Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2019/1729 E. 2020/2402 K. 12.11.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/1729 E.  ,  2020/2402 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/1729
Karar No : 2020/2402

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
2- (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onbeşinci Dairesinin 28/11/2018 tarih ve E:2014/4689, K:2018/7934 sayılı kararının aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması taraflarca karşılıklı olarak istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 18/04/2014 tarih ve 28976 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Genel Sağlık Sigortası Uygulamaları Yönetmeliği’nin 7., 8., 9., 10. maddelerinin, 14. maddesinin (ç) ve (d) bentlerinin, 16. maddesinin 1. fıkrasının, 17., 18., 19., 20., 22., 23. maddelerinin, 25. maddesinin 4. fıkrasının, 26. maddesinin 1. fıkrasında geçen “…biyometrik yöntemlerle kimlik doğrulaması yapar…” ibaresinin, 30. maddesinin 5. fıkrasındaki “…kuruma ödenen prim tutarını geçmemek kaydıyla…” ibaresinin, 34., 42., 48., 51. ve 52. maddelerinin iptali ile 29. maddesinin 1. fıkrasının iptali ve bu düzenlemenin dayanağı olan 5510 sayılı Kanun’un 73. maddesinin 2. fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğundan bahisle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine gönderilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onbeşinci Dairesinin 28/11/2018 tarih ve E:2014/4689, K:2018/7934 sayılı kararıyla;
Davacının Anayasa’ya aykırılık iddiası yerinde görülmemiş;
Dava konusu Yönetmeliğin, genel sağlık sigortası uygulamalarına ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 107. maddesi hükmüne dayanılarak hazırlandığı, 18/04/2014 tarih ve 28976 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği;
Dava konusu Yönetmeliğin 7. maddesinde;
“Genel sağlık sigortalısının ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlıklı kalmaları; hastalanmaları hâlinde sağlıklarını kazanmaları; iş kazası ile meslek hastalığı, hastalık ve analık sonucu tıbben gerekli görülen sağlık hizmetlerinin karşılanması, iş göremezlik hâllerinin ortadan kaldırılması veya azaltılması, iş kazası ve meslek hastalığına, kazaya, hastalıklara veya konjenital (doğuştan) nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan durumlarda vücut bütünlüğünün sağlanması amacıyla Kanunun 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan sağlık hizmetlerinin finansmanı Kurumca sağlanır.” düzenlemesinin yer aldığı;
5510 sayılı Kanun’un “Finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri ve süresi” başlıklı 63. maddesinde; genel sağlık sigortalısının ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlıklı kalmalarını, hastalanmaları halinde sağlıklarının kazanmalarını, iş kazası ile meslek hastalığı, hastalık ve analık sonucu tıbben gerekli görülen sağlık hizmetlerinin karşılanmasını, iş göremezlik hallerinin ortadan kaldırılmasını veya azaltılmasını temin etmek amacıyla Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin bildirildiği;
İlgili Kanun maddesi doğrultusunda hazırlandığı görülen dava konusu Yönetmeliğin 7. maddesinde hukuka aykırılık görülmediği;
Yönetmeliğin dava konusu edilen 8. maddesinde;
“Kanunun 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (c), (d) ve (e) bentleri gereği finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleri, Sağlık Bakanlığınca tıbben sağlık hizmeti olarak kabul edilen sağlık hizmetleri esas alınarak Kurumca belirlenir.
