Danıştay Kararı 9. Daire 2021/978 E. 2023/912 K. 23.03.2023 T.

Danıştay 9. Daire Başkanlığı         2021/978 E.  ,  2023/912 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2021/978
Karar No : 2023/912

TEMYİZ EDEN (DAVALI): … Vergi Dairesi Müdürlüğü
VEKİLİ: Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI): …
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Serbest muhasebeci mali müşavir olan davacı adına, …’a ait vergi borçlarının tahsili amacıyla düzenlenen … tarih ve … , … sayılı ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; asıl borçlu hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda; 2016 ve 2017 yıllarına ait defter ve belgelerin ibraz edilmediği, bu nedenle hakkında defter ve belge gizleme fiili nedeniyle suç duyurusunda bulunulması ve davacı hakkında da 2017 yılı için görüş ve öneri raporu düzenlenmesi gerektiğinin belirtildiği, davacı adına düzenlenen … tarih ve … sayılı Görüş ve Öneri Raporunda yer alan davacı savunmasında; asıl borçluyu tanımadığını, ilgili evrakı asıl borçlunun babası olan …’ın getirdiğini belirttiği, davacıya 2017 yılı defterlerinin tasdiksiz olmasına rağmen beyanname vermeye devam etmesinin sebebi sorulduğunda, ticaret odası kaydı ile defter tasdiklerini yaptırması amacıyla defterlerin …’a teslim edildiği ancak kayıt ve tasdiklerin yapılmadığının öğrenilmesi üzerine mükellef ile ilişiğin kesildiği, hatta 2017 yılı gelir vergisi beyannamesinin verilmediğinin belirtildiği; tüm ifadeler ışığında, davacının asıl borçlu mükellefin 2017 yılı yasal defterlerinin tasdiksiz olmasına karşın katma değer vergisi beyannamelerinin bildirimine devam etmesi nedeniyle 213 sayılı Kanun’un mükerrer 227. maddesi uyarınca salınan vergi ve kesilen cezalardan asıl borçlu ile birlikte müşterek ve müteselsilen sorumlu olması gerektiği sonucuna varılarak, davacı adına müteselsil sorumlu sıfatıyla ödeme emirleri düzenlenmiş ise de davacının, mükellefin defter ve belgelerinin incelemeye ibraz edilmemesi konusunda herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, tasdikli olmayan deftere dayanarak beyanname vermesinin ise 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 227. maddesinde yer alan, “meslek mensuplarının, imzaladıkları beyannamelerde veya düzenledikleri tasdik raporlarındaki bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmaması” kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı zira “tasdiksiz deftere dayanarak beyanname verme” eylemi ile “kayıtların birbirine uygun olmaması” durumu arasında illiyet bağının bulunmadığı, öte yandan defter ve belgelerin asıl borçlu tarafından incelemeye ibraz edilmediği dikkate alındığında, davacı tarafından imzalanan beyannamelerde yer alan bilgilerin, defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını oluşturan belgelere uygun olmadığı yönünde idarece yapılmış herhangi bir tespitin de bulunmadığı dolayısıyla sadece defterlerin tasdiksiz olmasına dayanılarak davacı adına müteselsil sorumluluktan hareketle düzenlenen dava konusu ödeme emirlerinde yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu ödeme emirlerinin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacının, mükellefin defter ve belgeleri tasdiksiz olmasına rağmen beyanname vererek mesleğinin gerektirdiği dikkat ve özeni göstermediği, bu nedenle borçtan müteselsilen sorumlu olduğu iddiasıyla kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kabulüne ilişkin Vergi Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 23/03/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.