Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2018/2523 E. 2020/1390 K. 08.07.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2018/2523 E.  ,  2020/1390 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2018/2523
Karar No : 2020/1390

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVACI) : … Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …
2- (DAVALI) : … Kurumu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onbeşinci Dairesinin 06/06/2018 tarih ve E:2016/5381, K:2018/5618 sayılı kararının aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması taraflarca karşılıklı olarak istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 28/03/2016 tarihli Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinin 11.2 maddesinin birinci cümlesi, 11.4, 11.8, 12.15, 12.16, 12.17, 12.19 maddeleri ile 17. maddesindeki “Ankara” ibaresinin ve Sözleşmede öngörülen ceza koşulunun dayanağı olan Genel Sağlık Sigortası Uygulamaları Yönetmeliği’nin 44/2. maddesinin “Kurum ayrıca bu fiilleri işleyen sağlık hizmeti sunucularına sözleşme hükümleri doğrultusunda cezai yaptırım uygulayabilir” cümlesinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onbeşinci Dairesinin 06/06/2018 tarih ve E:2016/5381, K:2018/5618 sayılı kararıyla;
Dava konusu 28/03/2016 günlü Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinin 11.2 maddesinin birinci cümlesine ilişkin olarak;
İptali istenilen sözleşme hükmü incelendiğinde, SHS’lere yapılan yersiz ödemeler ile sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan ceza koşuluyla ilgili olarak 6183 sayılı Kanun’un 51. maddesinin uygulanacağının ifade edilmediği, sadece faiz oranının 51. maddeye göre hesaplanacağının belirtildiği görülmekte olup, dava konusu düzenlemede dayanağı 5510 sayılı Kanun’a ve Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmelerinin/Protokollerinin Hazırlanması ve Akdedilmesine İlişkin Yönetmelik hükümlerine aykırılık bulunmadığı,
Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinin 11.4 maddesine ilişkin olarak;
Hukuki güvenlik ile belirlilik ilkelerinin, hukuk devletinin önkoşullarından olduğu, kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan hukuki güvenlik ilkesinin, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kıldığı, belirlilik ilkesinin ise yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade ettiği, bu bakımdan, düzenleyici işlem metinlerinin, bireylerin, gerektiğinde hukuki yardım almak suretiyle, hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkân verecek düzeyde kaleme alınmış olması ve buna bağlı olarak, uygulanması öncesinde muhtemel etki ve sonuçlarının yeterli derecede öngörülebilir olması gerektiği,
Dava konusu düzenlemenin ise kendi maddeleri içinde çeliştiği gibi, sözleşmeye muhatap olanların, haklarında hangi kuralın uygulanabileceğini şüpheye yer bırakmayacak şekilde düzenlemekten de uzak olduğu, Sözleşmenin 14.2. maddesi ile ceza koşulunun uygulanması halinde, sözleşmenin tarafınca yapılan itirazın ceza koşulunun uygulanmasını durduracağı açıkça düzenlendiği halde, 11.4. maddesinde; itiraz sürecinin sonucu beklenmeksizin ceza koşulunun tahsil edilmesi yönünde düzenleme yapılmasının hukuki güvenlik ve belirlilik ilkesine aykırı olduğu,
Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinin 11.8. maddesine ilişkin olarak;
Dava konusu düzenlemenin, katkı payı ödenmemesini sağlamak adına acil hâl olmadığı halde acil servisten giriş yapılarak gerçekleştirilen tıbbi işlemleri engellemek için tesis edildiği, Türkiye acil ortalaması dikkate alınarak oran belirlendiği ve mücbir sebeplerin kapsam dışında bırakıldığının görüldüğü, geri ödeme sisteminde yaşanan suistimalleri önlemek adına dayanağı yasal mevzuata uygun olarak, kişilerin sağlık hakkına erişimini engellemeyecek şekilde, objektif kriterler esas alınarak tesis edildiği, bu haliyle dava konusu Sözleşme maddesinde hukuka aykırılık bulunmadığı,
Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinin 12.15., 12.16., 12.17. ve 12.19. maddelerine ilişkin olarak;
Sözleşmenin “Ceza koşulları” başlıklı 12. maddesinde, sözleşmenin ilgili maddelerinde belirtilen hükümlere aykırı davranıldığının tespit edilmesi halinde uygulanacak ceza koşullarının düzenlendiği,
İdarenin, bir yargı kararına gerek olmaksızın yasaların açıkça verdiği yetkiye dayanarak, İdare Hukukuna özgü yöntemlerle, doğrudan doğruya bir işlemi ile uyguladığı idari tedbirlere ve cezalara idari yaptırım denildiği, Devletin egemenlik hakkına dayanarak uyguladığı idari yaptırımların amacının, kamu düzenini sağlamak ve idari faaliyetlerin etkinliğini gerçekleştirmek olduğu,
Kabahatler Kanunu’nun 2. maddesinde “Kabahat” deyiminden kanunun karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlığın anlaşıldığı, Kanun’un 16. maddesinde kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların türlerini idari para cezası ve diğer idari tedbirler olduğuğunun ifade edildiği,
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “ceza koşulu” başlığı altında düzenlenen 179. maddesinde, “Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, buna göre, asıl borca dair olarak yapılan ek bir anlaşma olan ceza koşulunda borçlunun, borcunu hiç veya gereği gibi ifa etmemiş olması halinde alacaklıya karşı teminat niteliğinde bir edimi yerine getireceği taahhüdünde bulunduğu, ceza koşulunun amacının, tarafların sözleşmede öngörülen edimin yerine getirmelerini sağlamak olduğu,
Bu itibarla her ne kadar ceza koşulu ve idari yaptırım, doğurduğu sonuçlar yönünden benzer gözüküyor olsa da amaçları ve niteliklerinin birbirinden farklı olduğu,
5510 sayılı Kanun’un 73. maddesinin 1. fıkrasında, sağlık hizmetlerinin, SGK ile yurt içindeki veya yurt dışındaki sağlık hizmeti sunucuları arasında yapılan sözleşmeler yoluyla veya bu Kanun hükümlerine uygun olarak genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularından satın aldıkları sağlık hizmeti giderlerinin ödenmesi yoluyla sağlanması yönteminin benimsendiği, yine 103. maddesinde, yapılan incelemenin sonucuna göre, SGK’ya, genel hükümlere göre takibe girişilmesini gerektiren fiilleri işleyen veya sağlık hizmeti satın alınmasına ilişkin sözleşmelerde belirtilen hükümlere aykırı davrandığı tespit edilen sağlık hizmeti sunucularının sözleşmelerini feshedilebilme ve belirleyeceği süreyle sözleşme yasağı getirme yetkisi verildiği,
Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularında Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinde öngörülen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde uygulanacak olan cezaların idari yaptırım niteliğini haiz olmaması nedeniyle yasayla düzenlemesi kuralının uygulanmasına gerek olmadığı, ceza koşulunu gerektirir fiil ve hallerin açıkça belirlendiği, ceza miktarlarının fiillerin ağırlığına göre kademelendirildiği görülmekle, Kurumun sözleşme hükümlerine uyulması ve uygulamada birliğin sağlanarak hasta mağduriyetinin önlenmesi amacıyla ceza koşulları belirlemesinde hukuka aykırılık görülmediği,
Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinin 17. maddesine ilişkin olarak;
Sözleşmenin 17. maddesinin, “Bu sözleşmenin uygulanmasından doğan uyuşmazlıklarda, ANKARA ili mahkeme ve icra daireleri yetkilidir” şeklinde düzenlendiği,
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 73. maddesinin birinci fıkrasında, “Bu kanuna göre sağlık hizmetleri, kurum ile yurt içindeki veya yurt dışındaki sağlık hizmeti sunucuları arasında yapılan sözleşmeler yoluyla ve/veya bu Kanun hükümlerine uygun olarak genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularından satın aldıkları sağlık hizmeti giderlerinin ödenmesi suretiyle sağlanır.” hükmüne yer verildiği,
