Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2019/1480 E. 2020/2363 K. 09.11.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/1480 E.  ,  2020/2363 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/1480
Karar No : 2020/2363

TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı – ANKARA
VEKİLİ: Av. …
2- … Valiliği – …
VEKİLİ: Hazine Avukatı …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay İkinci Dairesinin 21/03/2019 tarih ve E:2016/10259, K:2019/1384 sayılı kararının, Milli Bakanlığı tarafından, esas ve yargılama gideri ile vekalet ücreti yönünden, Muğla Valiliği tarafından ise, iptal-kabule yönelik kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Muğla ili, Merkez, … Lisesi Müdürü olarak görev yapan davacı tarafından, fiilen yöneticilik görevinde bulunmadığı sürelerin yöneticilikte geçen sürelere dahil edilerek 4 yıllık görev süresini dolduran eğitim kurumu yöneticileri listesinde ismine yer verilmesine ilişkin işlem ile, 2014 yılı Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilme Kılavuzu’nun “A – Genel Açıklamalar” başlıklı bölümünün 3. maddesinin 6. fıkrasının iptali ve işlem nedeniyle mahrum kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay İkinci Dairesinin 21/03/2019 tarih ve E:2016/10259, K:2019/1384 sayılı kararıyla;
2014 yılı Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilme Kılavuzu’nun “A-Genel Açıklamalar” başlıklı bölümünün 3. maddesinin 6. fıkrasının iptali istemi yönünden;
Dava konusu Kılavuz’un dayanağı olan ve 10/06/2014 tarih ve 29026 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine İlişkin Yönetmeliğin, 06/10/2015 tarih ve 29494 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine Dair Yönetmeliğin 35. maddesiyle yürürlükten kaldırılmış olması nedeniyle, dayanağı ve uygulanma kabiliyeti kalmayan düzenlemenin iptali istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerektiği,
Ancak, dava konusu bireysel işlemin, tesis edildiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre irdeleneceği, bireysel işlemin tüm hukuki sonuçları ile birlikte ortadan kaldırılmadığı sürece, anılan işlemin dayanağı olan düzenleyici işlemin sonradan uygulanma kabiliyetinin kalmamasının, söz konusu bireysel işlemle ilgili olarak açılan davanın sonuçlanmasına engel oluşturmayacağı,
Muğla ili, Merkez, … Lisesi Müdürü olarak görev yapan davacının, fiilen yöneticilik görevinde bulunmadığı sürelerin yöneticilikte geçen sürelere dahil edilerek 4 yıllık görev süresini dolduran eğitim kurumu yöneticileri listesinde ismine yer verilmesine ilişkin işlemin iptali ile işlem nedeniyle mahrum kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemi yönünden;
Dava konusu bireysel işlemin tesis edildiği tarih itibarıyla; 652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’ye 14/03/2014 tarih ve 28941 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6528 sayılı Kanun ile eklenen Geçici 10. maddesinin 8. fıkrasında; “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla halen Okul ve Kurum Müdürü, Müdür Başyardımcısı ve Yardımcısı olarak görev yapanlardan görev süresi dört yıl ve daha fazla olanların görevi, 2013-2014 ders yılının bitimi itibarıyla başka bir işleme gerek kalmaksızın sona erer. Görev süreleri dört yıldan daha az olanların görevi ise bu sürenin tamamlanmasını takip eden ilk ders yılının bitimi itibarıyla başka bir işleme gerek kalmaksızın sona erer.” hükmünün yer aldığı,
Dava konusu Kılavuz’un dayanağı olan ve 10/06/2014 tarih ve 29026 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine İlişkin Yönetmeliğin “Yöneticilik görev süresi hesaplanması” başlıklı 24. maddesinde; “(1) Yöneticilikte geçen dört yıllık sürenin hesabında aynı unvanla geçirilen hizmet süreleri esas alınır. Yöneticilik görevinin sona ereceği tarih; ders yılının içinde olması halinde dört yıllık sürenin dolduğu tarihin içinde bulunduğu ders yılının son günü, ders yılının dışında olması halinde dört yıllık sürenin dolduğu tarihi takip eden ders yılının son günüdür.
