Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2019/2261 E. 2020/2341 K. 09.11.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/2261 E.  ,  2020/2341 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/2261
Karar No : 2020/2341

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … adına … Emekçileri Sendikası
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALILAR) :
1- … Bakanlığı – …
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
2- … Valiliği – …
DAVALILAR YANINDA MÜDAHİL : …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay İkinci Dairesinin 18/02/2019 tarih ve E:2016/766, K:2019/617 sayılı kararının, esas ve yargılama gideri ile vekalet ücreti yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Manisa ili, Soma ilçesi, … Anadolu Lisesinde … olarak görev yapan davacının, Manisa ili, Soma ilçesi, … Anadolu Lisesi … olarak atanma istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin; anılan Okula …‘ın Müdür olarak atanmasına ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin, 13/08/2009 tarih ve 27318 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmeliğin 25. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “… kurucu müdür olarak geçirilen süreler üçüncü kademe yöneticiliğinde;… geçmiş sayılır.” ibaresinin belli bir süre öngörülmemesinden dolayı eksik düzenleme nedeniyle; anılan Yönetmeliğin -10/09/2009 tarih ve 27345 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelikle değişik- Ek-2 Yönetici Değerlendirme Formunun “Kurucu Müdür Olarak Görev Yapanlardan, Kurucu Müdür olarak Görev yaptıkları Eğitim Kurumuna Yapılacak İlk Müdür Ataması Kapsamında Atanmak İsteyenler İçin 5 Puan verilmesine” ilişkin kısmının ve Yönetmeliğin Uygulama Kılavuzu’nun (Ocak 2010 dönemine ilişkin) 3. Bölümünün 12. sorusuna verilen cevapta yer alan “… belli bir süre şartı aranmaksızın …” ibaresinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay İkinci Dairesinin 18/02/2019 tarih ve E:2016/766, K:2019/617 sayılı kararıyla;
13/08/2009 tarih ve 27318 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmeliğin 25. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “… kurucu müdür olarak geçirilen süreler üçüncü kademe yöneticiliğinde; … geçmiş sayılır.” ibaresinin, belli bir süre öngörülmemesinden dolayı eksik düzenleme nedeniyle; anılan Yönetmeliğin -10/09/2009 tarih ve 27345 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelikle değişik- Ek-2 Yönetici Değerlendirme Formunun “Kurucu Müdür Olarak Görev Yapanlardan, Kurucu Müdür olarak Görev yaptıkları Eğitim Kurumuna Yapılacak İlk Müdür Ataması Kapsamında Atanmak İsteyenler İçin 5 Puan verilmesine” ilişkin kısmının ve Yönetmeliğin Uygulama Kılavuzu’nun (Ocak 2010 dönemine ilişkin) 3. Bölümünün 12. sorusuna verilen cevapta yer alan “… belli bir süre şartı aranmaksızın …” ibaresinin iptali istemi yönünden;
28/02/2013 tarih ve 28573 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticileri Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 19. maddesi ile, 13/08/2009 tarih ve 27318 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan -ve dava konusu olan- Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmelik tüm değişiklikleriyle birlikte yürürlükten kaldırılmış olup, karar tarihi itibarıyla mevcut olmayan Yönetmelik hükmünün iptali istemiyle açılan davanın bu yönden konusuz kaldığı,
