Danıştay Kararı 9. Daire 2022/2373 E. 2022/6417 K. 14.12.2022 T.

Danıştay 9. Daire Başkanlığı         2022/2373 E.  ,  2022/6417 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2022/2373
Karar No : 2022/6417

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Başkanlığı-…
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Yayıncılık İş Ortaklığı Adına
1) … Yayıncılık A.Ş.
2) … Ofset Matbaacılık Sek. Yayıncılık Sağ. İnş. Ltd. Şti.
3) … İç ve Dış Ticaret A.Ş.
4) … Yayıncılık San. ve Basım San. Tic. A.Ş.
VEKİLİ : Av.

İSTEMİN KONUSU : Davacı şirketler tarafından, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından “2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılı Ücretsiz Ders Kitabı Baskı Hizmeti Alımı” işi nedeniyle hakedişlerinden kesilen toplam 106.971,27-TL damga vergisinin hesaplanacak faiziyle birlikte iadesi talebiyle yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun reddine ilişkin …tarih ve …sayılı işlemin iptali ile ödenen verginin faiziyle birlikte iadesi istemiyle açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararına yönelik davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunu, Danıştay Dokuzuncu Dairesince verilen bozma kararına uymayıp ısrar etmek suretiyle reddeden …Bölge İdare Mahkemesi ….Vergi Dava Dairesi kararına yönelik davacı tarafından yapılan temyiz başvurusunun Vergi Dava Daireleri Kurulu’nca kabul edilerek, anılan kararın “davacının uhdesinde kalan iş nedeniyle yapılan giderlerin, 222 sayılı Kanun’un 78. maddesi kapsamında sayılan giderlerden olduğu ve yine aynı Kanun’un 83. maddesi uyarınca damga vergisinden istisna olduğunun kabulü gerektiğinden olayda, 213 sayılı Kanun’un 118. maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan mevzuda hata olarak değerlendirilebilecek vergilendirme hatası kapsamında bulunduğu” gerekçesiyle bozulması sonrasında bozma kararına uyarak istinaf başvurusunun kabulüne, Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ödenen verginin gecikme zammı oranında hesaplanacak faizi ile birlikte iadesine karar veren …Bölge İdare Mahkemesi …Vergi Dava Dairesi …tarih ve E:…K:…sayılı kararına yöneltilen temyiz isteminin Vergi Dava Daireleri Kurulunun 13/04/2022 tarih ve E:2022/223, K:2022/417 sayılı kararı ile bozmaya uygunluk yönünden reddedilip kararın temyiz incelemesinin sonuçlandırılması için dosyanın Danıştay Dokuzuncu Dairesine gönderilmesi üzerine temyizen incelenmesine ilişkindir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Olayda vergi hatası bulunmadığı, 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nun 78. maddesine göre muafiyetin sadece ilköğretim öğrencilerine dağıtılacak ders kitaplarını kapsadığı, ihale konusu işin ise ortaöğretim kurumlarına dağıtılacak ders kitaplarına ilişkin olduğundan muafiyet uygulanamayacağı iddiasıyla kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Yasal dayanaktan yoksun olan temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kısmen kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının faize ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY: Davacı tarafından, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından “2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılı Ücretsiz Ders Kitabı Baskı Hizmeti Alımı” işi nedeniyle hakedişlerinden kesilen toplam 106.971,27-TL damga vergisinin hesaplanacak faiziyle birlikte iadesi talebiyle yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun zımmen reddine ilişkin işlemin iptali ile ödenen verginin faiziyle birlikte iadesi istemine ilişkindir.
İLGİLİ MEVZUAT: 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1. maddesinin 2. fıkrasında, kanunda uygulanabilir bir hüküm yoksa, hakimin, örf ve adet hukuka göre, bu da yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona göre karar vereceği öngörülmüş; 4. maddesinde de hakimin takdir yetkisi düzenlenmiştir. Buna göre, kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hakim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir.
Anayasanın 148. maddesinin 1. fıkrasında, Anayasa Mahkemesinin, kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımında uygunluğunu denetleyeceği ve bireysel başvuruları karara bağlayacağı düzenlenmiş; 152. maddesinde de bir davaya bakmakta olan mahkemenin, uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakacağı öngörülmüştür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Taleple Bağlılık İlkesi” başlıklı 26. maddesinin 1. fıkrasında: “Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 10/2/2011 tarihli ve E:2008/58, K: 2011/37 sayılı iptal kararı üzerine, 15/06/2012 tarihli, 28324 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, aynı tarihte yürürlüğe giren 6322 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la yeniden düzenlenen 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 112. maddesinin 4. fıkrasında “fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergilerin, fazla veya yersiz tahsilatın, mükelleften kaynaklanması halinde düzeltmeye dair müracaat tarihi, diğer hallerde verginin tahsili tarihinden düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz ile birlikte, 120. madde hükümlerine göre mükellefe red ve iade edileceği, söz konusu 120. maddede ise; vergi hatalarının düzeltme fişine dayanılarak düzeltileceği, hatanın mükellef aleyhine yapılmış olması halinde, fazla verginin, aynı fişe dayanılarak terkin ve tahsil olunmuş ise mükellefe reddolunacağı, düzeltme fişinin bir nüshasının, reddedilecek miktarla müracaat edeceği muhasebe ve müracaat süresi zikredilmek suretiyle mükellefe tebliğ edileceği belirtilmiştir.
