Danıştay Kararı 9. Daire 2022/3516 E. 2023/572 K. 07.03.2023 T.

Danıştay 9. Daire Başkanlığı         2022/3516 E.  ,  2023/572 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2022/3516
Karar No : 2023/572

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Defterdarlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, temlik alacağına mahsuben satın aldığı taşınmaz nedeniyle, ihtirazi kayıtla ödenen 339.951,59-TL tahsil harcı tahsil edilmesi işleminin iptali ve ödenen tutarın iadesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacı varlık yönetim şirketinin 17/04/2018 tarihinde ticaret siciline tescil edildiği hususunun 24/04/2018 tarih ve 9564 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edildiği, davacının alacağının teminatı oluşturan taşınmazın 05/10/2020 tarihinde alacağına mahsuben davacıya ihale edildiği, dava konusu tahsil harcının da ihtirazi kayıt ile 27/10/2020 tarihinde ödendiği dikkate alındığında, taşınmaz satış işleminin ve söz konusu işleme ilişkin davacı tarafından tahsil harcı ödenmesinin 5411 sayılı Yasa’nın 143. maddesindeki istisna hükmünde öngörülen beş yıllık süre içerisinde gerçekleştiği anlaşıldığından, davacıdan tahsil harcı tahsil edilmesine ilişkin dava konusu işlemde yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu işleminin iptali ile tahsil edilen tutarın davacıya iadesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi Kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:Davanın işlemi tesis eden … İcra Müdürlüğü husumetiyle görülmesi gerektiği iddialarıyla kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Yasal dayanaktan yoksun olan temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
Maddi olay: Davacı şirket tarafından, temlik alacağına mahsuben satın aldığı taşınmaz nedeniyle, ihtirazi kayıtla ödenen 339.951,59-TL tahsil harcı tahsil edilmesi işleminin iptali ve ödenen tutarın iadesi istemine ilişkindir.

