Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2019/2516 E. 2020/3459 K. 23.12.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/2516 E.  ,  2020/3459 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/2516
Karar No : 2020/3459

TEMYİZ EDENLER : I- (DAVACI) : …’e vesayeten …
II- (DAVALILAR) :
1- … Bakanlığı
VEKİLİ : I. Hukuk Müşaviri Yrd. …
2- … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

DİĞER DAVALI : …

İSTEMİN_KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 14/02/2019 tarih ve E:2016/22315, K:2019/1175 sayılı kararının, davalı idareler tarafından iptale ilişkin kısmının, davacı tarafından ise davanın reddine ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Emniyet amiri rütbesinde görev yapan davacı tarafından, 25-29/06/2015 tarihleri arasında emniyet amirlerine yönelik yapılan rütbe terfi sözlü sınavlarının, sözlü sınav sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin, bu sınavlar sonucunda emniyet amirliğinden 4. sınıf emniyet müdürlüğüne yapılan terfi işlemlerinin ve bu işlemlerin dayanağı olan, 10/05/2015 tarih ve 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 26. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “… her rütbe için birden fazla komisyon oluşturulabileceği gibi …” ibaresinin, 28. maddesinin 3. fıkrasının (a), (c), (ç), (d) bentlerinin ve 29. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde yer alan ”Başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan almış olmak kaydıyla …” ibaresinin iptali, bu işlemler nedeniyle yoksun kaldığı maddi haklarının ödenmesine ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 14/02/2019 tarih ve E:2016/22315, K:2019/1175 sayılı kararıyla;
Dava konusu Yönetmeliğin 26. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “… her rütbe için birden fazla komisyon oluşturulabileceği gibi …” ibaresi yönünden;
Yönetmelik kapsamında yapılan sınavlarda adaylara yöneltilecek soruların, daha önceden soru ve cevap anahtarı hazırlanan soru havuzundan ilgili adayın soru kartı çekmesi suretiyle belirlendiği dikkate alındığında, birden fazla komisyon marifetiyle sınavların yürütülmesinde sınav güvenliği ve objektifliği bakımından sakıncalı bir durum bulunmadığı gibi, farklı rütbelerde sınava tabi tutulan personel sayısının fazla olmasının, sınavın makul sürede sonuçlandırılabilmesi için birden fazla komisyon marifetiyle yürütülmesini gerekli kıldığı anlaşıldığından, Yönetmeliğin 26. maddesinin 2. fıkrasındaki ibarede hukuka aykırılık görülmediği,
Yönetmeliğin 28. maddesinin 3. fıkrasının (a), (c), (ç) ve (d) bentleri yönünden;
Dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan Kanun hükmünde ve Yönetmeliğin 28. maddesinin başlığında “sözlü sınav” ifadesine yer verildiği halde, anılan Yönetmelik maddesinin içeriğinde “mülakat” a ilişkin esas ve usullerin düzenleme altına alındığı,
Davranış ve düşüncelere ilişkin bilgi edinme amacıyla bir kişiyle yapılan sorulu cevaplı görüşme olan mülakatın, kamu görevlerine girişte yapılan yazılı sınavı tamamlayıcı nitelikte olup, yazılı sınavla bilgisi ölçülen kişilerin, adayın mesleğe uygun tavır ve davranışlara, yeteneğe ve kültürel birikime sahip olup olmadığını belirlemek amacıyla yapıldığı,
Sözlü sınavın ise, amacı bakımından yazılı sınava benzemekte olup, bilgi ölçme amacıyla yapıldığı, ancak, sözlü sınava ilişkin benzer düzenlemelere yer veren bazı yasa ve yönetmeliklerde sözlü sınava tabi tutulacak adayların bilgi yanında mesleki ehliyete yönelik diğer özel niteliklere de sahip olunup olunmadığı yönünden değerlendirmeye tabi tutulacağına ilişkin düzenlemelere yer verildiği, dolayısıyla yazılı sınavın tamamlayıcısı olan sözlü sınavın ölçme ve değerlendirme bakımından mülakatı da kapsadığı sonucuna ulaşıldığı,
Bu durumda, dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan Kanun hükmünde açıkça “sözlü sınav” şeklinde yapılan düzenlemeye uygun olarak Yönetmeliğin 28. maddesinin başlığında da “sözlü sınav” ibaresine yer verildiği halde, madde içeriğinde sadece mülakata yönelik değerlendirmelere yer verildiği, buna karşın, sözlü sınavın amacı olan bilgi ölçmeye yönelik hususlara yer verilmediğinden, anılan maddenin 3. fıkrasının (a), (c), (ç), (d) bentlerinde eksik düzenleme nedeniyle hukuka uyarlık bulunmadığı,
Dava konusu Yönetmeliğin 29. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde yer alan “Başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan almış olmak kaydıyla, …” ibaresi yönünden;
İptali istenen Yönetmelik hükmünün, 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun 55. maddesinin 11. fıkrasının (c) bendinde yer alan yazılı ve sözlü sınavda başarılı olunması şartına uygun olduğu,
