Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2019/1965 E. 2020/2406 K. 12.11.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/1965 E.  ,  2020/2406 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/1965
Karar No : 2020/2406

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı

VEKİLİ : I. Hukuk Müşaviri Yrd. V. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onikinci Dairesinin 18/09/2018 tarih ve E:2016/9102, K:2018/3168 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Kaymakam adayı olan davacının, yurt dışı stajına gönderilmemesine ilişkin İçişleri Bakanlığının 03/07/2015 tarihli işlemi ile bu işlemin dayanağı olan Kaymakam Adayları Yönetmeliği’nin 19/03/2015 tarih ve 29300 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kaymakam Adayları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değiştirilen “Yurtdışı stajı” başlıklı 12. maddesinde yer alan “ilgili mevzuata göre Bakanlıkça uygun görülenler” ibaresinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onikinci Dairesinin 18/09/2018 tarih ve E:2016/9102, K:2018/3168 sayılı kararıyla;
Kaymakam adayı olan davacının, yurt dışı stajına gönderilmemesi üzerine bu işlem ile birlikte işlemin dayanağı olan Kaymakam Adayları Yönetmeliği’nin 19/03/2015 tarih ve 29300 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kaymakam Adayları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değiştirilen “Yurtdışı stajı” başlıklı 12. maddesinde yer alan “ilgili mevzuata göre Bakanlıkça uygun görülenler” ibaresinin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı ancak davanın açılmasından sonra davacının, 04/11/2016 tarihi itibarıyla 677 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kamu görevinden çıkarıldığının anlaşıldığı;
Bu durumda, kamu görevinden çıkarıldığı anlaşılan davacının, yurt dışı stajına gönderilmemesine ilişkin işlem ile bu işlemin dayanağı olan Yönetmelik maddesinin iptali istemiyle açılan bu davadaki güncel menfaatinin son bulduğu gerekçesiyle, davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, idari işlemlerin, dava açma ehliyeti bakımından tesis olundukları ve davaya konu edildikleri tarihteki şartlara göre hukuki denetiminin yapılarak karar verilmesi gerektiği, kamu görevinden çıkarılma işlemine yaptığı itirazın OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu tarafından reddedildiği, bu karara karşı açtığı davanın derdest olduğu belirtilerek, Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Onikinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Kaymakam adayı olan davacının, 01/07/2015 – 31/12/2016 tarihleri arasında İspanya’da yurt dışı stajı yapması İçişleri Bakanlığının … tarih ve … sayılı yazısıyla uygun görülmüş, ardından Bakanlığın … tarih ve … sayılı yazısıyla davacı hakkındaki yurt dışı stajı ile ilgili yazının sehven gönderildiği, davacının yurt dışı stajına gönderilmeyeceği bildirilmiştir.
Bunun üzerine davacının yurt dışı stajına gönderilmemesine ilişkin İçişleri Bakanlığının 03/07/2015 tarihli işlemi ile bu işlemin dayanağı olan Kaymakam Adayları Yönetmeliği’nin, 19/03/2015 tarih ve 29300 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Kaymakam Adayları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değiştirilen “Yurtdışı stajı” başlıklı 12. maddesinde yer alan “ilgili mevzuata göre Bakanlıkça uygun görülenler” ibaresinin iptali istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin laik, demokratik ve sosyal bir hukuk Devleti olduğu hükmü yer almıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, iptal davaları idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda eşitliği gözeten, adaletli bir hukuk düzeni kurup sürdürmekle kendisini yükümlü sayan, hukuk güvenliğini sağlayan, bütün etkinliklerinde hukuka ve Anayasa’ya uyan, işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlettir. Anayasa’da, Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik hukuk devleti niteliği vurgulanırken, devletin tüm eylem ve işlemlerinin yargı denetimine bağlı olması amaçlanmıştır. Yargı denetimi, hukuk devletinin “olmazsa olmaz” koşuludur.
Hukuk devletinde idarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun ve sonuçta idarenin hukuka bağlılığının yargısal denetimi iptal davaları yoluyla sağlanmaktadır.