İLGİLİ MEVZUAT
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun yargı harçlarını düzenleyen birinci kısımdaki maddeleri arasında yer alan “mükellef” başlıklı 11. maddesinin ilk fıkrasında; genel olarak yargı harçlarını davayı açan veya harca mevzu olan işlemin yapılmasını istiyen kişilerin ödemekle mükellef olduğu, nispi harçlarda ödeme zamanını düzenleyen Yasa’nın 28.maddesinin 1/b fıkrasında; icra takiplerinde tahsil harcının, alacağın ödenmesi sırasında, ödeme yapılmayan hallerde harç alacağının doğması tarihinden itibaren 15 gün içinde ödeneceği, harç alacağının icranın yerine getirilmesiyle doğacağı hüküm altına alınmıştır. İcra ve iflas harç oranları ise aynı Kanunun ekinde yer alan 1 sayılı Tarife Yargı Harçları başlıklı Kısmın B) İcra ve İflas Harçları bölümünde düzenlenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 15.maddesinin birinci fıkrasında ise İcra ve iflas harçlarını Kanunun tayin edeceği, Kanunda hilafı yazılı değilse, bütün harç ve masrafların borçluya ait olduğu, neticede ayrıca hüküm ve takibe hacet kalmaksızın tahsil olunacağı kurala bağlanmıştır.
492 sayılı Harçlar Kanununun 123. maddesinde ise; özel kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle, istisna edilen işlemlerden harç alınmayacağı hüküm altına alınmıştır.
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun “Harçdan müstesna işlemler” başlıklı 13. maddesinde harçtan müstesna konular düzenlenmiş, 59. maddesinde “Harçtan müstesna tutulan işlemler başlığı altında hangi işlemlerin harçtan istisna olduğu sıralanmış, aynı maddenin son fıkrasında ise; yukarıda yer alan istisnalara ilave olarak özel kanunlarda yer alan muafiyet ve istisnalara ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü getirilmiştir.
Uyuşmazlık tarihinde yürürlükteki haliyle, 5411 sayılı Bankacılık Kanunun Varlık yönetim şirketi başlıklı 143. maddesinin birinci fıkrasında; Fon dâhil diğer malî kurumların alacakları ile diğer varlıklarının satın alınması, tahsili, yeniden yapılandırılması ve satılması amacıyla, kuruluş ve faaliyet esasları Kurul tarafından belirlenen varlık yönetim şirketleri de kurulabileceği, varlık yönetim şirketleri alacaklarının tahsili ve alacakların ve/veya diğer varlıkların yeniden yapılandırılması kapsamında alacak tahsili amacıyla edindiği gayrimenkul veya sair mal, hak ve varlıkların işletilmesi, kiralanması ve bunlara yatırım yapılması ve yine alacaklarını tahsil etmek amacıyla borçlularına ilâve finansman sağlamak veya sermayelerine iştirak etmek dâhil olmak üzere her türlü faaliyeti gerçekleştirmeye yetkili olduğu, aynı Kanunun 6. fıkrasında ise bu Kanun kapsamında kurulan varlık yönetim şirketleri ile 4743 sayılı Malî Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 3 üncü maddesinin yedinci fıkrası uyarınca Kurulun çıkarmış olduğu yönetmelik kapsamında kurulan varlık yönetim şirketlerinin yaptıkları işlemler ve bununla ilgili olarak düzenlenen kâğıtlar, “kuruluş işlemleri de dâhil olmak üzere kuruldukları takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl süresince 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa göre ödenecek damga vergisinden, 492 sayılı Harçlar Kanununa göre ödenecek harçlardan, her ne nam altında olursa olsun tahsil edilecek tutarlar 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu gereği ödenecek banka ve sigorta muameleleri vergisinden kaynak kullanımını destekleme fonuna yapılacak kesintilerden ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 39 uncu maddesi hükmünden istisna olduğu kurala bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Varlık Yönetim Şirketleri, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fon’una ilişkin hükümleri içeren 12. Kısım, takip ve tahsil usullerini düzenleyen 6. Bölüm 143. maddesinde düzenlenmiş olup; bankalar, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve diğer mali kurumların alacakları ile diğer varlıkların satın alınması, tahsili, yeniden yapılandınlması ve satılması amacıyla varlık yönetim şirketlerinin kurulabileceği düzenlemesine yer verilmiştir.
Olayda, davacı varlık yönetim şirketinin 04/12/2019 tarihli temlik sözleşmesi ile …bank’ın alacağını devraldığı, bu alacağın teminatını oluşturan taşınmazların 05/10/2020 tarihinde yapılan ihaleyle davacıya ihale edildiği, bu satış işlemi nedeniyle … İcra Müdürlüğü’nün E:… sayılı dosyası kapsamında tahsil harcı ve cezaevi harcı ödenmesinin talep edildiği, söz konusu tahsil harcı ve cezaevi harcının davacı tarafça ihtirazi kayıtla ödendiği, ihtirazi kayıtla ödenen tutarın davalı idareden iadesinin istenildiği işlemin iptali ile tahsil edilen tutarın iadesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı, Vergi Mahkemesince verilen görev ret kararı üzerine Bölge İdare Mahkemesince Dairemizin emsal kararları doğrultusunda dava konusu işlemde yapılan başvurunun reddi olduğu belirtilmek suretiyle kamu hizmeti karşılığında kamu gücü kullanılmak suretiyle tek yanlı olarak tahsil edilen harcın iadesi istemine ilişkin uyuşmazlığın görev ve çözüm yerinin vergi mahkemesi olduğu gerekçesiyle anılan karar kesin olarak bozulmuş ve Vergi Mahkemesince bozma kararı üzerine verilen ara kararına cevaben, icra tahsil harcının Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğüne, cezaevi harcının ise Cezaevi İşyurtları Genel Müdürlüğü hesabına yatırıldığının belirtilmesi üzerine, tahsil harcı ve cezaevi harcı için iki ayrı dava açılması gerektiği gerekçesiyle verilen dilekçe ret kararı üzerine tahsil harcının iadesi istemiyle dava dilekçesinin yenilendiği anlaşılmıştır.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun (uyuşmazlık tarihinde yürürlükteki halinde) 143. maddesindeki düzenlemede “muaflıktan” değil “istisna” dan söz edilmekte olup, varlık yönetim şirketlerinin yaptıkları işlemleri ve bununla ilgili olarak düzenlenen kağıtları, kurulduklan takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl süresince, 492 sayılı Harçlar Kanunu’na göre ödenecek harçlardan, maddede sayılan diğer vergilerden ve kesintilerden istisna tutmuştur. Görüldüğü üzere, bu hüküm varlık yönetim şirketlerinin vergiden istisna olacağı halleri istisna kurumunun doğasının da gereği olarak kendilerinin yaptıkları işlemlerden ve bu işlemlerle ilgili olarak düzenlenen kağıtlardan dolayı, hükümde sayılan kanunlar uyarınca vergi, harç veya kesinti borçlusu durumunda bulunacakları hâllerle sınırlamıştır. Olayda, harcı doğuran olay davacı şirketin başlattığı icra takibi üzerine, İcra Müdürlüğü kanalıyla, alacağına mahsuben yapılan, taşınmaz satışından kaynaklanmakta olup, yasada istisna kapsamında sayılan ve davacı şirketçe yapılan bir işlem veya bununla ilgili düzenlenmiş bir kağıt olarak kabulü mümkün bulunmamaktadır
Ayrıca, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun “Harçdan müstesna işlemler” başlıklı 13. maddesinde, bu maddede yazılı mevzuların harçtan istisna olduğu belirtilmiştir. İadesi talep edilen harcın bu maddede sayılan işlemlerden olmadığı, aynı Kanunun “Harçtan müstesna tutulan işlemler” başlıklı 59. maddesi kapsamında bulunmadığı da açıktır.
Öte yandan 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’nun 140/2. maddesine göre borçlu tarafından ödenmesi gereken tahsil harcı dahil her türlü vergi, resim, harç ve masraflar fon alacağından mahsup edilemez ise de varlık yönetim şirketlerinin düzenlendiği aynı Kanun’un 143. maddesinde anılan maddeye atıf yapılmadığından, fon alacaklarına ilişkin olan bu imtiyazın varlık yönetim şirketleri hakkında uygulanma imkanı yoktur.
Bu durumda, varlık yönetim şirkletlerinin 5411 sayılı Kanun uyarınca kuruldukları tarihten itibaren 5 yıl süreyle 492 sayılı Kanun kapsamında ödenecek harçlardan istisna edildiği, taşınmaz satış işleminin ve söz konusu işleme ilişkin davacı tarafından tahsil harcı ödenmesinin istisna hükmünde öngörülen beş yıllık süre içerisinde gerçekleştiği anlaşıldığından, davacıdan tahsil harcı tahsil edilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne işlemin iptaline icra tahsil harcının iadesine hükmeden Vergi Mahkemesi kararına yönelik davalı tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddine dair Bölge İdare Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15/12/2020 tarih ve E:2017/12-342, K:2020/1030 sayılı kararı da bu yöndedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin kabulüne
2…. Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 07/03/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.