Danıştay 9. Daire Başkanlığı 2023/600 E. , 2023/1847 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2023/600
Karar No : 2023/1847
TEMYİZ EDENLER : (DAVALI) … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
: (DAVACI)1-… San. A.Ş.
2-…Sanayi ve Ticaret A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğünce belli istekliler arasında ihale usulüyle ihale edilen … ihale kayıt numaralı “Sivas-Erzincan Demiryolu Projesi Kesim I (5+410-79+880) Arası Altyapı İnşaatı Yapım İşi”ni üstlenen iş ortaklığını oluşturan davacılar tarafından, ihale kararı nedeniyle ödenen damga vergisinin iadesi talebiyle yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ile ödenen 1.865.946,80-TL damga vergisinin ödeme tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun hükümlerine göre işleyecek faiziyle birlikte iadesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararıyla; 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli I ve II sayılı cetvellerde genel ve özel bütçe kapsamındaki kamu idareleri sayılmış olup, uyuşmazlığa konu ihaleyi yapan T.C. Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü’nün bu idareler içinde yer almadığı gibi, bu kurumun, damga vergisi yönünden resmi daire sayılacağı yada muaf olduğu yönünde bir başka Kanun ya da Kanun Hükmünde Kararname’de düzenleme bulunmadığı, uyuşmazlığa konu ihaleyi yapan kurumun 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun 8. maddesinde belirtilen resmi daire sıfatını haiz olmadığı ve damga vergisinden muaf tutulmadığı dikkate alındığında ihale kararına ilişkin damga vergisinin mükellefi, ihaleyi yapan ve ihale kararında imzası bulunan T.C. Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü olduğundan mükellefi ve sorumlusu olmayan davacı şirketten ihale kararı nedeniyle damga vergisi tahsil edilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı, yersiz tahsil edilen tutar için dava dilekçesinde davacı tarafından açıkça 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunu’na göre işleyecek yasal faiz talebinde bulunulduğundan, yerleşik yargı içtihatları ile de kabul edildiği üzere taleple bağlılık ilkesi gereği, iadesi talep edilen verginin yasal faiz oranını aşmayacak şekilde hesaplanacak faizi ile birlikte davaya iade edilmesi gerektiği sonuca varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu işlemin iptaline, davacı iş ortaklığından tahsil edilen ihale karar puluna ilişkin damga vergisinin tahsil tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurularına konu Vergi Mahkemesi Kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve taraflarca ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
DAVALI İDARENİN İDDİALARI: İhale kararının 2016 yılında alındığı, ihalenin yapıldığı tarihte ihale konusu işe ilişkin Vergi Resim Harç İstisna Belgesinin bulunmadığı, Vergi Resim Harç İstisna Belgesinin Anayasa Mahkemesinin 24/12/2020 tarih ve E; 2020/15 , K;2020/78 sayılı kararının yürürlük tarihinden sonra uygulanan mevzuata göre düzenlendiği, Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının geriye yürümediği, faizin yasal dayanağının bulunmadığı iddiasıyla kararın bozulması istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI: Dava dilekçesinde 3095 sayılı Kanun ve sözleşme hükümleri gözetilerek faiz ödenmesinin talebinin yasal faiz oranı üzerinden faiz ödenmesi değil tecil faizi oranından daha yüksek olan ticari faiz oranı üzerinden faiz ödenmesi talebi olduğu, bu durumda yasal faiz talebinden tecil faizi talebinin anlaşılması gerektiği iddiasıyla kararın faize ilişkin kısmının bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı tarafından cevap verilmemiştir. Davacının cevabı yasal dayanaktan yoksun olan temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Damga Vergisi Kanunu’nun bir vergi güvenlik önlemi olan sorumluluk müessesesine ilişkin düzenlemeleri ile verginin mükellefi ve sürekli damga vergisi mükellefiyetine ilişkin düzenlemelerinin değerlendirilmesinden, şirket türü olarak anonim şirket olan davacının ihale kararında imzası bulunmasa da sürekli damga vergisi mükellefiyetinin bir gereği olarak ihale kararına ilişkin verginin beyan ve ödenmesinden sorumlu olduğu anlaşılmakta ise de olayda, Kalkınma Bakanlığının cari yıl yatırım programında yer alan ve şartnamesinde yerli ve yabancı tüm isteklilere açık olduğu belirtilen ihale konusu işe ilişkin olarak alınan ihale kararına 09/08/2016 tarih ve 29796 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6728 sayılı Kanun’un 27. maddesi ile değişik 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun Ek 2. maddesi 3.,4. fıkrası hükmü uyarınca, belge aranmaksızın damga vergisi istisnası uygulanması gerektiğinden, verginin kanuniliği ilkesine aykırı olarak tesis edilen dava konusu düzeltme şikayet başvurusunun reddine dair işlemde hukuka uyarlık bulunmaması nedeniyle, davayı yukarıda yazılı gerekçeyle kabul eden Vergi Mahkemesi kararına karşı taraflarca yapılan istinaf başvurusunu reddeden Bölge İdare Mahkemesi kararının ihale kararı damga vergisine ilişkin hükmünde sonucu itibariyle hukuka aykırılık bulunmadığından ve faize ilişkin hükmü usul ve kanuna uygun olduğundan, taraflarca temyiz dilekçesinde ileri sürelen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.Bu durumda, tarafların temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden davalının yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeyerek işin esasına geçildi.