Yazılı sınavın tamamlayıcısı olan ve görevin gerektirdiği niteliklere en uygun personelin bir üst rütbeye terfi için mesleki bilgisini ve genel kültür düzeyini ölçmeyi amaçlayan sözlü sınav notuna da önem atfedilerek, anılan Yönetmeliğin 29. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesinde yer alan başarı puanının, yazılı ve sözlü sınavlarda alınan puanların aritmetik ortalaması ile belirleneceği şeklindeki düzenleme de dikkate alındığında, başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan almış olmak şartının aranmasının asgari başarı kriteri açısından makul olduğu,
Davacının katıldığı sözlü sınav sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlem yönünden;
Davacı tarafından, söz konusu bireysel işlemin iptali istemiyle … İdare Mahkemesinde de dava açıldığı ve anılan Mahkemenin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla sözlü sınavda başarısız sayılma işleminin iptal edildiği, kararın istinaf kanun yolundan da geçerek kesin olarak karara bağlanmış olması nedeniyle, anılan işlem yönünden bu davada yeniden karar verilmesine olanak bulunmadığı,
25-29/06/2015 tarihleri arasında emniyet amirlerine yönelik yapılan rütbe terfi sözlü sınavları yönünden;
Dava konusu sözlü sınavların dayanağı olan Yönetmelik hükümlerinin yukarıda belirtilen gerekçelerle hukuka aykırılığı tespit edildiğinden, söz konusu hukuka aykırı düzenlemeler dayanak alınarak tesis edilen ve 25-29/06/2015 tarihleri arasında emniyet amirlerine yönelik yapılan rütbe terfi sözlü sınavlarında da hukuka uyarlık bulunmadığı,
Emniyet amirliğinden 4. sınıf emniyet müdürlüğüne yapılan terfi işlemleri yönünden;
Dairelerinin 20/06/2018 tarih ve E:2016/24760, K:2018/15074 sayılı kararı ile; 10/05/2015 tarih ve 29351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeli Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliği’nin 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Yazılı sınava giren adaylar” ibaresinin iptal edilmiş olduğu, bu karar ile de 28. maddesinin 3. fıkrasının (a), (c), (ç), (d) bentlerinin hukuka aykırı olduğunun belirtildiği,
Ancak, anılan maddelerin yürürlükte olduğu süre zarfında ilgili Yönetmelik hükümleri uyarınca rütbe terfi sözlü sınavında başarılı olan ve Değerlendirme Kurulu gündemine alınarak bir üst rütbeye terfi etmeye hak kazanan adaylar hakkında tesis edilen bireysel nitelikteki terfi işlemlerinin, her birinin hukuka uygunluk karinesinden yararlanmaları ve kişiler yönünden haklar doğurmaları nedeniyle, yalnızca dayandıkları düzenleyici işlemin iptal edilmesi veya hukuka aykırılığının tespit edilmesi nedeniyle geri alınmaları zorunluluğundan söz edilemeyeceğinden, emniyet amirliğinden 4. sınıf emniyet müdürlüğüne yapılan terfi işlemlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı,
Davacının rütbe terfi sözlü sınavında başarısız sayılması nedeniyle yoksun kaldığı maddi haklarının tazmini ve özlük haklarının iadesi talebi yönünden;
Davacının başarısız sayılma işlemini iptal eden … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının gerekçesi itibarıyla davacının sözlü sınavda başarılı olduğu sonucunu doğurmaması nedeniyle, bu aşamada davacının maddi ve özlük hak kaybının varlığından söz edilemeyeceğinden, davanın bu talebe ilişkin kısmının reddi gerektiği gerekçesiyle,
Dava konusu Yönetmeliğin 26. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “…her rütbe için birden fazla komisyon oluşturulabileceği gibi…” ibaresi ile 29. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde yer alan “Başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan almış olmak kaydıyla, …” ibaresinin ve rütbe terfi sınavları sonucunda emniyet amirliğinden 4. sınıf emniyet müdürlüğüne yapılan terfi işlemlerinin iptali istemi ile davacının dava konusu işlemler nedeniyle yoksun kaldığı maddi haklarının ödenmesi ve özlük haklarının iadesi talebi yönünden davanın reddine, davacının katıldığı sözlü sınav sonucunda başarısız sayılmasına ilişkin işlem yönünden karar verilmesine yer olmadığına, dava konusu Yönetmeliğin 28. maddesinin 3. fıkrasının (a), (c), (ç), (d) bentleri ile 25-29/06/2015 tarihleri arasında emniyet amirlerine yönelik yapılan rütbe terfi sözlü sınavlarının ise iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, temyize konu Daire kararında terfi işlemlerinin dayanağı olan mevzuat hükümlerinin hukuka aykırılığı tespit edilmiş olmakla birlikte bir üst rütbeye yapılan terfi işlemlerinin hukuka uygun olduklarına karar