Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2019/2322 E. 2020/2401 K. 12.11.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/2322 E.  ,  2020/2401 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/2322
Karar No : 2020/2401

TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1-… Bakanlığı
VEKİLLERİ : Hukuk Müşaviri V. …
Hukuk Müşaviri …
2-… Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Vakfı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onbeşinci Dairesinin 27/02/2019 tarih ve E:2014/8939, K:2019/1126 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 22/10/2014 tarihli Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’de, 24/03/2013 tarihli Sağlık Uygulama Tebliği’nin şeker ölçüm çubuklarının bedellerinin belirlendiği EK-3/C-4 Listesinin A10093 SUT Kodlu şeker ölçüm çubuğu birim fiyatına ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmemesi işleminin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onbeşinci Dairesinin 27/02/2019 tarih ve E:2014/8939, K:2019/1126 sayılı kararıyla;
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 63. ve 72. maddelerinden bahsedilerek, dava konusu edilen Tebliğ hükümlerinde yer alan konularla ilgili usul ve esaslar belirleme konusunda Sosyal Güvenlik Kurumuna yetki verildiğinin açık olduğu;
Anayasa’da sosyal bir hak olarak düzenlenen sağlık hakkının, toplumun ve bireylerin sağlık yönünden güvenliğinin sağlanmasını ifade ettiği; bu niteliğinden ötürü sağlık hakkının, günümüzde sosyal devlet ilkesinin bir unsuru olarak kabul edildiği; sağlık hizmetinin yerine getirilmesinde, bu hizmetin özelliği ve insan yaşamının önemi nedeniyle, hizmetin kalitesinin ön planda yer aldığı, bu nedenle, salt sağlık harcamalarında tasarruf sağlamak, sağlık kurum ve kuruluşlarına yapılan ödemeler noktasında ortaya çıkan denetim noksanlığını gidermek amacıyla yapılan düzenlemelerin, sağlık hizmetinin tıp biliminin öngördüğü biçimde yerine getirilmesini engelleyecek nitelikte olmaması gerektiği; öte yandan, hastalıkların geçmişte olduğu gibi, günümüzde de bireyleri ve toplumları tehdit eden risklerin en önemlilerinden biri olduğu dikkate alındığında, sağlık hakkının kullanılmasına engel teşkil edecek düzenlemelerin hukuka uygunluğundan söz edilemeyeceği;
25/03/2010 tarih ve 27532 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nin “Şeker Ölçüm Çubukları” başlıklı 7.3.5. maddesinin 1. fıkrasının (b) ve (d) bentleri ile Tebliğe ekli “EK-5/A Fiyatlandırılmış Tıbbi Sarf Malzemeleri Listesi”nin 437. sırasının iptali istemiyle açılan dava sonucunda Danıştay Onuncu Dairesinin 02/03/2012 tarih ve E:2010/10024, K:2012/644 sayılı kararıyla; “şeker ölçüm çubuklarının yeterli ölçümü sağlayacak kalitede olup olmadıkları ile ilgili olarak yeterli denetim ve incelemenin yapılmadığı, piyasada tıbbi açıdan yetersiz ve elverişsiz olmakla birlikte fiyatı düşük malzemelerin de bulunduğu anlaşıldığından, piyasada mevcut kan şekeri ölçüm çubuklarının standartlara uygun olanları arasından en düşük bedelli olanı belirlenmek suretiyle bu bedelin ilgililere ödenmesi gerekirken, piyasada mevcut şeker ölçüm çubukları arasında kalite ayrımı yapılmaksızın bir bedel belirlenmesine ilişkin düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığı” gerekçesiyle Tebliğe ekli “Ek-5/A Fiyatlandırılmış Tıbbi Sarf Malzemeleri Listesi”nin her bir kan şeker ölçüm çubuğu için 0,55 TL ödeneceğine ilişkin 437. sırasının iptaline, Tebliğ’in dava konusu diğer maddeleri yönünden ise davanın reddine karar verildiği; davalı idarece iptal kararının gereğinin yerine getirilmesi için, şeker ölçüm çubuğu cihazının kalitelerine göre sınıflandırılıp sınıflandırılamayacağı hususunun Sağlık Bakanlığından sorulduğu; Sağlık Bakanlığı Refik Saydam Hıfzısıhha Merkezi Başkanlığı tarafından şeker ölçüm cihaz ve çubuklarının kalite ve performans değerlendirmesi yapıldığı; yapılan değerlendirme sonucunda sonuçları uygun bulunan firmalardan alınan fiyat tekliflerinin davalı idare tarafından değerlendirildiği; bu incelemeler neticesinde Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunun 24/02/2011 tarih ve 2 nolu kararı ile Danıştay Onuncu Dairesinin kararı göz önünde bulundurularak şeker ölçüm çubukları için 0,32 TL yeni fiyat belirlendiğinin anlaşıldığı;
Uyuşmazlığın ise, 2011 yılı piyasa koşulları altında yapılan değerlendirmelere göre belirlenen fiyatın dava konusu 22/10/2014 tarihinde değişiklik yapılan 24/03/2013 tarihli Sağlık Uygulama Tebliği’nde aynen yer almış olmasından kaynaklandığı;
Daireleri tarafından, 10/12/2014 tarihli ara kararıyla; şeker ölçüm çubuğu birim fiyatının belirlenmesinde hangi ölçütlerin esas alındığı sorularak, konuya ilişkin bütün bilgi ve belgelerin istenildiği; davalı idare tarafından Danıştay Onuncu Dairesinin E:2010/10024 esasında açılan davada verilen yürütmeyi durdurma kararı sonucunda tesis edilen Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunun 24/02/2011 tarih ve 2 nolu kararı ile bu karara dayanak olan raporların, fiyat tekliflerinin dosyaya sunulduğu ancak 2011 yılı piyasa koşullarına göre yapılan değerlendirme sonucuna göre belirlenen bedelin 2014 yılındaki Tebliğ’de aynen yer almasının sebeplerine dair herhangi bir açıklamaya yer verilmediğinin görüldüğü; dolayısıyla, Sağlık Bakanlığı tarafından 2011 yılının piyasa koşullarında ve bilimsel imkanlarla yapılan değerlendirmeler sonucu şeker ölçüm çubukları için elde edilen bedelin, 2014 yılı piyasa koşullarında standartlara uygun şeker ölçüm çubuğu bedelini karşılamaya yeterli olup olmadığı hususunun aydınlatılamadığı;
