Danıştay Kararı 9. Daire 2021/4587 E. 2023/433 K. 23.02.2023 T.

Danıştay 9. Daire Başkanlığı         2021/4587 E.  ,  2023/433 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2021/4587
Karar No : 2023/433

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … İnşaat Taahhüt San. ve Tic. A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı tarafından, İstanbul ili Bakırköy ilçesi … pafta … ada … ve … parsellerde gerçekleştirilen projeyle ilgili harç ve ücret adı altında ödenen 979.152,40-TL’nin iadesi istemiyle yapılan başvurunun zımmen reddine dair işlemin iptali ve ödenen tutarın yasal faiziyle iadesi ile dayanağı Ücret Tarifesi’nin ilgili maddelerinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; olayda, davacı şirket tarafından daha önce, İstanbul ili Bakırköy ilçesi … pafta… ada … ve … parsellerde gerçekleştirilen projeyle ilgili harç ve ücret adı altında ödenen 979.152,40-TL’nin iadesi istemiyle yapılan düzeltmeşikayet başvurusunun reddine dair işlemin iptali ve ödenen tutarın yasal faiziyle iadesi ile dayanağı 2008 Mali Yılı Ücret Tarifesi’nin ilgili maddelerine ilişkin kısmının iptali istemiyle dava açıldığı, … Vergi Mahkemesinin … tarih ve K:…, … sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, kısmen ehliyet yönünden reddine karar verildiği, anılan kararın, Danıştay 9.Dairesi’nin 18.04.2019 tarih ve E:2015/15783,K:2019/1724 sayılı kararıyla kabule ilişkin kısmının bozulduğu, kalan kısmının ise onandığı ve … Vergi mahkemesi’nin … E:… K:… sayılı tarihli kararı ile bozma kararına uyulmak suretiyle davanın reddine karar verildiği, ayrıca bu sefer de aynı konu ile ilgili olarak 2577 sayılı Kanunun 10. maddesi uyarınca davalı idareye yapılan başvurunun zımmen reddine ilişkin işleminin Mahkemelerinde görülen işbu davada dava konusu edildiğinin anlaşıldığı uyuşmazlıkta, davacı tarafından yapılan başvurunun, 2577 sayılı Kanunun 10. maddesi kapsamında değil, ancak 11. maddesi kapsamında, yani tahsil işlemin kaldırılması istemiyle yapılmış bir başvuru olarak kabulünün mümkün bulunduğu, bu kapsamda, davacıdan 979.152,40 TL’nin tahsili işleminin vergi hatası kapsamında düzeltilerek terkini ile yasal faizi ile birlikte iadesi istemiyle Belediye Başkanlığına yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun reddine ilişkin işleme karşı … Vergi Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında dava açıldığı ve açılan davada karar verilldiğinden, anılan harç ve ücretlerin iadesi istemiyle 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesi kapsamında yapılan … tarih ve … sayılı başvurunun zımnen reddedilmesi üzerine aynı konunun ikinci kez dava konusu edilebilmesinin mümkün olmadığı sonucuna varıldığından davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi Kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:Dava açma süresi geçtikten sonra kullanılabilecek hak arama yollarının 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamında yapılan düzeltme-şikayet başvurusu ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 10. maddesi kapsamında yapılan başvurular olduğu, düzeltme- şikayet başvurusunun reddine dair işleme karşı açılan davada düzeltme-şikayet hükümlerine göre dava açılamayacağı yönünde karar verildiği ve bu verilen kararda davanın esına ilişkin olmadığı, davaya esastan bakılmadığı için açılan bu davada esasın incelenerek karar verilmesi gerektiği iddialarıyla kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Yasal dayanaktan yoksun olan temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY: Davacı tarafından, İstanbul ili Bakırköy ilçesi … pafta … ada … ve … parsellerde gerçekleştirilen projeyle ilgili harç ve ücret adı altında ödenen 979.152,40-TL’nin iadesi istemiyle yapılan başvurunun zımmen reddine dair işlemin iptali ve ödenen tutarın yasal faiziyle iadesi ile dayanağı Ücret Tarifesi’nin ilgili maddelerinin iptali istenilmektedir.

İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 73. maddesinin 3. fıkrasında, “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.” 4. fıkrasında, “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Cumhurbaşkanına verilebilir” hükmü bulunmaktadır.
2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun’un “İdare Mahkemelerinin görevleri” başlıklı 5. maddesinde, idare mahkemelerinin, vergi mahkemelerinin görevine giren davalar ile ilk derecede Danıştay’da çözümlenecek olanlar dışındaki: İptal davalarını, tam yargı davalarını, tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan idarî sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaları ve diğer kanunlarla verilen işleri çözümleyeceği, “Vergi Mahkemelerinin görevleri” başlıklı 6. maddesinde; vergi mahkemelerinin genel bütçeye ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları ve bu konularda, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un uygulanmasına ilişkin davaları, çözümleyeceği belirtilmiştir.