Yine, dava konusu Kılavuz’un dayanağı olan ve 13/08/2009 tarih ve 27318 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmeliğin, 28/02/2013 tarih ve 28573 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticileri Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 19. maddesiyle yürürlükten kaldırılmış olması nedeniyle, dayanağı ve uygulanma kabiliyeti kalmayan Kılavuz hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerektiği,
Ancak, dava konusu bireysel işlemlerin, tesis edildiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre irdeleneceği, bireysel işlemlerin tüm hukuki sonuçları ile birlikte ortadan kaldırılmadığı sürece, anılan işlemlerin dayanağı olan düzenleyici işlemlerin sonradan yürürlükten kaldırılmasının veya uygulanma kabiliyetinin kalmamasının, söz konusu bireysel işlemlerle ilgili olarak açılan davanın sonuçlanmasına engel oluşturmayacağı,
Manisa ili, Soma ilçesi, … Anadolu Lisesinde … olarak görev yapan davacının, Manisa ili, Soma ilçesi, … Anadolu Lisesi … olarak atanma istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin … tarih ve 3456 sayılı işlemin ve anılan Okula …’ın Müdür olarak atanmasına ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemi yönünden;
Dava konusu bireysel işlemlerin tesis edildiği tarih itibarıyla; 13/08/2009 tarih ve 27318 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmeliğin;
“Yönetim kademeleri” başlıklı 6. maddesinde, “(1) Eğitim kurumlarının yönetim kademeleri şunlardır; a) Birinci Kademe: Eğitim kurumu müdür yardımcılığı, b) İkinci Kademe: Eğitim kurumu müdür başyardımcılığı, c) Üçüncü Kademe: C tipi eğitim kurumu müdürlüğü, ç) Dördüncü Kademe: B tipi eğitim kurumu müdürlüğü, d) Beşinci Kademe: A tipi eğitim kurumu müdürlüğü.”;
“Müdür olarak atanacaklarda aranacak özel şartlar” başlıklı 8. maddesinde, “(1) Eğitim kurumlarına müdür olarak atanacaklarda aranacak özel şartlar şunlardır:
a) (C) tipi eğitim kurumlarına müdür olarak atanacaklarda; eğitim kurumlarında en az bir yıl yöneticilik yapmış olmak, ….” ;
“Yönetim kademelerinde geçmiş sayılan diğer görevler” başlıklı 25. maddesinin 2. fıkrasında ise, “(2) Bu Yönetmelikteki yönetim kademelerine atamayla sınırlı olmak üzere; ikili anlaşmalar çerçevesinde Bakanlıkça açılan ya da yönetici ve öğretmenleri Bakanlıkça görevlendirilen yurt dışındaki eğitim kurumlarında müdür olarak geçirilen süreler dördüncü kademe, müdür yardımcısı olarak geçirilen süreler birinci kademe yöneticiliğinde; görevli olduğu eğitim kurumunda eğitim kurumunu eğitim öğretime açmak kaydıyla kurucu müdür olarak geçirilen süreler üçüncü kademe yöneticiliğinde; en az bir yıl görev yapmış olmak kaydıyla müdür yetkili öğretmen olarak geçirilen süreler üçüncü kademe yöneticiliğinde, özel öğretim okullarında müdür olarak geçirilen süreler dördüncü kademe, müdür yardımcısı olarak geçirilen süreler ise birinci kademe yöneticiliğinde geçmiş sayılır. Bunlardan eğitim kurumu yöneticiliklerine atanmak isteyenler, yapılacak duyurulara başvurmaları halinde atanmak istedikleri eğitim kurumu için bu Yönetmelikte öngörülen hizmet süresi de dikkate alınarak atama usul ve esaslarına göre atanırlar.” düzenlemelerine yer verildiği,
Aynı Yönetmeliğin (10/09/2009 tarih ve 27345 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönemelik ile) değişik Ek-2 Yönetici Değerlendirme Formunda, Kurucu Müdür Olarak Görev Yapanlardan, Kurucu Müdür Olarak Görev Yaptıkları Eğitim Kurumuna Yapılacak İlk Müdür Ataması Kapsamında Atanmak İsteyenler İçin 5 ek puanın verileceğinin kurala bağlandığı,
Diğer taraftan, (Ocak 2010 dönemine ilişkin) Uygulama Kılavuzu’nun 3. Bölümünde,
“Soru 12 : Kurucu müdürlükte geçirilen sürenin C tipi eğitim kurumunda geçirilmiş sayılması için ne kadar süre gerekmektedir?