verildiği, ilgili mevzuat uyarınca ise bir üst rütbeye terfi işlemlerinin boş kadro sayısınca yapıldığı, bu karar nedeniyle yapılan terfi işlemleri neticesinde kadroların dolacağı ve ileride yeniden yapılacak sözlü sınav sonucunda başarılı olması halinde dahi kadro yetersizliği nedeniyle terfisinin yapılamayacağı belirtilerek, Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idareler tarafından, iptali istenen idari işlemlerin ve dayanağı Yönetmelik hükümlerinin Anayasa ve kanunlara uygun olduğu, bahse konu Yönetmelikte, dayanağı 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun amir hükümleri uyarınca rütbe terfiinde yazılı ve sözlü sınavlarda başarılı olunması şartının arandığı, sözlü sınavında başarı barajının aday lehine düşük tutulduğu, elli puan alma şartı konulmasının kamu yararı ve hizmet gereği olduğu, sözlü sınavın, adaylara önceden bastırılan sorular arasından soru kartı çektirilmek suretiyle icra edildiği, bu yönüyle farklı komisyonlar tarafından farklı değerlendirme yapıldığı iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğu, adayların değerlendirme kriterlerinin Yönetmelikte açıkça ortaya konulduğu, dolayısıyla, dava konusu Yönetmelik hükümleri ile bu hükümlere dayanılarak tesis edilen idari işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek, Daire kararının iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
Davalı idarelerden … ve … Bakanlığı tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın davanın reddine ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş, diğer davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ : Davalı idarelerin temyiz istemlerinin ve davacının temyiz isteminin kısmen reddi ile Daire kararının kısmen onanması, davacının temyiz isteminin 4. sınıf emniyet müdürlüğüne yapılan terfi işlemlerine yönelik kısmının ise kabulü ile Daire kararının bu kısım yönünden bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı idarelerin yürütmenin durdurulması istemleri hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
Başkan …’in, emniyet amiri rütbesinde görev yapan davacının, hukuki durumunda değişiklik meydana getirerek menfaatini etkilemesi nedeniyle rütbe terfi sözlü sınavında başarısız sayılmasına ilişkin işleme karşı dava açma ehliyeti bulunmakta ise de, bulunduğu rütbede yapılan tüm sözlü sınavların iptalini istemekte meşru ve güncel bir menfaatinin bulunmadığı anlaşıldığından, bu istemine ilişkin olarak davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği yolundaki oylarına karşılık, davacının, menfaatinin etkilendiği, kaldı ki, bulunduğu rütbede gerçekleştirilen tüm rütbe terfi sözlü sınavlarının bireysel olarak hukuka aykırılığı nedeniyle değil, dayanağı düzenleyici işlemin hukuka aykırılığı iddiasıyla dava konusu edilmiş olması nedeniyle, Yönetmeliğe dayalı yapılan tüm sözlü sınavların iptali istemine ilişkin olarak dava açmakta ehliyetinin bulunduğu sonucuna varılarak uyuşmazlığın esasına geçildi:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davalı idarelerin Daire kararının iptale ilişkin kısmına yönelik temyiz istemleri ile davacının, Daire kararının emniyet amirliğinden 4. sınıf emniyet müdürlüğüne yapılan terfi işlemleri dışında kalan davanın reddine yönelik kısmına ilişkin temyiz istemi yönünden;
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Danıştay Beşinci Dairesi kararının, iptale ilişkin kısmı ile dava konusu Yönetmeliğin 26. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “…her rütbe için birden fazla komisyon oluşturulabileceği gibi…” ibaresi ile 29. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde yer alan “Başarılı sayılmak için sözlü sınavda en az elli puan almış olmak kaydıyla, …” ibaresinin iptali istemi ile davacının dava konusu işlemler nedeniyle yoksun kaldığı maddi haklarının ödenmesi ve özlük haklarının iadesi talebi yönünden verilen davanın reddine ilişkin kısmı, aynı gerekçeler ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup, tarafların temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar, kararın anılan kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Öte yandan, davacının da katılmış olduğu rütbe terfi sözlü sınavlarının dayanağı hükümlerinden olan dava konusu Yönetmeliğin 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Yazılı sınava giren adaylar” ibaresinin iptali yolunda verilen Danıştay Beşinci Dairesinin 20/06/2018 tarih ve E:2016/24760, K:2018/15074 sayılı kararı, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 25/11/2020 tarih ve E:2019/179, K:2020/2522 sayılı kararı ile kesin olarak onanmıştır.