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 97. maddesinde, belediyelerin bu Kanunda harç veya katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri her türlü hizmet için belediye meclislerince düzenlenecek tarifelere göre ücret almaya yetkili oldukları, belediyeye tekel olarak verilmiş işlerin kendi özel hükümlerine tabi olduğu düzenlenmiştir.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Meclisin görev ve yetkileri” başlıklı 18. maddesinin f bendinde; Kanunlarda vergi, resim, harç ve katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı hizmetler için uygulanacak tarifeleri belirlemek belediye meclisinin görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2576 sayılı Kanunda yer alan idari yargı düzeni içindeki görev ayrımına ait düzenlemelere göre idare mahkemeleri, idari yargı düzeninde genel görevli mahkemeler olarak kabul edilmiş, vergi mahkemeleri ise yalnızca, genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları ve bu konulardaki 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun’un uygulanmasına ilişkin davaları çözümlemekle görevli kılınmıştır. Dolayısıyla 2576 sayılı Kanun’un 6. maddesinde sınırları gösterilen ve vergi mahkemelerinin bu görev alanı dışında kalan idari davaların görüm ve çözümünde idare mahkemeleri görevlidir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 73. maddesi ile verginin yasallığı ilkesi benimsenerek, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla koyulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı belirtilerek, verginin yasallığı ilkesi ile keyfi ve takdiri uygulamaları önleyecek ilkelerin kanunda yer alması zorunluluğu getirilmiş, bireylerin temel hak ve hürriyetleri devlete karşı korunmuştur. Bu kapsamda vergide yasallık ilkesi gereği vergiyi doğuran olayın, verginin konusunun, matrahının ve oranının kanun ile belirlenmesini gerektirmektedir. Ayrıca, verginin yasallığı ilkesi, verginin yanında, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükleri de kapsamaktadır.
Yukarıda anılan mevzuat hükümleri uyarınca, özel görevli olan vergi mahkemeleri belediyelere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları ve bu konulardaki 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun’un uygulanmasına ilişkin davaları çözümlemekle görevli olduğundan ve verginin yasallığı ilkesi uyarınca vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin sadece kanunla koyulabileceği, değiştirilebileceği veya kaldırılabileceği göz önüne alındığında, öncelikle, davalı belediye tarafından, belediye meclisince çıkartılan tarife esas alınarak tahakkuk ettirilen ücretin hukuki niteliğinin değerlendirilmesi suretiyle davanın çözümünde görevli mahkeme belirlenmelidir.
Ücretin, 2464 sayılı Kanun’un 97. maddesi ile belediyelere verilen yetkiye istinaden harç ve katılma payı yapılmayan konularda, ilgililerin isteği üzerine belediyelerce sunulacak her türlü hizmetin karşılığı olduğu ve belediye meclisince belirlenen tarife uyarınca alındığı hususları bir arada değerlendirildiğinde, Anayasa’nın 73. maddesinde yer alan verginin yasallığı ilkesi uyarınca “ücret”in vergi, resim, harç veya benzeri mali yüküm olarak nitelendirilemeyeceği, aksi durumda, belediye meclislerine verilen yetkinin “ücret” adı altında vergi, resim, harç veya benzeri mali yükümlülük tarifesi belirleme yetkisi olacağı, Anayasa’nın 87. maddesi uyarınca, kanun koyma, değiştirme ve kaldırma görev ve yetkisinin Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu ve yasama yetkisinin devredilemeyeceği, ayrıca, bir verginin kanunla konulmuş sayılabilmesi için yalnızca konusunun kanunla belirlenmesinin yeterli olmadığı, verginin konusundan başka matrahı, oranı veya miktarı, indirimleri, istisna ve muafiyetleri, tarh tahakkuk ve tahsil usulleri ile yaptırımları, zamanaşımı vb. konularında kanunla düzenlenmesinin zorunlu olduğu dikkate alındığında, belediye meclis kararı ile çıkarılan tarifeler ile ilgili kişilere sunulan hizmetler karşılığında alınan ücretlerin, vergi, resim, harç veya benzeri mali yüküm olarak kabul edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.
