Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2017/3695 E. 2018/1738 K. 12.04.2018 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2017/3695 E.  ,  2018/1738 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No : 2017/3695
Karar No : 2018/1738

Temyiz Edenler :
İstemin Özeti :Danıştay Sekizinci Dairesi’nin 14/09/2017 günlü, E:2017/5665, K:2017/6398 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması, davacı ve davalı idare tarafından istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Dava; 24/06/2017 günlü, 30106 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, Milli Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliği’nin iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay Sekizinci Dairesi’nin 14/09/2017 günlü, E:2017/5665, K:2017/6398 sayılı kararıyla; ‘nın amacının, kendi vakıf senedinde kurucularının iradeleri doğrultusunda belirlendiği, bu duruma göre, davacı vakfın amacı doğrultusunda dava açabileceği anlaşılmakta olup; dava konusu düzenlemelerin vakfın amaçlarını gerçekleştirmesine doğrudan bir etkisi bulunmadığı, bu itibarla, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumları ile diğer kurumların açma, kapatma ve bu kurumlara ad verilmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla çıkarılan dava konusu Milli Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliği bakımından davacı Vakfın subjektif anlamda ehliyetli olmadığı gerekçesiyle, davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.
Taraflar, anılan kararı temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.
Davalı idarenin temyiz istemi hakkında; dava açmakta olduğu gibi kanun yoluna başvurmada da, hukuki yarar bulunmalıdır. Diğer bir ifadeyle, kanun yoluna başvuranın, aleyhine kanun yoluna başvurduğu kararın bozulmasında, korunmaya değer bir yararının bulunması gerekir. Davalı idarenin, davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin kararın bozulmasını istemekte korunmaya değer hukuki bir yararı bulunmadığından, temyiz isteminin incelenmesine hukuken imkan bulunmamaktadır.
Davacının temyiz istemi hakkında; Daire kararının usul ve hukuka uygun olduğu anlaşılmaktadır.

Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Sekizinci Dairesi’nce verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davacının temyiz isteminin reddine, Danıştay Sekizinci Dairesi’nin 14/09/2017 günlü, E:2017/5665, K:2017/6398 sayılı kararının ONANMASINA, davalı idarenin temyiz isteminin ise incelenmeksizin reddine, 12/04/2018 gününde kesin olarak, onamaya ilişkin kısmı hakkında oyçokluğu, incelenmeksizin redde ilişkin kısmı hakkında oybirliği ile karar verildi.

KARŞI OY

X- Dava 24/06/2017 günlü, 30106 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, Milli Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliği’nin iptali istemiyle açılmıştır.
İptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri gözönüne alındığında, idare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen idari işlemlerin, bu idari işlemlerle kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilgisi olanlar tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü zorunludur.
Taraf ilişkisinin kurulması için gerekli olan kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilgisinin varlığı, davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı yerlerince belirlenmekte, davacının idari işlemle ciddi ve makul, maddi ve manevi bir ilişkisinin bulunduğunun anlaşılması, dava açma ehliyeti için yeterli sayılmaktadır.
Ayrıca, iptal davaları ile idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının saptanmasına, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına, böylece de idarenin hukuka bağlılığının belirlenmesine, sonuçta hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilebilmesine olanak sağlandığından bu davalarda menfaat ilişkisinin bu amaç doğrultusunda yorumlanması gerekmektedir.
Bu durumda, davacı Vakfın, kamuoyunu yakından ilgilendiren bu davada dava açma ehliyetinin bulunduğu tartışmasızdır.
Buna göre, davacı Vakfın dava açma ehliyeti bulunduğundan işin esasına girilerek inceleme yapılması gerekeceği oyuyla, karara katılmıyoruz