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğünce belli istekliler arasında ihale usulüyle ihale edilen … ihale kayıt numaralı “Sivas-Erzincan Demiryolu Projesi Kesim I (5+410-79+880) Arası Altyapı İnşaatı Yapım İşi”ni üstlenen iş ortaklığını oluşturan davacılar tarafından, ihale kararı nedeniyle ödenen damga vergisinin iadesi talebiyle yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ile ödenen 1.865.946,80-TL damga vergisinin ödeme tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun hükümlerine göre işleyecek faiziyle birlikte iadesi istenilmektedir.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa’nın 35. maddesinde, “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” hükmü yer almaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Numaralı Protokolünün “Mülkiyetin korunması” başlıklı 1. maddesinde, “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.” hükmüne yer verilmiştir.
Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde mülkiyet hakkını korumaya yönelik düzenlemelere yer verilmiş ve mülkiyet hakkı korunması gereken temel insan hakları arasında sayılmıştır. Mülkiyet hakkına müdahalelerin de olabileceği hükme bağlanarak bu müdahalelerde kamu yararı, kanuni düzenleme ve ölçülülük ya da orantılılık gibi uluslararası hukukun genel ilkelerinin varlığının dikkate alınması gerektiği, aksi durumda müdahalenin mülkiyet hakkının ihlaline neden olacağı kabul edilmiştir. Bu husus Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla da ortaya konulmuştur.
Anayasa’nın 153. maddesinde ise Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olduğu, iptal kararlarının gerekçesi yazılmadan açıklanamayacağı, Anayasa Mahkemesinin, bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemeyeceği, kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümlerinin, iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkacağı, gereken hallerde, Anayasa Mahkemesinin, iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabileceği, bu tarihin, kararın Resmî Gazete’de yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemeyeceği, iptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun teklifini, öncelikle görüşüp karara bağlayacağı, iptal kararlarının geriye yürümeyeceği, Anayasa Mahkemesi kararlarının Resmî Gazete’de hemen yayımlanacağı ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlayacağı düzenlenmiştir.
09/08/2016 tarih ve 29796 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6728 sayılı Kanun’un 27. maddesi ile değişik 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun Ek 2. maddesinin 2. fıkrasında; vergi, resim, harç istisnası belgesine bağlanan ve maddenin devamında sayılan diğer döviz kazandırıcı faaliyetlere ilişkin işlemler nedeniyle, belgenin geçerlilik süresi içerisinde, belgede yer alan tutarla sınırlı olmak kaydıyla düzenlenen kağıtların damga vergisinden müstesna olduğu belirtilmiş, (a) bendinde de Kalkınma Bakanlığınca yayımlanan cari yıl yatırım programında yer alan yatırımlardan ve Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının bu programda yer almayan kamu yatırımlarından uluslararası ihaleye çıkarılanların ihalesini kazanan veya yabancı para ile finanse edilenlerin yapımını üstlenen ana yüklenici firmaların (alt yükleniciler hariç) yapacakları teslim, hizmet ve faaliyetlerin damga vergisinden müstesna olduğu; 3. fıkrasında; Vergi, Resim, Harç İstisnası Belgesi almak amacıyla proje formu ekinde verilecek taahhütnameler ile bu maddenin (2) numaralı fıkrasının (a), (b), (d), (e), (g), (j), (l) ve (o) bentlerinde sayılan işlem ve faaliyetlere ilişkin sözleşme safhasından önceki teminatlar ve ihale kararlarına belge aranmaksızın resen damga vergisi istisnası uygulanır, 4. fıkrasında; bu maddenin uygulanmasında, uluslararası ihalenin; Kamu kurum ve kuruluşları tarafından yerli ve yabancı firmaların ayrı ayrı veya birlikte iştirakine açık olarak çıkarılan ve yabancı firmalarca da teklif verilen ihaleyi, Vergi, Resim, Harç İstisnası Belgesinin ise; döviz kazandırıcı faaliyetleri teşvik etmek amacıyla damga vergisi istisnası uygulanabilmesi için alınması ve ibraz edilmesi gereken, vergiye tabi kâğıdın düzenlendiği tarihte geçerli Ekonomi Bakanlığınca düzenlenen belgeyi ifade ettiği hükme bağlanmıştır.
