Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2018/2511 E. 2020/1490 K. 16.09.2020 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2018/2511 E.  ,  2020/1490 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2018/2511
Karar No : 2020/1490

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Odası (… Şube Başkanlığı)
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 30/11/2017 tarih ve E:2011/6791, K:2017/10229 sayılı kararının iptale ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması davalı idare tarafından istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 01/04/2011 tarihinde Çevre ve Orman Bakanlığınca onaylanan Van-Bitlis-Muş Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 30/11/2017 tarih ve E:2011/6791, K:2017/10229 sayılı kararıyla; yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden;
Dava konusu planda, Van Gölü Sulak Alanı ekolojik etkilenme bölgesinin belirlenmemiş olması hususu yönünden;
Davaya konu planın açıklama raporunda, Van Gölü sulak alanı koruma bölgelerinin belirlenmediği, planlama bölgelerinde yer alan diğer sulak alanlarında da henüz koruma bölgelerinin belirlenmesine ilişkin çalışma yapılmadığı, ancak ekolojik etkilenme bölgesi sınırlarının belirlendiği ve bu sınırların plana aktarıldığı,
Plan notlarına göre de ekolojik etkilenme bölgesi sınırları belirlenen alanlar için hazırlanacak yönetim planları tamamlanıncaya kadar, alan ve çevresinde hazırlanacak alt ölçekli plan çalışmalarında Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği’nin ekolojik etkilenme bölgesi uygulama esaslarına uyulmasının zorunlu olduğu hükmünün getirildiği,
7.15.1. sayılı plan notunda da Van Gölünün Uluslararası öneme sahip sulak alan niteliğinde olduğunun belirtildiği,
Davalı idarenin ileri sürdüğü gibi sulak alanlarla ilgili koruma bölgelerinin daha sonra belirleneceği tabi olmakla beraber, planlama bölgesinde bulunan sulak alanların ve bu alanda Van Gölü Sulak Alanının ekolojik etkilenme bölgesinin belirlenmemesinin bu alanın özelliği göz önünde bulundurulduğunda planın, bir eksikliği olarak görüldüğü ve bu düzenlenen haliyle mevzuata uyarlık bulunmadığı ( kararda sehven mevzuata aykırılık görülmediği şeklinde yazılmıştır.)

Planın iptali talep edilen diğer hususları yönünden, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle,
Van Gölü Sulak Alanı ekolojik etkilenme bölgesinin belirlenmemiş olması hususu yönünden dava konusu Çevre Düzeni Planının iptaline, diğer hususlar yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dava konusu planın 6.33 ve 7.15.1 sayılı plan hükümleri ile sulak alanların korunmasına yönelik hükümler getirildiği, Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği’ne atıf yapılarak, mevzuata aykırı herhangi bir uygulamanın önüne geçilmesinin sağlandığı, ekolojik etkilenme bölgesinin tespitine ilişkin bilgi ve belgelerin, ilgili idaresince Bakanlığa iletildikten sonra plana işleneceği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının temyize konu kısmının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
01/04/2011 tarihinde Çevre ve Orman Bakanlığınca Van-Bitlis-Muş Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı onaylanmıştır.
Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
Çevre Düzeni Planlarına Dair Yönetmelik’te “Havza”; bir akarsu kaynağını besleyen yüzey ve yer altı su kaynaklarının tabii su toplama alanını kapsayacak biçimde, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce belirlenmiş alanlar, “Bölge”; coğrafi, sosyal, ekonomik, fiziksel nitelikleri açısından benzerlik gösteren alan ve/veya Devlet Planlama Teşkilatınca belirlenmiş olan istatistiki bölge (düzey 2) birimleri olarak tanımlanmıştır.
İşlem tarihinde yürüklükte bulunan Çevre Düzeni Planlarına Dair Yönetmeliğin 4. maddesinin (ç) bendinde, çevre düzeni planı açıklama raporu, çevre düzeni planının vizyonunun, amacının, hedeflerinin, stratejilerinin, ilkelerinin ve politikalarının açıklandığı ve bunlar doğrultusunda belirlenen projeksiyon nüfusuna, sektörel yapıya, alan büyüklüklerine, plan kararlarına, plan uygulama araçlarına, kurumsal yapıya ve denetime ilişkin gerekçeli açıklamaların yapıldığı ve çevre düzeni planı ile bütün olan rapor,
(d) bendinde; çevre düzeni planı araştırma raporu, planlama alanına ilişkin geleceğe yönelik projeksiyonların yapılabilmesi, plan kararlarının, koruma ve gelişme politika ve stratejilerinin ve plan hükümlerinin belirlenebilmesi için 7 nci madde kapsamında toplanan verilerin planlama çalışmasında kullanılacak biçimde analiz ve sentezinin yapıldığı, alana yönelik fırsatların, tehditlerin, güçlü yönler ve zayıflıkların belirlenerek ilgisine göre farklı disiplinlerden uzmanlarca hazırlanan rapor olarak tanımlanmış,
Yönetmeliğin 5. maddesinin (e) bendinde, çevre düzeni planının, “planlamaya temel oluşturan verilerin farklılığından dolayı farklı mesleklerden uzmanların fiili katılımı ile hazırlanan üst ölçekli bir plan olduğu” belirtilmiştir.
Aynı Yönetmeliğin “Planlama alanının tespiti” başlıklı 6. maddesinin 1/a bendinde; “Planlama alanı; Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ve Çevre Kanunu kapsamında; Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından belirlenen büyük akarsu havzaları veya Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından belirlenmiş istatistikî bölge birimleri (düzey 2) ile birlikte idari sınırları da dikkate alınarak, en az iki il sınırını içerecek şekilde belirlenir.” hükmü yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay Altıncı Dairesinin 30/11/2017 tarih ve E:2011/6791, K:2017/10229 sayılı kararının iptale ilişkin kısmı davalı idarece temyiz edildiğinden, hukuki değerlendirme sadece bu kısma yönelik olarak yapılmıştır.
Dava konusu Van-Bitlis-Muş Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının 7.15 sayılı plan hükmünde, “Sulak Alanlar: Planlama Bölgesi içinde yer alan, doğal ya da yapay tüm sulak alanlarda ve belirlenmiş/belirlenecek koruma bölgelerinde (Mutlak Koruma Bölgesi, Sulak Alan Bölgesi, Ekolojik Etkilenme Bölgesi ve Tampon Bölge) Sulak Alan Yönetim Planları’nın hazırlanması ve bu plana göre uygulama yapılması esastır. Bu alanlarda Yönetim Planları hazırlanıncaya kadar, “Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği” hükümlerine uyulması, yapılacak alt ölçekli planlamalarda Bakanlık görüşünün alınması, Yönetmelik uyarınca belirlenecek sınırların, planlarda gösterilmesi zorunludur. Sulak alanlarda hiçbir amaçla doldurma ya da kurutma yapılamaz. Koruma bölgelerinden kum alınamaz, doğal yapıyı bozacak uygulamalarda bulunulamaz” hükmüne yer verilmiştir.