Cevap : Kurucu müdür olarak belli bir süre şartı aranmaksızın geçirilen süreler C tipinde geçmiş sayılır, bu durumda olanların daha üst yönetim kademelerine başvuru yapabilmeleri için o yönetim kademesi için aranan diğer şartları taşımaları gerekmektedir.” düzenlemesinin yer aldığı,
Yukarıda yer verildiği üzere; dava konusu Yönetmeliğin 8. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; (C) tipi eğitim kurumlarına (bu kapsamda Anadolu Liselerine) müdür olarak atanacaklarda, eğitim kurumlarında en az bir yıl yöneticilik yapmış olmak gerektiğinin kurala bağlandığı, aynı Yönetmeliğin 25. maddesinin 2. fıkrasında, görevli olduğu eğitim kurumunda eğitim kurumunu eğitim öğretime açmak kaydıyla kurucu müdür olarak geçirilen sürelerin üçüncü kademe eğitim kurumları yöneticiliğinde geçmiş sayılacağının belirtildiği, Yönetmeliğin ekinde bulunan Yönetici Değerlendirme Formunun Ek Puan bölümünde ise, kurucu müdür olarak görev yapanlardan, kurucu müdür olarak görev yaptıkları eğitim kurumuna yapılacak ilk müdür ataması kapsamında atanmak isteyenler için 5 puan daha verilmesinin öngörüldüğü,
Uyuşmazlık konusu olayda; dava dosyasına sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacı, atanan kurucu müdür … ile birlikte toplam 9 adayın, müdürlük için (C) tipi eğitim kurumu olan Soma Anadolu Lisesini tercih ettiği ve bu 9 adayın tercih sırası ve puan durumuna göre;
1-…’ın – 146,98 puanla – Anadolu Lisesine sınavla öğretmen olarak atanmadığı için ilk iki tercihi dikkate alınmadığı ve 3. tercihine yerleştiği,
2-…’ün – 126,02 puanla – önceki birinci tercihine yerleştiği,
3-…’nın – 123,61 puanla – önceki birinci tercihine yerleştiği,
4-Bakanlıkça öğretmen olarak atandığı alan Kimya/Kimya Teknolojisi Öğretmenliği olan ve daha önce Anadolu Liseninde öğretmen olarak görev yapan …’ın, kurucu müdürlükten + 5 puan da alarak – 120,16 puanla – Soma Anadolu Lisesine … olarak yerleştiği ve atandığı,
5-Bakanlıkça öğretmen olarak atandığı alan Tarih Öğretmenliği olan ve daha önce Anadolu Liseninde öğretmen olarak görev yapan davacının – 114,25 puanla – tek tercih ile Soma Anadolu Lisesini tercih ettiği, yerleşemediği ve atanamadığı ve diğer 4 adayın ise davacı ve müdahilden puanlarının daha düşük olduğunun görüldüğü,
24/04/2008 tarih ve 26856 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürülüğe giren ve …’ın kurucu müdür olarak görevlendirildiği tarihte yürülükte olan Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticileri Yönetmeliği’nin 4. maddesinde ise, kurucu müdürün, ilk defa eğitim ve öğretime açılacak olan eğitim kurumlarını, kurumun amacına uygun eğitim ve öğretim hizmetlerine hazır hale getirmek üzere, eğitim ve öğretime açılıncaya kadar geçen süre içerisinde görevlendirilenleri ifade ettiğinin belirtildiği,
Davacı tarafından, …’ın mevzuata uygun olarak kurucu müdürlük görevini yürütmüş sayılamayacağı iddiasıyla bakılan dava açılmış olduğundan, bu bağlamda uyuşmazlığın çözümünün, …’ın, mevzuata uygun olarak kurucu müdürlük görevinde bulunup bulunmadığının tespitine bağlı olduğu,
Yukarıda yer verilen tanıma göre, kurucu müdürlüğün, ilk defa eğitim ve öğretime açılacak olan eğitim kurumlarında, kurumun amacına uygun şekilde eğitim ve öğretim hizmetlerine hazır hale getirmek amacıyla yürütülen bir görev olduğu ve bu görevin amacı dikkate alındığında, eğitim ve öğretime açılıncaya kadar devam etmesi de tabii olduğu,
Bu itibarla, kurucu müdürlük görevinin mevzuata uygun olarak yürütüldüğünün kabulü için de, eğitim kurumunun sunacağı eğitim hizmetini tam olarak yerine getirecek duruma gelinceye, bu bağlamda fiilen öğrencilere eğitim ve öğretim verilmeye başlanıncaya kadar, gerekli bütün hazırlıkların sorumluluğunun üstlenilmesi ve hazırlıkların fiilen yapılması gerektiği,
Diğer yandan, açılmasına karar verilmeyen bir okula kurucu müdür görevlendirilmesi de söz konusu olamayacağından, Bakanlıkça bir eğitim kurumunun açılmasına karar verildikten sonra kurucu müdür görevlendirmesi yapılabileceği,
Uyuşmazlık konusu olayda; Milli Eğitim Bakanlığınca, Soma ilçesinde yeni bir Anadolu Lisesi açılmasına karar verildikten sonra …’ın kurucu müdür olarak görevlendirildiği ve söz konusu Anadolu Lisesinin … tarafından eğitim ve öğretim hizmetlerine hazır hale getirildiği konusunda tartışma bulunmadığı,
Bu durumda, kurucu müdür olarak görev yaptığı anlaşılan …’ın, kurucu müdür olarak görev yaptığı okula, daha önce eğitim kurumu yöneticiliğinde bulunması nedeniyle ilave puan verilmesi suretiyle atanmasında ve puan olarak …’ın gerisinde kalan davacının söz konusu okula atanmamasında mevzuata aykırılık görülmediği gerekçesiyle,
Dava konusu düzenleyici işlemlerin iptali istemi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, bireysel işlemlerin iptali istemi yönünden ise davanın reddine, …-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, …-TL müdahil yargılama giderinin davacıdan alınarak müdahile verilmesine ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen …-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelerden Milli Eğitim Bakanlığına verilmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu düzenleyici işlemlerin dava konusu bireysel işlemin dayanağı olduğu, birlikte dava konusu edildiği, uyuşmazlığın özü açısından birlikte esasa girip karar verilmeden yargı denetimi yapılamayacağından, dava konusu düzenleyici işlemlerle ilgili ret ya da iptal kararı verilmeden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinde hukuki isabet bulunmadığı, bireysel işlem bakımından kendisinin ve yerine atanan …’ın hizmet süresinin yanlış hesaplandığı iddiasının değerlendirilmediği, kararın yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden de hukuka aykırı olduğu, yargılama giderlerinin haklılık oranına göre yarısının davalı idareler üzerinde bırakılması ve lehine de vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idarelerden Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, Danıştay İkinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş, diğer davalı Manisa Valiliğince ve davalılar yanında müdahil tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Yukarıda özetlenen gerekçeyle dava konusu düzenleyici işlemlerin iptali istemi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, bireysel işlemlerin iptali istemi yönünden davanın reddine yönelik Danıştay İkinci Dairesinin temyize konu 18/02/2019 tarih ve E:2016/766, K:2019/617 sayılı kararının esas ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti yönünden ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 09/11/2020 tarihinde, oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1/a fıkrasında; iptal davaları, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.
İptal davasının gerek anılan maddede, gerekse içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında; idare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen idari işlemlerin, ancak bu idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurabilenler tarafından iptal davasına konu edileceğinin kabulü zorunlu bulunmaktadır.
İptal davasının amacı, hukuka aykırı idari işlemin uygulamadan kaldırılması, geçersiz kılınması ve işlemin hukuksal geçerliliğine son verilmesidir. Burada sağlanmak istenen, hukuk düzeninde hukuka aykırı işlemlerin bulunmamasını sağlayarak, hukuk devletinin korunmasıdır. İdare Hukuku ilkelerine göre, iptal kararları, iptali istenilen işlemi, tesis edildiği tarih itibarıyla ortadan kaldırarak, işlemin tesisinden önceki hukuki durumun geri gelmesini sağlar.
Bir idari işlemin hukuki irdelemesi yapıldığında, tespit edilen duruma göre dava konusu işlemin iptali ya da davanın reddi yolunda hüküm kurulması gerekmektedir. Hukuka uygunluk denetimi yapılan işlem yönünden “karar verilmesine yer olmadığına” hükmedilmesi, usulde yeri olmayan bir uygulama olup, işin esasının incelenmesinin sonucu olarak esas hakkında bir hüküm kurulması zorunlu bulunmaktadır.
Bir yönetmelik kuralına dava açıldıktan sonra, idarenin yeni yönetmelik çıkarma konusunda yetkisi bulunduğu açık olmakla birlikte, bu durum, idari yargı yerinin yargısal incelemesinde bulunan yönetmelik kuralı hakkında, hukuka uygun olup olmadığı yönünden bir değerlendirme yapılıp sonuca varılmasına hukuken engel değildir. Aksi halde, idare bu şekilde yeni yönetmelik yürürlüğe koyarak, mevcut yönetmeliğin yargı denetimine tabi tutulmasından muaf kılınmasına neden olacaktır. Ayrıca, davacılar şeklen değiştirilen her düzenlemeye karşı dava açmak zorunda bırakılarak, hak arama özgürlüğünün kullanılması da zorlaştırılacaktır.
Bu durumda, davacı tarafından hukuka aykırı olduğu ileri sürülen düzenlemelerin hukuki irdelemesi yapılarak Dairece işin esası hakkında, “ret” ya da “iptal” hükmü kurulması gerekirken, karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesinde hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Diğer taraftan, düzenleyici işlemlerin hukuki irdelemesi yapılarak verilecek kararın sonucuna göre, bireysel işlemin de hukuk uygunluğunun yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabul edilerek, Danıştay İkinci Dairesinin 18/02/2019 tarih ve E:2016/766, K:2019/617 sayılı kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.