DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2017/872 E. , / K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
YD İtiraz No : 2017/872
İtiraz Eden (Davalı) :
Vekilleri :
İtiraz Eden (Davacı) :
Vekili :
İstemin Özeti : Danıştay Onbirinci Dairesince verilen yürütmenin durdurulması isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin 26/04/2017 günlü, E:2016/8888 sayılı karara, taraflar karşılıklı olarak itiraz etmektedirler.
Danıştay Tetkik Hâkimi :
Düşüncesi : Genelgenin 9. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Konut Tahsis Komisyonu tarafından görev tahsisli konut tahsisleri yapıldıktan sonra kalan konutlar sıra tahsisli olarak tahsis edilir.” cümlesi yönünden;
Kamu Konutları Yönetmeliği’nin “Kamu konutlarının görev unvan gruplarına göre ne miktarda veya hangi oranda tahsis edileceği yetkili makamca tespit edilir” hükmü uyarınca idarelere tanınan yetkinin, personelin görev ve unvanları ile kamu konutu talep edenlerin sayısı birlikte değerlendirilmek ve tespit edilecek ihtiyaca göre kullanılması suretiyle, tahsis yapılmasını gerekirken, Kanun ve Yönetmeliğin amacına aykırı ve sıra tahsisli konut tahsisine imkan vermeyecek şekilde tüm konutların görev tahsisli konutlara hasredilmesi sonucunu doğurabilecek nitelikteki dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Genelgenin 20. maddesinde yer alan “İdari Mahkeme kararları, davacı olan personel ile davalı idareyi bağladığından, sadece mahkemeye başvuran personele uygulanacaktır. Mahkeme kararları diğer personel için emsal teşkil etmeyecektir.” düzenlemesi yönünden;
Bu düzenlemenin niteliği itibarıyla mahkeme kararlarının emsal olarak uygulanmayacağı şeklinde anlaşılmaya elverişli ve muğlak bir ifade olduğu, yargı kararlarının bertaraf edilmesi sonucunu doğurabileceği açık olduğundan, bu ibarede hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Genelgenin 9. maddesinin 3. fıkrasının (A) bendinde “Merkez Teşkilatında” görev tahsisli konut tahsis edilecek görev unvanları arasında sayılanlardan, “Birim Müdürü eşdeğerindeki Şube Müdürleri, Teknik Kariyerli APK Uzmanı, Sorumlu Tabipler, Mali Hizmet Uzmanları” yönünden; Daire tarafından bu unvanların, Kamu Konutları Yönetmeliğinde sayılmadığından bahisle yürütmenin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Anılan Yönetmeliğin görev tahsisli konutlar başlıklı (2) Sayılı Cetvelinde, Kamu Konutları Kanununun 3 ncü maddesine aykırı olmaması şartıyla kurum ve kuruluşların yetkili makamlarınca personelin görevinin önemi, idareye yararlılığı, yetki ve sorumluluğu ile kilit görevde olması gibi özellikler gözönünde bulundurularak bu Cetvelde sayılan görev ünvanlarına eş değerde ve en altta belirtilen görev ünvanından aşağı inilmemek üzere görev tahsisli konut tahsis edilecek ek görev ünvanları tespit edilebileceği düzenlenmiş olup, Daire tarafından, Genelgede sayılan unvanların Kamu Konutları Yönetmeliğinde sayılan unvanlara eşdeğer olup olmadığı yönünde bir irdeleme yapılarak buna göre karar verilmesi gerekirken, böyle bir irdelemeye yapılmaksızın verilen kararda hukuki isabet bulunmadığı düşünülmektedir.
