Danıştay Kararı 9. Daire 2023/1737 E. 2023/2156 K. 06.06.2023 T.

Danıştay 9. Daire Başkanlığı         2023/1737 E.  ,  2023/2156 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2023/1737
Karar No : 2023/2156

TEMYİZ EDENLER :1-(DAVALI) … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

2-(DAVACI) … Müh. İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının, taraflarca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: İzmir Büyükşehir Belediyesince davacıya ihale edilen … ihale kayıt numaralı “Gaziemir Yeni Fuar Alanı Yapım İşi” kapsamında yapılan hakediş ödemelerinden kesinti yoluyla tahsil edilen damga vergisinin iadesi talebiyle yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali ve ödenen tutarın yasal faiziyle birlikte iadesi istemine ilişkindir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Danıştay Dokuzuncu Dairesince verilen bozma kararına uyarak dosyayı yeniden incelemek suretiyle; 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun Ek 2 maddesi ile verilen yetkiye dayanılarak 27/02/2004 tarih ve 25386 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 seri nolu Döviz Kazandırıcı Faaliyetlerde Damga Vergisi ve Harç İstisnası Uygulaması Hakkında Tebliğ ile 02/12/2008 tarih ve 27075 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4 seri nolu Döviz Kazandırıcı Faaliyetlerde Damga Vergisi ve Harç İstisnası Uygulaması Hakkında Tebliğ ve 21/03/2012 tarih ve 28240 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5 seri nolu Döviz Kazandırıcı Faaliyetlerde Damga Vergisi ve Harç İstisnası Uygulaması Hakkında Tebliğ ile döviz kazandırıcı faaliyetlerin neler olduğu belirtilmiş olup bir işin döviz kazandırıcı faaliyet kapsamında olup olmadığına ilişkin değerlendirmenin bu Tebliğlerde yer alan hükümler esas alınarak yapılması gerektiği, söz konusu Tebliğler ile yalnızca döviz kazandırıcı faaliyet türleri belirlenmekle kalınmamış; ayrıca, döviz kazandırıcı faaliyetler nedeniyle vergi istisnasının uygulanabilmesi için, ilgili kuruluşlarca, bu konuda düzenlenmiş bulunan vergi, resim ve harç istisnası belgesinin ibrazının gerektiği, belgenin alınmasından önce veya belgenin geçerlilik süresinin dolmasından sonra belgeye bağlanan iş ile ilgili olarak yapılan işlemlere damga vergisi istisnası uygulanmayacağı ve yatırımın 4 seri nolu Tebliğ ile Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca, 5 seri nolu Tebliğ ile ise Kalkınma Bakanlığınca yayımlanan cari yıl yatırım programında yer alan kamu yatırımlarından olması gerektiği yolunda düzenleme yapılmış olup; bu düzenleme Kanunla verilen yetki aşılarak yapıldığından, hukuka aykırı olduğu, ayrıca; uyuşmazlık konusu işin, davacı tarafından dosyaya sunulan belgelerden İzmir Büyükşehir Belediyesi yatırım programında yer aldığı, mevzuat hükümleri ile yapılan açıklamaların ve uyuşmazlık konusu işin nevi ve ihale tarihinin de birlikte değerlendirilmesi sonucunda, davacı şirketin imzaladığı sözleşme konusu işin 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun Ek 2. maddesi uyarınca döviz kazandırıcı faaliyet kapsamında bulunduğu ve damga vergisinden istisna olduğu anlaşıldığından, düzeltme-şikayet başvurusuna ilişkin iddianın, vergilendirme hatası olarak değerlendirilmek suretiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerekirken, davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davacı istinaf isteminin kabulüne, Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne, dava konusu işlemin iptaline ve ödenen tutarın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya iadesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI:
DAVACININ İDDİALARI: Haksız ve yersiz tahsil edilen verginin iadesinin tecil faiziyle yapılması gerektiği iddiasıyla kararın uygulanacak faiz oranına ilişkin kısmının bozulması istenilmektedir.
DAVALININ İDDİALARI: Olayda herhangi bir vergi hatası bulunmadığından 213 sayılı Vergi Usul Kanununun düzeltme hükümlerinin tatbikinin mümkün olmadığı, davacı şirket adına düzenlenmiş, uyuşmazlığa konu sözleşmenin imzalandığı tarihte geçerli olan Vergi Resim Harç İstisna Belgesinin ibraz edilmediği, yargıya intikal eden vergilendirme işlemlerinde faiz ödenebilmesinin ancak kararın idareye tebliğinden itibaren infazın gecikmesi durumunda söz konusu olabileceği iddialarıyla kararın aleyhe olan kısmının bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI: Taraflarca savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği; davacının temyiz isteminin ise 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 112. maddesinin 15.06.