Danıştay Kararı 9. Daire 2021/4309 E. 2023/81 K. 19.01.2023 T.

Danıştay 9. Daire Başkanlığı         2021/4309 E.  ,  2023/81 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2021/4309
Karar No : 2023/81

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacının bir dönem kanuni temsilcisi olduğu … İnşaat Gıda Meşrubat ve Market İşletmeciliği Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin vergi borçları nedeniyle, davacının … İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. nezdindeki kar payı vb. gelirlerine … tarih ve … sayılı haciz bildirisiyle uygulanan haciz işleminin ( idari para cezası hariç ) iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dava konusu işlemin dayanağı yargı harcı dışındaki amme alacaklarının, davacının bir dönem kanuni temsilcisi olduğu şirketin defter ve belge ibraz etmeme fiilinden kaynaklandığı, ancak defter ve belge ibraz edilmemesi fiilinin davacı tarafından gerçekleştirilmediği, defter belge isteme yazısının şirket yetkilisi …’a tebliğ edildiği, defter ve belgelerin ibraz edilmemesi fiili ve bundan doğacak vergiler nedeniyle davacıya atfedilecek bir kusurun varlığından söz edilemeyeceği ve ibraz yükümlülüğünün yerine getirilmemesinden ve bundan doğan vergilerden davacının sorumlu tutulmasına yasal olanak bulunmadığından, dava konusu işlemin bu amme alacaklarından kaynaklanan kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı, dava konusu işlemin, dayanağı yargı harçlarından kaynaklanan kısmına gelince; anılan yargı harçlarının, Çeşme …Petrol Turizm İnşaat Gıda Meşrubat ve Market İşletmeciliği Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından defter ve belge ibraz etmeme fiili dolayısıyla hakkında yapılan cezalı tarhiyatlara ilişkin açılan davalarda verilen kararların istinaf aşamasında … Bölge İdare Mahkemesi …Vergi Dava Dairesi’nin … tarih ve E:… K:… sayılı kararıyla hükmedilen karar harcından ve temyiz aşamasında Danıştay 9.Dairesi tarafından temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle reddine ve temyiz isteminin incelenmeksizin reddine dair kararlardan kaynaklandığı, davacının 03.02.2011 tarihinde asıl borçlu şirketin kanuni temsilcilik görevinden ayrılmış olduğu görüldüğünden, davacının yargı harçlarının doğduğu ve ödenmesi gerektiği dönemlerde kanuni temsilci sıfatı bulunmaması nedeniyle, dava konusu işlemin bu amme alacaklarından kaynaklanan kısmında da hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince, davacının kanuni temsilci olarak sorumluluğu ve kusuru değerlendirilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, haciz işlemine karşı açılan davada uyuşmazlığın; öncelikle haciz işleminin dayanağı olan ödeme emirlerinin davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği, dava konusu edilmişse nasıl sonuçlandığı, sonrasında ise haciz işleminin usulüne uygun olarak tesis edilip edilmediği yönünden incelenerek çözümlenmesi gerektiği, açılan her davanın incelemesinde, amme alacağına yönelik takibatın hangi aşamada olduğuna bakılmaksızın en başa dönülmesi, her bir idari işlem için ayrı ayrı öngörülen dava açma sürelerini anlamsızlaştıracağı gibi, amme alacağının da sürüncemede kalmasına yol açabileceği, olayda, asıl borçlu şirketin kesinleşen ve vadesinde ödenmeyen vergi borçlarının tahsiline yönelik olarak davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emirlerinin 07/08/2019 tarihinde davacıya e-tebligat yoluyla usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen ödeme emirlerine karşı dava açılmadığı, bu durumun Mahkemenin 26/02/2020 tarihli ara kararına davalı idarece verilen 16/03/2020 havale tarihli cevap dilekçesi ve eklerinden anlaşıldığı, böylelikle şirket borçlarının artık kanuni temsilci sıfatıyla davacının uhdesine geçmiş olduğu anlaşıldığından, vadesinde ödenmeyen amme alacaklarının cebren tahsiline ilişkin olarak 6183 sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak tesis edilen dava konusu haciz işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı idarenin istinaf başvurusunun kabulüne, vergi mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: 04.02.2011 tarihinde temsilcilik görevinden ayrıldığı, bu nedenle şirketin borçlarından sorumlu bulunmadığı iddialarıyla kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları hâlinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzelkişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği; yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hüküm altına alınmıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un “Kanundaki terimler” başlıklı 3. maddesinde; Amme borçlusu veya borçlu terimi; amme alacağını ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahısları ve bunların kanuni temsilci veya mirasçılarını ve vergi mükelleflerini, vergi sorumlusunu, kefili ve yabancı şahıs ve kurumlar temsilcilerini, aynı Kanunun “Haciz” başlıklı 62. maddesinin birinci fıkrasında; Borçlunun, mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tesbit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarı tahsil dairesince haczolunacağı, son fıkrasında ise; tahsil dairesi alacaklı amme idaresi ile borçlunun menfaatlerini mümkün olduğu kadar telif etmekle mükellef olduğu kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME
Yukarıda yer alan düzenlemelerden, tüzel kişilerin usulüne uygun olarak kesinleşen ve şirketten tahsil edilemeyen vergi borçlarının, vergisel ödevleri yerine getirmeyen kanuni temsilcilerden tahsil edileceği anlaşılmaktadır.
