Danıştay Kararı 9. Daire 2021/265 E. 2023/826 K. 21.03.2023 T.

Danıştay 9. Daire Başkanlığı         2021/265 E.  ,  2023/826 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2021/265
Karar No : 2023/826

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Asıl borçlu … Pazarlama ve Nakliyat Limited Şirketinin vergi borçları nedeniyle, davacı hakkında, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 13. maddesinin 1 ve 3. bentleri uyarınca tesis edilen ihtiyati haciz işleminin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dava konusu ihtiyati haciz kararının, 6183 sayılı Kanun’un 13. maddesinin 1 ve 3. bentleri uyarınca alındığı, kanuni temsilci olan davacının asıl amme borçlusu şirkete ait borçlardan ihtiyati haciz aşamasında sorumlu tutulmasının mümkün olduğu ancak, davalı idarece, davacının kaçması ya da mal kaçırması gibi durumlarını ispata yarayacak somut bilgi ve belgenin sunulamadığı ve dosya kapsamından da böyle bir bulguya rastlanılmadığı anlaşıldığından, 3. bentte düzenlenen, “borçlu kaçmışsa veya kaçması, mallarını kaçırması ve hileli yollara sapması ihtimalleri” sebebiyle tesis edilen ihtiyati haciz işleminde hukuka uyarlık görülmediği, dava konusu işlemin, 13. maddenin 1. bendinde düzenlenen “teminat istenmesini gerektiren hallerin mevcudiyeti” yönünden incelenmesi neticesinde ise; davalı idarece … tarih ve … sayılı inceleme yazısının düzenlenmesi üzerine, davacı hakkında, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 344 ve 359. maddelerinde sayılan hususlara ilişkin bir kamu alacağının salınması yolunda gereken işlemlere başlanıldığı, bu itibarla 6183 sayılı Yasa’nın 9. maddesi gereği teminat istenmesini gerektiren ve aynı Yasa’nın 13. maddesinin 1. fıkrasında yer alan ihtiyati haciz tatbiki için gereken halin gerçekleşmiş olduğu sonucuna varıldığı ancak, bu işlem ile koruma altına alınmak istenen amme alacağının tahsili yönünden de davacının sorumlu olması gerektiği, olayda ise davacının, 15/11/2018 tarih ve 106 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edilen, 01/11/2018 tarihli Genel Kurul Kararı ile asıl amme borçlusu şirketin kanuni temsilcisi olarak atandığı, ihtiyati haczin ise 2014 ilâ 2019 takvim yıllarını kapsadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemin, 01/11/2018 tarihinden önceki dönemlere isabet eden amme alacaklarına ilişkin kısmında hukuka uyarlık, bu tarihten sonraki dönemlere isabet eden amme alacaklarına ilişkin kısmında ise hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu olayda, mal varlığı borcu karşılamaya yetmeyen asıl borçlu şirket adına kayıtlı araçların başka bir şirkete devredilmesi, davacının şirketin sigortalı çalışanı iken vergi borcu altındaki şirketin müdürlük görevini devralması ve vergi borçlusu durumunda olan şirketin halihazırda kanuni temsilcisi olması göz önüne alındığında, malları kaçırma ve hileli yollara başvurma ihtimali bulunan şirketin kanuni temsilcisi olan davacının da kaçma veya mal kaçırma şüphesi altında bulunduğu ve ihtiyati haciz işleminin tesisi için 6183 sayılı Yasa’nın 13/3. maddesinde belirtilen şartın tek başına bile yeterli olduğu sonucuna varıldığından, davacı adına tesis edilen ihtiyati haciz işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı tarafından yapılan istinaf başvurusunun kabulüne, Mahkeme kararının kabule ilişkin hüküm fıkrasının kaldırılmasına ve davanın reddine, davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun da belirtilen gerekçeyle reddine karar vermiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Teminatın ancak devam eden bir vergi incelemesi esnasında ve inceleme elemanınca yapılan ilk hesaplamalar sonucu belirlenen miktar üzerinden istenilebileceği, vergi incelemesi sonuçlanıp, kesin rakamlar belirlenerek bulunan matrah farkı nedeniyle tarhiyat yapılması halinde ise, ilgili kanun maddesine göre teminat istenmesine hukuken olanak bulunmadığı ve ihtiyati haciz tesis edilmesinin mümkün olmadığı, dolayısıyla dava konusu ihtiyati haciz işleminin hukuka aykırı olduğu iddiasıyla kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Borçlunun kaçması, mallarını kaçırması veya hileli yollara sapması ihtimalleri olması halinde hiçbir süreye bağlı kalınmadan derhal ihtiyati haciz tatbik olunacağının kurala bağlandığı, dava konusu olayda ise asıl şirketin taşıtlarının başka şirkete devretmesi, müdürlük görevinin devri ve davacının yasal defter ve belgeleri gizlemesinin ihtiyati haciz işleminin zorunlu ve yerinde olduğunu kanıtladığı, dolayısıyla dava konusu ihtiyati haciz işlemi hukuka uygun olduğundan, yasal dayanaktan yoksun olan temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci ve Dokuzuncu Dairelerinin 2575 sayılı Danıştay Kanunu’na 3619 sayılı Kanunla eklenen Ek-1 maddesi uyarınca birlikte yaptığı toplantıda gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY: Davacının kanuni temsilcisi olduğu … Pazarlama ve Nakliyat Limited Şirketinin vergi borçları nedeniyle, 6183 sayılı Kanun’un 13. maddesinin 1. ve 3. bentleri uyarınca davacı hakkında tesis edilen ihtiyati haciz işleminin iptali istenilmektedir.

İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Kanuni Temsilcilerin Ödevi” başlıklı 10. maddesinin 1. fıkrasında, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin, mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde, bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği hüküm altına alınmıştır.
6183 sayılı Kanun’un 3. maddesinde, amme borçlusu teriminin; amme alacağını ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahısların yanında, bunların kanuni temsilcilerini de ifade ettiği belirtilmiş; 9. maddesinin 1. fıkrasında, 213 sayılı Kanun’un 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde, vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden, tahsil dairelerince teminat isteneceği; 13. maddesinde de ihtiyati haczin, maddede sayılan hallerden herhangi birinin mevcudiyeti halinde, hiçbir müddetle mukayyet olmaksızın, alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla derhal uygulanacağı düzenlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda sözü edilen teminat isteme, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk, kamu alacağının cebren tahsil ve takip işlemleri olmayıp, icrai muamelelere başlanmadan önce tahsile konu amme alacağını korumaya yönelik işlemlerdir. Bu işlemler korumaya yönelik olduğundan, bunların asıl muhatabı, amme borçlusu, diğer bir değişle, verginin mükellefi veya sorumlusudur.
İlgili düzenlemelerde, esas amme borçlusu olmayan ortaklar, yönetim kurulu üyeleri, icra komitesi üyeleri, kanuni temsilciler adına teminat isteme, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk gibi amme alacağının korunmasına ilişkin işlemlerin uygulanabileceğine dair bir açıklık bulunmamaktadır. 213 sayılı Kanun’un 10. maddesi uyarınca kanuni temsilciler ancak kesinleşen ve şirketin mal varlığından tamamen veya kısmen alınamayan borçlardan sorumlu tutulabileceklerinden, henüz tahakkuk etmemiş vergi borçlarından bu aşamada sorumlu olmaları düşünülemez.
Dosyanın incelenmesinden, asıl borçlu şirketin 2014 ilâ 2019 yılı hesaplarının incelenmesi üzerine yapılan ilk tespit ve incelemelere göre ilgili dönemlere ait özel tüketim vergisi, katma değer vergisi, vergi zıyaı cezası ve gecikme faizini güvence altına almak amacıyla, şirketin kanuni temsilcisi olan davacı hakkında 6183 sayılı Kanun’un 13. maddesinin 1 ve 3. bentleri uyarınca, 01/10/2019 tarih ve 66646 sayılı olur ile ihtiyati haciz uygulanmasına karar verildiği ve davacı hakkında ihtiyati haciz uygulandığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, amme alacağının asıl borçlusu olmayan kanuni temsilci adına doğrudan teminat, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk gibi amme alacağının korunmasına ilişkin işlemlerin uygulanmasına yasal olanak bulunmadığından, davacı hakkında tesis edilen ihtiyati haciz işleminin iptali istemiyle açılan davayı kısmen kabul, kısmen reddeden Vergi Mahkemesi kararına yönelik davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunu gerekçeli reddeden, davalı tarafından yapılan istinaf başvurusunu ise kabul ederek, Mahkeme kararının kabule ilişkin hüküm fıkrasını kaldırıp, davayı bu kısım yönünden reddeden Bölge İdare Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
Davacının temyiz isteminin kabulüne,
… Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 21/03/2023 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

(X)KARŞI OY: İhtiyati haciz koşullarının varlığı yönünden yapılacak incelemenin sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, kamu alacağının gerçek borçlusu şirket tüzel kişiliği hakkında uygulanabilecek olan ihtiyati haciz hükümlerinin kanuni temsilciler için uygulanamayacağı gerekçesiyle bölge idare mahkemesi kararının bozulmasının hukuka uygun olmadığı oyu ile karara katılmıyoruz.