Bu durumda, davalı idare tarafından Danıştay Onuncu Dairesinin E:2010/10024 esasında kayıtlı davada verilen yürütmenin durdurulması kararının uygulanması amacıyla oluşturulan Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunun 24/02/2011 tarih ve 2 nolu kararı ile her bir kan şekeri ölçüm çubuğu için 0,32 TL bedel tespit edildiği belirtilmekte ise de; bu bedelin aradan geçen üç yıllık süreden sonra dava konusu 22/10/2014 tarihinde değişiklik yapılan 24/03/2013 tarihli Sağlık Uygulama Tebliği’nde de 2011 yılında belirlenen 0,32 TL bedelin aynen yer almış olmasına dayanak olarak somut bir sebebin gösterilmediği anlaşıldığından, hukuken geçerli nedenlere dayalı olarak kurulmayan dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle,
22/10/2014 tarihli Tebliğ’de, EK-3/C-4 Listesinin A10093 SUT Kodlu şeker ölçüm çubuğu birim fiyatına ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmemesi işleminin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı idarelerden Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından, Danıştay Onuncu Dairesi kararı doğrultusunda, Sağlık Bakanlığı Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı tarafından şeker ölçüm cihaz ve çubuklarının kalite ve performans değerlendirmesi yapıldığı; yapılan değerlendirme sonucunda sonuçları uygun bulunan firmalardan alınan fiyat tekliflerinin değerlendirildiği; bu incelemeler neticesinde Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu kararı ile şeker ölçüm çubukları için 0,32 TL yeni fiyat belirlendiği, işlemin hukuka uygun olduğu belirtilerek, Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idarelerden Sağlık Bakanlığı tarafından, Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunda Bakanlığın bir oy hakkının bulunduğu, işlemin tesisi hususunda nihai yetkinin Sosyal Güvenlik Kurumuna ait olduğu, dolayısıyla davanın münhasıran Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı husumetiyle görülmesi gerektiği yolundaki iddiaları dikkate alınmadan verilen Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddine,
2.Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Danıştay Onbeşinci Dairesinin temyize konu 27/02/2019 tarih ve E:2014/8939, K:2019/1126 sayılı kararının ONANMASINA,
3.Kesin olarak, 12/11/2020 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- Anayasa’nın 65. maddesinde, Devletin sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, ekonomik istikrarın korunmasını gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getireceği öngörülmüştür.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 63. maddesinde, Kurum tarafından finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri ile bu hizmetlerin süresine dair usul ve esaslara yer verilmiş, son fıkrasında da, Kurumun, finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ile (f) bendinde belirtilen sağlık hizmetlerinin türlerini, miktarlarını ve kullanım sürelerini, ödeme usul ve esaslarını Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının görüşünü alarak belirlemeye yetkili olduğu ancak, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının görüşünün alınmasının (f) bendinde belirtilen ortez, protez ve diğer iyileştirici nitelikteki araç ve gereçlerin miktarı, standartları, sağlanması, uygulanması, kullanma süreleri ve garanti süresi sonrası bakım, onarım ve yenilenmesi hususlarını kapsayacağı, Kurumun, bu amaçla komisyonlar kurabileceği, ulusal ve uluslararası tüzel kişilerle işbirliği yapabileceği, Komisyonların çalışma usul ve esaslarının Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak Kurumca belirleneceği hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanun’un 72. maddesinde ise, 65. madde gereği ödenecek gündelik, yol, yatak ve yemek giderlerinin Kurumca ödenecek bedellerini belirlemeye Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunun yetkili olduğu, Komisyonun, tıp eğitimini, hizmet basamağını, alt yapı ve kaynak kullanımı ile maliyet unsurlarını dikkate alarak sağlık hizmeti sunucularını fiyatlandırmaya esas olmak üzere ayrı ayrı sınıflandırabileceği, 63. madde hükümlerine göre finansmanı sağlanan sağlık hizmetlerinin Kurumca ödenecek bedellerini; sağlık hizmetinin sunulduğu il ve basamak, Devletin doğrudan veya dolaylı olarak sağlamış olduğu sübvansiyonlar, sağlık hizmetinin niteliği itibarıyla hayati öneme sahip olup olmaması, kanıta dayalı tıp uygulamaları, maliyet-etkililik ölçütleri ve genel sağlık sigortası bütçesi dikkate alınmak suretiyle, her sınıf için tek tek veya gruplandırarak belirlemeye yetkili olduğu belirtilmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca, kaynakların etkin ve verimli kullanılması, daha etkin ödeme ve denetim sisteminin kurulması, yersiz ödemelerin önüne geçilebilmesi ve mali sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi adına 5510 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri çerçevesinde yayımlanan Sağlık Uygulama Tebliği ve eki listeler kapsamında geri ödeme kurallarının belirlenmesi zorunluluk arz etmektedir.