İnsan sağlığına zararlı madde bağımlılığını önlemeye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri, Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak Kurumca belirlenir.” düzenlemesinin yer aldığı;
5510 sayılı Kanun’un 63. maddesi doğrultusunda hazırlandığı görülen dava konusu Yönetmeliğin 8. maddesinde hukuka aykırılık görülmediği;
Yönetmeliğin 9. maddesinde;
Kurum tarafından sağlanacak sağlık hizmetleri ile ilgili teşhis ve tedaviler için gerekli olabilecek kan ve kan ürünleri, kemik iliğinin, aşı, ilaç ve tıbbi malzemelerin sağlanması, takılması, garanti süresi sonrası bakımı, onarılması ve yenilenmesi hizmetlerinin, türlerinin, miktarlarının ve kullanım sürelerinin, ödeme usul ve esaslarının, Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak belirleneceğinin düzenlendiği;
Bu düzenlemenin yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanun’un 63. maddesinin 2. fıkrasında ise, Kurumun, finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ile sağlık hizmetlerinin türlerini, miktarlarını ve kullanım sürelerini, ödeme usul ve esaslarını Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının görüşünü alarak belirlemeye yetkili olduğunun, ancak, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının görüşünün alınmasının, ortez, protez ve diğer iyileştirici nitelikteki araç ve gereçlerin miktarını, standartlarını, sağlanmasını, uygulanmasını, kullanma sürelerini ve garanti süresi sonrası bakım, onarım ve yenilenmesi hususlarını kapsayacağının hükme bağlandığı;
Dava konusu Yönetmelik maddesinde sadece Sağlık Bakanlığından görüş alınacağı belirtilmiş olup, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına yer verilmemesi nedeniyle Yönetmeliğin 9. maddesinin aktarılan Yasal düzenlemeye aykırı olduğu;
Yönetmeliğin 10. maddesinde;
“Yatarak tedavilerde sağlık hizmeti sunucularında kullanılacak ilaçların tedavinin yapıldığı sağlık hizmeti sunucuları tarafından temin edilir. Ancak Kurum, yatarak tedavilerde tedavinin yapıldığı sağlık hizmeti sunucusunca temin zorunluluğu olmayan istisnai durumlara ilişkin usul ve esaslar ile temini zorunlu ilaçların sağlık hizmeti sunucularınca temin edilmeyerek hastaya aldırılması halinde yürütülecek işlemlere ilişkin usul ve esasları belirler.
Kurumca finansmanı sağlanan ve ayaktan tedavilerde gerekli görülen ilaçlar, Kurumla sözleşmeli eczanelerden temin edilir. Ancak, acil hâller nedeniyle genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sözleşmesiz eczanelerden reçete karşılığı temin ettiği ilaçların bedelleri, acil hâlin Kurumca kabul olunması kaydıyla Tebliğ esaslarına göre kişilere ödenir.
Kurum, genel sağlık sigortalısı ile bakmakla yükümlü olduğu kişilerin tedavisi için gerekli görülen ancak, ülkemizde ruhsatlı olmayan veya ruhsatlı olduğu hâlde çeşitli nedenlerle üretilmeyen veya ithalatı yapılmayan ilaçların yurt dışından teminine ilişkin usul ve esasları, Sağlık Bakanlığının görüşünü alarak belirler.” düzenlemesinin yer aldığı;
Bu maddenin dayanağı 5510 sayılı Kanun’un 63. maddesinin 2. fıkrası olup, bu fıkrada Sağlık Bakanlığı ile birlikte her ne kadar Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığının görüşünün de alınacağı belirtilmiş ise de; Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığının görüşünün sadece ortez, protez ve diğer iyileştirici nitelikteki araç ve gereçlerin miktarını, standartlarını, sağlanmasını, uygulanmasını, kullanma sürelerini ve garanti süresi sonrası bakım, onarım ve yenilenmesi hususlarını kapsadığı açıkça belirtildiğinden; 5510 sayılı Kanun’un 63. maddesi doğrultusunda hazırlandığı anlaşılan dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık görülmediği;
Yönetmeliğin 14. maddesinin (ç) bendinde;
“Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (d) ve (g) bentleri kapsamına giren yabancı ülke vatandaşlarının genel sağlık sigortalısı veya genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi sayıldığı tarihten önce var olan kronik hastalığa ilişkin sağlık hizmetlerinin…….. finansmanı sağlanmaz” düzenlemesinin yer aldığı;
5510 sayılı Kanun’un 64. maddesinin (c) fıkrası doğrultusunda hazırlandığı görülen dava konusu hükümde hukuka aykırılık görülmediği;
Yönetmeliğin 14. maddesinin (d) bendinde;
