Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2019/166 E. 2020/2452 K. 19.11.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/166 E.  ,  2020/2452 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/166
Karar No : 2020/2452

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVACI) : … Sağlık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.
2- (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onbeşinci Dairesinin 15/11/2018 tarih ve E:2017/412, K:2018/7564 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 01/04/2016 tarihli Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinin 13.5. maddesi ile 14.8. maddesinde yer alan “Sözleşme yapılmayan veya sözleşmesi feshedilen SHS’nin muayene ve işlemlere ilişkin fatura bedelleri ödenmez.” cümlesinin; 01/01/2016 tarihli Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinin 10.2. maddesinde yer alan “sözleşmenin uygulamasından kaynaklanan ceza koşulu ise tebliğ tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte” ibaresi ile Sözleşmenin 12.5. maddesinin; 2012 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinin ve 10.3. maddesinde yer alan “cezai şart” ibaresinin ve Sözleşmenin 11.2.6. maddesinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onbeşinci Dairesinin 15/11/2018 tarih ve E:2017/412, K:2018/7564 sayılı kararıyla;
01/04/2016 tarihli Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinin 13.5. maddesi ile 14.8. maddesinde yer alan “Sözleşme yapılmayan veya sözleşmesi feshedilen SHS’nin muayene ve işlemlere ilişkin fatura bedelleri ödenmez.” cümlesinin iptali istemine ilişkin olarak;
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 103. maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları ile Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmelerinin/Protokellerinin Hazırlanması ve Akdedilmesine İlişkin Yönetmeliğin 5. maddesinin 7. fıkrası belirtilerek; dava konusu düzenlemelerin, sağlık hizmeti sunumunun kesintisiz bir şekilde yürütülmesini engelleyen bir yönünün bulunmadığı, Kurum zararını güvence altına almak amacıyla tesis edildiği, düzenlemelerin dayandığı üst norma ve hukuka uygun olduğu,

01/01/2016 tarihli Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinin 10.2. maddesinde yer alan “sözleşmenin uygulamasından kaynaklanan ceza koşulu ise tebliğ tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte” ibaresinin iptali istemine ilişkin olarak;
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’un 96. ve bu maddeye istinaden çıkarılan Fazla Veya Yersiz Ödemelerin Tahsiline İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 2. maddesi ile 12. maddesi belirtilerek; 5510 sayılı Kanun kapsamındaki yersiz ödemelerin geri alınmasında, 3095 sayılı Kanunî Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uygulanacağı yönünde açık Kanun hükmü ve Yönetmelik düzenlemesi bulunduğu halde, bu Kanuna dayanılarak hazırlanmış düzenleyici işlem ile sağlık hizmeti sunucularına yapılan yersiz ödemelere ve ceza koşuluna tebliğ tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına ilişkin düzenlemedeki “avans” ibaresinde hukuka uyarlık bulunmadığı,
01/01/2016 tarihli Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinin 12.5. maddesinin iptali istemine ilişkin olarak;
Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmelerinin/Protokollerinin Hazırlanması ve Akdedilmesine İlişkin Yönetmeliğin 5. maddesinin 7. fıkrasında, sözleşmelerde/protokollerde, ceza koşulu ve/veya fesih gerektiren fiiller, fesih uygulama kriterleri ve sözleşme/protokol yapılmayacak sürelere yer verilebileceğinin düzenlendiği,
Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularında Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinde öngörülen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde uygulanacak olan cezalar idari yaptırım niteliğinde olmadığından bu konuların yasayla düzenlemesine gerek olmadığı, ceza koşulunu gerektirir fiil ve hallerin sözleşmede açıkça belirlendiği, dava konusu maddede ceza koşulunun uygulanma şartlarının gösterildiği, Kurumun sözleşme hükümlerine uyulması ve uygulamada birliğin sağlanarak hasta mağduriyetinin önlenmesi amacıyla ceza koşulları belirlemesinde hukuka aykırılık görülmediği,
2012 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinin ve 10.3. maddesinde yer alan “cezai şart” ibaresinin iptali istemine ilişkin olarak;
Bu düzenleme yönünden de Kurumun sözleşme hükümlerine uyulması ve uygulamada birliğin sağlanarak hasta mağduriyetinin önlenmesi amacıyla ceza koşulları belirlemesinde ve ceza koşulunu gerektirir fiil ve haller ile sözleşme hükümlerine aykırı davranılması sonucu uygulanan parasal cezaların, kurum zararı olarak belirlenmesinde hukuka aykırılık görülmediği,
2012 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinin 11.2.6. maddesinin iptali istemine ilişkin olarak;

