Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2019/1759 E. 2020/1738 K. 07.10.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/1759 E.  ,  2020/1738 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/1759
Karar No : 2020/1738

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Sendikası
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 05/03/2019 tarih ve E:2016/14905, K:2019/1581 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 06/10/2016 tarih ve 29849 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Doçentlik Sınav Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. fıkrasındaki “Üniversitelerarası Kurul başka bir tarih belirlemedikçe” ibaresi ile 6. maddesinin 20. fıkrasında yer alan “Eser incelemesinde başarılı olmasına rağmen sözlü sınavda başarısız olan veya başarısız sayılan aday, sözlü sınava en erken iki dönem; ikinci kez başarısız bulunan aday ise en erken dört dönem sonra yeniden başvurabilir.” kuralının iptali istenilmiştir.

Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 05/03/2019 tarih ve E:2016/14905, K:2019/1581 sayılı kararıyla;
Uyuşmazlığın esası yönünden;
Dava konusu Doçentlik Sınav Yönetmeliği’nin, 15/04/2018 tarih ve 30392 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Doçentlik Yönetmeliği’nin 9. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı;
Bu bağlamda; karar tarihinde yürürlükte bulunmayan Yönetmelik hakkında karar verilmesine hukuken olanak bulunmadığından, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına;
Vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden ise;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 24. maddesinin (f) bendi ile 31. maddesinin yargılama giderleri konusunda yollamada bulunduğu 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yerine yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 323, 326 ve 331. maddeleri belirtilerek;
İdarenin, iptal davasının konusunu oluşturan genel düzenleyici nitelikteki işlemlerinin, bu işlemin dayanağını oluşturan kanunda değişiklik yapılması üzerine dayanağının kalmaması nedeniyle değiştirildiği, geri alındığı, ortadan kaldırıldığı ve dava konusu uyuşmazlıkta olduğu gibi davacının hak ve menfaatlerini ihlal eden bireysel işlemlerin de tesis edilmediği durumlarda, konusu kalmadığından esası incelenemeyen davada, davalı idarenin haksız çıktığı, bu nedenle yargılama giderlerinden sorumlu olacağından söz edilemeyeceği;
Uyuşmazlıkta, dava konusu Yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden sonra, 22/02/2018 tarih ve 30352 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7100 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 5. maddesiyle değiştirilen 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 24. maddesinin 3. fıkrasının (ç) bendinde; “Doçentlik başvurularında adayların yayın ve çalışmalarına ilişkin esas ve usuller Yükseköğretim Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” düzenlenmesine yer verildiği;
Anılan Kanunla yapılan bu düzenlemelerde belirtilen adayların yayın ve çalışmalarına ilişkin esas ve usullerin saptanması üzerine, 15/04/2018 tarih ve 30392 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Doçentlik Yönetmeliği’nin 9. maddesi ile dava konusu Doçentlik Sınav Yönetmeliği’nin yürürlükten kaldırıldığı;
Dolayısıyla, dava konusu düzenlemelerin, davalı idarece, davacı tarafından dava dilekçesinde öne sürülen hukuka aykırılık savlarının kabulü anlamına gelebilecek nedenle değil, dayanak alınan kanuni düzenlemedeki değişikliğin gereği olarak yürürlükten kaldırıldığı;
Bu durumda; davalı idarenin, davada haksız çıkan taraf olarak kabulüyle yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına hukuken olanak bulunmaması ve davada tarafların haklılık oranlarının tespitine yönelik bir değerlendirme yapılamaması nedeniyle, vekalet ücretine hükmedilmemesi ve tarafların yaptıkları yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılması gerektiği gerekçesiyle vekalet ücretine hükmedilmemesine ve yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, davanın açıldığı andaki maddi ve hukuki esaslar çerçevesinde davanın esası hakkında karar verilmesi gerektiği, dava konusu düzenlemenin değiştirilmesi veya yürürlükten kaldırılması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu ve yargılama giderleri idareye yükletilerek, tarafları lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kısmen reddi ile Daire kararının karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kısmının onanması, yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına ve vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin kısmının ise bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacılar tarafından; 06/10/2016 tarih ve 29849 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Doçentlik Sınav Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in bazı maddelerinin iptali istemiyle temyizen incelenen bu dava açılmıştır.
Anılan Yönetmelik, 15/04/2018 tarih ve 30392 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Doçentlik Yönetmeliği ile yürürlükten kaldırılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin yargılama giderleri konusunda yollamada bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Yargılama giderlerinin kapsamı” başlıklı 323. maddesinde;
“Yargılama giderleri şunlardır:
a) Celse, karar ve ilam harçları.
b) Dava nedeniyle yapılan tebliğ ve posta giderleri.

ğ) Vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekalet ücreti.
h) Yargılama sırasında yapılan diğer giderler.” ;
“Yargılama giderlerinden sorumluluk” başlıklı 326. maddesinde;
“(1) Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.
(2) Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.
…” hükümlerine yer verilmiştir.