Dairemizce söz konusu maddedeki uluslararası ihale tanımında yer alan “ve yabancı firmalarca da teklif verilen” ibaresinin Anayasa’nın 2 ve 73. maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılarak itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmiş, Anayasa Mahkemesi tarafından 24/12/2020 tarih ve E:2020/15, K:2020/78 sayılı kararla; bir ihalenin uluslararası ihale niteliğinde kabul edilmesi ve bu sayede döviz kazandırıcı faaliyet kapsamında değerlendirilmek suretiyle damga vergisi ve harç istisnasının uygulanması için öngörülen yabancı firmalarca da teklif verilmesi şartının hukuki öngörülebilirlik ve belirlilik ilkelerine aykırı olacak şekilde düzenlendiği sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle “ve yabancı firmalarca da teklif verilen” ibaresi iptal edilmiş, anılan karar 28/04/2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sonrasında, 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun Ek 2. maddesinin 4. fıkrasında yer alan uluslararası ihale tanımı, “kamu kurum ve kuruluşları tarafından yerli ve yabancı firmaların ayrı ayrı veya birlikte iştirakine açık olarak çıkılan ihale” olarak Kanunda yer almış bulunmaktadır.
Öte yandan; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 122. maddesinde, mükelleflerin, vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairesinden isteyebilecekleri; 124. maddesinde de, vergi mahkemelerinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanların, şikayet yolu ile Maliye Bakanlığına müracaat edebilecekleri açıklanmıştır. Bu maddeler uyarınca düzeltilmesi vergi dairelerinden istenebilecek vergi hatasının tanımı ise aynı Kanun’un 116. maddesinde, vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması olarak yapılmış, 117. maddesinde, hesap hataları olarak; matrah hataları, vergi miktarında hatalar ve verginin mükerrer olması; 118. maddesinde de, vergilendirme hataları olarak; mükellefin şahsında hata, mükellefiyette hata, mevzuda hata ve vergilendirme veya muafiyet döneminde hatalar gösterilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğünce belli istekliler arasında ihale usulüyle ihale edilen … ihale kayıt numaralı “Sivas-Erzincan Demiryolu Projesi Kesim I (5+410-79+880) Arası Altyapı İnşaatı Yapım İşi”ne ait idari şartnamenin 8/1. maddesinde, “İhalenin yeterlik kriterlerini taşıyan tüm yerli ve yabancı isteklilere açık olduğu” ibaresine yer verildiğinden ve ihale konusu iş Kalkınma Bakanlığı’nca yayımlanan cari yıl yatırım programında bulunması nedeniyle, davacılar tarafından ihale konusu işin döviz kazandırıcı faaliyet olduğundan bahisle anılan işe ilişin olarak ihale kararı nedeniyle ödenen damga vergisinin iadesi istemiyle yapılan düzeltme başvurusunun işe ilişkin olarak düzenlenen Vergi Resim Harç İstisna belgesinin belge başlangıç tarihinin 04/08/2021 tarihi olduğu, Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümemesi sebebiyle reddi üzerine yapılan şikayet başvurusunun Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından zımnen reddedilmesi üzerine bu ret işleminin iptali ile ödenen tutarın 3095 sayılı Kanun hükümlerine göre