Danıştay Kararı 9. Daire 2022/4600 E. 2023/890 K. 23.03.2023 T.

Danıştay 9. Daire Başkanlığı         2022/4600 E.  ,  2023/890 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2022/4600
Karar No : 2023/890

TEMYİZ EDEN (DAVALI): … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ: Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI): …
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Serbest muhasebeci mali müşavir olan davacı adına … İnşaat Malzemeleri Demir Çelik Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi’ne ait vergi borçlarının tahsili amacıyla müteselsil sorumlu sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; asıl amme borçlusu şirket hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda, müşavirlik hizmeti verilen mükellefin sahtecilik faaliyeti ile ilgili olumsuz tespitlerde bulunulduğu, davacı hakkında düzenlenen görüş ve öneri raporunda olumsuz tespitlerin davacının mesleki özen ve dikkat yükümlülüğüne aykırı davranış niteliğinde bulunduğu, ancak söz konusu kusur ve ihmallerinin tek başına sahtecilik faaliyetinden dolayı mesleki sorumluluğu gerektiren eylemler olmadığı, davacının görevini ifa sırasında bir kısım ihmallerinin bulunduğu sabit olmakla birlikte, dava konusu ödeme emirleri içeriği borçların, beyannamelerde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını oluşturan belgelere uygun olmadığı yönündeki tespitlerden kaynaklanmayıp, muhasebecilik hizmeti sunulan mükellefin komisyon karşılığı sahte fatura ticareti yaparak kazancını gizlediği görüşünden hareketle bulunan matrahlar üzerinden yapılan tarhiyata dayandığından davacının sorumluluğundan söz edilmesine olanak bulunmadığı, görevi muhasebeciliğini yaptığı şirketin defter ve belgelerini muhasebe kurallarına göre tutmak olan muhasebecilerin, gerekli araştırma ve incelemeyi yapmamaktan sorumlu tutulması ve bu durumu vergi dairelerine bildirmemekten dolayı vergi ve cezaların kendilerinden tahsil edilmesini gerektiren herhangi bir yasal düzenlemenin olmadığı, bu hususun sadece Genel Tebliğ hükümlerine dayandırıldığı, dolayısıyla yasa ile düzenlenen mesleki sorumluluğun kapsam ve koşullarının ancak yasada düzenlenen ilkelere aykırı olmamak ve kişilerin aleyhine olacak şekilde genişletmemek suretiyle alt düzenleyici işlemlerle düzenlenebileceği ilkesine uygun davranılmadığı anlaşıldığından, muhasebecilik hizmeti sunulan mükellefin komisyon karşılığı sahte fatura ticareti yaparak kazancını gizlediği görüşünden hareketle bulunan matrahlar üzerinden re’sen salınan cezalı vergilerden serbest muhasebeci mali müşavir olarak müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğundan bahisle davacı adına düzenlenen uyuşmazlık konusu ödeme emrinin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacının hakkında yapılan tespitler ve ilgili yasal düzenlemeler kapsamında kendisine yüklenen görevleri yerine getirmediği, asıl borçlu şirketin gerçekte herhangi bir mal veya hizmet alım ve satımına dayanmayan işlemlerini, gerçek bir ticari faaliyetmiş gibi göstermesi ve ilgili beyannameleri düzenleyip elektronik ortamda göndermesinin; 4 Sıra nolu vergi Beyannamelerini Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerce İmzalanması Hakkında Genel Tebliğ ile belirlenen sorumluluğun kapsamına girdiği, bu nedenle asıl borçlu şirketin beyannamelerini verdiği vergilendirme dönemleri için salınacak vergi, ceza ve gecikme faizlerinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu ve yapılan işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı iddiasıyla kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kabulüne ilişkin Vergi Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 23/03/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.