Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2019/1700 E. 2020/1677 K. 01.10.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/1700 E.  ,  2020/1677 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/1700
Karar No : 2020/1677

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1-… Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
2-… Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onbeşinci Dairesinin 23/10/2018 tarih ve E:2017/531, K:2018/7148 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Genel Sağlık Sigortası Kapsamında Gelir Tespiti, Tescil ve İzleme Sürecine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. fıkrasının, 10. maddesinin 1. ve 3. fıkralarının, 11. maddesinin 2. fıkrasının, 14. maddesinin 1. fıkrasının ve 15. maddesinin 2. fıkrasının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onbeşinci Dairesinin 23/10/2018 tarih ve E:2017/531, K:2018/7148 sayılı kararıyla;
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun, “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin 8. fıkrasında, genel sağlık sigortasının, kişilerin öncelikle sağlıklarının korunmasını, sağlık riskleri ile karşılaşmaları halinde ise oluşan harcamaların finansmanını sağlayan sigorta; 9. fıkrasında, genel sağlık sigortalısının, Kanunun 60. maddesinde sayılan kişiler; 10. fıkrasında, bakmakla yükümlü olduğu kişinin, 5. maddenin 1. fıkrasının (b) bendi ile 60. maddenin 1. fıkrasının (c) bendinin (1), (2) ve (7) numaralı alt bentleri ile 7. ve 8. fıkralarının dışında kalan genel sağlık sigortalısının, sigortalı sayılmayan veya isteğe bağlı sigortalı olmayan, kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olan; eşi, 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim veya 3308 sayılı Meslekî Eğitim Kanunu’nda belirtilen aday çıraklık ve çıraklık eğitimi ile işletmelerde meslekî eğitim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim görmesi halinde 25 yaşını doldurmamış ve evli olmayan çocuklar ile yaşına bakılmaksızın bu Kanuna göre malûl olduğu tespit edilen evli olmayan çocuklar, geçiminin genel sağlık sigortalısı tarafından sağlandığı Kurumca belirlenen kriterlere göre tespit edilen ana ve babası olarak tanımlandığı;
60. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinde, sayılan bentlerin dışında kalan ve başka bir ülkede sağlık sigortasından yararlanma hakkı bulunmayan vatandaşların genel sağlık sigortalı sayılacağının belirtildiği;
“Prime esas kazançlar” başlıklı 80. maddesinin 4. fıkrasında, “60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılanlar için Kurumca belirlenecek test yöntemleri ve veriler kullanılarak tespit edilen aile içindeki gelirin kişi başına düşen aylık tutarı; asgari ücretin üçte birinden asgari ücrete kadar olduğu tespit edilen kişiler için 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz günlük tutarının üçte biri, asgari ücretten asgari ücretin iki katına kadar olduğu tespit edilen kişiler için 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz günlük tutar, asgari ücretin iki katından fazla olduğu tespit edilen kişiler için 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz günlük tutarının iki katı prime esas asgari kazanç tutarı olarak esas alınır.” kuralına yer verildiği;
633 Sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü başlıklı 11. maddesinde, Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğünün görevlerinin düzenlendiği ve (h) bendinde, gelir tespitine ilişkin olarak, sosyal yardıma hak kazanılmasında ve genel sağlık sigortalılığının tespitinde esas alınacak gelir tespit testlerine ilişkin usûl ve esasları belirlemenin ve bu testleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarıyla işbirliği yaparak uygulamanın anılan Genel Müdürlüğün görevleri arasında yer aldığı;
Bu hükme ve 5510 sayılı Kanun’a dayanılarak hazırlanan Genel Sağlık Sigortası Kapsamında Gelir Tespiti, Tescil ve İzleme Sürecine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 28/12/2011 tarih ve 28156 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdiği;
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının resen genel sağlık sigortalısı olarak tescil edildiği, yukarıda bahsi geçen mevzuat gereğince de resen prim tahakkuku yapıldığı, bu işlemlere dayanak Genel Sağlık Sigortası Kapsamında Gelir Tespiti, Tescil ve İzleme Sürecine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. fıkrasının, 10. maddesinin 1 ve 3. fıkralarının, 11. maddesinin 2. fıkrasının, 14. maddesinin 1. fıkrasının ve 15. maddesinin 2. fıkrasının iptali istemiyle de görülmekte olan davanın açıldığı;
Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. fıkrası yönünden:
“Genel sağlık sigortalısı ya da genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi statüsünde olmayanlar ile genel sağlık sigortalılığı ya da genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi statüsü sona eren kişiler, SGK tarafından re’sen tescil edilir. Bu kişiler için, gelir testleri sonuçlandırılıncaya kadar 5510 sayılı Kanunun 82. maddesine göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz günlük tutarı prime esas asgarî kazanç tutarı olarak esas alınarak primleri tahakkuk ettirilir. Ayrıca, gelir tespitini yaptırmak üzere bir ay içinde vakıflara başvurması gerektiği SGK tarafından re’sen tescil edilen kişilere bildirilir.” hükmünün, 5510 sayılı Kanun’un 60. maddesinin (g) bendi ve 82. maddesinin 4. fıkrası doğrultusunda düzenlendiği anlaşıldığından hukuka aykırılık bulunmadığı;
Yönetmeliğin 10. maddesinin 1. ve 3. fıkrası yönünden:
(1) Gelir tespitinde, aynı hane içinde yaşayan eş, evli olmayan çocuk, büyük ana ve büyük babadan oluşan aile esas alınır.