Sonuç itibarıyla; Genelgenin 9. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Konut Tahsis Komisyonu tarafından görev tahsisli konut tahsisleri yapıldıktan sonra kalan konutlar sıra tahsisli olarak tahsis edilir.” cümlesi, 20. maddesinde yer alan “İdari Mahkeme kararları, davacı olan personel ile davalı idareyi bağladığından, sadece mahkemeye başvuran personele uygulanacaktır. Mahkeme kararları diğer personel için emsal teşkil etmeyecektir.” düzenlemesi, 9. maddesinin 3. fıkrasının (A) bendinde “Merkez Teşkilatında” görev tahsisli konut tahsis edilecek görev unvanları arasında sayılanlardan, “Birim Müdürü eşdeğerindeki Şube Müdürleri, Teknik Kariyerli APK Uzmanı, Sorumlu Tabipler, Mali Hizmet Uzmanları” ibareleri yönünden itirazların kabulü, diğer kısımlar yönünden itirazların reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı Sendika tarafından, …. nce yayımlanan Kamu Konutları Yönetmeliği’nin uygulanmasıyla ilgili esaslara ilişkin 29/08/2016 günlü, 2016/12 sayılı Genelgenin 9. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Konut Tahsis Komisyonu tarafından görev tahsisli konut tahsisleri yapıldıktan sonra kalan konutlar sıra tahsisli olarak tahsis edilir.” cümlesi ile 3. fıkrasının (A) bendinde “Merkez Teşkilatında” görev tahsisli konut tahsis edilecek görev unvanları arasında sayılanlardan, “Birim Müdürü eşdeğerindeki Şube Müdürleri, Teknik Kariyerli APK Uzmanı, Sorumlu Tabipler, Mali Hizmet Uzmanları, DSİ bünyesinde bilfiil Daire Başkanlığı ve Bölge Müdürlüğü yapmış olup görevi değişen personel” unvanlarının ve 20. maddesinde yer alan “İdari Mahkeme kararları, davacı olan personel ile davalı idareyi bağladığından, sadece mahkemeye başvuran personele uygulanacaktır. Mahkeme kararları diğer personel için emsal teşkil etmeyecektir.” düzenlemesinin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davada; Danıştay Onbirinci Dairesince verilen yürütmenin durdurulması isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin 26/04/2017 günlü, E:2016/8888 sayılı karara, taraflar karşılıklı olarak itiraz etmektedirler.
Davacının itirazı yönünden;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesine göre Danıştay veya idari mahkemeler idari işlemin uygulanması halinde giderilmesi güç veya olanaksız zararların ortaya çıkması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler.
İtiraz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden, yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için Yasanın aradığı koşulların gerçekleşmemiş olması nedeniyle, nce yayımlanan Kamu Konutları Yönetmeliği’nin uygulanmasıyla ilgili esaslara ilişkin 29/08/2016 günlü, 2016/12 sayılı Genelgenin 20. maddesinde yer alan “İdari Mahkeme kararları, davacı olan personel ile davalı idareyi bağladığından, sadece mahkemeye başvuran personele uygulanacaktır.” cümlesi yönünden yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verildiği anlaşıldığından, davacının anılan cümle yönünden itirazı yerinde görülmemiştir.
Davacının, anılan Genelgenin 9. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Konut Tahsis Komisyonu tarafından görev tahsisli konut tahsisleri yapıldıktan sonra kalan konutlar sıra tahsisli olarak tahsis edilir.” cümlesinin yürütmesinin durdurulması isteminin reddi yönünden itiraz istemine gelince;
2946 sayılı Kamu Konutları Kanunu’nun “Kamu Konut Türleri ve Konut Tahsisi” başlıklı 3. maddesinde kamu konutlarının tahsis esasına göre dört gruba ayrıldığı, görev tahsisli konutların Yönetmelik’te belirlenecek makam ve rütbe sahiplerine görevlerinin önemi ve özelliği, yetki ve sorumlulukları gereğince tahsis edilen konutlar olduğu, “Oturma Süreleri” başlıklı 4. maddesinde, görev tahsisli konutlarda görevin devamı süresince oturulabileceği hükme bağlanmıştır.