Çevre Düzeni Planının 7.15.1 sayılı plan hükmünde ise “Uluslararası Öneme Sahip Diğer Sulak Alanlar: Planlama Bölgesi içinde yer alan sulak alanlardan, Mus il sınırları içinde Akdoğan Gölü, Bulanık Ovası Sulak Alanları, Haçlı Gölü, İron Sazlığı; Bitlis il sınırları içinde Batmıs Gölü, Nemrut Gölü, Sodalı Göl, Nazik Gölü; Van il sınırları içinde Bendimahi Deltası, Çaldıran Ovası, Sulak Alanları, Çelebibağı Sazlıkları, Çimenova Gölleri, Dönemeç Deltası, Edremit Sazlıkları, Erçek Gölü, Kaz Gölü, Turna Gölü ve Van Gölü Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alan niteliğindedir. Bu alanlarla ilgili olarak ilgili kurumlarca tespit çalısmaları baslatılarak, Sulak Alan Yönetim Planlarının tamamlanması gerekmektedir.” kuralı yer almıştır.
Danıştay Altıncı Dairesince yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda “Sulak alanlardan Van Gölü için sadece Sulak Alan Sınırı belirlenmis olup, Van Gölü hariç diğer tüm sulak alanlar için Çevre ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından Ekolojik Etkilenme Bölgesi Sınırı da belirlenmistir. Bu alanlar için hazırlanacak Sulak Alan Yönetim Planları tamamlanıncaya kadar, alan ve çevresinde hazırlanacak alt ölçekli planlama çalısmalarında, Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği’nin Ekolojik Etkilenme Bölgesi Uygulama Esaslarına uyulması zorunludur.” şeklinde görüş verilmiştir.
Van Gölü Sulak Alanının ekolojik etkilenme bölgesinin belirlenmesinin bu alanın korunması açısından önemli olduğu hususunda kuşku bulunmamakla birlikte, 7.15 sayılı plan notu ile öngörülen planlama bölgesi içinde yer alan doğal ya da yapay tüm sulak alanlarda belirlenmiş/belirlenecek koruma bölgelerinde (mutlak koruma bölgesi, sulak alan bölgesi, ekolojik etkilenme bölgesi, ve tampon bölge) ortak alan yönetim planlarının hazırlanması ve bu plana göre, uygulama yapılmasının esas olduğu, bu alanlarda yönetim planları hazırlanıncaya kadar “Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği” hükümlerine uyulmasının zorunlu olduğu, sulak alanlarda hiç bir amaçla doldurma ve kurutma yapılamayacağı, koruma bölgelerinden kum alınamayacağı, doğal yapıyı bozacak uygulamalarda bulunulamayacağı kuralları dikkate alındığında, Van Gölü Sulak Alanının dava konusu plan hükümleri ile koruma altına alındığı ve sulak alan sınırları belirlenmemiş olsa dahi Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği çerçevesinde korunmasının zorunlu olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, bu alana ait etkilenme bölgesi ve diğer koruma sınırlarının ilgili idaresince belirlendikten sonra plana işleneceği açık olup, Van Gölü Ekolojik Etkilenme Bölgesi sınırının yer almamasının, dava konusu planı tek başına kusurlandırmayacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Nitekim bilirkişi raporunda sulak alanlar için hazırlanacak Sulak Alan Yönetim Planları tamamlanıncaya kadar, alan ve çevresinde hazırlanacak alt ölçekli planlama çalışmalarında, Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği’nin Ekolojik Etkilenme Bölgesi Uygulama Esaslarına uyulmasının zorunlu olduğunun ifade edilmesi de yukarıda yer verilen tespitleri destekler niteliktedir.
Bu itibarla, dava konusu planda, Van Gölü Sulak Alanı ekolojik etkilenme bölgesinin belirlenmemiş olması hususu yönünden hukuka aykırılık görülmediğinden, Daire kararının iptale ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne;
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen iptali, kısmen davanın reddi yolundaki Danıştay Altıncı Dairesinin 30/11/2017 tarih ve E:2011/6791, K:2017/10229 sayılı kararının temyize konu iptale ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Danıştay Altıncı Dairesine gönderilmesine,
4. Kesin olarak , 16/09/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.