Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2015/3273 E. 2015/3496 K. 15.10.2015 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2015/3273 E.  ,  2015/3496 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2015/3273
Karar No : 2015/3496

Temyiz Eden (Davalılar) : 1- –
2- –
Vekili : –
3- –
Vekilleri :
Karşı Taraf (Davacılar) : 1-
2-
3-
Vekili :

İstemin Özeti :Danıştay Altıncı Dairesinin 29/06/2015 günlü, E:2014/3933, K:2015/4641 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması, davalı idareler tarafından istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Dava; Tekirdağ İli, … İlçesinde bulunan ve … Organize Sanayi Bölgesi sınırları içerisinde kalan taşınmazların, nın 11/02/2014 tarihli, 478 sayılı yazıları üzerine 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca Tekirdağ Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı tarafından acele kamulaştırılmasına yönelik 10/03/2014 tarihli, 2014/6065 sayılı Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay Altıncı Dairesinin 29/06/2015 günlü, E:2014/3933, K:2015/4641 sayılı kararıyla; Anayasanın 35. maddesinde: “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” hükmünün, 46. maddesinde: “Devlet ve kamu tüzel kişileri, kamu yararının gerektirdiği hallerde özel mülkiyette bulunan malları yasada gösterilen esas ve usullere göre kamulaştırmaya yetkilidir.” hükmünün yer aldığı; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolünün “Mülkiyetin korunması” başlıklı 1. maddesinde: “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.” kuralına yer verildiği; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 3. maddesinde; idarelerin kanunlarla yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını kamulaştırabileceklerinin belirtildiği; anılan mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; özel mülkiyet hakkının, korunması gereken temel insan hakları arasında öngörüldüğü, Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde mülkiyet hakkını korumaya yönelik düzenlemelere yer verildiği, bu düzenlemelerde mülkiyet hakkına müdahalelerin olabileceğinin öngörüldüğü, ancak bu müdahalelerde, kamu yararı gerekçesinde, kanuni düzenleme gereği ve ölçülülük ya da orantılılık gibi uluslararası hukukun genel ilkelerinin varlığının dikkate alınması gerektiği, aksi durumda müdahalenin mülkiyet hakkı ihlaline neden olacağı; dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlığa konu taşınmazların Tekirdağ Organize Sanayi Bölgesi (TORSAB) sınırları içinde yer aldığı, TORSAB’ın dağınık ve plansız sanayileşmenin Ergene Havzasında yol açtığı kirliliği gidermek ve yeni kirliliğe yol açmamak ve çevre dostu, diğer sanayi bölgelerinin kapasitelerine olumsuz etkisi olmayan “green sanayi” firmalarının bir araya getirilmesi amacıyla kurulduğu, bölgenin konuşlanacağı alanın kara, deniz, hava ve demiryolu ulaşımları bakımından tam bir kavşak noktasında olduğu, ASYAPORT Limanının açılması ile limandan en yüksek faydayı sağlama, Ergene Havzası Koruma Eylem Planı ile meydana gelen mekansal kısıtlamalardan asgari düzeyde etkilenme ve ekolojik bir sanayi bölgesinde yer alabilme düşüncesi nedeniyle …. parselde, 30 firmanın TORSAB’da yer alabilmek için müracaatta bulunduğu, … hektar büyüklüğündeki alan içindeki özel mülkiyete konu parsellerin kamulaştırma iş ve işlemlerinin normal kamulaştırma süreci ile bitirilmeye çalışılması durumunda, çok büyük bir yatırım ve istihdam sağlayacak yatırımcıların heyecanının azalmasına ve yatırımdan vazgeçmelerine neden olabileceği gerekçeleriyle Tekirdağ Organize Sanayi Bölgesi sınırları içinde kalan kalan taşınmazların acele kamulaştırılması yolunda dava konusu işlemin tesis edildiği; olayda, Tekirdağ Organize Sanayi Bölgesi kurulması amacıyla … İli, … İlçesi sınırları dahilinde bulunan uyuşmazlığa konu 426 