Danıştay Kararı 9. Daire 2021/3248 E. 2023/235 K. 14.02.2023 T.

Danıştay 9. Daire Başkanlığı         2021/3248 E.  ,  2023/235 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2021/3248
Karar No : 2023/235

TEMYİZ EDEN (DAVALI): … Vergi Dairesi Müdürlüğü

KARŞI TARAF (DAVACI): …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının aleyhe olan kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı adına bir kısım alış faturasının sahte olduğu yolunda düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak 2016/Ocak-Ağustos dönemleri için re’sen tarh edilen katma değer vergisi, kesilen üç kat vergi ziyaı cezası ve 2016 yılı için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 353/1. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezası ile 352/1-3. maddesi uyarınca kesilen usulsüzlük cezasının kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacının faturalarını kullandığı şirket hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda yer alan tespitlerin değerlendirilmesinden, adı geçen mükellefin davacıya düzenlediği faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmayan sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge olduğunun hukuken itibar edilebilecek deliller ile somut olarak ortaya konulamadığı sonucuna varıldığından, davacı adına söz konusu faturalarda yer alan katma değer vergilerinin indirimlerden çıkarılması suretiyle yapılan cezalı tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu vergi ziyaı cezalı katma değer vergileri ile özel usulsüzlük ve usulsüzlük cezasının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Dosyanın incelenmesinden, davacının faturalarını kullandığı şirket hakkında düzenlenen hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda adı geçen mükellefin davacıya düzenlediği faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmayan sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge olduğu sonucuna varıldığından davacı adına söz konusu faturalarda yer alan katma değer vergilerinin indirimlerden çıkarılması suretiyle yapılan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatında hukuka aykırılık bulunmadığı, davalının, davacı adına 2016 yılı için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 353/1. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasına ilişkin istinaf istemi yönünden; davacı adına, özel usulsüzlük cezası kesilebilmesi için ceza gerektiren eylemin ve eylemle fail arasındaki bağlantının açıklıkla saptanması ve usulsüzlük eyleminin bütün unsurlarıyla ortaya konulması gerektiği, dava konusu olayda ise davacının, emtia alışlarını sahte fatura ile belgelendirmesi nedeniyle gerçekte malı satan veya hizmeti ifa eden mükelleften fatura almadığı gerekçesiyle davacı adına özel usulsüzlük cezası kesilmiş olmakla birlikte, davacının kimden ne miktarda mal veya hizmet aldığının somut olarak tespit edilmediği görüldüğünden, inceleme raporuna dayanılarak kesilen dava konusu özel usulsüzlük cezasında bu yönüyle hukuka uygunluk, mahkeme kararında ise sonucu itibariyle hukuka aykırılık bulunmadığı, davalının, davacı adına 2016 yılı için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 352/1-3. maddesi uyarınca kesilen usulsüzlük cezasına ilişkin istinaf istemi yönünden; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 336. maddesinde, cezayı istilzam eden tek bir fiil ile vergi ziyaı ve usulsüzlük birlikte işlenmiş olursa bunlara ait cezalardan sadece miktar itibariyle en ağırı kesileceği, usulsüzlük cezası kesilen bir fiil ile vergi ziyaına da sebebiyet verildiği sonradan anlaşıldığı takdirde, evvelce usulsüzlük cezası kesilmiş olması, bu cezanın ziyaa uğratılan vergiden dolayı kesilmesi gereken vergi ziyaı cezası ile mukayesesine ve noksan kesilen cezanın ikmalina mani olmadığının hükme bağlandığı, dava konusu olayda, davacının 2016 yılı defter kayıtları ve bu kayıtlarla ilgili belgelerin, vergi matrahının doğru ve kesin olarak tespitine imkan vermeyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık olması nedeniyle ihticaca salih olmadığı, defter kayıtları ve bu kayıtlarla ilgili belgelerin, vergi matrahının doğru ve kesin olarak tespitine imkan vermeyecek derecede noksan usulsüz ve karışık olmasının ise Vergi Usul Kanunu’nun 352/1-3 maddesi uyarınca birinci derecede usulsüzlük cezası kesilmesini gerektirdiği, diğer taraftan aynı fiilin Vergi Usul Kanunu’nun 30/4 ve 30/6 maddesi gereğince vergi matrahının re’sen takdirini gerektirdiği ve bu sebeple de resen üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatı yapıldığı ve kesilen vergi ziyaı cezalarının usulsüzlük cezasından fazla olduğu görüldüğünden 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 336. maddesine aykırı olarak kesilen usulsüzlük cezasında bu yönüyle hukuka uygunluk, mahkeme kararında ise sonucu itibariyle hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalının istinaf isteminin kısmen kabulüne kısmen reddine, Vergi Mahkemesi kararının dava konusu üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisine ilişkin kısmının kaldırılmasına bu kısım yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı adına düzenlenen vergi inceleme raporu ile davacının 2016 yılında sahte fatura kullandığı dolayısıyla söz konusu fatura içeriği mallara ilişkin gerçek faturaların alınmadığının tespit edildiği, ayrıca davacının 2016 yılı defter kayıtları ve bu kayıtlarla ilgili belgelerin, vergi matrahının doğru ve kesin olarak tespitine imkan vermeyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık olması nedeniyle ihticaca salih olmadığı dolayısıyla davacı adına kesilen özel usulsüzlük cezası ile usulsüzlük cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı iddialarıyla kararın aleyhe olan kısmının bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalının temyiz isteminin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyize konu kısmının ONANMASINA,
3.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 14/02/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.