Uyuşmazlığın çözümü açısından davalı idare ile sağlık hizmet sunucuları (SHS) arasında akdedilen hizmet alımı sözleşmesinin hukuki niteliğinin önem arzettiği, sözleşmenin kamu hukuku ağırlıklı değil, tarafların serbest iradesi ile oluştuğu, idarenin sözleşmedeki fesih ve diğer yetkilerinin karşı taraftan fazla bulunmasının, bu sözleşmenin özel sözleşme niteliğini etkilemediği gibi; kamu hizmetine ilişkin bulunsa da idarenin üstün yetkilerle donatıldığı sonucunu doğurmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin/protokolün uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözüm yerine ilişkin olarak Ankara ili mahkemelerinin belirlenmesinin sözleşme serbestisi kapsamında olduğu, düzenlemenin hukuka aykırı olmadığı,
Genel Sağlık Sigortası Uygulamaları Yönetmeliği’nin 44. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “Kurum ayrıca bu fiilleri işleyen sağlık hizmeti sunucularına sözleşme hükümleri doğrultusunda cezai yaptırım uygulayabilir.” ibaresine ilişkin olarak;
Her ne kadar iptali istenen “Kurum ayrıca bu fiilleri işleyen sağlık hizmeti sunucularına sözleşme hükümleri doğrultusunda cezai yaptırım uygulayabilir.” şeklindeki ibarede, “cezai yaptırım” ifadesi kullanılmış ise de, gerek sözleşmelerin niteliğinden, gerekse iptali istenen maddede bu cezai yaptırımın ancak sözleşme hükümleri doğrultusunda uygulanabileceği ifadesine yer verilmesinden, cezai yaptırımdan kastın, “ceza koşulu” olduğu,
Nitekim, taraflarca yapılan bir sözleşmede, sözleşme hükümlerine aykırılık hali için öngörülen cezalandırmanın cezai koşul olarak nitelendirildiği ve bu koşulun, idari yaptırımlardan hem amaç hem de tesis edilme şekilleri açısından farklı nitelikte olduğu bu nedenle, idari yaptırımlar için aranan, kanunla açıkça düzenlenme ya da kapsam ve koşulları bakımından belirlenerek verilen yetkiye dayanılarak alt düzenlemelerle düzenlenme şeklinde özetlenecek olan koşulun ceza koşulu için aranmasının söz konusu olmadığı,
Bu itibarla, davaya konu Genel Sağlık Sigortası Uygulamaları Yönetmeliği’nin 44. maddesinin 2. fıkrasında hukuka aykırılık bulunmadığı,
gerekçeleriyle dava konusu Sözleşmenin 11.4. maddesinin iptaline, dava konusu diğer düzenlemeler yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, iptali istenilen dava konusu düzenlemelerden Dairece haklarında davanın reddine karar verilenlerin, sağlık hizmetinden yararlanmayı zorlaştırıcı düzenlemeler olduğu, sağlık hakkının zedelenmesine yol açacağı, yaşama hakkına, hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerine aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, Dairece iptaline karar verilen Sözleşmenin 11.4. maddesinin tedbir amaçlı bir madde olduğu, bu maddenin uygulanmasının Sözleşmenin 14.2. maddesindeki sürecin işletilmesine engel olmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘NUN DÜŞÜNCESİ : Daire kararının kısmen onanması, kısmen bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

İLGİLİ MEVZUAT :
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 63. maddesinde, acil sağlık hizmetleri finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleri arasında sayılmıştır. Kanun’un 72. maddesinde, “Sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularından acil hallerde alınan sağlık hizmeti bedeli, 72. madde gereği sözleşmeli sağlık hizmeti sunucuları için belirlenen bedeller esas alınarak genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere fatura karşılığı ödenir. Sözleşmeli ve sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucuları, acil hallerde, sözleşmeli sağlık hizmetleri sunucuları ise Kurumun belirlediği sağlık hizmetleri için genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerden veya Kurumdan herhangi bir ilave ücret talep edemez.” kuralına yer verilmiştir.