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6322 sayılı Kanun ile eklenen 4. fıkrası ve geçici 29. madde uyarınca uyuşmazlık konusu tutarın tecil faiziyle iadesi gerektiğinden kabulü ile bölge idare mahkemesi kararının faiz istemine ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY: İzmir Büyükşehir Belediyesince davacıya ihale edilen … ihale kayıt numaralı “Gaziemir Yeni Fuar Alanı Yapım İşi” kapsamında yapılan hakediş ödemelerinden kesinti yoluyla tahsil edilen damga vergisinin iadesi talebiyle yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali ve ödenen tutarın yasal faiziyle birlikte iadesi istenilmektedir.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa Mahkemesinin 10/2/2011 tarih ve E:2008/58, K:2011/37 sayılı iptal kararı üzerine, 15/06/2012 tarihli, 28324 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, aynı tarihte yürürlüğe giren 6322 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la yeniden düzenlenen 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 112. maddesinin dördüncü fıkrasında “fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergilerin, fazla veya yersiz tahsilatın, mükelleften kaynaklanması halinde düzeltmeye dair müracaat tarihi, diğer hallerde verginin tahsili tarihinden düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz ile birlikte, 120 nci madde hükümlerine göre mükellefe red ve iade edileceği, söz konusu 120. maddede ise; vergi hatalarının düzeltme fişine dayanılarak düzeltileceği, hatanın mükellef aleyhine yapılmış olması halinde, fazla verginin, aynı fişe dayanılarak terkin ve tahsil olunmuş ise mükellefe reddolunacağı, düzeltme fişinin bir nüshasının, reddedilecek miktarla müracaat edeceği muhasebe ve müracaat süresi zikredilmek suretiyle mükellefe tebliğ edileceği belirtilmiştir.
213 sayılı Kanun’un yine aynı Kanunla eklenen geçici 29. maddesinde ise bu Kanunun 112. maddesinin 4. fıkrasının, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergilerin iadesinde uygulanacağı öngörülmüştür.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge İdare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Bölge İdare Mahkemesi kararının, düzeltme şikayet başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali ve ödenen tutarın ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davacıya iadesine ilişkin hüküm fıkrasına yönelik davalı tarafından ileri sürülen temyiz sebepleri kararın belirtilen kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının, iadesine karar verilen tutara uygulanacak faiz oranınına ilişkin davacı tarafından ileri sürülen temyiz iddialarının incelenmesine gelince;
Mükelleflerden fazla ve yersiz olarak tahsil edilen vergilerin iadesi durumunda, iade edilen tutarlara hangi oranda faiz ödeneceği konusunda açık bir düzenleme bulunmadığından, hukuk yaratma yetkisi kapsamında yerleşik Danıştay içtihatları ile 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun uyarınca hesaplanacak faiz oranının uygulanması öngörülmüş bulunmaktaydı. Ancak, 15/06/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6322 sayılı Kanun ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 112/4. maddesi yeniden düzenlenmiş ve fazla ve yersiz tahsil edilen vergilerin 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faiziyle iade edileceği açıkça düzenlenmiş ve yine aynı Kanunla eklenen geçici 29. maddesinde ise; bu Kanunun 112. maddsinin 4. fıkrasının, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergilerin iadesinde uygulanacağı öngörülmüştür.
Uyuşmazlıkta, iadesi talep edilen tutarın tahsil tarihi itibarıyla 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 112/4. maddesinin yürürlükte olduğundan, Kanunun açık hükmü nedeniyle, haksız veya fazla tahsil edildiği iddia edilen vergilerin iadesine ilişkin olarak dava dilekçesinde yasal dayanağı gösterilen bir faiz talebi olmadığı görüldüğünden yasal/kanuni faiz talebinden Vergi Usul Kanunu’nun 112. maddesinin 6322 sayılı Kanun’la değişik (4) numaralı fıkrasının yürürlüğe girdiği 15/06/2012 tarihinden sonra tecil faizinin anlaşılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Nitekim, Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun 10/03/2021 tarih ve E:2021/1, K:2021/3 sayılı Bölge İdare Mahkemesi Kararları Arasındaki Aykırılığın Giderilmesi İstemi Hakkındaki kararı da bu yöndedir.
Bu durumda, davacıdan 29/03/2013 ila 31/12/2015 tarihleri arasında tahsil edilen tutarın 213 sayılı Kanun’un 112. maddesinin 4. fıkrası uyarınca tecil faiziyle iadesine hükmedilmesi gerekirken, yasal faize hükmeden Bölge İdare Mahkemesi kararının bu kısmında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne, davalının temyiz isteminin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının iadesine karar verilen tutara uygulanacak faiz oranına ilişkin kısmının BOZULMASINA, diğer kısımlarının ONANMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 06/06/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.