23/9/1984 günlü, 18524 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Kamu Konutları Yönetmeliği’nin “Kamu Konutlarının Türleri” başlıklı 5. maddesinde görev tahsisli konutların Yönetmeliğe ekli 2 sayılı cetvelde belirtilenlere, görevlerinin önemi ve özelliği ile yetki ve sorumlulukları gereği tahsis edilen konutlar olduğu, “Kamu Konutu Özelliğini Kazanma” başlıklı 6. maddesinde kamu kurum ve kuruluşlarının yetkili makamlarınca, mevcut konutlarının kamu konut türlerine göre belirlenip, bu amaçta kullanılmak üzere ayrımının yapılması ile bu konutların kamu konutu özelliğini kazanacağı, kamu konutlarının görev unvan gruplarına göre ne miktarda veya hangi oranda tahsis edileceğinin yetkili makamca saptanacağı, “Görev Tahsisli Konutların Tahsis Şekli” başlıklı 8. maddesinin birinci fıkrasında görev tahsisli konutların, Yönetmeliğe ekli 2 sayılı cetvelde belirtilenlere, cetveldeki sıraya göre, yetkili konut dağıtım komisyonu tarafından tahsis edileceği, “Konutlarda Oturma Süreleri” başlıklı 20. maddesinin birinci fıkrasında özel, görev ve hizmet tahsisli konutlarda, tahsise esas olan görev veya hizmetin devamı süresince oturulabileceği düzenlemelerine yer verilmiştir.
Bu durumda; Kamu Konutları Yönetmeliği’nin “Kamu konutlarının görev unvan gruplarına göre ne miktarda veya hangi oranda tahsis edileceği yetkili makamca tespit edilir” hükmü uyarınca idarelere tanınan yetkinin, personelin görev ve unvanları ile kamu konutu talep edenlerin sayısı birlikte değerlendirilmek ve tespit edilecek ihtiyaca göre kullanılması suretiyle, tahsis yapılması gerekirken, Kanun ve Yönetmeliğin amacına aykırı ve sıra tahsisli konut tahsisine imkan vermeyecek şekilde tüm konutların görev tahsisli konut olarak ayrılması sonucunu doğurabilecek nitelikteki dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Davacının, anılan Genelgenin 20. maddesinde yer alan “……. Mahkeme kararları diğer personel için emsal teşkil etmeyecektir.” cümlesinin yürütmesinin durdurulması isteminin reddi yönünden itiraz istemine gelince;
Anayasa’nın 138. ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddelerinde, yargı kararlarının uygulanması zorunluluğu belirtilmiş, esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin yargı kararlarının icaplarına göre idarenin gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu öngörülmüştür.
Davalı idare tarafından, “……. Mahkeme kararları diğer personel için emsal teşkil etmeyecektir.” cümlesinin, bireysel nitelikteki yargı kararlarının sadece davanın taraflarını bağlayacağı şeklinde anlaşılması gerektiği, genel nitelikteki işlemler hakkında verilen yargı kararlarının kastedilmediği savunulmakta ise de, bu düzenlemenin niteliği itibarıyla mahkeme kararlarının emsal olarak uygulanmayacağı şeklinde anlaşılmaya elverişli bir ifade olduğu, yargı kararlarının etkisizleştirilmesi sonucunu doğurabileceği açık olduğundan, bu ibarede de hukuka uyarlık görülmemiştir.
Davalı idarenin itirazı yönünden;
Genelgenin 3. fıkrasının (A) bendinde “Merkez Teşkilatında” görev tahsisli konut tahsis edilecek görev unvanları arasında sayılanlardan, “……. Teknik Kariyerli APK Uzmanı, Sorumlu Tabipler, Mali Hizmet Uzmanları, DSİ bünyesinde bilfiil Daire Başkanlığı ve Bölge Müdürlüğü yapmış olup görevi değişen personel” unvanları yönünden; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun değişik 27. maddesinde öngörülen ve yürütmenin durdurulmasına karar verilebilmesi için gerekli olan koşulların gerçekleşmiş olduğu dikkate alınarak yürütmenin durdurulması isteminin kabul edildiği anlaşıldığından ve davalı idarece öne sürülen hususlar, bu kararın kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, bu unvanlara ilişkin davalı idarenin itirazının reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Davalı idarenin, Genelgenin 3. fıkrasının (A) bendinde “Merkez Teşkilatında” görev tahsisli konut tahsis edilecek görev unvanları arasında sayılanlardan, “Birim Müdürü eşdeğerindeki Şube Müdürleri” unvanı yönünden yürütmenin durdurulmasına ilişkin itirazına gelince;