2008/13 sayılı acil hizmetlere ilişkin Başbakanlık Genelgesi’nde, Anayasa, 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun, 2219 sayılı Hususi Hastaneler Kanunu, ilgili personel kanunları, Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi, Sağlık Bakanlığınca yürürlüğe konulan Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre, özel veya kamu ayrımı yapılmaksızın tüm sağlık kuruluşlarının acil durumlarda hastaya gereken tıbbi müdahaleleri yapmalarının zorunlu olduğu, bu itibarla, üniversitelere ait araştırma hastaneleri dahil olmak üzere kamu ve özel tüm sağlık kurum ve kuruluşlarının, acil vakaların kabulü, gerektiğinde başka bir sağlık kurumuna nakli ve tedavi masraflarının karşılanması hususlarında Genelge kurallarına titizlikle uymaları gerektiği belirtilerek bu kurallar arasında; acil sağlık hizmeti vermekle yükümlü bulunan sağlık kuruluşlarının, acil vakaları hastanın sağlık güvencesi olup olmadığına veya ödeme gücü bulunup bulunmadığına bakmaksızın kabul edeceği, gerekli tıbbi müdahaleyi kayıtsız-şartsız ve gecikmeksizin yapacağı ve acil olarak sağlık kuruluşuna müracaat eden hastaların acil tıbbi müdahale ve tedavileri yapılırken hiçbir surette tedavi masraflarının nasıl karşılanacağının sorgulanmayacağı, sunulan hizmet bedelinin tahsili ile ilgili işlemlerin acil müdahale sağlandıktan sonra yapılacağı ve acil vakalarda acil sağlık hizmetinden yararlananlardan sosyal güvencesi bulunan kişilerin hizmet bedelinin ilgili sosyal güvenlik kurumundan tahsil edileceği, 5510 sayılı Kanun’un 73. maddesinin yedinci fıkrası gereğince hastadan ayrıca ücret farkı talep edilmeyeceği belirtilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Danıştay Onbeşinci Dairesinin 06/06/2018 tarih ve E:2016/5381, K:2018/5618 sayılı kararının, dava konusu Sözleşmenin 11.4. maddesinin iptaline; 11.2 maddesinin birinci cümlesi, 12.15, 12.16, 12.17, 12.19 maddeleri ile 17. maddesindeki “Ankara” ibaresinin ve sözleşmede öngörülen ceza koşulunun dayanağı olan Genel Sağlık Sigortası Uygulamaları Yönetmeliğinin 44/2. maddesinin “Kurum ayrıca bu fiilleri işleyen sağlık hizmeti sunucularına sözleşme hükümleri doğrultusunda cezai yaptırım uygulayabilir” cümlesinin iptali istemi yönünden davanın reddine ilişkin kısımları, aynı gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar, kararın anılan kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Daire kararının dava konusu Sözleşmenin 11.8. maddesinin iptali isteminin reddine ilişkin kısmına gelince;
Dava konusu Sözleşmenin iptali istenilen 11.8 maddesinde, “SHS’nin, acil serviste sunduğu (yeşil alan hariç) sağlık hizmetlerine ilişkin MEDULA üzerinden Kuruma iletilen tahakkuk tutarı, aynı fatura döneminde Kuruma MEDULA üzerinden iletilen toplam tahakkuk tutarının (acil dahil) mücbir sebepler hariç olmak üzere %20’sini geçemez. Geçen tutar ödenmez.” ifadesine yer verilmiştir.
Acil vakalardaki sağlık hizmeti sunumunda, sağlık hizmet sunucularına, gerekli her türlü müdahalenin yapılması yukarıda aktarılan mevzuatça zorunlu kılınmış, sunulacak hizmet bedelinin Kurumca güvence altına alınması ve hastalardan tahsili yoluna başvurulmasının önüne geçilmesi suretiyle parasal herhangi bir kaygı olmaksızın gerekli müdahalenin yapılması sağlanmaya çalışılmıştır.
Dava konusu Sözleşme hükmüyle, sağlık hizmeti sunucularının, acil serviste sunduğu (yeşil alan hariç) sağlık hizmetlerine ilişkin MEDULA üzerinden Kuruma iletilen tahakkuk tutarının, aynı fatura döneminde Kuruma MEDULA üzerinden iletilen toplam tahakkuk tutarının (acil dahil) mücbir sebepler hariç olmak üzere %20’sini geçemeyeceği öngörülmekte olup, %20’lik bu sınırlamanın, acil vakalarda parasal kaygı taşımadan gerekli her türlü müdahaleyi yapma sorumluluğu yüklenen sağlık hizmeti sunucularının, mevzuatın öngördüğü güvenceden yoksun bırakılması sonucunu doğuracağı gibi mevzuatın öngördüğü şekilde acil hizmet sunumunun gerçekleştirilmesinde aksaklıklara neden olacağı anlaşıldığından, dava konusu Sözleşmenin 11.8. maddesinde hukuka uygunluk görülmemiştir.