“Kanunun 63 üncü maddesine göre yöntem, tür, miktar ve kullanım sürelerinin belirlenmesi sonucunda Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin kapsamı dışında bırakılan sağlık hizmetlerinin finansmanı sağlanmaz” düzenlemesine yer verildiği;
5510 sayılı Kanun’un 64. maddesinin (d) fıkrası doğrultusunda hazırlandığı görülen dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık görülmediği;
Yönetmeliğin 16. maddesinin 1. fıkrasında;
“Kurumca finansmanı sağlanan sağlık hizmetlerine ilişkin yol gideri, gündelik ve refakatçi giderleri için ödenecek tutarlar Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu tarafından belirlenir.” düzenlemesinin yer aldığı;
Kanun’un 65. maddesinin 3. fıkrası doğrultusunda hazırlandığı görülen dava konusu Yönetmelik düzenlemesinde hukuka aykırılık görülmediği;
Yönetmeliğin 17.,18.,19. ve 20. maddelerinde;
Ayakta tedavide hekim ve diş hekimi muayenesi katılım payı, vücut dışı kullanılan (eksternal) protez ve ortez katılım payı, ayakta tedavide sağlanan ilaçlar için katılım payı ve yatarak tedavide katılım payının düzenlendiği ve bu düzenlemeler 5510 sayılı Kanun’un 68. maddesi doğrultusunda hazırlandığından hukuka aykırılık görülmediği;
Yönetmeliğin 22. ve 23. maddelerinde;
Katılım payının tahsili ve iadesi usulleri düzenlenmiş olup, bu düzenlemeler 5510 sayılı Kanun’un 68. maddesinin 7. ve 6. fıkrası doğrultusunda hazırlandığından hukuka aykırılık görülmediği;
Yönetmeliğin 25. maddesinin 4. fıkrasında;
“Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin Kurumca belirlenen sevk zincirine uymaları zorunludur. Sevk zincirine uyulmaması hâlinde sağlık hizmetleri bedelleri ve yol gideri, gündelik ve refakatçi giderleri Kurumca karşılanmaz.” düzenlemesinin yer aldığı;
Bu düzenlemenin 5510 sayılı Kanun’un 70. maddesinin 2. fıkrası doğrultusunda hazırlandığı anlaşıldığından, düzenlemede hukuka aykırılık görülmediği;
Yönetmeliğin 26. maddesinin 1. fıkrasında yer alan ” biyometrik yöntemlerle kimlik doğrulaması yapar” ibaresi yönünden;
Yönetmeliğin 26. maddesinin 1. fıkrasında: “Sözleşmeli sağlık hizmeti sunucusu, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerden acil hâller hariç olmak üzere (acil hâllerde ise acil hâlin sona ermesinden sonra) biyometrik yöntemlerle kimlik doğrulamasını yapar ve/veya nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, evlenme cüzdanı, pasaport veya Kurum tarafından verilen resimli sağlık kartı belgelerinden birinin ibrazını istemek ve bu belgelerin başvuran kişiye ait olup olmadığını kontrol eder.” düzenlemesinin yer aldığı;
5510 sayılı Kanun’un “Sağlık Hizmetlerinden Yararlanma Şartları” başlıklı 67. maddesinin 3. fıkrasında, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanabilmeleri için sağlık hizmet sunucularına başvurduklarında acil haller hariç olmak üzere (acil hallerde ise acil halin sona ermesinden sonra); biyometrik yöntemlerle kimlik doğrulamasının yapılması ve/veya nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, evlenme cüzdanı, pasaport veya Kurum tarafından verilen resimli sağlık kartı belgelerinden birinin gösterilmesinin zorunlu olduğunun hükme bağlandığı;
Danıştay Onbeşinci Dairesinin 08/07/2014 tarih ve E:2014/1150 sayılı kararıyla dava konusu düzenlemenin yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanun’un 67. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “…biyometrik yöntemlerle kimlik doğrulanması yapılması ve/veya..” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğundan bahisle Anayasa Mahkemesine başvurulduğu, Anayasa Mahkemesinin 03/04/2015 tarih ve 29315 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 19/03/2015 tarih ve E:2014/180, K:2015/30 sayılı kararı ile anılan ibarenin, Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine hükmedildiği;
Davaya konu olan düzenlemenin yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanun’un 67. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “… biyometrik yöntemlerle kimlik doğrulaması yapılması ve/veya..” ibaresi hakkındaki Anayasa’ya aykırılık itirazı Anayasa Mahkemesinin yukarıda anılan kararı ile reddedildiğinden, anılan Kanun maddesine paralel düzenlemeler içeren ve kamu yararı ve hizmetin gereklerine uygun olduğu sonucuna varılan düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı;
