Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2016/4710 E. 2018/2445 K. 21.05.2018 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2016/4710 E.  ,  2018/2445 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2016/4710
Karar No : 2018/2445

Karar Düzeltme
İsteminde Bulunan (Davacılar) :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti : Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nca verilen, … İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…, K:… sayılı ısrar kararının onanmasına ilişkin 28/03/2016 günlü, E:…, K:… sayılı karara karşı, davacılar karar düzeltme isteminde bulunmaktadır.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : İstemin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nca, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 54. maddesi uyarınca davacıların karar düzeltme istemi kabul edilerek, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 28/03/2016 günlü, E:2015/2328, K:2016/1103 sayılı kararı kaldırılarak, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Dava; davacılar murisinin 24/12/1991 tarihinde protesto eylemi sırasında açılan ateş sonucu ölmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın 5233 sayılı Yasa uyarınca tazmini istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; davacılar murisinin, katıldığı yasadışı bir grubun gerçekleştirdiği protesto eylemi sırasında yaşanan arbede sırasında, yani kendi kusuru sonucu öldüğünden, oluştuğu ileri sürülen zararın 5233 sayılı Yasa uyarınca tazminine olanak bulunmadığı: dolayısıyla, davacıların başvurusunun reddedilmesine ilişkin işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Anılan karar, Danıştay Onbeşinci Dairesi’nin 20/03/2014 günlü, E:2011/9584, K:2014/2073 sayılı kararıyla; 19/12/1991 tarihinde Bingöl İli, Solhan İlçesi kırsalında meydana gelen çatışmada öldürülen terör örgütü üyelerinin öldürülmelerini protesto etmek amacıyla, 24/12/1991 tarihinde Lice-Kulp karayolunda gerçekleştirilen gösteri yürüyüşü sırasında grup içerisinden güvenlik kuvvetlerine ateş açıldığı, güvenlik güçlerince ateşe karşılık verilmesi üzerine aralarında davacılar murisinin de bulunduğu bazı göstericilerin öldüğü, bazılarının da yaralandığı; davacılar murisinin, yasadışı bir gösteri yürüyüşüne katıldığı sabit olmakla birlikte, terör örgütü üyesi olduğu, terör örgütüne yardım ve yataklıkta bulunduğu ya da 24/12/1991 tarihinde meydana gelen olaylarda aktif olarak rol aldığı, güvenlik güçlerine ateş ettiği veya herhangi bir şekilde saldırıda bulunduğu yönünde bir belirleme bulunmadığından, ilgilinin ölümünün, 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerekirken, aksi yönde tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle bozulmuş ise de; İdare Mahkemesince, bozma kararına uyulmayarak davanın reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.
Davacılar, … İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…, K:… sayılı ısrar kararını temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun 2. maddesinin birinci fıkrasında; bu Kanunun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunun’nun 1.,3. ve 4. maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddi zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsadığı belirtilmiş; aynı maddenin ikinci fıkrasının (e) bendinde, kişilerin kendi kasıtları sonucunda oluşan zararların (f) bendinde ise, 3713 sayılı Kanunun 1., 3. ve 4. maddeleri kapsamındaki suçlar ile terör olaylarında yardım ve yataklık suçlarından mahkum olanların bu fiillerinden dolayı uğradıkları zararların Kanun kapsamında bulunmadığı hükme bağlanmış, 7. maddesinde ise yaralanma, sakatlanma ve ölüm hallerinde uğranılan zarar ile tedavi ve cenaze giderleri, bu Kanuna göre sulh yoluyla karşılanabilecek zarar kalemleri arasında sayılmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden; 19/12/1991 tarihinde Bingöl İli, Solhan İlçesi kırsalında meydana gelen çatışmada öldürülen terör örgütü üyelerinin öldürülmelerini protesto etmek amacıyla, 24/12/1991 tarihinde Lice-Kulp karayolunda gerçekleştirilen gösteri yürüyüşü sırasında grup içerisinden güvenlik kuvvetlerine ateş açıldığı, güvenlik güçlerince ateşe karşılık verilmesi üzerine aralarında davacılar murisinin de bulunduğu bazı göstericilerin öldüğü, bazılarının da yaralandığı; terör örgütü üyelerinin ölümünü protesto eden çok sayıda kişi bulunması ve yüzden fazla araçla konvoy oluşturulması nedeniyle, kolluk kuvvetlerince güvenliğin sağlanmasına yönelik olarak bazı tedbirlerin alındığı, kalabalık grup içinden güvenlik güçlerine ateş edilmesi üzerine güvenlik güçlerince karşılık verilmesi sonucu olayların meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Olayda, davacılar murisinin, güvenlik güçleriyle protestocu grup arasında meydana gelen çatışma kapsamında yaşamını yitirdiği; meydana gelen olayın, 5233 sayılı Yasa kapsamında olduğunda kuşku bulunmamaktadır. Davacılar murisinin protesto eylemlerine karışmış olması, ölüm olayının meydana gelmesinde tek başına etken olarak değerlendirilemez.
5233 sayılı Yasada öngörülen “kendi eylemleriyle zarara sebep olma” hali, ancak zararın doğrudan ilgililerin davranışına bağlı gerçekleşmesi hali olarak değerlendirilmelidir. Bu çerçevede, güvenlik güçlerine ateş açan ya da zarara doğrudan etki eden kişilerin uğradığı zararın, anılan Yasa uyarınca tazminine olanak bulunmamaktadır.
Uyuşmazlıkta ise, davacılar murisinin, güvenlik güçlerine ateş ettiği ya da saldırıda bulunduğu yolunda somut bir tespit bulunmadığına göre, davacıların uğradığı zararın, 5233 sayılı Yasa uyarınca tazmini gerekirken, aksi yöndeki ısrar kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacıların temyiz isteminin kabulüne, … İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA, 21/05/2018 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- Danıştay dava daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarının temyiz üzerine verdikleri kararlar hakkında ancak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesinde yazılı nedenlerle kararın düzeltilmesi istenebilir. Kararın düzeltilmesi dilekçesinde öne sürülen hususlar ise adı geçen Yasa maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymamaktadır. Bu nedenle, kararın düzeltilmesi isteminin reddi gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.