Danıştay Kararı 9. Daire 2023/872 E. 2023/1636 K. 27.04.2023 T.

Danıştay 9. Daire Başkanlığı         2023/872 E.  ,  2023/1636 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2023/872
Karar No : 2023/1636

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı-…
… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av….

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Elektrik Dağıtım A.Ş.
VEKİLİ : Av…- Av…

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı tarafından, örtülü sermaye üzerinden elde edilen faiz gelirinin katma değer vergisine tabi olmadığı ihtirazı kaydıyla verilen 2022/Mart dönemi katma değer vergisi beyannamesi üzerine yapılan tahakkukun 5.618.463.91-TL’lik kısmının iptali ile fazladan ödenen söz konusu tutarın yasal faiziyle birlikte iadesi istemine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; olayda, davacı tarafından 2022 yılında ilişkili şirkete verilen borç tutarının, anılan şirketin dönem başı öz sermayesinin üç katını aştığı ve borcun öz sermayeyi aşan kısmının 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 12. maddesi kapsamında değerlendirilerek hesaplanan faiz tutarının hasılat kaydedildiği, ilişkili şirketçe de ödenen faiz tutarının kanunen kabul edilmeyen gider olarak kaydedildiği hususlarında ihtilaf bulunmadığı, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1 ve 24. maddeleri uyarınca davacı şirket ile ilişkili şirket nezdinde cereyan eden borç/alacak ilişkisi yani ilişkili şirkete finansman hizmeti sunulması işlemi kural olarak katma değer vergisine tabi ise de, 5520 sayılı Kanun’un 12. maddesinde kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmının ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılacağı hususunun açıklığa kavuşturulması karşısında, öz sermayenin üç katına kadar kısmın finansman hizmeti ve bundan elde edilen gelirin faiz geliri olarak, üç katı aşan kısmın ise örtülü sermaye ve bundan elde edilen gelirin ise kar payı olarak kabul edilmesi gerektiği, bu durumda, davacının ilişkili şirkete verdiği finansman hizmetinin öz sermaye kabul edilen kısmı karşılığında elde ettiği gelirin kar payı kabul edilmesi gerektiğinden ve elde edilen bu gelir 3065 sayılı Kanun uyarınca katma değer vergisinin konusuna girmediğinden, davacının ihtirazi kaydı kabul edilmeyerek yapılan tahakkuk işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı, davacının faiz istemi yönünden ise dava dilekçesinde yasal dayanağı gösterilmeyen yasal/kanuni faiz talebinden bu konuda özel hüküm niteliğinde olan Vergi Usul Kanunun 112/4.maddesi uyarınca tecil faizinin anlaşılması gerektiği, bu durumda davacıdan haksız olarak tahsil edilen tutarın tahsil tarihinden itibaren hesaplanacak tecil faiziyle birlikte davacıya iadesi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, katma değer vergisi tahakkukunun dava konusu edilen kısmının iptaline, fazladan tahsil edilen tutarın ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak tecil faziyle birlikte iadesine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:İlişkili şirketler arasındaki borç verme işlemleri Katma Değer Vergisi Kanunu 1.maddesi uyarınca finansman temin hizmeti olarak değerlendirildiğinden, bu işlem dolayısıyla hesaplanan faiz tutarının katma değer vergisine tabi olduğu iddiasıyla kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Bölge İdare Mahkemesi kararının katma değer vergisine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup davalının bu kısma yönelik temyiz isteminin reddi gerektiği, faize yönelik temyiz isteminin ise mali idarenin hukuka aykırı işleminden uğranılan zararın davacı tarafından faiz adı altında ve hukuki mahiyeti ve oranı tecil faizinden farklı bir faiz türü olan hesaplanacak kanuni faiziyle iadesinin talep edilmesi nedeniyle talebe bağlılık ilkesi uyarınca talep sonucundan fazlasına karar verilemeyeceğinden, tecil faizi oranında hesaplanacak faize hükmedilmesi bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, istemin kabulüyle Bölge İdare Mahkemesi kararının faize ilişkin kısmının düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kabulüne ilişkin Vergi Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi… Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 27/04/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.