Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2019/1485 E. 2020/1740 K. 07.10.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/1485 E.  ,  2020/1740 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/1485
Karar No : 2020/1740

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı

VEKİLİ : Hukuk Müşaviri Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Görevlileri Sendikası

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay İkinci Dairesinin 10/01/2019 tarih ve E:2016/1110, K:2019/199 sayılı kararının esas ve yargılama giderleri yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 28/03/2014 tarih ve 28955 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İş ve Meslek Danışmanlarının Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’ in ”Tanımlar” başlıkılı 4. maddesinin (d) bendinde yer alan ”veya iş ve meslek danışmanını” ibaresinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay İkinci Dairesinin 10/01/2019 tarih ve E:2016/1110, K:2019/199 sayılı kararıyla;
Dava konusu Yönetmeliğin, 26/03/2015 tarih ve 29307 sayılı Resmî Gazete‘de yayımlanan İş ve Meslek Danışmanlarının Atanma ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’in 14. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı, bu durumda, davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı idarede alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dava konusu düzenlemenin idarenin takdir yetkisi kapsamında tesis edildiği, hukuka aykırılık içermediği, bu nedenle davanın reddi ile yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın karar verilmesine yer olmadığına ve yargılama giderlerine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin Danıştay İkinci Dairesinin temyize konu 10/01/2019 tarih ve E:2016/1110, K:2019/199 sayılı kararının temyize konu kısmının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 07/10/2020 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- 28/03/2014 tarih ve 28955 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İş ve Meslek Danışmanlarının Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’in ”Tanımlar” başlıklı 4. maddesinin (d) bendinde yer alan ”veya iş ve meslek danışmanını” ibaresinin iptali istenmiş, anılan Yönetmelik, 26/03/2015 tarih ve 29307 sayılı Resmî Gazete‘de yayımlanan İş ve Meslek Danışmanlarının Atanma ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Düzenleyici işlem niteliğindeki Yönetmelik kuralları davacı tarafça menfaatleri ihlal edildiği ön iddiasıyla dava konusu yapılmış ve hukuka aykırı olduğu da belirtilerek iptali istenilmiş olup, Danıştay Dairesinde bu Yönetmelik yargılamaya tabi tutulup incelenmekte iken, davalı idarece “Yeni Yönetmelik / Yönetmelik Değişikliği” çıkarılmak suretiyle mevcut dava konusu Yönetmelik kuralları yürürlükten kaldırılmıştır.
Eski yönetmelik yargısal incelenme aşamasında iken davalı idarenin yeni yönetmelik çıkarma konusunda yetkisi bulunduğu tartışmasız olmakla birlikte, bu durum, idari yargı yerinin yargısal incelemesinde bulunan yönetmelik kuralları hakkında, hukuka uygun olup olmadıkları yönünden bir değerlendirme yapılıp sonuca varılmasına hukuken engel teşkil etmemektedir.
Zira, davacı taraf, hukuka aykırılığı iddiası ile dava konusu Yönetmelik kuralları hakkında yargısal inceleme yapılmasını idari yargı yerinden talep etmektedir.
Kaldı ki, yeni yapılan düzenlemelerde de, davacının hukuka aykırı olduğunu iddia ettiği hususlar varlığını sürdürmektedir.
Hukuka uygunluk denetimi yapılmadan verilecek karar, idarenin bu şekilde yeni yönetmelik kuralları oluşturarak yargı denetimine tabi tutulmasından muaf kılınması sonucunu doğuracaktır.
Ayrıca ilgililer, içeriği aynı olmakla birlikte şeklen değiştirilmiş olan yeni kuralların iptali istemiyle menfaatlerinin ihlali iddialarının devam ettiği göz önünde bulundurulduğunda yeniden dava açmak durumunda kalacak ve mahkemeye erişim haklarını da gereği gibi kullanamamış olacaklardır.
Bu nedenle, idari yargı yerinin yargısal incelemeyi tamamlayıp dava konusu Yönetmelik kurallarının hukuka uygunluğunu veya hukuka aykırılığını tespit edip görüş ve gerekçesini açıklaması gerekmektedir.
Aksi takdirde, idari yargı yerinin etkililiği ve işlevselliği ortadan kalkmış olacak, yargısal denetime tabi tutulmayan Yönetmelik kuralları hukuk aleminde sonuç doğurmaya ve üretmeye devam edecektir.
Bu durumda; idari yargılama usulü gereklerinden olan, idarece iptal edilen veya yürürlükten kaldırılan işlem hakkında idari yargı yerince iptal kararı verilemeyeceği öngörüsü dikkate alınarak iptal kararı verilemez ise de, yönetmelik kurallarının hukuka uygun olup olmadıklarının tespit edilmesine bir engel bulunmadığından, idari yargı yerinin işlevselliği ve aynı zamanda davacı tarafın hukuka aykırılık iddiasının karşılanması bakımından hukukilik denetimi yapılması bir zorunluluk olarak değerlendirilmektedir.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin yargılama giderleri konusunda yollamada bulunduğu 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yerine yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda vekâlet ücretine, yargılama giderleri arasında yer verilmiş ve yargılama giderlerinin davada haksız bulunan tarafa yükletileceği belirtilmiş olup, 6100 sayılı Kanun’un 331. maddesinde ayrıca, “Esastan sonuçlanmayan davalarda yargılama gideri” başlığı altında, davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde; hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği kurala bağlanmıştır.
Bu yasal düzenleme karşısında; dava devam etmekte iken feragat ve kabul dışındaki sebeplerle davanın konusuz kalması nedeniyle, yargı mercilerince “konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı” kararı verilmesi durumunda, tarafların haklılık haksızlık değerlendirilmesi yapılamadığından bahisle, yargılama giderlerinin tarafların üzerinde bırakılması ve avukatlık ücretine hükmedilmemesi yoluna gidilmeksizin, davanın açıldığı tarihte hangi tarafın haksız olduğu saptanarak, o taraf aleyhine yargılama giderleri ve avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.
Bütün bunlar dikkate alınarak, dava konusu Yönetmeliğin 28/03/2014 tarih ve 28955 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İş ve Meslek Danışmanlarının Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’ in ”Tanımlar” başlıkılı 4. maddesinin (d) bendinde yer alan ”veya iş ve meslek danışmanını” ibaresinin hukuka aykırılığı veya uygunluğu konusunda tespit yapılıp bu konuda gerekçe yazıldıktan sonra, yeni Yönetmelik düzenlemeleri ile dava konusu Yönetmelik kuralları yürürlükten kaldırıldığı için karar verilmesine yer olmadığına dair kararın yerinde olduğunun açıklanması ve yargılama giderlerinin dağılımının, yapılan tespite göre değerlendirilerek temyiz taleplerinin karara bağlanması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.