğunun öngörülmesinin, yargı kararlarının uygulanması ve kararlara konu ilgililerin mağduriyetlerinin önlenmesine hizmet edeceği anlaşıldığından, anılan düzenlemede hizmet gereklerine ve hukuka aykırılık bulunmadığı,
Davacının katıldığı sözlü sınav sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlem yönünden;
10/05/2015 tarih ve 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin dava konusu bireysel işlemin dayanağı hükümlerinden olan 28. maddesinin sözlü sınavın içeriğine ilişkin 3. fıkrası ile 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Yazılı sınava giren adaylar” ibaresinin Dairelerinin 20/06/2018 tarih ve E:2016/24760, K:2018/15074 sayılı kararıyla iptal edilmiş olması nedeniyle, söz konusu sınavda puanların belirlenmesinde dayanak Kanun hükmünde öngörüldüğü şekilde ölçme ve değerlendirme esaslarına uygun bir değerlendirme yapıldığından söz edilmesine hukuken imkan bulunmadığından, davacının sözlü sınav sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlemde de hukuka uyarlık bulunmadığı,
Öte yandan, bu kararın, davacının sözlü sınavında başarılı olduğu yolunda bir sonuç doğurmayacağı, dava konusu başarısız sayılma işleminin dayanağı olan ve hukuka aykırılığı tespit edilen Yönetmelik hükümlerinin düzenlediği hususlarda yapılacak yeni düzenlemelerle belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde yeniden yapılacak sözlü sınav sonucunda ortaya çıkacak olan değerlendirme ve puana göre işlem tesis edilmesine yönelik olduğu,
25-29/06/2015 tarihleri arasında 4. sınıf emniyet müdürlerine yönelik yapılan rütbe terfi sözlü sınavları yönünden:
Dairelerinin 20/06/2018 tarih ve E:2016/24760, K:2018/15074 sayılı kararıyla, dava konusu sözlü sınavların dayanağı hükümlerinden olan 28. maddesinin 3. fıkrasının, Yönetmeliğin 28. maddesinin başlığında “sözlü sınav” ibaresine yer verildiği halde, madde içeriğinde sadece mülakata yönelik değerlendirmelere yer verilip, sözlü sınavın amacı olan bilgi ölçmeye yönelik hususlara yer verilmediğinden eksik düzenleme nedeniyle; aynı Yönetmeliğin 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Yazılı sınava giren adaylar” ibaresinin ise, yazılı sınava katılan adayların tamamının herhangi bir başarı kriteri aranmadan sözlü sınava çağrılmasına ilişkin düzenlemede 3201 sayılı Kanun hükümlerine uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptal edilmiş olması karşısında, söz konusu hukuka aykırı düzenlemeler dayanak alınarak tesis edilen ve 25-29/06/2015 tarihleri arasında 4. sınıf emniyet müdürlerine yönelik yapılan rütbe terfi sözlü sınavlarında da hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle,
Dava konusu Yönetmeliğin 26. maddesinin 2. ve 3. fıkralarının, 29. maddesinin 1. fıkrasının, 31. maddesinin ve 38. maddesinin 2. fıkrasının iptali istemi yönünden davanın reddine, 25-29/06/2015 tarihleri arasında 4. sınıf emniyet müdürlerine yönelik yapılan rütbe terfi sözlü sınavlarının ve davacının katıldığı sözlü sınav sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin ise iptaline, dava kısmen iptal, kısmen ret ile sonuçlandığından, yargılama giderinin yarısının davacı üzerinde bırakılmasına ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 2.475,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, davanın önceki aşamalarında sunduğu dilekçelerde yer alan iddialar çerçevesinde Daire kararının, davanın reddine ilişkin kısmı ile davalı idarenin vekil tarafından temsil edilmemesi nedeniyle haksız zenginleşmeye sebep olacak şekilde aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idarelerden İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından, iptali istenen idari işlemin ve dayanağı Yönetmelik hükümlerinin Anayasa ve kanunlara uygun olduğu, bahse konu Yönetmelikte, dayanağı 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun amir hükümleri uyarınca rütbe terfiinde yazılı ve sözlü sınavlarda başarılı olunması şartının arandığı, sözlü sınavında başarı barajının aday lehine düşük tutulduğu, elli puan alma şartı konulmasının kamu yararı ve hizmet gereği olduğu, sözlü sınavın, adaylara önceden bastırılan sorular arasından soru kartı çektirilmek suretiyle icra edildiği, bu yönüyle farklı komisyonlar tarafından farklı değerlendirme yapıldığı iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğu, adayların değerlendirme kriterlerinin Yönetmelikte açıkça ortaya konulduğu, dolayısıyla, dava konusu Yönetmelik hükümleri ile bu hükümlere dayanılarak tesis edilen idari işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek, Daire kararının iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
Davalı idarelerden İçişleri Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın davanın reddine ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş olup, diğer davalı idare Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı idarelerden İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünün yürütmenin durdurulması istemleri hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
Başkan … ve Üye Kemal Kuku’nun, 4. sınıf emniyet müdürü rütbesinde görev yapan davacının, hukuki durumunda değişiklik meydana getirerek menfaatini etkilemesi nedeniyle rütbe terfi sözlü sınavında başarısız sayılmasına ilişkin işleme karşı dava açma ehliyeti bulunmakta ise de, bulunduğu rütbede yapılan tüm sözlü sınavların iptalini istemekte meşru ve güncel bir menfaatinin bulunmadığı anlaşıldığından, bu istemine ilişkin olarak davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği yolundaki oylarına karşılık, davacının, menfaatinin etkilendiği, kaldı ki, bulunduğu rütbede gerçekleştirilen tüm rütbe terfi sözlü sınavlarının bireysel olarak hukuka aykırılığı nedeniyle değil, dayanağı düzenleyici işlemin hukuka aykırılığı iddiasıyla dava konusu edilmiş olması nedeniyle, Yönetmeliğe dayalı yapılan tüm sözlü sınavların iptali istemine ilişkin olarak dava açmakta ehliyetinin bulunduğu sonucuna varılarak uyuşmazlığın esasına geçildi:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın esastan ve davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi yönlerinden bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Öte yandan, davacının katılmış olduğu rütbe terfi sözlü sınavının dayanağı hükümlerinden olan dava konusu Yönetmeliğin 28. maddesinin sözlü sınavın içeriğine ilişkin 3. fıkrası ile 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Yazılı sınava giren adaylar” ibaresinin iptali yolunda verilen Danıştay Beşinci Dairesinin 20/06/2018 tarih ve E:2016/24760, K:2018/15074 sayılı kararı, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 25/11/2020 tarih ve E:2019/179, K:2020/2522 sayılı kararı ile kesin olarak onanmıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen davanın reddine, kısmen iptale yönelik Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 27/03/2019 tarih ve E:2016/22142, K:2019/2260 sayılı kararının esas ve davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi yönlerinden ONANMASINA,
3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderlerinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
4. Kesin olarak, 25/11/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.