Yukarıda metnine yer verilen 2577 sayılı Kanun’un 2. maddesinde yer alan ve iptal davasının subjektif ehliyet koşulu olan “menfaat ihlali” kavramı doktrin ve içtihatlarda dava konusu işlemle davacı arasında kurulan kişisel, meşru, güncel bir menfaat ilişkisi olarak tanımlanmaktadır. Sözü edilen menfaat ilişkisinin varlığı ve sınırları her olayda yargı yerince uyuşmazlığın niteliğine göre belirlenmektedir.
Yargısal denetim amacıyla her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması koşuluna ihtiyaç vardır.
İptal davası açılabilmesi için gerekli olan menfaat ilişkisi kişisel, meşru, güncel bir menfaatin bulunması halinde gerçekleşecektir. Başka bir anlatımla, iptal davasına konu olan işlemin davacının menfaatini ihlal ettiğinden söz edilebilmesi için, davacıyı etkilemesi, yani davacının kişisel menfaatini ihlal etmesi, işlem ile davacı arasında ciddi ve makul bir ilişkinin bulunması gerekmektedir.
İptal davalarındaki subjektif ehliyet koşulu, doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılmasına ve sürdürülmesine ilişkin bir husus olup kişisel menfaat ihlali kavramının, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerekmektedir.
Danıştayın istikrar bulan kararlarına göre, davacının subjektif dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabulü için idari kararın davacının meşru, şahsi ve güncel bir menfaatini ihlal etmesi gerekmektedir. İptal davalarında, dava konusu işlemin davacının menfaatini ihlal ettiğinin saptanması davacının bu davada ehliyetinin (subjektif ehliyetinin) bulunduğu, dolayısıyla davanın esasının incelenmesine geçilebileceği sonucunu yaratmaktadır.
Yukarıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde dosyada bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; kaymakam adayı olan davacının, yurt dışı stajına gönderilmemesine ilişkin işlem ile bu işlemin dayanağı olan Yönetmelik hükmünün iptali istemiyle açılan davada, davanın açılmasından sonra davacının, 04/11/2016 tarihi itibarıyla 677 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kamu görevinden çıkarıldığı anlaşıldığından, bu davadaki güncel menfaatinin son bulduğu gerekçesiyle, davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmişse de, idari işlemlerin, dava açma ehliyeti bakımından tesis olundukları ve davaya konu edildikleri tarihteki şartlara göre hukuki denetiminin yapılarak karar verilmesi gerektiği gibi davacının kamu görevinden çıkarılma işlemine yaptığı itirazın OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu tarafından reddedildiği, bu karara karşı açtığı davanın derdest olduğu hususu da dikkate alındığında, davacının subjektif dava açma ehliyetinin varlığının devam ettiğinin kabulü gerekmektedir.
Nitekim, yargılama devam ederken kamu görevinden ihraç edilme sebebiyle davanın konusunun kalmadığından bahisle uyuşmazlığın esasına yönelik talebin karara bağlanmasının engellenmesi nedeniyle karar hakkının ihlal edildiği iddiasıyla bir başka davacı tarafından yapılan bireysel başvuru sonucunda verilen Anayasa Mahkemesinin 15/09/2020 tarih ve Başvuru Numarası: 2017/40261 sayılı kararında;
“…48. Somut olayda başvurucunun hakkında tesis edilen 3,17 (iyi) performans notunun iptali talebiyle açtığı davada Mahkeme tarafından dava konusu işlemin iptaline karar verilmesine rağmen istinaf incelemesi sonucunda Bölge İdare Mahkemesi tarafından başvurucunun kamu görevinden ihraç edilmiş olduğu gerekçesiyle davanın konusunun kalmadığından bahisle davanın esası incelenmemiştir. Başvurucu istinaf dilekçesinde tazminat talebi olmadığı hâlde Mahkemenin yargılama masrafları bakımından aleyhe hüküm kurduğunu da belirtmiştir.