Davacının, Daire kararının rütbe terfi sınavları sonucunda emniyet amirliğinden 4. sınıf emniyet müdürlüğüne yapılan terfi işlemlerinin iptali istemi yönünden verilen davanın reddine ilişkin kısmına karşı temyiz istemine gelince;
Anayasa’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti olduğu vurgulanmış, 138. maddesinin son fıkrasında ise, “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarım hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” hükmüne yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun ‘Kararların sonuçları’ başlıklı 28. maddesinde de, “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare,gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. Ancak, haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar hakkında,bu kararların kesinleşmesinden sonra idarece işlem tesis edilir. Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.” hükmü yer almaktadır.
Mevzuatımızda yer alan düzenlemeler uyarınca, idari yargı yerlerince verilen kararların uygulanıp uygulanmaması konusunda idarenin herhangi bir takdir yetkisinin olmadığı, bu kararların doğruluğunu tartışma yetkisinin bulunmadığı, idarelerin bu alandaki yetkilerinin, bağlı yetki niteliğinde olduğu kuşkusuzdur.
İdari işlemlerin hukuka uygunluk denetiminin yapıldığı iptal davasında; davacının ihlale uğrayan menfaatinin korunması yanında, kamu yararının korunması da söz konusu olup; bu durum, iptal davasının objektif niteliğinin bir sonucudur.
Hukuka aykırı bulunan idari işlemler hakkında verilen iptal kararları, varlıklarını hukuka uygunluk karinesinden yararlanmak suretiyle sürdüren idari işlemleri tesis edildikleri tarihe kadar geriye yürür şekilde ortadan kaldırır. Dolayısıyla, dava konusu edilen idari işleme bağlı olan diğer işlemler de ortadan kalkar. İptal kararlarının bu özelliği, dava konusu idari tasarruftan önceki hukuki durumun sağlanması gereğinden kaynaklanmakta olup, iptal kararları, iptal edilmiş olan idari işlemi hukuk aleminde hiç doğmamış hale getirmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, emniyet amiri rütbesiyle görev yapan ve 2015 yılı rütbe terfi sözlü sınavına katılan davacı tarafından, sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin, bulunduğu rütbeye yönelik olarak yapılan tüm sözlü sınavların ve bu sınavlar sonucunda emniyet amirliğinden 4. sınıf emniyet müdürlüğüne yapılan terfi işlemleri ile bu işlemlerin dayanağı olan ilgili Yönetmelik hükümlerinin iptali istemiyle dava açıldığı, bakılan davada, davacının da katılmış olduğu rütbe terfi sözlü sınavlarının dayanağı hükümlerinden olan dava konusu Yönetmeliğin 28. maddesinin sözlü sınavın içeriğine ilişkin 3. fıkrasında yer alan düzenlemelerin hukuka aykırı olduğunun tespit edildiği ve buna bağlı olarak, söz konusu düzenlemeler dayanak alınarak 25-29/06/2015 tarihleri arasında emniyet amirlerine yönelik gerçekleştirilen rütbe terfi sözlü sınavlarının iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan, yine sözlü sınavın dayanağı hükümlerinden olan aynı Yönetmeliğin 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Yazılı sınava giren adaylar” ibaresinin de, yazılı sınava katılan adayların tamamının herhangi bir başarı kriteri aranmadan sözlü sınava çağrılmasına ilişkin düzenlemede 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu hükümlerine uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle Danıştay Beşinci Dairesinin 20/06/2018 tarih ve E:2016/24760, K:2018/15074 sayılı kararıyla iptal edildiği ve bu kararın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 25/11/2020 tarih ve E:2019/179, K:2020/2522 sayılı kararı ile kesin olarak onandığı görülmektedir.