Anayasanın “Mülkiyet hakkı” başlıklı 35. maddesinde; herkesin, mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu, bu hakların, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği, mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek 1 Numaralı Protokolün ”Mülkiyetin Korunması” başlıklı 1. maddesinde ise; her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkının var olduğu, bir kimsenin, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabileceği; yukarıdaki hükümlerin, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmeyeceği düzenlenmiştir.Görüldüğü üzere en temel haklardan olan mülkiyet hakkına kanundan kaynaklanan bir istisna teşkil eden haciz uygulamalarında, son derece dikkatli davranılarak, anayasa ve kanunla tanınan sınırlarının dışına çıkılmaması gerekmektedir. Bu kapsamda haciz uygulamalarında, borcu aşan tutarda haciz yapılmaması, borçlunun haline münasip evinin haczedilmemesi borçluyu korumaya yönelik ilkeler olarak karşımıza çıkmakta olup, amme idarelerince dikkat edilecek en önemli husus kamu alacağının tahsilinde doğru borçluyu tespit etmek ve ona karşı takip işlemlerini yürütmek olmalıdır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının 03.02.2011 tarihinde kanuni temsilcilik görevinden ayrıldığı … Gıda Meşrubat ve Market İşletmeciliği Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi hakkında defter ve belge ibraz etmeme fiili dolayısıyla 2010 ila 2012 yıllarına ilişkin olarak yapılan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatlarının kaldırılması istemiyle açılan davaların, mahkemeye sunulan defter ve belgelere göre kısmen kabulüne kısmen reddine karar verildiği, anılan kararların istinaf aşamasında Bölge İdare Mahkemesince davaların kabulüne ilişkin hüküm fıkraları kaldırılarak, davaların reddine karar verildiği, bu kararlara yönelik temyiz isteminin Dairemizce süre aşımı nedeniyle reddine karar verildiği, anılan yargı kararları üzerine şirket adına 2 no’lu ihbarnameler düzenlenerek tebliğ edildiği, amme alacaklarının ödenmemesi üzerine şirket adına ödeme emirleri düzenlenerek tebliğ edildiği, amme borçlarının vadesinde ödenmemesi ve şirketten tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması üzerine, davacı adına ödeme emirlerinin düzenlenerek 07/08/2019 tarihinde e-tebliğ yoluyla tebliğ edildiği, davacı tarafından söz konusu ödeme emirlerine karşı dava açılmadığı gibi ödeme de yapılmadığı, bunun üzerine davacının ortaklık payı olduğu tespit edilen … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. nezdindeki kar payı vb. gelirleri üzerine konulan haczin kaldırılması istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda haciz işleminin dayanağının yasal defter ve belgelerin süresi içinde vergi incelemesine sunulmamasından dolayı 2010 ve 2011 yılları için re’sen tarh edilen katma değer vergileri ile kesilen cezalar ve bunlara karşı açılan davalarda, temyiz isteminin Dairemizce süreaşımı nedeniyle reddi üzerine hükmedilen yargı harcına ilişkin olduğu, defter ve belgelerin ibrazı yazısının tanzim ve tebliğ edildiği tarih itibariyle (2014 yılı) davacının kanuni temsil yetkisinin bulunmadığı, davacının 03.02.2011 tarihli karara göre tüm hisselerini devrederek, şirket kanuni temsil yetkisinin de sona erdiği ve bu durumun 25.03.2011 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği dikkate alındığında, asıl borçlu şirkete ait yasal defter ve belgeleri ibraz etme konusunda anılan tarihte vergisel ödevi bulunmayan, bu nedenle herhangi bir kusur sorumluluğu da bulunmağı anlaşılan davacının, 6183 sayılı Yasa’nın 3 ve 62. maddelerine göre amme borçlusu olarak kabul edilmesi mümkün olmadığı gibi, amme borçlusu sıfatıyla işlem yapılmasını gerektiren düzenlemede aranan koşulların gerçekleşip-gerçekleşmediğinin tahsilatın diğer bir aşaması olan haciz aşamasında da değerlendirilmesine engel bulunmamaktadır. Yargı harcı yönünden ise; davacının 03.02.2011 tarihinde asıl borçlu şirketin kanuni temsilcilik görevinden ayrılmış olduğu görüldüğünden, davacının yargı harçlarının doğduğu ve ödenmesi gerektiği dönemlerde kanuni temsilci sıfatı bulunmaması nedeniyle, söz konusu amme alacaklarının tahsili için tesis edilen haciz işleminde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu durumda; davacının ödeme emrine karşı süresinde dava açmadığından bahisle şirket borçlarının artık kanuni temsilci sıfatıyla davacının uhdesine geçtiği gerekçesiyle, vergi mahkemesince verilen kabul kararına yönelik davalı istinaf başvurusunun kabulü ile vergi mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın reddine hükmeden Bölge İdare Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin kabulüne
2…. Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 19/01/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.