hektarlık alanın tarım dışı amaçla kullanımına izin verilmesine ilişkin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının 14/11/2013 günlü, 3987 sayılı kararının iptali istemiyle tarafından …. İdare Mahkemesinde açılan davada; anılan Mahkemenin … günlü, … sayılı kararıyla; 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planı hükümleri uyarınca organize sanayi bölgelerindeki ortalama doluluk oranının % 71,20 olduğu ve organize sanayi bölgeleri dışındaki mevcut planlı sanayi alanlarında sanayi yatırımlarına izin verilebilmesi için gerekli %75’lik sınır şartının oluşmadığı, alternatif organize sanayi bölgeleri alan araştırmasının eksik nitelikte olduğu, dolayısıyla eksik araştırmaya dayanan ve bu yüzden korunması I. derecede öncelikli tarım toprağı vasfındaki 426 ha. yüzölçümlü taşınmazın tarımsal amaç dışı kullanımına izin verilmesi yolundaki işlemin hukuka aykırı olduğu gerekçeleriyle iptaline karar verildiği; bu durumda, uyuşmazlığa konu organize sanayi bölgesinin kurulması öngörülen alanının tarım dışı kullanımına yönelik kararın yukarıda bahsi geçen Mahkeme kararıyla iptal edildiği, dolayısıyla organize sanayi bölgesi kurulması amacıyla mülkiyet hakkına müdahale edilme koşulları oluşmadığından, organize sanayi bölgesi adına 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi kapsamında acele kamulaştırma yapılmasına yönelik dava konusu Bakanlar Kurulu kararında da hukuka uyarlık görülmediği; öte yandan, davaya konu organize sanayi bölgesine yönelik 1/5.000 ve 1/1.000 ölçekli planların henüz yapılmadığı, organize sanayi bölgesine yönelik kamulaştırma işlemleri yapılmadan önce alana dair planların yapılması gerekliliğinin de açık olduğu gerekçeleriyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idareler, anılan kararı temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedirler.
Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddine, Danıştay Altıncı Dairesinin 29/06/2015 günlü, E:2014/3933, K:2015/4641 sayılı kararının ONANMASINA, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun ile değişik 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak 15/10/2015 gününde esasta oybirliği ile, kesinlik yönünden oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’na, 28/06/2014 günlü, 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle eklenen, acele kamulaştırma işlemleri dahil, bir kısım işlemlere karşı açılan davaların ilk derece ve temyiz aşamasında, genel yargılama usulünden farklı olarak izlenecek yargılama usulünün belirlendiği “ivedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca, temyiz üzerine verilen kararların kesin olduğu hükme bağlanmış olmakla birlikte, 6545 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girmesinden önce açılan ve sonradan ivedi yargılama usulü kapsamına dahil edilen işlemlere karşı açılan davalarda, ivedi yargılama usulüne ilişkin hükümlerin uygulanması, hukuk güvenliği ilkesine aykırı sonuçlar doğuracağından, ivedi yargılama usulünün ilk derece ve temyiz aşamasına ilişkin hükümlerinin, ancak 6545 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği 28/06/2014 tarihinden sonra açılan davalarda uygulanabileceği, bu tarihten önce açılan davalarda ise genel hükümlerin uygulanması gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu durumda, 28/06/2014 tarihinden önce açılan bu davada belirtilen ivedi yargılama usulü hükmünün uygulanma imkânı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle, davanın açıldığı tarih itibarıyla, ivedi yargılama usulü kapsamında bulunmayan bu davada, Danıştay Altıncı Dairesince verilen dava konusu işlemin iptaki yolundaki kararın onanması yolundaki karara karşı, tarafların 15 (onbeş) günlük süre içinde karar düzeltme yoluna başvurabilme imkânı bulunduğu oyuyla, kararın kesinlik hükmüne ilişkin kısmına katılmıyoruz.