Nitekim, 2464 sayılı Kanun’un 97. maddesinin, Anayasa’nın 73. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle yapılan başvuru üzerine verilen ve 14/05/2011 tarih ve 27934 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 26/01/2011 tarih ve E:2009/42, K:2011/26 sayılı kararında, itiraza konu kuralda, belediyelere, 2464 sayılı Kanun’da harç veya katılma payı konusu yapılmamış olan ve ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edilecek olan hizmetler için, belediye meclislerince düzenlenecek tarifelere göre ücret alma yetkisi verildiği, kural uyarınca, belediyeler tarafından yapılacak bir hizmetin ücret konusu yapılabilmesi için, o hizmetin harç veya katılım payına konu edilmemiş olması ve hizmetten yararlanacak kişilerin bizzat belediyeden bu hizmetin yapılmasını talep etmiş olmaları gerektiği, kuralın verdiği yetki çerçevesinde belediye meclislerince ücret tarifesine konu edilebilecek hizmetlerin, kişilerin tamamen kendi isteklerine ve tercihlerine bağlı olarak yararlanacakları hizmetler olduğu, verginin kanuniliği ilkesinin, takdire dayalı keyfî uygulamaları önleyecek sınırlamaların yasada yer almasını gerektirdiği ve vergi yükümlülüğüne ilişkin düzenlemelerin konulması, değiştirilmesi veya kaldırılmasının yasa ile yapılmasını zorunlu kıldığı, buna göre vergide, yükümlü, matrah, oran, tarh, tahakkuk, tahsil, uygulanacak yaptırımlar ve zamanaşımı gibi konuların yasayla düzenlenmesinin zorunlu olduğu belirtilerek, itiraz konusu kuralla belediye meclislerine verilenin, “ücret” adı altında vergi, resim, harç veya benzeri mali yüküm tarifesi belirleme yetkisi değil, ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri hizmetlerin karşılığı olarak ücret tarifesi belirleme yetkisi olduğu, belediyelere tekel olarak verilmemiş, kişilerin isteği üzerine sunulan hizmetler için bir tarifeye dayalı olarak istenilen “ücret”in vergi, resim, harç ve benzeri mali yüküm olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle 97. maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine karar vermiştir.
Yine, Anayasa Mahkemesinin 2015/10008 Başvuru Numaralı 04/04/2019 tarihli kararında, 26/01/2011 tarih ve E:2009/42, K:2011/26 sayılı karar alıntılanarak, 2464 sayılı Kanun’un 97. maddesi ile belediye meclislerine verilen ücret adı altında vergi, resim, harç veya benzeri mali yüküm tarifesi belirleme yetkisi değil, ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri hizmetlerin karşılığı olarak ücret tarifesi belirleme yetkisi olduğu, belediyelere tekel olarak verilmemiş, kişilerin isteği üzerine sunulan hizmetler için bir tarifeye dayalı olarak istenilen ücretin vergi, resim, harç ve benzeri mali yüküm olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı, ücret tarifesini düzenleme yetkisinin 5393 sayılı Kanun’un 18. maddesinin (f) bendine göre belediye meclislerine ait bulunduğu, 2464 sayılı Kanun’da harç ve harcamalara katılma payı dışında ilgililerin isteği üzerine ücret karşılığı olarak belediyeler tarafından yapılacak işlerin tek tek sayılmadığı, ücret karşılığı belediyelerce yapılacak işlerin belirlenmesi noktasında belediye meclislerine Anayasa ve kanunların çizdiği sınırlar içinde kalmak kaydıyla geniş takdir yetkisi tanındığı vurgulanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından, İstanbul ili Bakırköy ilçesi … pafta … ada … ve … parsellerde gerçekleştirilen projeyle ilgili harç ve ücret adı altında ödenen 979.152,40-TL’nin iadesi istemiyle yapılan başvurunun zımmen reddine dair işlemin iptali ve ödenen tutarın yasal faiziyle iadesi ile dayanağı Ücret Tarifesi’nin ilgili maddelerinin iptali istemiyle açılan işbu davada Vergi Mahkemesince davanın incelenmeksizin reddi yolunda verilen karara karşı davalı tarafından yapılan istinaf başvurusunun Bölge İdare Mahkemesince reddedildiği anlaşılmaktadır.
Daha önceki Dairemiz kararlarında, vergi mahkemelerinde açılan davalarda, ücretin vergi mahkemelerinin görev alanına girdiği kabul edilerek esasa ilişkin temyiz incelemesi yapılmak suretiyle kararlar verilmiş ise de, Dairemizin tüm üyelerinin katılımıyla yapılan 02/12/2021 tarihli toplantıda bu konuda içtihat değişikliğine gidilmiş olup, özel görevli olan vergi mahkemelerinin sadece Kanun’da sayılan uyuşmazlık türlerini çözmekle görevli olduğu göz önüne alındığında, 2464 sayılı Kanun’un 97. maddesine dayanılarak davalı belediye meclis kararı ile belirlenen tarife uyarınca alnan ücretin, vergi mahkemelerinin görev alanına giren vergi, resim ve harç ile benzeri mali bir yükümlülük olmadığı, bu sebeple de genel görevli yargı merci olan idare mahkemesinin görev alanına girdiği sonucuna ulaşılmıştır.
Olayda, iadesi istenilen tutarın tamamı harç olmayıp, tahsil edilen bedellerin içinde, 2576 sayılı Kanun’un 6. maddesi gereğince Vergi Mahkemesinin görevine girmeyen ücrete ilişkin farklı tutarların da olduğu anlaşılmış olup, ödenen bedeller ile iptali istenilen Ücret Tarifesi’nin farklı idari yargı merciilerinin görevine giriyor olması nedeniyle söz konusu tüm tahsilatlar ile ücret tarifesi yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılmak suretiyle karar verilmesi gerekirken Bölge İdare Mahkemesince bu konuda değerlendirme yapılmadan verilen kararın bozulması gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 23/02/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.