işleyecek faiziyle birlikte iadesi istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen Anayasa’nın 153. maddesinde düzenlenen, iptal kararlarının geriye yürümezliğine ilişkin kural, iptal edilen hükümlere göre kazanılmış hakların ortadan kaldırılmasına veya toplum huzurunun bozulmasına yol açacak sonuçları önlemek amacıyla kabul edilmiş olup bu kuralın mutlak anlamda anlaşılıp uygulanamayacağı; özellikle bir davaya bakmakta olan mahkeme tarafından itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine götürülen konularda uygulanmasının mümkün olmadığı, aksi hâlde Anayasa’nın 152. maddesinde düzenlenmiş olan “Anayasa’ya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi” (itiraz) yolunun hukuk ve uygulama yönünden sonuçsuz kalacağı yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır. Nitekim Anayasa’nın, itiraz yoluna başvurulan kanun hakkındaki Anayasa Mahkemesi kararının beş ay içinde gelmemesi hâlinde mahkemenin davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandıracağına işaret edilen 152. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “Ancak, Anayasa Mahkemesi’nin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır.” yolundaki kural da Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararlarının, bu karardan önce açılmış bulunan ve bakılmakta olan davalarda uygulanması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Bu hukuksal durumun doğal sonucu olarak, bir kanunun uygulanması nedeniyle dava açmak durumunda kalan ve Anayasa’nın 152. maddesi uyarınca itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulmasını isteme hakkına sahip olan kişilerin de hak veya menfaatlerini ihlâl eden kuralın, daha önce yapılan başvuru sonucunda (iptal davası veya itiraz yoluyla) Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olması hâlinde, iptal hükmünün hukukî sonuçlarından yararlanmaları gerekeceği açıktır. Aksi hâlde, Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararının uygulama tarihinin yukarıda belirtilen amaçla ayrıca belirlenmesi hâlinde, iptal edilen yasa başvuracakların iptal kararının hukukî sonuçlarından yararlanamayacaklarının kabulü; bir yandan dava yoluna başvuran herkes için Anayasa ile tanınmış olan itiraz hakkının bunlar için fiilen işlemez hâle getirilerek ortadan kalkması ve iptal kararının uygulanamaması, öte yandan Anayasa’ya aykırılığı hükmen saptanmış olan bir yasa kuralının uygulanmasının hukuken korunması gibi bir sonuca neden olur ki bu durumun Anayasa’nın üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesine açıkça aykırılık teşkil edecektir.
Bu açıklamaların sonucu olarak Anayasa Mahkemesinin 24/12/2020 tarih ve E:2020/15, K:2020/78 sayılı kararı ile iptal edilen Damga Vergisi Kanunu’nun ek 2. maddesinin (4) numaralı fıkrası ile Harçlar Kanunu’nun ek 1. maddesinin (4) numaralı fıkrasında yer alan “ve yabancı firmalarca da teklif verilen” kuralı uygulanarak bu karardan önce tesis edilmiş işlemlerin tesis edildikleri andaki duruma göre hukuka uygun olsalar da kararın yayınlanmasından sonra oluşan yeni hukuki duruma göre hukuka aykırı hale geleceklerinde duraksama yoktur.