Kamu Konutları Yönetmeliğinin görev tahsisli konutlar başlıklı (2) Sayılı Cetvelinde,” bu Yönetmeliğin (3) Sayılı Cetvelinde gösterilen eşyalı görev tahsisli konut tahsis edilenler hariç, Kamu Konutları Kanununun 3 ncü maddesine aykırı olmaması şartıyla kurum ve kuruluşların yetkili makamlarınca personelin görevinin önemi, idareye yararlılığı, yetki ve sorumluluğu ile kilit görevde olması gibi özellikler gözönünde bulundurularak bu Cetvelde sayılan görev ünvanlarına eş değerde ve en altta belirtilen görev ünvanından aşağı inilmemek üzere görev tahsisli konut tahsis edilecek ek görev ünvanları tespit edilebilir. Kurum ve kuruluşların yetkili makamlarınca, bu Cetveldeki görev ünvanları sırası hiyerarşi ve görevin önem derecesi esas alınarak görev tahsisli konut tahsis edilecek görev ünvanları, her kurum ve kuruluş için bir cetvel halinde ayrıca düzenlenir ve genelge ile teşkilata duyurulur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Gerek, 6200 sayılı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği ile davalı Kurumun teşkilat yapısının incelenmesinden, gerekse davalı idarenin açıklamaları ve Milli Emlak Genel Müdürlüğünün 07/02/2017 günlü yazılarından, davalı idarenin merkez teşkilatı bünyesinde asıl hizmet birimlerinin şube müdürlüğü şeklinde teşkilatlandığı ve birim müdürlüğü kadro/pozisyonu unvanının bulunmadığı anlaşıldığından, Kamu Konutları Yönetmeliğinin (2) sayılı cetvelinde tanınan yetki uyarınca, davalı idare yönünden, merkez teşkilatında birim müdürü eşdeğerindeki şube müdürlerine görev tahsisli konut verileceğine ilişkin düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Danıştay Onbirinci Dairesince verilen 26/04/2017 günlü, E:2016/8888 sayılı kararın; nce yayımlanan Kamu Konutları Yönetmeliği’nin uygulanmasıyla ilgili esaslara ilişkin 29/08/2016 günlü, 2016/12 sayılı Genelgenin 9. maddesinin 1. fıkrasında yer alan ibare ile 20. maddesinde yer alan “……. Mahkeme kararları diğer personel için emsal teşkil etmeyecektir.” cümlesine ilişkin davacı itirazının KABULÜNE ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27/2. maddesinde öngörülen koşullar gerçekleşmiş olduğundan bu maddelerin yürütmesinin durdurulmasına, dava konusu Genelgenin 3. fıkrasının (A) bendinde “Merkez Teşkilatında” görev tahsisli konut tahsis edilecek görev unvanları arasında sayılanlardan, “Birim Müdürü eşdeğerindeki Şube Müdürleri” unvanına ilişkin davalı idare itirazının KABULÜ ile bu kısma yönelik yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararın kaldırılmasına ve bu kısmın yürütmesinin durdurulması isteminin reddine, dava konusu Genelgenin diğer kısımlarına yönelik davacı ve davalı idare itirazlarının REDDİNE, Genelgenin 3. fıkrasının (A) bendinde “Merkez Teşkilatında” görev tahsisli konut tahsis edilecek görev unvanları arasında sayılanlardan, “Birim Müdürü eşdeğerindeki Şube Müdürleri” unvanı yönünden oyçokluğu, diğer maddeleri yönünden oybirliği ile, 18/10/2017 gününde karar verildi.
KARŞI OY
X- Genelgenin 3. fıkrasının (A) bendinde “Merkez Teşkilatında” görev tahsisli konut tahsis edilecek görev unvanları arasında sayılanlardan, “Birim Müdürü eşdeğerindeki Şube Müdürleri” unvanı yönünden, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun değişik 27. maddesinde öngörülen ve yürütmenin durdurulmasına karar verilebilmesi için gerekli olan koşulların gerçekleşmiş olduğu dikkate alınarak yürütmenin durdurulması isteminin kabul edildiği anlaşıldığından ve davalı idarece öne sürülen hususlar, bu kararın kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, bu unvanlara ilişkin davalı idarenin itirazının reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.