6100 sayılı Kanun’un 331. maddesinin 1. fıkrasında ise; “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” kuralı yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 2. fıkrasında yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Danıştay Sekizinci Dairesi kararının karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kısmı, aynı gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Daire kararının, vekalet ücretine hükmedilmemesine ve yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına ilişkin kısmına gelince;
2577 sayılı Kanun’un 2. maddesinde, düzenleyici veya bireysel bir işlem nedeniyle menfaati ihlal edilenler tarafından iptal davası açılabileceği belirtilerek, kişilere, dava açma yolu ile iddialarını yargı yerinde ileri sürme hakkı özel olarak düzenlenmiştir.
Hukukumuzda, iptal davası açıldıktan sonra, yargılama faaliyeti devam ederken, kamu hizmetinin sürekliliği ve değişkenliği kapsamında idarece işlemin, yürürlükten kaldırılması, hukuk aleminde geçerliliğinin kalmaması ve artık işin esasının incelenmesinde menfaat görülmeyen hallerde davanın konusuz kaldığından söz edilmektedir.
Davanın konusuz kaldığı durumlarda, yargı yerince dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilebileceği tabii olmakla birlikte, yargılama faaliyeti esnasında yapılan yargılama giderlerinin hangi tarafa yükletileceğinin de kararda ayrıca belirlenmesi gerekmektedir.
Bu noktada, 6100 sayılı Kanun’un yukarıda metnine yer verilen 331. maddesine bakıldığında, davanın konusuz kalması halinde, hakime, davanın açıldığı zamandaki haklılık durumunu değerlendirerek yargılama giderlerine hükmetme konusunda takdir hakkı tanındığı görülmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; davacılar tarafından, menfaatlerini etkilediği ileri sürülerek, Doçentlik Sınav Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in bazı maddelerinin iptali istemiyle bu davanın açıldığı, ancak davalı idare tarafından, yargılama devam ederken, dava konusu Yönetmeliğin, sonraki tarihli Yönetmelik ile yürürlükten kaldırılarak, davada, esası incelenecek düzenleyici işlemin hukuk alemindeki varlığının sona erdirildiği, bu haliyle davanın konusuz kaldığı anlaşılmaktadır.
6100 sayılı Kanun hükümleri uyarınca, konusuz kalan bu davada yapılan yargılama giderlerinden sorumlu tutulacak tarafın belirlenmesi için yargı yerince, tarafların davanın açıldığı tarihteki haklılık durumunun irdelenmesi zorunludur.
Somut olaya bakıldığında, davacı tarafından düzenleyici işlemlerin hukuka aykırılığı iddiasında bulunulduğu, ancak sonrasında birtakım nedenlerle davalı idare tarafından dava konusu düzenleme yürürlükten kaldırılmak suretiyle davanın konusuz bırakıldığı, bu haliyle davanın açılmasına davalı idarenin sebebiyet verdiği görülmektedir.
Öte yandan, her ne kadar temyize konu Daire kararında, kanuni düzenlemedeki değişikliğin gereği olarak dava konusu Yönetmelik yürürlükten kaldırıldığından davalı idarenin, davada haksız çıkan taraf olarak kabulüne imkan bulunmadığı gerekçesine yer verilmiş ise de; davanın açıldığı tarihte söz konusu kanuni düzenlemenin mevcut olmadığı ve davacının uygulaması devam eden düzenleyici işleme karşı dava açma hakkını kullandığı, ayrıca dava açma hakkını kötüye kullandığından da söz edilemeyeceği dikkate alındığında, kanuni düzenlemeye dayanılarak da olsa tesis ettiği düzenlemeyi dava açıldıktan sonra yürürlükten kaldıran davalı idarenin davada haksız çıkan taraf olarak kabulü gerekmektedir.
Yukarıda aktarılan hususlar birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu düzenlemeleri yapan davalı idarenin davanın açılmasına sebebiyet verdiği ve Anayasa’nın 36. maddesinde öngörülen hak arama hürriyeti kapsamında dava açan davacının, davada haksız çıkan taraf olarak kabul edilemeyeceği, dolayısıyla, konusu kalmadığı için karar verilmesine yer olmadığına karar verilen bu davada, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı idareye yüklenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu durumda; temyize konu kararın, vekalet ücretine hükmedilmemesi ve yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine,
2. Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 05/03/2019 tarih ve E:2016/14905, K:2019/1581 sayılı kararının karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. Anılan kararın, vekalet ücretine hükmedilmemesi ve yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına ilişkin kısmının ise BOZULMASINA,
4. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
5. Kesin olarak, 07/10/2020 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- 07/02/2015 tarih ve 29260 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Doçentlik Sınav Yönetmeliği’nin 4. maddesinin 1. fıkrası ile 6. maddesinin 20. fıkrasında, dava konusu 06/10/2016 tarih ve 29849 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Doçentlik Sınav Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değişiklik yapılmış, anılan Yönetmelik 15/04/2018 tarih ve 30392 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Doçentlik Yönetmeliği ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Düzenleyici işlem niteliğindeki Yönetmelik kuralları davacı tarafça menfaatleri ihlal edildiği ön iddiasıyla dava konusu yapılmış ve hukuka aykırı olduğu da belirtilerek iptali istenilmiş olup, Danıştay Dairesinde bu Yönetmelik yargılamaya tabi tutulup incelenmekte iken, davalı idarece “Yeni Yönetmelik / Yönetmelik Değişikliği” çıkarılmak suretiyle mevcut dava konusu Yönetmelik kuralları yürürlükten kaldırılmıştır.
