Danıştay Kararı 9. Daire 2023/1059 E. 2023/1638 K. 27.04.2023 T.

Danıştay 9. Daire Başkanlığı         2023/1059 E.  ,  2023/1638 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2023/1059
Karar No : 2023/1638

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı-…
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av….

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Elektrik Perakende Satış A.Ş.
VEKİLİ : Av…-Av…

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin… tarih ve E… K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı tarafından, örtülü sermaye üzerinden elde edilen faiz gelirinin katma değer vergisine tabi olmadığı ihtirazı kaydıyla verilen 2021/Haziran dönemi katma değer vergisi beyannamesi üzerine yapılan tahakkukun 12.409.103.00-TL’lik kısmının iptali ile fazladan ödenen söz konusu tutarın yasal faiziyle birlikte iadesi istemine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:…. Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; örtülü sermaye isabet eden faiz giderinin borç alan kurum tarafından kanunen kabul edilmeyen gider olarak beyan edilmesine rağmen, borç alan kurumun zarar beyan etmesi nedeniyle ve sadece borç alan kurum tarafından bu tutar üzerinden ödenmiş kurumlar vergisi bulunmadığı gerekçesiyle kanunen kar payı kabul edilen tutarın katma değer vergisine tabi olduğunun kabulüne olanak bulunmayan olayda, ihtilafın ilişkili şirkete verilen borcun, borcu alan şirketin öz sermayesinin 3 katını aşan kısmının borç olarak mı, yoksa (örtülü) sermaye olarak mı değerlendirileceği, bir diğer açıdan da bu borç karşılığı ödenen meblağın faiz mi yoksa kar payı olarak mı niteleneceği noktasından kaynaklandığı, borcun yasal sınıra kadar olan kısmının finansman hizmeti karşılığında alınan meblağın ise faiz olarak nitelendirileceği konusunda ihtilaf bulunmadığı ancak, Kurumlar Vergisi Kanunu gereği belirlenen tutarın aşılması halinde, aşılan tutar açısından Kanunun bu işlemi borç-alacak (finansman hizmeti) olarak değil, (örtülü) sermaye olarak vasıflandırdığı ve borçlunun yaptığı ödemeyi ise kar payı dağıtımı olarak kabul ettiği dolayısıyla, bu kar payının alan şirket açısından iştirak kazancı olarak kaydedileceği ve gerekli şartların varlığı halinde de istisnadan yararlanabileceği ve tarafların buna göre gerekli düzeltmeleri yapacakları sonucuna varıldığından, ihtirazi kaydının kabul edilmemesi suretiyle yapılan katma değer vergisi tahakkukunda hukuka uyarlık bulunmadığı,davacının faiz istemi yönünden ise dava dilekçesinde yasal dayanağı gösterilmeyen yasal/kanuni faiz talebinden bu konuda özel hüküm niteliğinde olan Vergi Usul Kanunun 112/4.maddesi uyarınca tecil faizinin anlaşılması gerektiği, bu durumda davacıdan haksız olarak tahsil edilen tutarın tahsil tarihinden itibaren hesaplanacak tecil faiziyle birlikte davacıya iadesi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, katma değer vergisi tahakkukunun dava konusu edilen kısmının iptaline, fazladan tahsil edilen tutarın ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak tecil faziyle birlikte iadesine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:Dosya kapsamındaki beyanları ile re’sen gözetilecek nedenlerle kararın hukuka aykırı olduğu iddiasıyla bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Yasal dayanaktan yoksun olan temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Bölge İdare Mahkemesi kararının katma değer vergisine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup davalının bu kısma yönelik temyiz isteminin reddi gerektiği, faize yönelik temyiz isteminin ise mali idarenin hukuka aykırı işleminden uğranılan zararın davacı tarafından faiz adı altında ve hukuki mahiyeti ve oranı tecil faizinden farklı bir faiz türü olan hesaplanacak kanuni faiziyle iadesinin talep edilmesi nedeniyle talebe bağlılık ilkesi uyarınca talep sonucundan fazlasına karar verilemeyeceğinden, tecil faizi oranında hesaplanacak faize hükmedilmesi bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, istemin kabulüyle Bölge İdare Mahkemesi kararının faize ilişkin kısmının düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kabulüne ilişkin Vergi Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K… sayılı kararının ONANMASINA,
3.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi …Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın …