Danıştay Kararı 9. Daire 2022/4458 E. 2022/6629 K. 22.12.2022 T.

Danıştay 9. Daire Başkanlığı         2022/4458 E.  ,  2022/6629 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2022/4458
Karar No : 2022/6629

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı-…
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av….

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : …

İSTEMİN KONUSU : Davacı adına, yönetim kurulu üyesi olduğu … Çelik Sanayi ve Haddecilik Anonim Şirketi ile … Metalurji Endüstrisi Anonim Şirketi’nin vergi borçları nedeniyle 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulu Hakkında Kanun’un 9, 13 ve 17. maddeleri uyarınca tesis edilen ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk işlemlerinin iptali istemiyle açılan davayı kabul eden Vergi Mahkemesi kararına karşı davalı tarafından yapılan istinaf başvurusunu; asıl amme borçlusu şirketler tarafından, konulan tüm ihtiyati hacizlerin kaldırılarak, şirket adına Hatay İli, Payas İlçesi, …Mahallesi, … ada, … parselde kayıtlı taşınmaz üzerine haciz konulması istemiyle yapılan başvuruların reddine dair işlemlerin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davalarda Vergi Mahkemesince verilen yürütmenin durdurulması istemlerinin reddine ilişkin kararlarına yöneltilen itirazların Bölge İdare Mahkemesince, “6183 sayılı Kanunda sayılan değerlerin teminat gösterilmek istenilmesi halinde teminat değişikliğine yönelik taleplerin tahsil dairesinde değerlendirilmesi gerektiğinin belirtildiği halde, idarece bu yönde bir değerlendirme yapılmadığı, amme alacağının üzerinde değeri olan 119.090.000.000-TL rayiç bedelli taşınmazın teminat olarak gösterilmesi karşısında dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği” gerekçesiyle kabul edilerek kararlar kaldırılıp bu işlemlerin yürütmenin durdurulmasına karar verildiğinden, bu kararlarla ortaya konulan hukuki ve maddi durum göz önüne alındığında, Vergi Mahkemesi kararında sonucu itibariyle hukuki isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle reddeden … Bölge İdare Mahkemesi …Vergi Dava Dairesi kararının Danıştay Üçüncü Dairesince, Bölge İdare Mahkemelerince istinaf incelemesine konu kararda sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemekle birlikte gerekçesinin hukuka uygun bulunmadığı hallerde, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek istinaf isteminin reddine karar verilemeyeceği gerekçesiyle bozulması üzerine bozma kararına uymayıp … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin kararında ısrar eden … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı davalı tarafından yapılan temyiz başvurusunu ısrar hükmü yönünden reddeden Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun 07/04/2017 tarih ve E:2017/281, K:2017/357 sayılı kararıyla, dosyanın diğer yönlerden temyizen incelemesi yapılmak üzere Danıştay Dokuzuncu Dairesine gönderilmesi nedeniyle davalının temyiz başvurusunun incelenmesine ilişkindir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacının, asıl amme borçlu şirketin yönetim kurulu üyesi olarak kamu alacağından sorumlu olduğu, haczin kamu alacağının teminat altına alınması amacıyla uygulandığı, asıl amme borçlusu şirketin ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuka açtığı dava reddedilerek kesinleştiği, teminat olarak gösterilen taşınmaz üzerinde 1. sırada taşınmazın belirtilen bedelinden fazla tutarda haciz bulunduğu, amme alacağının korunmasına yönelik tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, iddialarıyla kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ:Kanuni temsilci olan davacı adına ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için öncelikle asıl borçlu şirket hakkındaki ihtiyati haczin kesin hacze dönüştürülerek alacağın şirketten tahsiline yönelik tüm takip yolları tüketilmesi, başka deyişle kanuni temsilcinin takibini gerektiren hukuki koşulların oluşması gerektiğinden, bu koşullar oluşmadan davacı adına tesis edilen ihtiyati haciz işleminde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Açıklanan bu nedenlerle davalının temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Davacı adına, yönetim kurulu üyesi olduğu … Çelik Sanayi ve Haddecilik Anonim Şirketi ile … Metalurji Endüstrisi Anonim Şirketi’nin vergi borçları nedeniyle 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulu Hakkında Kanun’un 9, 13 ve 17. maddeleri uyarınca tesis edilen ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk işlemlerinin iptali istenilmektedir.