Ayrıca Anayasa Mahkemesinin 2019/40353 sayılı bireysel başvuru hakkında verdiği 28/06/2022 tarihli kararında da; 24/12/2020 tarih ve E:2020/15, K:2020/78 sayılı iptal kararında bir ihalenin uluslararası ihale niteliğinde kabul edilmesi ve bu sayede döviz kazandırıcı faaliyet kapsamında değerlendirilmek suretiyle damga vergisi ve harç istisnasının uygulanması için öngörülen yabancı firmalarca da teklif verilmesi şartının hukuki öngörülebilirlik ve belirlilik ilkelerine aykırı olacak şekilde düzenlendiği sonucuna ulaşılarak 488 sayılı Kanun’un ek 2. maddesinin (4) numaralı fıkrasında yer alan “…ve yabancı firmalarca da teklif verilen…” ibaresi ile 492 sayılı Kanun’un ek 1. maddesinin (4) numaralı fıkrasında yer alan “…ve yabancı firmalarca da teklif verilen…” ibaresini iptal ettiği; anılan kararda; bir ihalenin yerli ve yabancı katılımcılara açık olmasının bu ihalenin uluslararası ihale kabul edilebilmesi için yeterli olmadığına, ayrıca yabancı firmalarca da teklif verilmesi gerektiğine işaret edilerek bu çerçevede ihaleye yabancı firmalarca teklif verilip verilmemesine göre ihalenin uluslararası ihale niteliğinin değişeceğinin altının çizildiği; kararda, teklif sunma aşamasında ihaleye uluslararası ihale niteliği kazandıracak olan yabancı firmalarca da teklif verilmesi şartının gerçekleşip gerçekleşmeyeceği bilinemediğinden damga vergisi ve harç ödemelerinin maliyet hesabına dâhil edilip edilmemesi hususunda katılımcılar açısından öngörülemez ve belirsiz bir durumun ortaya çıktığının vurgulandığı; bu durumun ise ihale uhdesinde kalan katılımcının söz konusu ihaleden kaynaklanan işlemler ve düzenlenen kâğıtlar nedeniyle ödemek zorunda olduğu damga vergisi ve harçlara ilişkin istisnadan yararlanma imkânının bulunup bulunmadığı konusunda bir belirsizliğe yol açtığının ifade edildiği, ayrıca bu konuda oluşan öngörülemezliği ortadan kaldırabilecek herhangi bir kanuni güvencenin veya mekanizmanın bulunmadığına da dikkat çekildiği; anılan kararda her ne kadar sadece “…ve yabancı firmalarca da teklif verilen…” ibarelerinin iptaline karar vermiş ise de istisnadan yararlanılması için aranan yabancı firmalarca da teklif verilmesi şartının -düzenlemenin mevcut hâli dikkate alındığında- mekanizmayı bir bütün olarak öngörülebilir olmaktan çıkardığı tespitinin yapıldığı, bu tespitin, eldeki başvurunun kanunilik koşulunu sağlamadığı sonucuna ulaşılması yönünden yeterli görüldüğü gerekçesiyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinde, iptal davası; idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı açılan davalar olarak tanımlanmıştır. Madde bu haliyle diğer unsurları yanında, idareyi işlem tesisine sevk eden, işlemin dayanağını oluşturan sebep ve buna bağlı olarak konu unsuru yönünden hukuka uygunluk denetiminin yapılmasını emretmektedir. İdare hukukunda, nihai işlemin oluşumuna kadar aynı veya değişik mercilerin irade açıklamalarını gerektiren işlemler “zincir işlem” olarak adlandırılmaktadır. Zincir işlemler nihai bir sonucu doğurmak amacıyla birbirini takip eden ve tamamlayıcı bir dizi işlemler olup zincirin bir halkasında ortaya çıkan hukuka aykırılık tüm işlemi hukuka aykırı hale getirmektedir.
İşbu davada iptal istemine konu işlem ise; Kalkınma Bakanlığının cari yıl yatırım programında yer alan ve idari şartnamede yerli ve yabancı tüm isteklilere açık olduğu belirtilen ihaleye ilişkin olarak ödenen damga vergisinin iadesi istemiyle yapılan düzeltme şikayet başvurusunun, Yasada belirtilen iki koşulu sağlamasına rağmen, davacının düzeltme başvurusunun Vergi Resim Harç İstisna belgesinin belge başlangıç tarihinin 04/08/2021 tarihi olduğu, Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümemesi sebebiyle reddi üzerine yapılan şikayet başvurusunun Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından zımnen reddine dair işlemdir. Vergi Resim Harç İstisna Belgesi ile tahsil edilen damga vergisi birbirine sıkı sıkıya bağlı bulunan ve yukarıda sözü edilen zincir işlem niteliğindedir. Bu zincir işlemlerin birlikte oluşturduğu vergilendirme sürecinin istisna ve muafiyet gibi nedenlerle hatalı olduğunun ileri sürülmesinin ,213 sayılı Vergi Usul Kanunun 116 ve devamı maddelerinde düzenlenen vergi hatası kapsamında ele alınması gerekliliği, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra ortaya çıkan hukuki sonucun uyuşmazlığa konu vergilendirme işlemini, uluslararası ihale tanımı olan kurucu unsuruyla baştan itibaren etkilemesinin doğal bir sonucudur.