Buna göre, dava konusu rütbe terfi sözlü sınavlarının dayanağını oluşturan ilgili mevzuat hükümleri ile bu mevzuat hükümleri dikkate alınarak 25-29/06/2015 tarihleri arasında emniyet amirlerine yönelik yapılan rütbe terfi sözlü sınavlarının tamamının yukarıda belirtilen gerekçeyle iptaline karar verilmiş olması karşısında, anılan düzenlemeler ve sözlü sınavlar esas alınarak tesis edilen terfi işlemlerinin de hukuki temelinin ortadan kalktığı ve hukuka aykırı hale geldiği sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, Daire kararının, söz konusu rütbe terfi sözlü sınavları sonucunda emniyet amirliğinden 4. sınıf emniyet müdürlüğüne yapılan terfi işlemlerinin iptali istemi yönünden verilen davanın reddine ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddi ve davacının temyiz isteminin ise kısmen reddi ile, Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 14/02/2019 tarih ve E:2016/22315, K:2019/1175 sayılı kararının iptale ve rütbe terfi sınavları sonucunda emniyet amirliğinden 4. sınıf emniyet müdürlüğüne yapılan terfi işlemleri dışında kalan davanın reddine ilişkin kısımlarının ONANMASINA,
2. Davacının temyiz isteminin kısmen kabulü ile, Daire kararının, rütbe terfi sınavları sonucunda emniyet amirliğinden 4. sınıf emniyet müdürlüğüne yapılan terfi işlemlerinin iptali istemi yönünden verilen davanın reddine ilişkin kısmının ise BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın, 18/12/2020 tarih ve 2020/62 sayılı Başkanlık Kurulu kararıyla yeniden belirlenen iş bölümü kararı uyarınca Danıştay İkinci Dairesine gönderilmesine,
4. Kesin olarak, 23/12/2020 tarihinde, Yönetmeliğin 28. maddesinin 3. fıkrasının (a), (c), (ç), (d) bentleri ile emniyet amirliğinden 4. sınıf emniyet müdürlüğüne yapılan terfi işlemleri yönünden oyçokluğu, diğer kısımlar yönünden oybirliği ile karar verildi.

KARŞI OY
X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; emniyet amiri rütbesinde görev yapan davacının, hukuki durumunda değişiklik meydana getirerek menfaatini etkilemesi nedeniyle rütbe terfi sözlü sınavında başarısız sayılmasına ilişkin işleme karşı dava açma ehliyeti bulunmakta ise de, söz konusu sözlü sınavlar neticesinde ilgili mevzuatta belirtilen diğer şartları da taşıyan personel hakkında bir üst rütbeye yapılan tüm terfi işlemlerinin iptalini istemekte meşru ve güncel bir menfaatinin bulunmadığı anlaşıldığından, davacının temyiz isteminin reddi ile Daire kararının, emniyet amirliğinden 4. sınıf emniyet müdürlüğü rütbesine yapılan terfi işlemlerinin iptali istemi yönünden verilen davanın reddine ilişkin kısmının da, belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.

KARŞI OY
XX- Temyize konu karara ilişkin dosyanın incelenmesinden; Danıştay Beşinci Dairesince, uyuşmazlığın, emniyet amirliğinden 4. sınıf emniyet müdürlüğü rütbesine yapılan terfi işlemlerinin iptali istemi yönünden verilen davanın reddine ilişkin kısmının da usul ve hukuka uygun bulunduğu, davacı tarafından dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın bu kısmının da onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

KARŞI OY
XXX- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; sözlü sınavın içeriğini ve değerlendirme usulünü düzenleyen dava konusu Yönetmeliğin 28. maddesinin 3. fıkrasının, dayanağı olan 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun 55. maddesinin 11. fıkrasının (c) bendinde belirtilen sözlü sınavda başarılı olunması şartına uygun olduğu, öte yandan, anılan Kanun maddesinin 18. fıkrasında rütbe terfileri ile sınavlara ilişkin usul ve esasların yönetmelikle düzenleneceğinin kurala bağlandığı, bu çerçevede, idarece, sahip olunan takdir yetkisi kapsamında emniyet hizmetleri sınıfı mensuplarının yerine getirdikleri hizmetin niteliği de dikkate alınarak, Yönetmeliğin 29. maddesinin 1. fıkrasında başarı puanının, yazılı ve sözlü sınavlardan alınan puanların aritmetik ortalaması ile belirleneceği hükmüne uygun, objektif kriterlere yer verildiği görülmüş olup, kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda getirildiği anlaşılan söz konusu düzenlemede, hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığından, davalı idarelerin temyiz istemlerinin kısmen kabulü ile Daire kararının dava konusu Yönetmeliğin 28. maddesinin 3. fıkrasının (a), (c), (ç), (d) bentlerine yönelik iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla, karara bu kısım yönünden katılmıyoruz.