İLGİLİ MEVZUAT:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un “teminat isteme” başlıklı 9. maddesinde; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 344. maddesi uyarınca kaçakçılık cezası kesilmesini gerektiren haller ile 347. maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplamalara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat isteneceği, aynı Kanun’un 13. maddesinde, ihtiyati haciz sebeplerinin yedi bent halinde sayıldığı, bu hallerden herhangi birisinin mevcudiyeti halinde ihtiyati haczin hiçbir müddetle mukayyet olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurun kararıyla, haczin ne suretle yapılacağına dair olan hükümlere göre derhal tatbik olunacağı, ihtiyati tahakkuk başlığını taşıyan 17. maddesinde de, ihtiyati tahakkuk sebeplerinin üç bent halinde sayıldığı, bu hallerden birinin bulunması durumunda vergi dairesi müdürünün yazılı isteği üzerine defterdarın, mükellefin henüz tahakkuk etmemiş vergi ve resimlerden Maliye Bakanlığınca tespit ve ilan edilecek olanlarla, bunların zam ve cezalarının derhal tahakkuk ettirilmesi hususunda yazılı emir vereceği, vergi dairesi müdürünün de bu emri derhal tatbik edeceği hükme bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda bahsedilen hükümlerde sözü edilen teminat isteme, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk, kamu alacağının cebren tahsil ve takip işlemleri olmayıp, icrai muamelelere başlamadan önce tahsile konu amme alacağının tehlikeye girmemesi için korumaya yönelik işlemlerdir. Bu işlemler korumaya yönelik olduğundan, bunların asıl muhatabı amme borçlusu, diğer bir değişle verginin mükellefi veya sorumlusudur.
İlgili düzenlemelerde, esas amme borçlusu olmayan ortaklar, yönetim kurulu üyeleri, icra komitesi üyeleri, kanuni temsilciler adına teminat isteme, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk gibi amme alacağının korunmasına ilişkin işlemlerin uygulanabileceğine dair bir açıklık bulunmamaktadır. 213 sayılı Kanun’un 10. maddesi uyarınca kanuni temsilciler ancak kesinleşen ve şirketin mal varlığından tamamen veya kısmen alınamamış olan borçlarından dolayı sorumlu tutulabileceklerinden, henüz tahakkuk etmemiş vergi borçlarından bu aşamada sorumlu olmaları düşünülemez.
Bu durumda, amme alacağının asıl borçlusu olmayan yönetim kurulu üyesi adına doğrudan teminat, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk gibi amme alacağının korunmasına ilişkin işlemlerin uygulanmasına yasal olanak bulunmadığından, davayı bu gerekçeyle kabul eden Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunu yukarıda yazılı gerekçeyle reddeden Bölge İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalının temyiz isteminin reddine,
2…. Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,
3.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi .. Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 22/12/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY: 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 13.maddesinde, ihtiyati haczin yasada belirtilen hallerden herhangi birinin mevcudiyeti takdirinde hiçbir müddetle mukayyet olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla, haczin ne suretle yapılacağına dair hükümlere göre derhal tatbik olunacağı, aynı maddenin 3 numaralı bendinde, borçlunun kaçmış olması, kaçma ihtimali veya mallarını kaçırması ve hileli yollara sapma ihtimali varsa ihtiyati haciz uygulanacağı belirtilmektedir.
Teminat istenmesi, ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz işlemleri; 6183 sayılı Yasanın, Birinci Kısmında ve Amme Alacaklarının Korunması başlığını taşıyan Birinci Bölümünde yer alan, henüz tahakkuk etmemiş dolayısıyla kamu alacağı niteliğini kazanmamış vergi ve cezalar yönünden uygulanabilmektedir. Dolayısıyla ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz kararı, henüz tahakkuk etmediği için ödenmesi gereken safhaya gelmemiş vergi ve cezaları için alınabilen, nedeni yeterli teminat gösterilmemesi olduğu takdirde, yeterli teminat gösterilmesi halinde, 6183 sayılı Yasanın 16’ncı maddesi uyarınca kaldırılması gereken geçici önlemlerdendir.
Kesin haciz uygulanabilmesi için kamu alacağının tahakkuk etmiş ve ödeme emri ile istenilmiş olması gerekmesine karşın, ihtiyati haciz henüz tahakkuk etmemiş veya tahakkuk ettiği halde ödeme vadesi gelmemiş veya vadesi geldiği halde henüz cebren tahsil ve takibata başlanmamış ödeme emri düzenlenmemiş kamu alacakları için öngörülen geçici nitelikte bir koruma önlemidir.
Öte yandan ihtiyati haczin uygulanabilmesi için kural olarak kamu alacağının henüz tahakkuk etmemiş olması aranmakla birlikte, ihtiyati haczi düzenleyen yukarıda değinilen 6183 sayılı Kanunun 13’üncü maddesinde yer verilen kimi bentlerinde ise niteliği gereği bu kapsamda olmamakla birlikte kamu alacağını güvence altına almak amacıyla bu koruma tedbirine başvurulabileceği de öngörülmüştür. Bunlardan bir tanesi de birinci fıkranın (3) numaralı bendinde düzenlenen; borçlunun kaçmış olması, kaçma ihtimali veya mallarını kaçırması ve hileli yollara sapma ihtimalinin bulunması durumlarıdır. Bu durumların mevcudiyeti halinde ve bu hususun da somut olarak saptanmış olması durumunda sözü edilen bent kapsamında aynı zamanda Kanunda kamu borçlusu olarak da tanımlanan kanuni temsilci hakkında da koruma tedbiri olarak ihtayati haczin uygulanmasına hukuki bir engel bulunmamaktadır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 13. maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı alındığı anlaşılmakta olup, davalı idare tarafından ihtiyati haciz uygulamasının dayanağı tam olarak ortaya konulamadığı gibi, borçlunun kaçması, kaçması ihtimali bulunması, hileli yollara sapması gibi bir durum bulunması halinde de bu durumun varlığının idarece ortaya konulması gerekli ve zorunlu olmakla birlikte, davalı idarece bu yönde de herhangi bir somut bilgi ve belge ortaya konulamadığından, ihtiyati haciz kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan, davacı hakkında tesis edilen ihtiyati tahakkuk kararının dayanağı da yine ihtiyati haciz sebeplerine dayalı olduğundan, tesis edilen ihtiyati tahakkuk işleminde de hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalının temyiz isteminin bu gerekçeyle reddi gerektiği oyuyla Daire kararına gerekçe yönünden katılmıyoruz.