Danıştay Kararı 9. Daire 2021/3072 E. 2023/463 K. 28.02.2023 T.

Danıştay 9. Daire Başkanlığı         2021/3072 E.  ,  2023/463 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2021/3072
Karar No : 2023/463

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … İth. San. ve Tic. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. ….

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, aleyhe olan kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı şirket adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dava konusu ödeme emrinin 1. satırına ilişkin olarak; dosyanın incelenmesinden, davacıya hitaben düzenlenen … tarih ve … sayılı yazıda davacı şirketin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 153/A maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında olduğu belirtilerek sahte belge düzenleyicisi … Kimya firmasına ait tüm vergi borçlarının ödenmesi ve 53.195.504,37-TL teminatın bu yazının tebliğinden itibaren 30 gün içinde verilmesi, belirlenen süre içerisinde şartların yerine getirilmemesi ve anılan maddenin birinci fıkrasında sayılan kişilerin statülerinin devam ettirilmesi halinde, istenilen teminat tutarının verilen sürenin son günü vade tarihi olarak kabul edilmek suretiyle davacı şirket adına teminat alacağı olarak tahakkuk ettirileceği ve 6183 sayılı Kanun uyarınca gecikme zammı tatbik edilerek takip ve tahsil edileceği hususunun bildirildiği, söz konusu yazının davacı şirkete elektronik ortamda 21/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği, belirlenen sürede teminatın verilmemesi nedeniyle de 53.195.504,37-TL teminatın tahakkuk ettirildiği anlaşıldığı, davacı şirket adına düzenlenip tebliğ edilen … tarih ve … sayılı teminat isteme yazısına karşı açılmış herhangi bir davanın olmadığının anlaşıldığı, bu itibarla da ortada 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 153/A maddesi uyarınca davacıdan teminat istenmesini gerektiren bir borcun mevcut olduğu dikkate alındığında, dava konusu ödeme emrinin 1. satırındaki borca ilişkin olarak takip işlemlerinin usulüne uygun olarak yapıldığı ve davacının iddialarının borcum yoktur kapsamında değerlendirilmesinin de mümkün olmadığı sonucuna varıldığından dava konusu ödeme emrinin bu satırında hukuka aykırılık bulunmadığı, dava konusu ödeme emrinin 3.-8. satırlarına ilişkin olarak; davalı idare tarafından verilen ara kararı cevabında dava konusu ödeme emrinin 3.-8. satırlarındaki vergilerin davacının beyanından kaynaklandığı ve bunlara karşı açılmış herhangi bir davanın da bulunmadığı anlaşıldığından, dava konusu ödeme emrinin ilgili satırlarındaki amme alacaklarının kesinleştiği sonucuna varıldığı, bu durumda kesinleşen kamu alacağının tahsili amacıyla düzenlenip tebliğ edilen dava konusu ödeme emrinin bu kısımlarında da hukuka aykırılık bulunmadığı gerekesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Davacının, Vergi Mahkemesi kararının dava konusu ödeme emrinin 3.-8. satırları yönünden davanın reddine dair hüküm fıkrasına yönelik istinaf başvurusunun reddine, Vergi Mahkemesi kararının dava konusu ödeme emrinin 1. satırı yönünden davanın reddine dair kısmına yönelik istinaf başvurusunun ise; uyuşmazlık konusu olayda, münhasıran sahte belge düzenlediğinin hakkındaki vergi tekniği raporu ile tespit edildiği iddia olunan … İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi kanuni temsilcisi ile davacı şirketin hem ortağı hem de kanuni temsilcisinin … isimli kişi olduğundan bahisle, anılan şirkete ait vergi borçlarının ödenmesi ve 53.195.504,37-TL tutarında teminat verilmesi istemiyle davacıya tebliğ edilen … tarih ve … sayılı işlemde, bu işleme karşı başvurulacak gerek kanun yolu veya idari mercii, gerekse başvuru süresinin gösterilmediğinin anlaşıldığı; bu durum, Anayasanın 40. maddesinin 2. fıkrasına ilişkin gerekçede belirtildiği gibi son derece karışık olan mevzuat karşısında bireylerin yargı yeri ve idari makamlar önünde haklarını sonuna kadar arayabilmelerini olanaklı kılmak amacıyla öngörülen zorunluluğa aykırı ve dolayısıyla, Anayasanın 36. maddesinde öngörülen hak arama hürriyetini sınırlayıcı bir sonuç doğurmuş olduğundan ortada davacı adına tahakkuk ettirilen amme alacağına ilişkin olarak yukarıda anılan mevzuat hükümlerine uygun şekilde tesis edilmiş bir işlem bulunmaması nedeniyle kesinleşmiş bir amme alacağının varlığından söz edilemeyeceği ve bu durumun da “borcum yoktur” iddiası kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, söz konusu alacağın dava konusu edilmeyerek kesinleştiğinden bahisle tahsili amacıyla davacı adına düzenlenen dava konusu ödeme emrinin 213 sayılı Kanunun 153/A maddesi kapsamında teminat tahakkuku borcuna ilişkin kısmında hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle kabulüne, Vergi Mahkemesi kararının dava konusu ödeme emrinde yer alan 213 sayılı Kanunun 153/A maddesi kapsamında teminat tahakkuku borcuna isabet eden kısmına ilişkin hüküm fıkrasının kaldırılmasına, bu kısım yönünden davanın kabulüne, dava konusu ödeme emrinin anılan kısmının iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Yapılan