Yönetmeliğin 29. maddesinin 1. fıkrasında;
Kamu idaresi sağlık hizmeti sunucuları dışındaki vakıf üniversiteleri dahil sözleşmeli sağlık hizmeti sunucularınca sağlık hizmetleri bedeline ek olarak, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerden Kanun’un 73. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen oran kadar ilave ücret alabilecekleri ve alınabilecek ilave ücretin tavanının Bakanlar Kurulunca belirleneceğinin düzenlendiği;
Bu düzenlemenin, yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanun’un 73. maddesinin 2. fıkrasına uygun olduğu anlaşıldığından düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı;
Yönetmeliğin 30. maddesinin 5. fıkrasında yer alan “…kuruma ödenen prim tutarını geçmemek kaydıyla…” ibaresi yönünden;
Yönetmeliğin 30. maddesinin 5. fıkrasında “Kurum, birinci fıkra kapsamındaki kişilerin sağlık hizmetlerini, bu kişilerin geçici veya sürekli görev süresince genel sağlık sigortası için Kuruma ödenen prim tutarını geçmemek kaydıyla, ilgili ülkede sağlık sigortası yaptırmak suretiyle sağlayabilir. Sigortalamaya ilişkin esaslar Kurumca belirlenir. Bu durumda Kurumca sağlık hizmeti giderleri ile yol gideri, gündelik ve refakatçi giderleri ödenmez.” düzenlemesinin yer aldığı;
5510 sayılı Kanun’un 66. maddesinin 5. fıkrası doğrultusunda hazırlandığı görülen düzenlemede hukuka aykırılık görülmediği;
Yönetmeliğin 34. maddesinde;
Sağlık hizmetleri ile yol gideri, gündelik ve refakatçi giderlerinin Kurumca ödenecek tutarlarının belirlenmesinin düzenlendiği;
5510 sayılı Kanun’un 72. maddesinin 1. fıkrası doğrultusunda hazırlandığı görülen düzenlemede hukuka aykırılık görülmediği;
Yönetmeliğin 42. maddesinde;
Kurumun defter, bilgi ve belgeleri, hasta mahremiyetini ihlal etmeyecek şekilde isteyebileceği, kontrol yetkisini görevlendirdiği personel eliyle yapabileceği gibi hizmet satın alarak da yapabileceği, sağlık hizmeti sunucusu yetkililerinin her türlü kayıt, fatura ve eki belgeler ile denetim ekibi tarafından hazırlanması istenilen tablo ve raporları denetim süresi içerisinde denetim ekibine göstermek, vermek ve incelenmesine yardımcı olmak zorunda oldukları düzenlemesine yer verildiği;
5510 sayılı Kanun’un 73. maddesinin 2. fıkrası doğrultusunda düzenlendiği anlaşılan Yönetmelik maddesinde hukuka aykırılık görülmediği;
Yönetmeliğin 48. maddesinde;
“Kurum ile sözleşmeli sağlık hizmeti sunucuları, sağlık hizmeti sunduğu kişilere Kurumun bildirilmesini istediği bilgileri, belirlenen yöntemlere ve süreye uygun biçimde elektronik ortamda veya yazılı olarak Kuruma göndermek zorundadır. Bu bilgiler gönderilmeksizin genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere ait talep edilen sağlık hizmeti giderleri, bilgiler gönderilinceye kadar ödenmez.
Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler ile bildirimi yapılan diğer kişilere ait sağlık bilgilerinin gizliliği esastır.
Kuruma ve sözleşmeli sağlık hizmet sunucularına ait bilgi işlem veri tabanındaki sağlık verilerinin korunması ile güvenliğinin sağlanması ve paylaşılmasına ilişkin işlemler, 11/7/2012 tarihli ve 28350 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Genel Sağlık Sigortası Verilerinin Güvenliği ve Paylaşımına İlişkin Yönetmelik doğrultusunda yürütülür.” düzenlemesine yer verildiği;
Yönetmeliğin bu maddesinin 5510 sayılı Kanun’un 78. maddesi doğrultusunda düzenlendiği; Danıştay Onbeşinci Dairesince 5510 sayılı Kanun’un 78. maddenin 1. fıkrası ile 2. fıkrasının ikinci ve üçüncü cümlesinin Anayasa’ya aykırı olduğundan bahisle Anayasa Mahkemesine başvurulduğu, Anayasa Mahkemesinin 23/05/2015 tarih ve 29364 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25/12/2014 tarih ve E:2014/74, K:2014/201 sayılı kararı ile maddenin 2. fıkrasının ikinci ve üçüncü cümlesinin Anayasa’ya aykırı olduğundan iptallerine karar verildiği; iptal edilen ikinci cümle gereği düzenlenen ve yasal dayanağı kalmayan Genel Sağlık Sigortası Verilerinin Güvenliği ve Paylaşımına İlişkin Yönetmeliğe atıf yapan dava konusu Yönetmeliğin 3. fıkrasında hukuka uyarlık görülmediği;
Yönetmeliğin 51. maddesinde;