(2) Kurucu müdürlük ve müdür yetkili öğretmenlikte geçen süreler ile yöneticilikte vekâleten ve geçici görev kapsamında geçen süreler, dört yıllık sürenin hesabında değerlendirilmez.
(3) Dört yıllık sürenin hesabına; yıllık izin, hastalık izni, aylıksız izin, yöneticilik dışındaki geçici görev ve benzeri nedenlerle fiilen yapılmayan yöneticilik görevleri de dâhil edilir.” düzenlemesine yer verildiği,
Yine, aynı Yönetmeliğin “Mevcut yöneticiler” başlıklı Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında; “Aynı unvanda olmak üzere, 14/3/2014 tarihi itibarıyla görev süreleri dört yıl ve daha fazla olan yöneticilerin görevi, 2013-2014 ders yılının bitimi tarihinde başka bir işleme gerek kalmaksızın sona erer. Görev süreleri 14/3/2014 tarihi itibarıyla dört yıldan daha az olan yöneticilerin görevi ise, dört yıllık sürenin tamamlanmasını takip eden ilk ders yılının bitimi itibarıyla başka bir işleme gerek kalmaksızın sona erer.” kuralının yer aldığı,
2014 yılı Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilme Kılavuzu’nun “A – Genel Açıklamalar” başlıklı bölümünün 3. maddesinin 6. fıkrasında ise, “Yöneticilik görevi üzerinden alınanlardan yargı kararı gereğince yöneticilik görevine döndürülenlerin görev sürelerinin hesabına, yöneticilik görevinden alındıkları tarih ile yeniden yöneticiliğe görevlendirildikleri tarih arasında geçen süreler de dahil edilecektir.” hükmüne yer verildiği,
Dava konusu uyuşmazlıkta, 4 yıllık sürenin hesaplanmasına yönelik esaslar dikkate alındığında, davacının okul müdürlüğü görevine başladığı 02/02/2010 tarihinden, görevden alındığı 31/05/2010 tarihine kadar görev yaptığı süre ile yargı kararının uygulanması sonucunda yöneticilik görevine döndüğü 29/07/2013 tarihinden, Kanun’un yürürlüğe girdiği 14/03/2014 tarihine kadar geçen süre toplandığında, 14/03/2014 tarihi itibarıyla okul müdürlüğü görevinde 4 yıllık süreyi doldurmadığının görüldüğü,
Yukarıda anılan Yönetmeliğin 24. maddesinde, yöneticilikte geçen sürelerin hesaplanmasına yönelik esaslar belirtilmiş olmakla birlikte, eğitim kurumu yöneticilerinin yöneticilik görevinden alınması halinde, söz konusu işlemlere karşı idari yargıda açılan davalar sonucunda verilen yürütmeyi durdurma ya da iptal kararları çerçevesinde önceki görevine iade edilenlerin, yöneticilikte geçen sürelerinin hesaplanmasına ilişkin bir kurala yer verilmemiş ise de, Danıştayın bu hususa ilişkin istikrar kazanmış içtihatlarına göre aynı unvanla fiilen geçirilen hizmet süreleri dikkate alınarak yöneticilikte geçen hizmet sürelerinin hesaplanması gerektiği,
Bu durumda; anılan eğitim kurumunda başkaları tarafından yürütülen yöneticilik görevinin davacı tarafından yürütülmüş gibi kabul edilmesine olanak bulunmadığından, başkaları tarafından yürütülen yöneticilik süreleri düşüldükten sonra davacının okul müdürlüğü unvanıyla fiili olarak görev yaptığı süreler toplanmak suretiyle 4 yıllık yöneticilik süresinin hesaplanması gerekirken, davacının okul müdürlüğü unvanıyla toplam 11 ay 14 gün fiilen görev yaptığı dikkate alınmaksızın, yukarıda hukuka aykırılığı tespit edilen düzenleme uyarınca yapılan hesaplama sonucunda davacıya 4 yıllık görev süresi dolan yöneticiler listesinde yer verilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı,
Öte yandan, dava konusu bireysel işlemin iptaline karar verildiğinden, işlem nedeniyle davacının mahrum kaldığı mali haklarının yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesinin gerektiği gerekçesiyle,
