Danıştay Kararı 9. Daire 2021/3099 E. 2023/1109 K. 30.03.2023 T.

Danıştay 9. Daire Başkanlığı         2021/3099 E.  ,  2023/1109 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2021/3099
Karar No : 2023/1109

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Emlak İnşaat Taahhüt Tekstil Turizm Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı – …
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, 30/05/2014 tarihi itibariyle re’sen mükellefiyetinin terkin ettirilip 08/01/2015 tarihinde yeniden tesis edilmesi sonucu terk tarihi itibarıyla mevcut bulunan “sonraki döneme devreden” katma değer vergisinin yeni mükellefiyete ilişkin ilk katma değer vergisi beyannamesinde önceki dönemden devreden katma değer vergisi olarak dikkate alınması mümkün olmadığından, 2015/Ocak dönemine ait devreden katma değer vergisinin reddi gerektiği yolunda düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak tesis edilen … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; katma değer vergisi indirim hakkının mükellefiyete sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğu ve bu hakkın mükellefiyetin sona ermesiyle birlikte sona ereceği, mükellefiyeti re’sen terk ettirilen mükelleflerin yeniden işe başlamaları durumunda önceki mükellefiyet döneminden kaynaklanan devreden katma değer vergisinin yeni mükellefiyet döneminde indirim konusu yapılabileceğine dair herhangi bir düzenlemenin mevcut olmadığı, davacı tarafından her ne kadar aslında faaliyetlerinin devam ettiği, sadece vergisel ödevlerinin kısa bir süre için yerine getirilmediği iddia edilmişse de, idare tarafından yapılan re’sen terk işlemine karşı davacı tarafından herhangi bir dava açılmadığı, faaliyetin anılan tarihte terk edildiği yoklamalarla da sabit olduğundan, önceki dönemden devreden katma değer vergisinin reddinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesi kararının dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi, aynı gerekçe ve nedenlerle uygun görüldüğü, istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürülen iddiaların, kararın kaldırılmasını sağlayacak durumda bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Şirket ortaklarının yurt dışında bulunması nedeniyle kısa bir süre beyannamelerin verilemediği, mükellefiyetin yeniden tesis edilmesiyle beraber re’sen terk işleminin yapıldığı andaki mizana uygun olarak, aktif ve pasif değerlerin kullanılması suretiyle yeniden beyanname verilmeye başlanıldığı, re’sen terkin ettirilen dönem ile yeniden mükellefiyetin tesis edildiği dönem arasında şirket faaliyetlerine devam edildiği, şirketin mal varlığının bulunduğu, şirketin tasfiyesinin söz konusu olmadığı iddialarıyla kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Yasal dayanaktan yoksun olan temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “İşi bırakmanın bildirilmesi” başlıklı 160. maddesinde, İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi halinde, mükellefin (matrahlı veya matrahsız beyanname verenler dahil) işi bırakmış addolunacağı ve mükellefiyet kaydının vergi dairesince terkin edileceği, bu durumun, ilgili kamu kurum ve kuruluşu ile kamu kurumu niteliğindeki meslek üst kuruluşuna da
bildirileceği, mükellefiyet kaydının terkin edilmesi, mükellefin işi bırakmasından önceki döneme ilişkin yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağı gibi bu tarihten sonra faaliyette bulunduğunun tespiti halinde bu dönemlere ilişkin vergilendirmeye ve sahte belge düzenleme fiilini işleyenler hakkında kovuşturma yapılmasına ve ceza uygulanmasına da engel teşkil etmeyeceği, 3065 sayılı Katma Değer Vergi Kanunu’nun “Vergi indirimi” başlıklı 29. maddesinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebileceği, bir vergilendirme döneminde indirilecek katma değer vergisi toplamının, mükellefin vergiye tâbi işlemleri dolayısıyla hesaplanan katma değer vergisi toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki farkın sonraki dönemlere devrolunacağı ve iade edilmeyeceği, İndirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği, “İndirilemeyecek katma değer vergisi” başlıklı 30. maddesinde, vergiye tabi olmayan veya vergiden istisna edilmiş bulunan malların teslimi ve hizmet ifası ile ilgili alış vesikalarında gösterilen veya bu mal ve hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan katma değer vergisinin, faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisinin, deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığının yangın sebebiyle mücbir sebep ilân ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere, zayi olan mallara ait katma değer vergisinin, Gelir ve Kurumlar Vergisi kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen katma değer vergisinin, Vergi Usul Kanununun 322. maddesine göre değersiz hale gelen alacaklara ilişkin alıcı tarafından ödenmeyen katma değer vergisinin mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyeceği belirtilmiştir.
Olayda, mükellefiyetin re’sen terkini sonrası davacı tarafından yapılan başvuru üzerine önceki vergi kimlik numarasıyla yeniden mükellefiyet tesis ettirildiği, önceki mükellefiyetinden kaynaklanan indirim hakkının süresi içinde kullanılarak katma değer vergisi beyannamelerinde gösterildiği ve yararlanılan vergi indirimi için herhangi bir zaman aşımı süresi öngörülmediği, 3065 sayılı Katma Değer Vergi Kanunu’nun 30. maddesinde önceki mükellefiyetten kaynaklanan mal ve hizmet alımlarına ilişkin katma değer vergisinin indirilemeyeceğine dair bir düzenleme bulunmadığı, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 160. maddesinde mükellefin işi bırakmasından önceki döneme ilişkin yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağı belirtildiği için aksine yorumdan önceki dönemlere ilişkin haklardan yararlandırılması gerektiğinden, sona erme olmaksızın tüzel kişiliği devam eden ve önceki vergi kimlik numarasıyla mükellefiyet tesis ettirilen davacının önceki mükellefiyetinden kaynaklı sonraki döneme devreden katma değer vergisini, yeniden tesis edilen mükellefiyet için verilen katma değer vergisi beyannamesinde önceki dönemden devreden katma değer vergisi olarak gösterilmesinde mevzuata aykırılık bulunmadığından, dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı için temyiz isteminin kabulü ve temyize konu kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Vergi Mahkemesi kararına yönelik davacının istinaf başvurusunun reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3.Temyiz isteminde bulunandan …-TL maktu harç alınmasına,
4.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 30/03/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.