Maddede, Sosyal Güvenlik Kurumunun bilgi ve belge isteme hakkı ile bilgi ve belgelerin Kuruma verilme usulünün düzenlendiği; 3. fıkrasında, Kurumca öngörülen sürede internet, elektronik ve benzeri ortamda belge veya bilgi göndermekle zorunlu tutulan ancak Kurumun bilgi işlem sistemlerinin herhangi bir nedenle hizmet dışı kalması sonucu gönderemeyen sağlık hizmeti sunucularının, Kurum bilgi işlem sistemindeki sorunların ortadan kalktığı tarihi takip eden üçüncü işgününün sonuna kadar istenilen belge ve bilgileri internet, elektronik ve benzeri ortamda göndermeleri hâlinde Kurumca öngörülen sürede gönderilmiş kabul edileceğinin kurala bağlandığı;
Oysa 5510 sayılı Kanun’un 100. maddesinin 4. fıkrasında, belge veya bilgileri internet, elektronik ve benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulan gerçek ve tüzel kişilerin, Kurumun bilgi işlem sistemlerinin herhangi bir nedenle hizmet dışı kalması sonucu belge ve bilgiyi, bu Kanun’da öngörülen sürenin son gününde Kuruma gönderememesi halinde, sorunların ortadan kalktığı tarihi takip eden beşinci iş gününün sonuna kadar belge veya bilgiyi gönderir ise bu yükümlülükleri Kanun’da öngörülen sürede yerine getirmiş kabul edileceğinin hükme bağlandığı;
Kanun’da “…beşinci…” iş gününe kadar denildiği halde Yönetmeliğin dava konusu edilen kısmı ile “..üçüncü..” iş gününe kadar denildiğinden ve normlar hiyerarşisi ilkesine göre yönetmelikler kanunlara aykırı olamayacağından, Yönetmeliğin bu kısmının dayanağı Kanun’a aykırı olduğu;
Yönetmeliğin 52. maddesinde;
“Kanunun 60 ıncı maddesi gereğince genel sağlık sigortası kapsamına girenler için tescil tarihinden sonra yapılacak yaş tashihleri genel sağlık sigortası uygulamalarında dikkate alınmaz.” düzenlemesinin yer aldığı;
Yaş tashihi konusunda paralel bir düzenlemenin 5510 sayılı Kanun’un 57. maddesinde de yer aldığı;
Ayrıca aynı yönde hüküm içeren Mülga 506 sayılı Kanun’un “Yaş” başlıklı 120. maddesinin 2. fıkrasının iptali istemiyle yapılan başvuru üzerine; Anayasa Mahkemesinin, 22/07/2008 tarih ve E:2008/64, K:2008/129 sayılı kararıyla “Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarına ilişkin yaş ile ilgili hükümlerin uygulanmasında, sigortalıların ve hak sahibi çocuklarının, sigortalının yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri, sigortalının sigortaya tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten sonra doğan çocuklarının da nüfus kütüğüne ilk olarak yazılan doğum tarihleri esas tutulur.” hükmünün, Anayasa’ya aykırılık iddiası yerinde bulunmayarak reddedildiği;
Dolayısıyla yasal dayanağı Anayasa Mahkemesince hukuka uygun bulunan dava konusu Yönetmelik hükmünde de hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle,
Dava konusu Yönetmeliğin 9. maddesi, 48. maddesinin 3. fıkrası, 51. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “..üçüncü..” ibaresinin iptaline; dava konusu edilen diğer maddeleri yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, düzenlemelerin sağlık hakkı ile tedaviye ulaşım hakkını değil sağlık harcamalarının en aza indirilmesini ve genel sağlık sigortası bütçesinden çıkacak paranın azaltılmasını amaçladığı, yaşama hakkını ortadan kaldırır nitelikte bulunduğu belirtilerek, dava dilekçesinde ileri sürülen iddialar doğrultusunda, Daire kararının davanın reddine ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, düzenlemelerin hukuka uygun olduğu belirtilerek, Daire kararının iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Taraflarca karşılıklı olarak, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Diğer yandan, Daire kararında, dava konusu Yönetmeliğin 42. maddesinin, 5510 sayılı Kanun’un 73. maddesinin 2. fıkrası doğrultusunda düzenlendiği belirtilmişse de, anılan madde, sağlık hizmetlerinin sağlanma yöntemi ve sağlık giderlerinin ödenmesine ilişkin olup, “Sağlık hizmeti sunucularına ilişkin Kurumun denetleme ve kontrol yetkisi”ni düzenleyen Yönetmeliğin 42. maddesinin, “Sağlık hizmeti sunucularının kayıt ve bildirim zorunluluğu ve kontrol yetkisi” başlıklı Kanun’un 78. maddesi doğrultusunda düzenlendiği açıktır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen reddi, kısmen dava konusu düzenlemelerin iptali yolundaki Danıştay Onbeşinci Dairesinin temyize konu 28/11/2018 tarih ve E:2014/4689, K:2018/7934 sayılı kararının ONANMASINA,
3.Kesin olarak, 12/11/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.