Danıştay Kararı 9. Daire 2021/2683 E. 2023/313 K. 16.02.2023 T.

Danıştay 9. Daire Başkanlığı         2021/2683 E.  ,  2023/313 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2021/2683
Karar No : 2023/313

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Asıl borçlu … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’ye ait vergi borçlarının tahsili amacıyla ortak sıfatıyla davacı adına düzenlenen … tarih, … sayılı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; ortakların şirket tüzel kişiliğinin vergi borcundan sorumlu tutulabilmesi için, öncelikle tüzel kişi hakkında 6183 sayılı Kanun ile belirlenen takip ve cebren tahsil yollarının tüketilmesi ve kamu alacağının tüzel kişinin mal varlığından tahsil olanağı bulunmadığının tespit edilmesi gerektiği, davacı adına düzenlenen dava konusu ödeme emirlerinde yer alan vergi borçlarına ilişkin ihbarnamelerin tebliği üzerine açılan davada … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… K:… sayılı kararı ile vergi tekniği raporunun tebliğ edilememesi hususunun savunma hakkını kısıtladığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, ihbarnamenin vergi tekniği raporu ile birlikte 17.11.2017 tarihinde şirket müdürüne ikamet adresinde tebliğ edilerek tahakkukun tamamlandığı ancak ödeme yapılmaması üzerine şirket adına düzenlenen ödeme emrinin şirket adresinde ve şirket müdürü adresinde bulunamaması üzerine anılan yasa hükmü gereği tebliğ evrakının gönderildiği idareden alınabileceği şerhini içeren bir pusulanın kapıya yapıştırıldığına ilişkin geçerli bir belge ibraz edilemediğinden, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emri usulüne uygun tebliğ edilmeksizin şirketten amme alacağının tahsil edilemeyeceği sonucuna ulaşmanın mümkün bulunmadığı, dolayısıyla alacağın ortak olan davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Bölge İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçeli onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Asıl borçlu … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’ye ait vergi borçlarının tahsili amacıyla ortak sıfatıyla davacı adına düzenlenen … tarih, … sayılı ödeme emrinin iptali istenilmektedir.
İLGİLİ MEVZUAT:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 35. maddesinde; limited şirket ortaklarının, şirketten tahsil olanağı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu oldukları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları belirtilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesinin 1. fıkrasında, 01/07/2015 tarihine kadar maddede belirtilen hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılacağı, 12. fıkrasında, altıncı fıkranın (b) bendi, dokuzuncu fıkra ve onbirinci fıkra uyarınca ticaret sicilinden unvanları silinecek şirket veya kooperatiflerin borçlarının, unvanlarının silinmesine engel teşkil etmeyeceği ancak ticaret sicilinden kaydı silinen anonim şirketler ve kooperatiflerin kanuni temsilcileri ile limited şirket ortaklarının, silinme tarihinden önceki kamu borçlarından doğan sorumluluklarının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında devam edeceği, (15) numaralı fıkrasında ise, bu maddede düzenlenmeyen hususlarda ilgili kanun ve esas sözleşmelerde öngörülen usullere göre hareket edileceği, bu madde gereğince tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek malvarlığının, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği, hazinenin bu şirket ve kooperatiflerin borçlarından sorumlu tutulmayacağı, tasfiye memurlarının sorumlulukları konusunda, özel kanunlardaki sorumluluğa ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun veya Kooperatifler Kanunu hükümlerinin uygulanacağı, ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanların haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebileceği kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; davacının 10/11/2011-09/01/2014 tarihleri arasında ortağı olduğu … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’nin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7’inci maddesi uyarınca 09/01/2014 tarihinde ticaret sicilinden re’sen silindiği, bu durumun 15/01/2014 tarih ve 8486 sayılı Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği, şirketin ticaret sicilinden re’sen silinerek tüzel kişiliğinin sona ermesinin ardından şirket adına 23/11/2017 tarihli ihbarnameler ile 08/08/2018 tarihli ödeme emrinin düzenlendiği ve dava edilmeksizin kesinleştiğinden bahisle amme alacağının şirketten tahsil edilemeyeceği anlaşıldığından davacı hakkında ortak sıfatıyla dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesi uyarınca ticaret sicilinden re’sen kaydı silinen … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’nin tüzel kişiliği, ticaret sicilinden silindiği tarihte sona ermiş olacağından, tüzel kişiliğin sona ermesinden önceki dönemlerle ilgili olsa dahi, ticaret sicilinden kaydı silinen şirket adına tarh, tahakkuk ve tahsilat işlemlerinin yapılması ve yapılan işlemlerin de, herhangi bir hukuki sonuç doğurmasının mümkün olmadığı dikkate alındığında, ticaret sicilinden resen terkin edilen şirket tüzel kişiliği adına kesinleşen vergi borcu bulunmaması nedeniyle, şirket ortağı sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık, davayı kabul eden Vergi Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunu reddeden Bölge İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.
Öte yandan, aynı Kanun’un geçici 7. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca tasfiyesiz olarak ticaret sicilinden terkin edilen şirketler yönünden aynı maddenin (15) numaralı fıkrasında, alacaklılar ile hukuki menfaatleri bulunanların mahkemeye başvurarak tüzel kişiliği sona eren şirketin ihyasını isteyebilecekleri de açıktır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalının temyiz isteminin reddine,
2…. Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 16/02/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.