işlemlerin yasal dayanağının 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 153/A maddesi olduğu, söz konusu maddede teminat istenilmesinin şartlarının yer aldığı, davacı şirketin kanuni temsilcisinin münhasıran sahte fatura düzenlediği vergi tekniği raporu ile ortaya konulmuş olan bir şirketin yöneticisi olduğunun tespit edildiği, yapılan işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı iddialarıyla kararın aleyhe olan kısmının bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu ve bu sürelerin tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğ tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı belirtilmiş olup, 6183 sayılı Kanun’un 58. maddesinde kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahısların, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabileceği açıklanmıştır. Olayda her ne kadar davacı şirketten teminat istenilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı yazıda, söz konusu işleme karşı başvurulabilecek kanun yeri ve başvuru süresi belirtilmemiş olmasına rağmen, davacı şirketin otuz günlük dava açma süresi içerisinde kendisine tebligat yapan davalı idare aleyhine dava açabileceği açık olmakla birlikte davacı tarafından teminat isteme işleminin ardından tebliğ edilen dava konusu ödeme emrine karşı açılan davada da teminat istenilmesine ilişkin şartların oluşup oluşmadığı tekrar incelenebilecektir. Bu durumda davacının adil yargılanma hakkının ihlal edildiğinden bahsedilemeyeceği sonucuna ulaşıldığından, Bölge İdare Mahkemesince uyuşmazlığın esası incelenerek yeniden karar verilmek üzere temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Davacı şirket adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali isteminin, temyize konu 1. satıra dair kısım yönünden incelenmesine ilişkindir.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Dava açma süresi” başlıklı 7. maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu, bu sürelerin, idari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı, vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda, tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın, tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin, tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin, tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı ve idarenin dava açması gereken konularda ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye geldiği tarihi izleyen günden başlayacağı hüküm altına alınmıştır.
2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 40. maddesinde İçtihatları Birleştirme Kurulunun, içtihatların birleştirilmesi veya değiştirilmesi hakkındaki kararlarının gönderildikleri tarihten itibaren bir ay içerisinde Resmi Gazete’de yayımlanacağı, bu kararlara, Danıştay daire ve kurulları ile îdari mahkemelerin ve idarenin uymak zorunda olduğu kurala bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yazılı olarak bildirilen özel veya genel dava açma süresine tabi idari işlemlerde dava açma süresinin belirtilmediği hallerde dava açma süresi uygulaması konusunda ortaya çıkan içtihat aykırılığının, içtihatların birleştirilmesi yoluyla giderilmesinin istenilmesi üzerine konunun, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu tarafından görüşülmesi sonucunda verilen ve 19/06/2022 tarih ve 31871 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 15/03/2022 tarih ve E:2021/2 K:2022/1 sayılı kararında; yazılı olarak bildirilen özel veya genel dava açma süresine tabi idari işlemlerde, dava açma süresinin belirtilmediği hallerde genel dava açma süresinin uygulaması gerektiğine ve içtihatların bu doğrultuda birleştirilmesine karar verilmiştir.
2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 40. maddesi uyarınca Danıştay daire ve kurulları ile idari mahkemelerin ve idarenin bu karara uyması zorunludur.
Bu durumda, yukarıda sözü edilen İçtihadı Birleştirme Kurulu kararı kapsamında değerlendirme yapılmak suretiyle, dava konusu ödeme emrinin 1. satırına karşı süresinde açılan davada işin esası incelenmek suretiyle bir karar verilmesi gerektiğinden, Vergi Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun, ödeme emrinin dayanağı işlemin mevzuat hükümlerine uygun olarak tanzim edilmediği gerekçesiyle bu kısım yönünden kabulü, Vergi Mahkemesi kararının kaldırılması ve dava konusu ödeme emrinin 1. satırının iptali yolunda verilen Bölge İdare Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir
Öte yandan, Bölge İdare Mahkemesince teminat istenilmesine ilişkin şartların gerçekleşip gerçekleşmediği davacı şirket adına düzenlenen ve “15 gün içerisinde Konya Vergi Mahkemesinde dava açma hakkının olduğu” belirtilen ödeme emrine karşı açılan huzurdaki davada incelenecek olduğundan, davacının adil yargılanma hakkının ihlal edildiğinden söz edilemeyecektir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
Davalının temyiz isteminin kabulüne,
… Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyize konu kısmının BOZULMASINA,
Bozulan kısım yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 28/02/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.