Bu itibarla, dava konusu Sözleşmenin 11.8. maddesinin iptali istemi yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kısmen kabulüne, davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Danıştay Onbeşinci Dairesinin temyize konu 06/06/2018 tarih ve E:2016/5381, K:2018/5618 sayılı kararının dava konusu sözleşmenin 11.8. maddesinin iptali istemi yönünden davanın reddine ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Anılan Daire kararının, dava konusu Sözleşmenin 11.4. maddesinin iptaline; 11.2 maddesinin birinci cümlesi, 12.15, 12.16, 12.17, 12.19 maddeleri ile 17. maddesindeki “Ankara” ibaresinin ve sözleşmede öngörülen ceza koşulunun dayanağı olan Genel Sağlık Sigortası Uygulamaları Yönetmeliği’nin 44/2. maddesinin “Kurum ayrıca bu fiilleri işleyen sağlık hizmeti sunucularına sözleşme hükümleri doğrultusunda cezai yaptırım uygulayabilir” cümlesinin iptali istemi yönünden davanın reddine ilişkin kısımlarının ONANMASINA,
4. Bozulan kısım yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın kapatılan Danıştay Onbeşinci Dairesi yerine 07/03/2019 tarih ve 2019/25 sayılı Başkanlar Kurulu kararıyla yeniden belirlenen iş bölümü kararı uyarınca Danıştay Onuncu Dairesine gönderilmesine,
5. Kullanılmayan … TL harcın istemi hâlinde davacıya iadesine,
6. Kesin olarak, Sözleşmenin 11.2 maddesinin birinci cümlesi yönünden oyçokluğu, diğer kısımlar yönünden oybirliği ile, 08/07/2020 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY

X- Dava konusu; 28/03/2016 tarihli Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinin 11.2. maddesinin birinci cümlesinde; sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan ceza koşulunun, tebliğ tarihinden itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunu’nun 51. maddesine göre hesaplanacak faiziyle birlikte SHS’nin Kurumda tahakkuk etmiş alacağından mahsup edileceği düzenlenmiştir.
Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinin 11.2. maddesinin birinci cümlesinde; uygulanacak ceza koşuluna, çoğunluk görüşünde de ayrıntlı olarak belirtildiği üzere 6183 sayılı Kanun hükmü referans alınmak suretiyle faiz hesaplanmasının kurala bağlanması yönünden hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Ancak aynı madde metninde ceza koşulunun hesaplanacak faiziyle birlikte SHS’nin Kurumda tahakkuk etmiş alacağından mahsup edileceği de belirtilmiştir.
Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinde öngörülen ceza koşulunun mahsup işlemi uygulanmak suretiyle ne zaman tahsil edileceği Sözleşmenin 11.4. maddesinde kurala bağlanmış ise de; bu madde temyize konu Daire kararı ile iptal edilmiş, bu kısma ilişkin temyiz istemi ise reddedilmiştir.
Öte yandan, Sağlık Hizmeti Satım Alım Sözleşmesinin dava konusu edilmeyen 14.2. maddesinde; uygulanmasına karar verilen ceza koşuluna SHS’ye tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içerisinde itiraz hakkı tanınmış ve itirazın ceza koşulunun uygulanmasını durduracağı öngörülmüştür.
Diğer taraftan, hukuki güvenlik ve belirlilik ilkeleri açısından; Sağlık Hizmeti Satım Alım Sözleşmesinde; uygulanacak ceza koşulunun tahsili için öngörülen ve Kurum tarafından SHS’ye tek taraflı olarak derhal uygulanabilecek nitelikte olan mahsup işlemi ile ceza koşuluna SHS tarafından yapılabilecek itiraz ve itirazda ceza koşulunun uygulanmasının durmasına ilişkin kuralların karşılıklı tutarlılık ve uyum içerisinde açık bir şekilde düzenlenmesi gerekmektedir.
Olayda; Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinin 11.2. maddesinin birinci cümlesinde; ceza koşulunun faiziyle birlikte tahsili için öngörülen ve SHS’nin Kurumdaki alacağına tek taraflı olarak derhal uygulanabilecek nitelikte bulunan mahsup işleminin; Sözleşmenin 14.2. maddesinde tanınan 15 günlük itiraz süresi içerisinde SHS tarafından itiraz hakkı henüz kullanılmadan uygulanması mümkündür. Bu itibarla 11.2. maddesinin birinci cümlesinde öngörülen mahsup işleminin düzenlenme şekli 14.2. maddede öngörülen ceza koşuluna itiraz halinde ceza uygulamasının duracağı yönündeki kuralın uygulanmasını ortadan kaldırabilecek niteliktedir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinin 11.2. maddesinin birinci cümlesi; ceza koşulunun mahsup edilmek suretiyle tahsil edilmesini öngören kural yönünden hukuka aykırı olduğundan; Daire kararının Sözleşmenin 11.2. maddesinin iptali istemi yönünden reddine ilişkin kısmının da bozulması gerektiği oyuyla kararın bu kısmına katılmıyorum.