49. Yukarıda yer verilen Danıştay içtihatlarında (bkz. §§ 21-23) ortaya konulduğu üzere iptal davalarının ilk inceleme aşamasında kabul edilebilirlikleri için, başka bir deyişle davanın esasının incelenebilmesi için 2577 sayılı Kanun kapsamında aranan menfaat şartının davanın açıldığı sırada bulunması yeterli olmakta, menfaatin davanın sonuna kadar devam etmesi şartı aranmamaktadır. Anılan içtihatlardaki yaklaşımın kamu görevlileri hakkında tesis edilen işlemler hakkında açılan davaların yargılama sırasında kamu görevlisi statülerinin herhangi bir nedenle sona ermesi durumunda dahi idari işlemle olan menfaat bağının ortadan kalkmayacağı yönünde olduğu görülmektedir. Böylece alınacak yeni bir idari kararla davacının iptalini istediği işlemle ilişkisini kesmek suretiyle dava konusu işlemin yargı denetimi dışına çıkarılması engellenmiş olacaktır. Buna göre Danıştayın söz konusu içtihatlarındaki çıkarımın dava şartı olarak kabul edilen menfaat ihlali yorumundan hareketle dava konusu edilebilirliğinin tespitinde kamu yararı ile bireyin menfaatleri arasındaki adil dengeyi gözeten, objektif ve hukuken kabul edilebilir ölçütler içerdiği görülmektedir.
50. Anılan içtihattaki yaklaşımın öz itibarıyla statü hukukuna göre çalışan kamu görevlilerinin kamu personel hukuku kapsamında haklarında tesis edilen idari işlemlerin onların aktif meslek yaşamları haricinde maddi ve manevi varlıkları üzerinde de birtakım etki ve sonuçlar gösterebilmesi, öte yandan meri mevzuatın emeklilik/istifa/ihraç vb. sebeplerle kaybedilen kamu görevliliği statüsünün belirli koşullar altında yeniden kazanılmasına imkân sağlaması karşısında böyle bir durumda idari işlemin kişi üzerinde etkilerini devam ettirecek olması gibi gerekçelere dayandığı anlaşılmaktadır (Levent Tütüncü, B. No: 2015/3690, 18/7/2018, § 59).
51. Danıştay içtihadında benimsenen bu yaklaşıma göre somut olayda başvurucunun Olağanüstü Hal İşlemlerini İnceleme Komisyonuna (OHAL Komisyonu) başvurabileceği, OHAL Komisyonu kararlarına karşı yargı yolunun açık olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda başvurucunun yeniden kamu görevlisi statüsünü kazanabileceği ihtimalinde dava konusu performans notuna ilişkin işleminin başvurucu üzerinde bir etkisinin bulunmayacağı söylenemez. Bu itibarla başvurucunun performans notunun iptali talebiyle açtığı davanın yargılaması davam ederken kamu görevinden ihraç edilmesinin davaya konu idari işlem ile ihlal edilen menfaatinin ortadan kalkmadığı, bu durumda davanın esasının incelenmesi gerektiği değerlendirilmektedir.
52. Bireysel başvuruya konu Bölge İdare Mahkemesi kararında ise Danıştay içtihadında belirtilen ölçütler kapsamında herhangi bir irdelemeye gidilmeksizin salt kamu görevinden ihraç edilme sebebiyle dava konusunun ortadan kalktığı yönünde şekilci bir yaklaşımla hareket edilerek davanın esasının incelenmediği, başka bir deyişle davaya konu idari işlemin esası hakkında karar verilmediği görülmektedir.
53. Bölge İdare Mahkemesinin somut olayda davanın esasının incelenebilmesine ilişkin değerlendirmesi konusunda 2577 sayılı Kanun’da düzenlenen usul kurallarının uygulanmasıyla ilgili bu şekilci yorumunun -başvurucunun hukuksal durumunu etkileyen idari işlemden doğan uyuşmazlık hakkında karar verilmemesi sebebiyle- başvurucuya ağır bir külfet yüklediği, bu sebeple başvurucunun karar hakkının ihlal edildiği değerlendirilmiştir.
54. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir…” denilerek, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.
Bu durumda, kamu görevinden çıkarılmış olsa da, davacının yurt dışı stajına gönderilmemesine ilişkin İçişleri Bakanlığı işlemi ile bu işlemin dayanağı olan Yönetmelik hükmünün iptali istemiyle açılan davada, davacının dava açma ehliyetinin bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken davanın ehliyet yönünden reddi yolunda verilen Daire kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle ehliyet yönünden reddine ilişkin Danıştay Onikinci Dairesinin temyize konu 18/09/2018 tarih ve E:2016/9102, K:2018/3168 sayılı kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
4.Kesin olarak, 12/11/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.