2014 yılı Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilme Kılavuzu’nun “A-Genel Açıklamalar” başlıklı bölümünün 3. maddesinin 6. fıkrasının iptali istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Muğla ili, Merkez, 75. Yıl Fen Lisesi Müdürü olarak görev yapan davacının, fiilen yöneticilik görevinde bulunmadığı sürelerin yöneticilikte geçen sürelere dahil edilerek 4 yıllık görev süresini dolduran eğitim kurumu yöneticileri listesinde ismine yer verilmesine ilişkin işlemin iptaline, dava konusu işlem nedeniyle davacının mahrum kaldığı mali haklarının dava açma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine ve 411,10-TL yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davalı idarelerden Milli Eğitim Bakanlığı tarafından; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesi hükmü çerçevesinde yargı kararlarının uygulanması sonucu önceki yöneticilik görevine döndürülenlerin, fiilen yönetici olarak geçirilmeyen sürelerinin de yöneticilikte geçmiş gibi sayılması gerektiği, davacıya yargı kararı gereği fiilen çalışmadığı süreler için mali ve özlük haklarının ödendiği, davacı hakkında tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
Davalı idarelerden Muğla Valiliği tarafından; dava konusu işlemin hukuka uygun olarak tesis edildiği, davacının yöneticilik süresi değerlendirmesinin Kılavuz hükümlerine göre yapıldığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin kısmen kabulü ile, Daire kararının, dava konusu işlem nedeniyle davacının mahrum kaldığı mali haklarının dava açma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı idarelerden Muğla Valiliğinin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dava konusu Kılavuz’un dayanağı olan ve 10/06/2014 tarih ve 29026 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine İlişkin Yönetmeliğin “Yöneticilik görev süresi hesaplanması” başlıklı 24. maddesinde; “Yöneticilikte geçen dört yıllık sürenin hesabında aynı unvanla geçirilen hizmet süreleri esas alınır. Yöneticilik görevinin sona ereceği tarih; ders yılının içinde olması halinde dört yıllık sürenin dolduğu tarihin içinde bulunduğu ders yılının son günü, ders yılının dışında olması halinde dört yıllık sürenin dolduğu tarihi takip eden ders yılının son günüdür.(2) Kurucu müdürlük ve müdür yetkili öğretmenlikte geçen süreler ile yöneticilikte vekâleten ve geçici görev kapsamında geçen süreler, dört yıllık sürenin hesabında değerlendirilmez.(3) Dört yıllık sürenin hesabına; yıllık izin, hastalık izni, aylıksız izin, yöneticilik dışındaki geçici görev ve benzeri nedenlerle fiilen yapılmayan yöneticilik görevleri de dâhil edilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Dava konusu düzenlemede ise; “Yöneticilik görevi üzerinden alınanlardan yargı kararı gereğince yöneticilik görevine döndürülenlerin görev sürelerinin hesabına, yöneticilik görevinden alındıkları tarih ile yeniden yöneticiliğe görevlendirildikleri tarih arasında geçen süreler de dahil edilecektir.” kuralı yer almıştır.
Kamu hizmetinin etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak, personelin bir hizmet biriminde uzun süre görev yapmasının, gerek personel gerek hizmet yönünden ortaya çıkartabileceği olumsuzlukları gidermek gibi amaçlarla yer değiştirme uygulaması yapılmaktadır. Öte yandan, hukuka aykırı işlemlerle görevden alınan ya da görev yeri değiştirilen kamu görevlilerinin iptal kararları üzerine eski görevlerine/görev yerlerine döndürülmesi yargılamanın amacı ve doğal sonucudur.
Dava konusu düzenlemeden, yöneticilik görevi üzerinden alınanlardan yargı kararı ile yöneticilik görevine döndürülenlerin 4 yıllık yöneticilik sürelerinin hesaplanmasında yöneticilik görevinden alınma tarihi ile yargı kararıyla yöneticilik görevine dönme tarihi arasındaki döneme ilişkin sürenin yöneticilikte geçmiş sayılacağı anlaşılmaktadır. Bu durum ise, yargı kararı ile yöneticilik görevine dönen ilgililerin fiilen yöneticilikte bulunmadığı sürelerinin 4 yıllık süreye dahil edilerek kısa sürede 4 yıllık yöneticilik süresinin dolması sonucunu doğurmaktadır.