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sonrasında ihale konusu işe ilişkin olarak davacılar adına Ekonomi Bakanlığı tarafından tanzim edilen … tarih ve … sayılı Vergi Resim Harç İstisna Belgesinin, dava konusu işe dair ihale kararı tarihi itibarıyla bulunmamasının nedeni olarak gösterilen “ve yabancı firmalarca teklif verilen” ibaresinin Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmek suretiyle hukuka aykırılığının saptanmış olduğu ve vergi/harca konu işlemin, sözü edilen belgelerin geçerlilik süresi içerisinde yapılmasının zorunlu olduğu yolunda kanun hükmünde açık bir düzenlemeye yer verilmediği ve 09/08/2016 tarih ve 29796 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6728 sayılı Kanun’un 27. maddesi ile değişik 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun Ek 2. maddesinin 3. fıkrasının Vergi, Resim, Harç İstisnası Belgesi almak amacıyla proje formu ekinde verilecek taahhütnameler ile bu maddenin (2) numaralı fıkrasının (a), (b), (d), (e), (g), (j), (l) ve (o) bentlerinde sayılan işlem ve faaliyetlere ilişkin sözleşme safhasından önceki teminatlar ve ihale kararlarına belge aranmaksızın resen damga vergisi istisnası uygulanacağı hükmü dikkate alındığında anılan gerekçeyle tesis edilen işlemin hukuka uygun olmadığı ve olayda alınmaması gereken verginin tahsil edilmesi suretiyle hukuki değerlendirmeyi gerektirmeyecek açıklıkta bir vergilendirme hatası bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Nitekim İhracat, Transit Ticaret, İhracat Sayılan Satış ve Teslimler ile Döviz Kazandırıcı Hizmet ve Faaliyetlerde Vergi Resim Harç İstisnası Hakkındaki Tebliğ (İhracat 2017/4)’ün 4. maddesinin 3. fıkrasının; 6. maddesinin 1. fıkrasının “…belge müracaat tarihi ile belge tarihi arasındaki işlemlere istisna uygulanmaz.” düzenlemesi ile 8. maddesinin 2. fıkrasının “süre başlangıcı, vergi resim harç istisna belgesinin tarihidir.” düzenlemesinin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davada Dairemizin 22/03/2023 tarih ve E:2022/3138 sayılı kararıyla anılan düzenlemelerin yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiştir.
Öte yandan, 488 sayılı Kanunun 8. maddesinde belirtilen resmi daire sıfatını haiz olmayan ve damga vergisinden muaf tutulmayan makamlarca alınan ihale kararlarına ilişkin damga vergisinin mükellefinin ihaleyi yapan ve ihale kararında imzası bulunan ihale makamları olduğu, ancak anonim şirketler gibi sürekli damga vergisi mükelleflerinin, ihale kararına ilişkin damga vergisinin mükellefi olmaması ve kararda imzaları bulunmamasına rağmen sürekli damga vergisi mükellefiyetleri gereği 488 sayılı Kanunun 24. maddesinin 3. fıkrası uyarınca ihale kararına ilişkin verginin beyan edilmesinden ve ödenmesinden sorumlu bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğünce belli istekliler arasında ihale usulüyle ihale edilen … ihale kayıt numaralı “Sivas-Erzincan Demiryolu Projesi Kesim I (5+410-79+880) Arası Altyapı İnşaatı Yapım İşi”ni üstlenen iş ortaklığını oluşturan davacılar tarafından, ihale kararı nedeniyle ödenen damga vergisinin iadesi talebiyle yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemde hukuka uygunluk görülmediğinden davacılara damga vergisi istisnası tanınması ve bu hususun vergilendirme hatası kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılması nedeniyle, davayı yukarıda yazılı gerekçeyle kabul eden Vergi Mahkemesi kararına karşı taraflarca yapılan istinaf başvurusunu reddeden Bölge İdare Mahkemesi kararının dava konusu işlemin iptaline ve ihale kararı damga vergisinin iadesine ilişkin kısmında sonucu itibariyle hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Bölge İdare Mahkemesi kararının faize ilişkin kısmına yönelik taraflarca ileri sürülen iddialar kararın bu kısmının bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
Tarafların temyiz isteminin reddine,
… Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının faize ilişkin kısmının ONANMASINA, dava konusu işlemin iptali ve ihale kararı damga vergisinin iadesine ilişkin kısmının yukarıda yazılı gerekçeyle ONANMASINA,
3.Temyiz isteminde bulunan davacıdan …TL maktu harç alınmasına,
4.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 23/05/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.