(3) Yaşları ne olursa olsun aynı hanede yaşayan evli olmayan çocuklar gelir tespitinde aile içinde değerlendirilir.” hükmünün, 5510 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 10. fıkrası doğrultusunda düzenlendiği anlaşıldığından hukuka aykırılık bulunmadığı;
Yönetmeliğin 11. maddesinin 2. fıkrası yönünden:
(2) Yapılan gelir tespiti sonrasında aile içinde kişi başına düşen gelir tutarı; asgarî ücretin üçte birine eşit veya üçte biri üzerinde olduğu tespit edilenlerin 5510 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortası tescili yapılır ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişiler, tescili yapılan kişinin bakmakla yükümlü olduğu kişi olarak genel sağlık sigortası kapsamına alınmış sayılır.” hükmünün, 5510 sayılı Kanun’un 80. maddesinin 4.fıkrası doğrultusunda düzenlendiği anlaşıldığından hukuka aykırılık bulunmadığı;
Yönetmeliğin 14. maddesinin 1. fıkrası yönünden:
(1) Gelir tespitinde, aile bireylerinin harcamaları, taşınır ve taşınmazları ile bunlardan doğan hakları da dikkate alınarak aile içinde kişi başına düşen gelirin aylık tutarı tespit edilir.” hükmünün, 5510 sayılı Kanun’un 60. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin 1. alt bendi doğrultusunda düzenlendiği anlaşıldığından hukuka aykırılık bulunmadığı;

Yönetmeliğin 15. maddesinin 2. fıkrası yönünden:
“(2) Gelir tespitinde 14 üncü maddedeki verileri de esas alan puanlama sistemi kullanılır.” hükmünün, aynı Yönetmeliğin 14. maddesine atıf yaptığı ve atıf yapılan 14. maddenin üst normlara aykırı olmadığı anlaşıldığından hukuka aykırılık bulunmadığı;
Bu durumda, davaya konu olan Genel Sağlık Sigortası Kapsamında Gelir Tespiti, Tescil ve İzleme Sürecine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin dava konusu edilen maddelerinin, 5510 sayılı Kanun’un belirtilen maddelerinin uygulanmasına yönelik düzenlemeler içerdiği ve Anayasa’ya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ve hukuka uygun olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, kararda sadece Kanun maddelerine atıf yapılarak, düzenlemelerin üst hukuk normuna uygun olduğunun belirtildiği; Yönetmelik maddelerinin sosyal devlet ilkesine aykırı olduğu; bireyin sağlık hizmetlerine erişim hakkı için prim tahakkuk ettirilmesinin bireyin iradesine tabi olması gerektiği belirtilerek, Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idareler tarafından, Danıştay Onbeşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Diğer yandan, Daire kararında, dava konusu Yönetmeliğin 10. maddesinin 1. ve 3. fıkralarının, 5510 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 10. fıkrası doğrultusunda düzenlendiği belirtilmişse de, anılan fıkra “bakmakla yükümlü olduğu kişi” tanımlamasına yönelik olup, Yönetmeliğin 10. maddesinin 1. ve 3. fıkralarının, Kanun’un 60. maddesinin 6. fıkrasında yer alan “Bu maddenin birinci fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt bendi ile 80 inci maddede belirtilen aile; aynı hane içerisinde yaşayan eş, evli olmayan çocuk, büyük ana ve büyük babadan oluşur.” hükmü doğrultusunda düzenlendiği açıktır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın reddine ilişkin Danıştay Onbeşinci Dairesinin temyize konu 23/10/2018 tarih ve E:2017/531, K:2018/7148 sayılı kararının ONANMASINA,
3.Kesin olarak, 01/10/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.