213 sayılı Kanun’un yine aynı Kanunla eklenen geçici 29. maddesinde ise bu Kanunun 112. maddesinin 4. fıkrasının, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergilerin iadesinde uygulanacağı öngörülmüştür.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge İdare Mahkemesi kararının damga vergisinin iadesine ilişkin hüküm fıkrasına yönelik olarak davalı idare tarafından dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının, faize ilişkin kısmına yönelik temyiz istemine gelince;
Yukarıda yer verilen düzenlemelerde görüleceği üzere, Türk Medeni Kanunu’nun 1. maddesinde hakime hukuk yaratma yetkisi tanınmış ve bu yetkinin kullanılacağı koşullar ve sınırlar belirlenmiş bulunmaktadır. Buna göre, bu yetkinin kanunda ve örf ve adet hukukunda kural olmaması durumda kullanılması öngörülmüş ve hakimin kanun koyucu gibi hareket etmesi gereği vurgulanmıştır. Bu kapsamda, keyfilikten ve o anın koşullarının etkisinden uzak bir şekilde, eşitlik ve hukuk güvenliği çerçevesinde, hukuk devletinin gerekleri ile sonradan diğer olaylar için de temel olabilecek şekilde kullanılması gerekmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde ise, hakimin takdir yetkisi düzenlenmiştir. Hakimin takdir yetkisi, hukuk yaratma yetkisinden farklıdır. Burada, hakimin önündeki somut olaya uygulayacağı bir kural bulunmakta olup, olayın önceden bilinmeyen özellikleri dolayısıyla hakime bir değerlendirme, tercih yapma yetkisi tanınmış bulunmaktadır.
Hakimin takdir yetkisi de sınırsız değildir. Hakim bu yetkisini, ancak kendisine kanunen açık yahut zımni olarak bu hakkın tanınmış olduğu durumlarda, kanunun çizdiği sınırlar içerisinde, hakkaniyet ve nefaset kurallarına göre kullanması gerekmektedir.
Bu açıklamalar kapsamında, somut olaya ilişkin bir kanun hükmünün bulunması ve kanun hükmünde hakime açık ya da zımni olarak takdir yetkisi tanınmamış olduğu durumlarda, hakimin hukuk yaratma ya da takdir yetkisini kullanması mümkün değildir. Başka bir anlatımla, bu durumda hakimin, ilgili kanun hükmünü ihmal etme yetkisi bulunmamaktadır. Aksi bir tutum, keyfiliğe, ayrımcılığa, hukuk düzeninin bozulmasına yol açacaktır.
Ancak böyle bir durumda, söz konusu kanun hükmünün Anayasaya aykırı olduğu kanısına varılması halinde, hakime, Anayasanın 152. maddesinde, ilgili kanun hükmünün Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, kanunların Anayasaya aykırılığını denetlemekle görevli Anayasa Mahkemesine itiraz yoluna başvurma imkanı tanınmıştır.
Mükelleflerden fazla ve yersiz olarak tahsil edilen vergilerin iadesi durumunda, iade edilen tutarlara hangi oranda faiz ödeneceği konusunda açık bir düzenleme bulunmadığından, hukuk yaratma yetkisi kapsamında yerleşik Danıştay içtihatları ile 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun uyarınca hesaplanacak faiz oranının uygulanması öngörülmüş bulunmaktaydı. Ancak, 15/06/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6322 sayılı Kanun ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 112/4. maddesi yeniden düzenlenmiş ve fazla ve yersiz tahsil edilen vergilerin 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faiziyle iade edileceği açıkça düzenlenmiş bulunmaktadır. Bununla birlikte, 112. maddesinin 4. fıkrasının, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergilerin iadesinde uygulanacağı öngörülmüştür.
Diğer bir ifadeyle, vergi idaresince, mükelleflerden, 15/06/2012 tarihinden sonra fazla ve yersiz olarak tahsil edilen tutarların 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faiziyle iade edileceği açıkça hüküm altına alınmış bulunmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; Milli Eğitim Bakanlığı tarafından “2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılı Ücretsiz Ders Kitabı Baskı Hizmeti Alımı” işi nedeniyle hakedişlerinden kesilen toplam 106.971,27-TL damga vergisinin hesaplanacak faiziyle birlikte iadesi talebiyle yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun zımmen reddine ilişkin işlemin iptali ile ödenen verginin faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istemiyle açılan davada mahkemece davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı yapılan davacının istinaf başvurusu ise Danıştay Dokuzuncu Dairesince verilen bozma kararına uymak suretiyle Bölge İdare Mahkemesince kabul edilmiş, mahkeme kararı kaldırılarak, davanın kabulü ile uyuşmazlık konusu damga vergisinin kesintinin yapıldığı tarihten düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edileceği tarihe kadar geçen süre için gecikme zammı oranında hesaplanacak faizi ile birlikte davacılara iadesine karar verildiği görülmüştür.
Bu durumda, iadesi talep edilen tutarın tahsil tarihi itibarıyla 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 112/4. maddesinin yürürlükte olduğundan, Kanunun açık hükmü bulunmasına rağmen, hukuk devletinin adil dengesinin korunması gerektiğinden bahisle devlet tarafından kendi alacaklarına uygulanan faiz oranı olan 213 sayılı Kanunu’nun 112/3. maddesi uyarınca 6183 sayılı Kanuna göre tespit edilen gecikme zammı oranında faizin uygulanması gerektiği yolunda verilen Bölge İdare Mahkemesi kararının bu kısmında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
Davalının temyiz isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine,
…Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının faize ilişkin kısmının BOZULMASINA, diğer kısmın ONANMASINA,
Bozulan kısım üzerinden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın …Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 14/12/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.