Bu nedenle 5510 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri doğrultusunda yapılan davaya konu düzenlemelerin hukuki dayanağının mevcut olduğu, sağlık hizmeti sunumu ile sosyal güvenlik sisteminin ekonomik bakımdan sürdürülebilir kılınması amacıyla geri ödeme kapsamındakilerin özel koşulları gözetilmek suretiyle ve sağlığa erişim haklarının engellenmemesi koşuluyla çeşitli tedbirler alınabilmesini sağlamak amacıyla idareye düzenleme yetkisi verildiği izahtan varestedir.
25/03/2010 tarih ve 27532 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nin “Şeker Ölçüm Çubukları” başlıklı 7.3.5. maddesinin 1. fıkrasının (b) ve (d) bentleri ile Tebliğe ekli “EK-5/A Fiyatlandırılmış Tıbbi Sarf Malzemeleri Listesi”nin 437. sırasının iptali istemiyle açılan dava sonucunda Danıştay Onuncu Dairesinin 05/11/2010 tarih ve E:2010/10024 sayılı kararıyla; “şeker ölçüm çubuklarının yeterli ölçümü sağlayacak kalitede olup olmadıkları ile ilgili olarak yeterli denetim ve incelemenin yapılmadığı, piyasada tıbbi açıdan yetersiz ve elverişsiz olmakla birlikte fiyatı düşük malzemelerin de bulunduğu anlaşıldığından, piyasada mevcut kan şekeri ölçüm çubuklarının standartlara uygun olanları arasından en düşük bedelli olanı belirlenmek suretiyle bu bedelin ilgililere ödenmesi gerekirken, piyasada mevcut şeker ölçüm çubukları arasında kalite ayrımı yapılmaksızın bir bedel belirlenmesine ilişkin düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığı” gerekçesiyle Tebliğe ekli “Ek-5/A Fiyatlandırılmış Tıbbi Sarf Malzemeleri Listesi”nin her bir kan şeker ölçüm çubuğu için 0,55 TL ödeneceğine ilişkin 437. sırasının yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir.
Anılan yargı kararı üzerine davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığınca, şeker ölçüm çubuğu cihazının kalitelerine göre sınıflandırılıp sınıflandırılamayacağı hususunun Sağlık Bakanlığından sorulduğu; Sağlık Bakanlığı Refik Saydam Hıfzısıhha Merkezi Başkanlığı tarafından şeker ölçüm cihaz ve çubuklarının kalite ve performans değerlendirmesi yapıldığı; yapılan değerlendirme sonucunda sonuçları uygun bulunan firmalardan alınan fiyat tekliflerinin davalı idare tarafından değerlendirildiği; bu incelemeler neticesinde Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunun 24/02/2011 tarih ve 2 nolu kararı ile en düşük bedel olmamasına rağmen, her şeker ölçüm çubuğu için birim fiyatın 0,32 TL olarak belirlendiği görülmektedir.
Danıştay Onuncu Dairesinin yürütmeyi durdurma kararında en düşük malzeme fiyatının esas alınması gerektiği belirtilmiş ise de, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığınca gerekli araştırmalar yapılarak en düşük bedelin öngörülmesi halinde piyasaya arz edilen malzemelerin talebi karşılayamayacağı, şeker ölçüm çubuklarına erişimde sorun yaşanabileceği göz önünde bulundurularak birim fiyatın tespit edildiği anlaşıldığından, belirlenen fiyatın dava konusu 22/10/2014 tarihinde değişiklik yapılan 24/03/2013 tarihli Sağlık Uygulama Tebliği’nde aynen yer almış olmasında, kamu yararına ve hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından, Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.