Eski yönetmelik yargısal incelenme aşamasında iken davalı idarenin yeni yönetmelik çıkarma konusunda yetkisi bulunduğu tartışmasız olmakla birlikte, bu durum, idari yargı yerinin yargısal incelemesinde bulunan yönetmelik kuralları hakkında, hukuka uygun olup olmadıkları yönünden bir değerlendirme yapılıp sonuca varılmasına hukuken engel teşkil etmemektedir.
Zira, davacı taraf, hukuka aykırılığı iddiası ile dava konusu Yönetmelik kuralları hakkında yargısal inceleme yapılmasını idari yargı yerinden talep etmektedir.
Kaldı ki, yeni yapılan düzenlemelerde de, davacının hukuka aykırı olduğunu iddia ettiği hususlar varlığını sürdürmektedir.
Hukuka uygunluk denetimi yapılmadan verilecek karar, idarenin bu şekilde yeni yönetmelik kuralları oluşturarak yargı denetimine tabi tutulmasından muaf kılınması sonucunu doğuracaktır.
Ayrıca ilgililer, içeriği aynı olmakla birlikte şeklen değiştirilmiş olan yeni kuralların iptali istemiyle menfaatlerinin ihlali iddialarının devam ettiği göz önünde bulundurulduğunda yeniden dava açmak durumunda kalacak ve mahkemeye erişim haklarını da gereği gibi kullanamamış olacaklardır.
Bu nedenle, idari yargı yerinin yargısal incelemeyi tamamlayıp dava konusu Yönetmelik kurallarının hukuka uygunluğunu veya hukuka aykırılığını tespit edip görüş ve gerekçesini açıklaması gerekmektedir.
Aksi takdirde, idari yargı yerinin etkililiği ve işlevselliği ortadan kalkmış olacak, yargısal denetime tabi tutulmayan Yönetmelik kuralları hukuk aleminde sonuç doğurmaya ve üretmeye devam edecektir.
Bu durumda; idari yargılama usulü gereklerinden olan, idarece iptal edilen veya yürürlükten kaldırılan işlem hakkında idari yargı yerince iptal kararı verilemeyeceği öngörüsü dikkate alınarak iptal kararı verilemez ise de, yönetmelik kurallarının hukuka uygun olup olmadıklarının tespit edilmesine bir engel bulunmadığından, idari yargı yerinin işlevselliği ve aynı zamanda davacı tarafın hukuka aykırılık iddiasının karşılanması bakımından hukukilik denetimi yapılması bir zorunluluk olarak değerlendirilmektedir.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin yargılama giderleri konusunda yollamada bulunduğu 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yerine yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda vekâlet ücretine, yargılama giderleri arasında yer verilmiş ve yargılama giderlerinin davada haksız bulunan tarafa yükletileceği belirtilmiş olup, 6100 sayılı Kanun’un 331. maddesinde ayrıca, “Esastan sonuçlanmayan davalarda yargılama gideri” başlığı altında, davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde; hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği kurala bağlanmıştır.
Bu yasal düzenleme karşısında; dava devam etmekte iken feragat ve kabul dışındaki sebeplerle davanın konusuz kalması nedeniyle, yargı mercilerince “konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı” kararı verilmesi durumunda, tarafların haklılık haksızlık değerlendirilmesi yapılamadığından bahisle, yargılama giderlerinin tarafların üzerinde bırakılması ve avukatlık ücretine hükmedilmemesi yoluna gidilmeksizin, davanın açıldığı tarihte hangi tarafın haksız olduğu saptanarak, o taraf aleyhine yargılama giderleri ve avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.
Bütün bunlar dikkate alınarak, dava konusu Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. fıkrasındaki “Üniversitelerarası Kurul başka bir tarih belirlemedikçe” ibaresi ile 6. maddesinin 20. fıkrasında yer alan “Eser incelemesinde başarılı olmasına rağmen sözlü sınavda başarısız olan veya başarısız sayılan aday, sözlü sınava en erken iki dönem; ikinci kez başarısız bulunan aday ise en erken dört dönem sonra yeniden başvurabilir.” kuralının hukuka aykırılığı veya uygunluğu konusunda tespit yapılıp bu konuda gerekçe yazıldıktan sonra, yeni Yönetmelik düzenlemeleri ile dava konusu Yönetmelik kuralları yürürlükten kaldırıldığı için karar verilmesine yer olmadığına dair kararın yerinde olduğunun açıklanması ve yargılama giderlerinin dağılımının, yapılan tespite göre değerlendirilerek temyiz taleplerinin karara bağlanması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.