Ceza koşulunu gerektirir fiil ve hallerin, atıfta bulunulan maddeler itibariyla dava konusu maddede açık ve net bir şekilde belirlendiği, Kurumun sözleşme hükümlerine uyulması ve uygulamada birliğin sağlanarak sağlık hizmetinin kesintisiz sunumu amacıyla, sağlık hizmet sunucuları ile imzalanan sözleşmelerde ceza koşulları belirlemesinde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle,
01/01/2016 tarihli Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinin 10.2. maddesinde yer alan “avans” ibaresinin iptaline, dava konusu diğer düzenlemeler açısından davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, 5510 sayılı Kanunun 103. maddesi ile 96. maddesinde sözleşmeye bağlı olarak ceza verileceğine ilişkin bir hüküm bulunmamasına rağmen Kanun maddeleri aşılarak sözleşme kurallarına aykırı davranılmasının kurum zararı olarak kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğu, bu nedenle Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

Davalı idare tarafından, 10.2’de yer alan faizin akdi faiz olduğu, bunun bir sonucu olarak taraflarca belirlenebileceği ve oranın avans oranı olarak belirlendiği, Daire kararının iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dosya tekemmül ettiğinden davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen reddi, avans ibaresine ilişkin kısmının iptali yolundaki Danıştay Onbeşinci Dairesinin temyize konu 15/11/2018 tarih ve E:2017/412, K:2018/7564 sayılı kararının ONANMASINA,
3.Kullanılmayan … TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Kesin olarak, 19/11/2020 tarihinde iptale ilişkin kısmı yönünden oyçokluğu, diğer kısımlar yönünden oybirliği ile karar verildi.

KARŞI OY

X-01/01/2016 tarihli Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinin 10.2. maddesinde yer alan “sözleşmenin uygulamasından kaynaklanan ceza koşulu ise tebliğ tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte” ibaresinin iptali istemine ilişkin olarak;
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’un 96 ncı maddesinde; “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır.
Alacakların yersiz ödemelere mahsubu, en eski borçtan başlanarak borç aslına yapılır, kanunî faiz kalan borca uygulanır. Bu hüküm ilgili hak sahiplerinin muvafakat etmeleri kaydıyla, aynı dosyadan diğer bir hak sahibine yapılan yersiz ödemelere mahsubunda da uygulanır.
Yersiz ödemenin gelir ve aylıklardan kesilmesinde, kesintinin başlayacağı ödeme dönemi başı itibarıyla kanunî faizi ile birlikte hesaplanan borç tutarı, gelir ve aylıktan % 25 oranında kesilmek suretiyle uygulanır.
Yersiz ödemelerin tespiti ile geri alınmasına ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” hükmü yer almıştır.
Daire tarafından, 5510 sayılı Kanun kapsamındaki yersiz ödemelerin geri alınmasında, 3095 sayılı Kanunî Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uygulanacağı yönünde açık Kanun hükmü bulunduğu halde, sağlık hizmeti sunucularına yapılan yersiz ödemelere ve ceza koşuluna tebliğ tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına ilişkin düzenlemedeki “avans” ibaresinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle avans ibaresi iptal edilmiş ise de, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’un 96 ncı maddesinde işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, başka bir ifadeyle hizmetten yararlananlara yapılan fazla veya yersiz ödemelerin düzenlendiği, maddenin sağlık hizmeti sunucularına yapılan fazla ve yersiz ödemelerle ilgili olmadığı açıktır.
5510 sayılı Kanunun 73. maddesi uyarınca, sağlık hizmeti sunucuları ile sözleşmeler yapılmakta ve hizmet sunumu buna göre gerçekleştirilmektedir. Bu kapsamda tarafların sözleşme ile faiz oranını avans faiz oranı olarak kararlaştırma hak ve yetkisine sahip olduğu, burada 5510 sayılı Kanuna aykırılıktan bahsedilmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle, temyiz isteminin kabulü ile temyize konu kararın bu kısmının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.