Yukarıda anılan Yönetmeliğin 24. maddesinde, yöneticilikte geçen sürelerin hesaplanmasına yönelik esaslar belirtilmiş olmakla birlikte, eğitim kurumu yöneticilerinin yöneticilik görevinden alınması halinde, söz konusu işlemlere karşı idari yargıda açılan davalar sonucunda verilen yürütmeyi durdurma ya da iptal kararları çerçevesinde önceki görevine iade edilenlerin, yöneticilikte geçen sürelerinin hesaplanmasına ilişkin bir kurala yer verilmemiş ise de, Danıştayın bu hususa ilişkin istikrar kazanmış içtihatlarına göre aynı unvanla fiilen geçirilen hizmet süreleri dikkate alınarak yöneticilikte geçen hizmet sürelerinin hesaplanması gerekmektedir.
Bu durumda; eğitim kurumu yöneticilerinin, yöneticilik görevinden alındığı tarih ile yargı kararıyla yöneticilik görevine döndüğü tarih arasındaki döneme ilişkin fiilen yöneticilik yapmadıkları sürelerin 4 yıllık yöneticilik süresinin hesaplanmasında dikkate alınmaması gerekirken, kamu hizmetinin etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak için öngörülen ” 4 yıl süreyle görev yapma uygulaması”nın amacıyla bağdaşmayan, yargılama ile elde edilen sunucu bertaraf edebilecek nitelikte olan ve dayanağı Yönetmelikte yer almayan bir düzenlemeye yer veren dava konusu Kılavuz hükmünde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan, dava konusu Kılavuz hükmü hakkında yürütmenin durdurulması aşamasında da esas yönünden inceleme yapılıp, Kılavuz hükmünde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığı anlaşıldığından, Daire kararının, düzenleyici işlemin yürürlükten kaldırılması nedeniyle iptal istemi yönünden karar verilmesine yer olmadığı ve yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesi ile davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin kısmı bu nedenle hukuka uygun bulunmaktadır.
Diğer yandan, iptaline hükmedilen dava konusu bireysel işlem nedeniyle mahrum kaldığı mali haklarının dava açma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verildiğinden, davacının Daire kararı üzerine yönetici olarak görevine devam etmiş olacağı ve görev yapacağı süre için parasal haklarını da almaya devam edeceği göz önüne alındığında, dava konusu işlem nedeniyle parasal bir kaybı var ise ödeme yapılacağı, aksi takdirde davacıya herhangi bir ödeme yapılması gerekmeyeceği açık olduğundan, temyize konu kararın kabule ilişkin kısmı da sonucu itibarıyla hukuka uygun bulunmuştur.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddine,
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle dava konusu düzenleyici işlem yönünden karar verilmesine yer olmadığına, bireysel işlemin iptaline, dava konusu işlem nedeniyle davacının mahrum kaldığı mali haklarının dava açma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine yönelik Danıştay İkinci Dairesinin 21/03/2019 tarih ve E:2016/10259, K:2019/1384 sayılı kararının, temyize konu kısmının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 09/11/2020 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- Davacının yöneticilik görevinden alındığı tarih ile yargı kararıyla yöneticilik görevine döndüğü tarih arasındaki döneme ilişkin fiilen yöneticilik yapmadığı sürelerin temyize konu Daire kararı uyarınca, 4 yıllık yöneticilik süresinin hesaplanmasında dikkate alınmaması sonucu, kalan yöneticilik süresini tamamlamak üzere yöneticilik görevine devam edeceği ve bu durumda da, fiilen yürüttüğü yöneticilik görevine ilişkin parasal haklarının ödeneceği göz önüne alındığında, bu aşamada parasal hak kaybından söz edilemeyeceğinden, temyize konu Daire kararının dava konusu işlem nedeniyle davacının mahrum kaldığı mali haklarının dava açma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine yönelik kısmının bozulması gerektiği oyuyla, onama kararına bu kısım yönünden katılmıyoruz.