Danıştay Kararı İdari Dava Daireleri Kurulu 2015/2967 E. 2015/3161 K. 30.09.2015 T.

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2015/2967 E.  ,  2015/3161 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2015/2967
Karar No : 2015/3161

Temyiz Eden (Davalılar) : 1-
Vekili: –
2-
Vekili : –

Karşı Taraf(Davacı) :
İstemin Özeti : Danıştay Sekizinci Dairesinin 04/02/2015 günlü, E:2014/6621, K:2015/450 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması, davalı idareler tarafından istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tekik Hakimi:
Düşüncesi : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Dava; Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi mezunu olan davacı tarafından, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığınca 26/05/2014 tarihinde yayımlanan 2014 DGS Sınavı Başvuru Kılavuzunun “Tablo 1 de Yer Alan Yükseköğretim Lisans Programlarının Koşul ve Açıklamaları” tablosundaki “Bk. 900.” nolu koşulun iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay Sekizinci Dairesinin 04/02/2015 günlü, E:2014/6621, K:2015/450 sayılı kararıyla; Anayasa’nın 10. maddesi, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 7. maddesinin (e) ve (ı) bentleri ile 45. maddesi, 6114 sayılı Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 7. maddesinin 1. fıkrası, Meslek Yüksekokulları ve Açıköğretim Ön Lisans Programları Mezunlarının Lisans Öğrenimine Devamları Hakkında Yönetmelik’in 5. maddesi ve Açık Yükseköğretim Yönetmeliği’nin 13. maddesi hükümlerinde, açıköğretim önlisans mezunlarının lisans programlarına dikey geçiş başvuruları sırasında örgün meslek yüksekokulları mezunlarından farklı bir değerlendirmeye tabi tutulacağına ilişkin olarak, açıköğretim önlisans mezunlarının aleyhine herhangi bir kısıtlayıcı düzenlemeye yer verilmediği gibi, aksine, Açık Yükseköğretim Yönetmeliği’nin 13. maddesinde, bunların eşit hak ve yetkilere sahip oldukları belirtilmiş olduğundan, açıköğretim adalet önlisans mezunlarının hukuk fakültelerine dikey geçiş sırasında tercih edebilecekleri kontenjan sayısında kısıtlama getirilmesine ilişkin dava konusu Kılavuz düzenlemelerinin, üst hukuk normlarına aykırı olduğu; öte yandan, adalet meslek yüksekokulu mezunları ile açıköğretim adalet önlisans mezunlarının başvurabilecekleri hukuk fakültesi kontenjanları arasında ayrım yapılarak, açıköğretim adalet önlisans mezunlarının daha az sayıda kontenjan için başvuru yapabileceğine ilişkin düzenlemenin, 2547 sayılı Kanunun 7. maddesinin (ı) bendi ile 6114 sayılı Kanunun 7. maddesinin 1. fıkrasında da belirtilen fırsat eşitliği ilkesine de aykırı olduğu; bununla birlikte, her ne kadar davalı idarece, adalet meslek yüksekokulu mezunları ile açıköğretim adalet önlisans mezunlarının aldıkları eğitimin aynı olmaması nedeniyle eşit durumda bulunmadıkları belirtilmekte ise de, idarenin sorumluluğunda olan fiiliyattaki uygulamalara ilişkin bu durumun düzeltilmesi adına, hukuksal olarak eşit durumda bulunan kişiler arasında eşitlik ilkesine aykırı düzenleme yapılması hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğundan, bu iddiaya itibar edilmediği; bu durumda, aynı hukuksal durumda bulunmalarına ve aynı sınava girmelerine rağmen, dikey geçiş sınavında açıköğretim adalet önlisans mezunları ile örgün öğretim adalet önlisans mezunları için ayrı kontenjanlar belirlenmesine ilişkin dava konusu düzenlemede hukuka, kamu yararına ve eşitlik ilkesine uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle,dava konusu işlemin iptalinekarar verilmiştir.
Davalı idareler, anılan kararı temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedirler.
Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddine, Danıştay Sekizinci Dairesinin 04/02/2015 günlü, E:2014/6621, K:2015/450 sayılı kararının ONANMASINA, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6552 sayılı Kanun ile değişik 20/B maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca kesin olarak, 30/09/2015 gününde, işin esası yönünden oybirliği, kesinlik hükmü yönünden oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- 11/09/2014 günlü, 29116 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Yasa’nın 96. maddesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’na 20/B maddesi eklenmiş olup, Millî Eğitim Bakanlığı ile Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan merkezî ve ortak sınavlar, bu sınavlara ilişkin iş ve işlemler ile sınav sonuçları hakkında açılan davalar hakkında ayrı bir yargılama usulü getirilmiş olup, bu usulün, 2577 sayılı Yasa’nın genel düzenlemesinden farklı kurallar getirdiği görülmektedir. Örneğin, Yasa, bu tür davalarda, dava açma süresinin on gün olması, 2577 sayılı Yasa’nın 11. maddesinin uygulanmaması, bu konuda verilen nihai kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren beş gün içinde temyiz yoluna başvurulabilmesi, temyiz üzerine verilen kararların kesin olması gibi özel hükümler öngörmüştür. Yasa hükümleri bir bütün olarak incelenip değerlendirildiğinde, Yasa’nın yürürlüğe girdiği 11/09/2014 tarihinden itibaren Millî Eğitim Bakanlığı ile Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan merkezî ve ortak sınavlar, bu sınavlara ilişkin iş ve işlemler ile sınav sonuçları hakkında açılan davalarda bu usul hükümlerinin uygulanacağı açık olmakla birlikte, Yasa’nın yürürlüğe girmesinden önce açılan ve sonradan 2577 sayılı Yasa’nın 20/B maddesi kapsamına dahil edilen işlemlerle ilgili davalarda Yasa hükümlerinin uygulanması, hukuk güvenliği ilkesine aykırı sonuçlara yol açacaktır. Bu itibarla, 11/09/2014 tarihinden önce açılan bu davada, yapılan temyiz incelemesi sonucunda verilen kararın, usul hükümlerinin geriye yürütülmesi suretiyle, kesin olduğu yolunda hüküm kurulmasının, hukuk güvenliği ilkesine aykırı olduğu sonucuna varılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın açıldığı tarih itibarıyla, merkezi ve ortak sınavlara ilişkin yargılama usulü kapsamında bulunmayan bu davada, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın onanması yolundaki karara karşı, tarafların 15 (onbeş) günlük süre içinde karar düzeltme yoluna başvurabilme imkânı bulunduğu oyuyla, kararın kesinlik hükmüne ilişkin kısmına katılmıyoruz.